Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nerede o eski gunler (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Nerede o eski günler

Yaşlı bir kadının ağır file taşıdığını görünce sokakta, bizler koşardık.
“Bırak teyze, biz taşırız.” Derdik..
Bütün kadınlar çocuklara güvenirdi.
Bütün çocuklar, yaşlı kadınlara
saygı sergisinde gezerdi sanki.
Bahşiş verirlerdi kabul etmezdik.
Alış-verişe bakkala gönderirlerdi bizleri,
üzerini kuruşuna kadar geri verirdik.
Saçlarımızı okşamanın gururu yeterdi,
bizlere...
Şimdi sokaklarda yürüyen kadınlar,
dört bir yanıni kolaçan etmeden yuruyemiyor,
çantasını kim kapacak diye.
Artık ne hak kaldı, ne hukuk!
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Sanki (!) kurulan düzen meyvesini veriyor...

Otobüse dolmusa bindigimizde,
Ayakta kalan bayanlara,
Yerimizi vermezsek icimiz icimizi yerdi....
Bu erkeklik degildir derdik....
Simdilerde atmis yasindaki bayana yerini vermemek icin
Basini cam tarafina ceviren soysuzlarla dolu toplum..

Sokak ortasında bir kadının ırzına geçilse,
birileri sırasını bekliyor,
diğerleri alkış tutuyor. Kalanlar da,
“Bana ne kardeşim,
kadın da dikkat etseydi” diyor.
Giderek, herkes birbirine benziyor.

Bu toplum yalanı talani sevdi.
Mukaddesata saygisiz olanı, ikiyüzlüyü...
Toplumun infilak etmiş halidir bu sokaklar.
O yüzden, kadınlar yürüyemiyor,
çocuklar tedirgin,
zorbalık kapılara dayandı.

Komşunun komşuya güveni kalmadı.
Sokaklar tedirgin!
Sokaklar kan kokuyor, cinayet kokuyor.
Bu ülkenin namuslu çocukları, hala kendilerine
güvenecek yaşlı kadınlar arıyor.
“Bırak teyze biz taşırız” diye...

Şimdi Kadınlar, çocuklardan bile kaçıyor.
Azar azar bir mezar kazılıyor ülkemize.
Çocuklara bile güvenini yitirmiş
bir ülkenin geleceği olduğunu mu sanıyorsunuz !?..

Herkes kendi kirinden pisliginden memnun.
Bakıyorum da,
toplumun alnı ak, yüreği bahtiyar (!)

O yüzden kimse sifonu çekmiyor.

ISLAM’dan kurtulduk ,
Layik olduk adam olduk diyen hokkabazlar,
Bu toplum kimin eseri.....
“Sakin sehrin sokalarina cikayim deme,
Insanligini satanlari bulursun,
Ölürsünde bin kez orada,
Göz yaslarına garip garip bakan,
Canavarları görürsün...........”

Ne aci bir sey(!) guya kadini kurtardilar,
sokakta kafeslenme ozgurluk oldu....
“Goz acuben gordugum
Gonul verip sevdigim....” sadakatli turkuler,
yerini “Bos ver bos ver arkadas baska bulursun...”
eskimisse at gitsin ziriltilarina birakti...
Bir elinde cimbiz, bir elinde ayna, umurundami dunya..

Elveda ask elveda kalbimin en temiz hislerini,
senin icin sakladigim helalim …
ALLAH’a ragmen kurulan sistemlerde esya cok pahali insan ucuz;
Bir arabayi almak icin dunyanin parasini doker
bir suru vaktini verir,
brokratik engelleri aşar,
güç bela islemleri tamamlar ve ancak arabaya sahip olurken,
15-20 senede yetisen bir genc kiza birazcik yanasmak,
onun her seyine sahip olmaya yetiyor....
Her sarkida bir feryat,
Saclarin neden beyazlanmis arkadas…..
Bilmemki bu dunyaya ben niye geldim…
Simdi meyhaneler, kumarhaneler teselli pinari,
Susadikca icilen, icildikce susuzlugun dayanilmaz hale geldigi,
teselli seraplari....alkolle uyusturup soru sormayi onlemek.....
Icim sonsuza uzaniyor ve bagiryorum “Ebedi olmak istiyorum”
Soruyorum kendime aglamak acilarimi dindirmeye yetermi acaba??
Butun toplumumuzu yatak kiyafetleriyle dolduran genc kizlarimizi
ne yapacagiz??
Soyleyin ideolojiler insana ne verdiniz?
Hani gonul aleminiz?
Nerde onun iç mimarisini kuracak projeleriniz
Gul bahcelerini kuruttunuz simdi diken bahcelerinde yol aliyor insanlik...
Ama sizin koydugunuz butun engelleri, barikatlari,
bir bir aşarak şanli bir nesil geliyor...
ne kadar korksanizda korkunuzun sonunuzun gelmesine faydasi yok ,
korktukca zulmünüz artiyor,
zulmünüz arttikca uyaniş devam ediyor....
Siz istesenizde istemesenizde ALLAH nurunu tammalayacaktir.

Selam ve dua ile
ALLAH’a emanet olun
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Suçu affeden asildir,
Özür dileyen daha asildir !


Bir toplum kendisinin ne kadar medeni olduğunu iddia ederse etsin yapılan her iyilik karşılığında en azından teşekkür etmek ve yaptığı hatadan dolayı özür dilemek alışkanlığını geliştirememişse o toplum medeniyet yolunda, daha çok yol katetmesi gerekir.
‘‘Teşekkür etmek, özür dilemek’’ muhtaç olduğumuz çok özel ve güzel iki soylu sözcük...Birisi yapılan iyilik karşılığında minnet duygularımızı en veciz bir şekilde ifade etmek ve yapılan iyiliklere karşı duyarsız kalmama şeklidir. Bir diğeri ise yapılan hatalardan dolayı kırılan dökülen gönülleri tamir etmek için suçluluğumuzu kabul edip af dilemektir... Elbetteki başkasından özür dilemek zor olan bir şeydir. Çünkü suçlu olduğunu kabul etmek medeni cesaret gerektirir.Ancak şu bilinmelidirki yerinde teşekkür edip yerinde özür dilemek insanı yuceltir ve kişiliğine artılar katar toplumdaki saygınlığını geliştirir...
İşte bu centilmenliktir medeniliktir... Onun için özür dileyen affedenden daha asildir...

Bu güzel özelliklerin yaygınlaştığı bir toplum düşünün. O toplumda herkes hakkına razıdır. Affedicilik vardır. Birbirine saygısızlık yapılmaz. Kırgınlıklar dargınlıklar ortadan kalkar hoş görü ve anlayış hakim olur...

Özür dileyenlere karşı affetme medeniliğini gösteremediğimiz için kaybettiğimiz çok insanlar var. Kimlermi? En başta kendi çocuklarımız yakınlarımız arkadaşlarımız dostlarımız daha niceleri... Affeden insan büyük insandır. Onu büyük kılan özellikte hoş görülü, anlayışlı ve affedici olmasıdır...Hatalarımdan dolayı beni affetme inceliğini gösteren insana bütün gönlümle gipta etmis saygı göstermişimdir. Onun için affedici olup hoş görüyle hareket etmeye çok fazla değer veririm. Afedici olmanın bir başka ve en önemli güzelliğide Yaratıcımızın bir ismininde çok affedici olmasıdır. Biz müslümanlar için şaşmaz yanılmaz tek ölçü olan İslam’da bize afetmeyi, kırdıklarımızdan özür dileyip helalleşmeyi, iyiliklere karşı iyilikle cevap vermeyi, hatta kötülükleri bile iyilikle defetmeyi öğütlemiş, güzel söz söyleyerek, güler yüz göstererek insanların gönlünü almayi sadaka kabul etmiştir.

Guzel insanlar; dilinizi kötü ve seviyesiz sözlere alıştırırsanız güzel sözlerle konuşmak size tuhaf gelir. Tam tersine dilinizi argo diye tabir edilen sözcüklerden
korumayı bildiyseniz kötü sözler konuşmanız size çok daha zor gelecektir ev rahatsizlik duydugunu hissedeceksiniz. Öyleyse geliniz aramızda sözlerin en güzellerini konuşalım. Söylediğimiz her sözün ahirette cezasını çekeceğimizi hesabederek dilimizi hep güzel şeylere alıştıralım. Örneğin aramızda teşekkürü yaygınlaştırıp gerektiğinde birbirimizden özür dilemesini ve affetmesini bilelim.Unutmayalım birbirimize karşı yapabileceğimiz masrafsız ama en etkili iyilik tatlı dil ve güler yüzdür.Toplum olarakta buna çok ihtiyacımız var...
Simdi degilse ne zaman? Hiç vakit kaybetmeden affedelim bizden özür dileyenleri. Özür dileyelim yanlış yaptıklarımıza karşı. Bize yapılan en küçük iyiligi bile karşılıksız bırakmayıp taçlandıralım teşekkürlerle.
 

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,591
Tepki puanı
957
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Ihanetin Bedeli

Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdili kıyafet yapmış, Kuşlar Çarşısı'nı geziyormuş.
Avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.
Bir ara gözü kekliklere ilişir padişah'ın.
Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor.
Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın.
Padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.
"Hayırdır" der satıcıya, "Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"
Satıcı, "Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun
etrafına doluşuyor" diyor."Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekliyor.
"Satın alıyorum" diyor Padişah, "Al sana 500 altın..."
Parayı veriyor; hemen oracıkta kekliğin kafasını kesiyor.
Adam şaşırıp, "Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken;

Padişah gürlüyor:

"Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç budur."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt