Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nizam-ı alem ne demektir ? (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
NİZAM-I ALEM NE DEMEKTİR ?

Sözlük manası itibarı ile “ Nizam-ı Alem “, Dünyaya ve kainata hakim olan düzen ve denge demektir. Türk-İslam kültür ve medeniyetinde kullanılan bir ıstılah olarak da “ Allah’ın bütün varlıkları ihata eden emir ve ölçüleri “ manasına gelir. Canlı ve cansız bütün kainatın ve tabiatın “ ilahi “ ve “ umumi “ bir “ nizam “ içinde bulunduğunu ifade eder. Gerçekten de kainatı ve tabiatı oluşturan enerji ve madde dengesi ve bu dengeye hakim olan “ nizam “ muhteşemdir.
Şimdi, matematikçiler, fizikçiler, astronomlar, kimyacılar ve benzeri ilim adamları, bu muhteşem “ nizama” hakim olan kanunları bulmaya çalışıyorlar. Karşılaştıkları “ yaratıcı irade “ ve “ kudret “ karşısında hayret ve hayranlıklarını gizleyemiyorlar. Durum, “ bitkiler “ ve “ hayvanlar alemi “ için de aynıdır. İlahi ve yaratıcı irade onları da çepeçevre kuşatmış, akıllara durgunluk veren bir “ nizam “ ve “denge “ içinde varlıklarını sürdürüyorlar. Ademoğlu da bu muhteşem “ nizam “ ve “ denge “ içinde doğup büyüdüğüne göre, bu kayıttan müstesna değildir. O da cansız ve canlı varlıklar gibi, “ ilahi irade “ ve “ ilahi kudret “ karşısında “ başıboş “ değildir. O da bu irade ve kudret karşısında “ boyun eğmek “ zorunda ...
Gerçi Ademoğullarına, diğer canlılardan farklı olarak bir “ irade-i cüz’iyye “ verilmişse de o, bu kabiliyetini “ Nizam-ı Alem “ e aykırı gelecek bir biçimde kullanamaz. Böyle bir şey yapmaya kalkışırsa, trajik bir şekilde cezalandırılır. Yani, Ademoğulları, “ iradelerini “, alemlere hakim olan “ ilahi ve umumi “ nizama intibak ettirerek kullanmak zorundadır. Mesela, biz, eşyayı, ancak eşyaya hakim olan kanunları tanıyarak ve kullanarak dizginleyebiliriz. Biz, tabiatı ve ona hakim olan kanunları tahrip ederek değil, aksine kullanarak yücelebiliriz. İşte, bütün kültür ve medeniyet tarihimiz boyunca gelip geçen peygamberler, veliler, alimler, fikir ve sanat adamları bize bunu anlatmaya çalıştılar. Yani, tabiata mahkum düşmeden, ona hakim olmanın yollarını gösterdiler. Tabiata “ kul “ değil “ efendi “ olmanın inceliklerini bizlere sundular. İnsanın “ yalnız Allah’a kulluk edebileceğini “ ve “ sahte tanrılara “ tapınmaması gerektiğini ısrarla tekrarladılar. Böylece “ insanın hukukunu “ yücelttiler. Zaten,bir bakıma, içtimai planda “ Nizam-ı Alem “, insanın “ Allah’tan başkasına kul olmaması “ tarzında özetlenebilecek “ yüce hukukun üstünlüğüne “ inanmak demektir. Elbette, insanı alçaltan bir “ hukuk sistemini “ Savunmak mümkün değildir. Nitekim, tarihi Türk-İslam kültür ve medeniyetinde “ hukukun üstünlüğüne “ inanılmış, insan, “ eşref-i mahlukat “ bilinmiş, “ Allah’ın yüce bir emaneti olarak “ korunmuştur. Yani, atalarımız,
“ Nizam-ı Alem “ için, inandıkları bağlandıkları “ hukukun üstünlüğüne “ gölge düşürmemek için mücadele etmişlerdir. Bütün tarihi boyunca Müslüman-Türk, “ milli iradesini “, hep vicdanında taşıdığı ve inandığı “ hukuk “ un korunması ve yüceltilmesi yönünde kullanmış veya kullanmak istemiştir. Bütün dünyaya örnek olan muhteşem “milli disiplinimizin “ temelinde bu şuur vardır.
Seyyid Ahmed Arvasi...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt