“Küfür tek millettir”… Bu ilâhî ihtarı idrâk edemeyenler küfrün, tarihte işlediklerine baksınlar. Nemrudlar’ın nesli dünde, bugünde aynı çizgide yollarına devam ediyorlar… Boyunları büküldüğünde aciz tavırlar içinde, ağlamaklı yalvarırlar. Kendilerine mühlet verilenlerden iseler eskiyi hemen unutur, gururdan, kibirden kuleler dikerler; nefisleri kudursun diye.
İbrahim Aleyhisselâm’ın mucizeleri karşısında önce kuduran, sonra perişan olan Nemrud şöyle diyordu:
“-Ya İbrahim, geldiğin için dünyalar benim oldu. Çünkü sana çok ihtiyacım var.
Nemrud kızıl kadife kaplı setten ağır ağır indi. Hazreti İbrahim’in yanına kadar geldi. Yakından daha korkunç bir haldeydi Nemrud… Dudakları çatlamış, gözleri ışığını kaybetmişti. Titreyen bir sesle şöyle yalvardı:
-Ya İbrahim. Tanrın sarayımı da, insanlarımı da ne hâle getirdi? Halbuki ben de, onlar da senin Tanrından bir azab gelebileceğini düşünmedik bile… Ben serserilerin en büyüğü, ahmakların en başı, oklarımın kana bulandığını söylemiştim (Allah’a attığı ok’u kastediyor) ama, bu afet başıma gelince ne olduğunu anladım. Bütün çabalarımın, bütün düzenlerimin ne kadar çirkin, çürük ve boş şeyler olduğunu gördüm. Ben meğer, senin Tanrının karşısında bir göz topraktan da çok küçük, çok kudretsiz, çok zavallı bir şeymişim.”
Âvanesi öldürülen, şehri yerle bir edilen Nemrud’a Âlemlerin Rabbi mühlet tanıdı. Bu aciz hâlinden kurtulup dikildiğinde, gurur ve kibir âbidesi olarak, gelen Meleğe şöyle diyordu:
“-Sus mel’un yabancı! Yeryüzünde benden büyüğü olamaz. Gökyüzünde de benden büyük olmasın diye ordularımı toplayacağım. Eğer sen İbrahim’in adamı isen, ikiniz birden gidin Tanrınıza haber verin. Askerlerini toplayıp karşıma çıksın, çarpışalım. Kim galip gelirse bu topraklar da, yeryüzü de onun olsun.”
Allah’a kabadayılık yapıyor!...
Sonra ne oldu?
Melek ona şöyle seslendi: “Ey Nemrud, ALLAH seni de ordularını da yarattığı en zaif bir mahluk ile mahveder. Meselâ bir sivrisinek!”
Nemrud kudurdu, hırsından deliye dönmüş olarak bağırdı: “Bir sivrisinek mi? Sen, benimle alay mı ediyorsun, miskin ? Bir sivrisinek bana da, ordularıma da ne yapabilir ki?”
Melek sükûnetini bozmadan cevabladı: “Seni de, ordularını da perişan eder…” Etti de!
Bir sürü palavra, ‘tarihin tasdikindedir’ diye yutturulur. Asıl, tarihin tasdikinde olan bu hikmetlere nazar ederek herkesin aklını başına toplaması lâzım… Lüzumlu olandan kaçıp, gereksiz olana sarılanlar şu an dünyanın hercümercinden bir mânâ çıkaramıyorlarsa, yarını beklesinler.
Serserilerin en büyüğü, ahmakların başı olmak istemeyenler zamanı doğru değerlendirmeliler.
İbrahim Aleyhisselâm’ın mucizeleri karşısında önce kuduran, sonra perişan olan Nemrud şöyle diyordu:
“-Ya İbrahim, geldiğin için dünyalar benim oldu. Çünkü sana çok ihtiyacım var.
Nemrud kızıl kadife kaplı setten ağır ağır indi. Hazreti İbrahim’in yanına kadar geldi. Yakından daha korkunç bir haldeydi Nemrud… Dudakları çatlamış, gözleri ışığını kaybetmişti. Titreyen bir sesle şöyle yalvardı:
-Ya İbrahim. Tanrın sarayımı da, insanlarımı da ne hâle getirdi? Halbuki ben de, onlar da senin Tanrından bir azab gelebileceğini düşünmedik bile… Ben serserilerin en büyüğü, ahmakların en başı, oklarımın kana bulandığını söylemiştim (Allah’a attığı ok’u kastediyor) ama, bu afet başıma gelince ne olduğunu anladım. Bütün çabalarımın, bütün düzenlerimin ne kadar çirkin, çürük ve boş şeyler olduğunu gördüm. Ben meğer, senin Tanrının karşısında bir göz topraktan da çok küçük, çok kudretsiz, çok zavallı bir şeymişim.”
Âvanesi öldürülen, şehri yerle bir edilen Nemrud’a Âlemlerin Rabbi mühlet tanıdı. Bu aciz hâlinden kurtulup dikildiğinde, gurur ve kibir âbidesi olarak, gelen Meleğe şöyle diyordu:
“-Sus mel’un yabancı! Yeryüzünde benden büyüğü olamaz. Gökyüzünde de benden büyük olmasın diye ordularımı toplayacağım. Eğer sen İbrahim’in adamı isen, ikiniz birden gidin Tanrınıza haber verin. Askerlerini toplayıp karşıma çıksın, çarpışalım. Kim galip gelirse bu topraklar da, yeryüzü de onun olsun.”
Allah’a kabadayılık yapıyor!...
Sonra ne oldu?
Melek ona şöyle seslendi: “Ey Nemrud, ALLAH seni de ordularını da yarattığı en zaif bir mahluk ile mahveder. Meselâ bir sivrisinek!”
Nemrud kudurdu, hırsından deliye dönmüş olarak bağırdı: “Bir sivrisinek mi? Sen, benimle alay mı ediyorsun, miskin ? Bir sivrisinek bana da, ordularıma da ne yapabilir ki?”
Melek sükûnetini bozmadan cevabladı: “Seni de, ordularını da perişan eder…” Etti de!
Bir sürü palavra, ‘tarihin tasdikindedir’ diye yutturulur. Asıl, tarihin tasdikinde olan bu hikmetlere nazar ederek herkesin aklını başına toplaması lâzım… Lüzumlu olandan kaçıp, gereksiz olana sarılanlar şu an dünyanın hercümercinden bir mânâ çıkaramıyorlarsa, yarını beklesinler.
Serserilerin en büyüğü, ahmakların başı olmak istemeyenler zamanı doğru değerlendirmeliler.