turk8487
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Mar 2008
- Mesajlar
- 451
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 51
Soru:
--Nefsi terbiye etmenin ilk yolu nedir?
--Tasavvufa girmektir. Girmişse vazifeleri yapmaktır.
Soru:
--Nefsi alt etme terbiye etme yönünde bize bir şeyler söyleyebilir misiniz?
--Nefsiye terbiye etmenin alt etmenin iki yolu vardır:
1. Birinci yolu nefsin gücünü kuvvetini azaltmaktır. Oruç tutarsın azalır az uyursun kuvveti azalır... Çok konuşmazsın hatalara düşmezsin... İnsanların arasına çok katılmazsın tenhada durursun kendi başına durursun rahat olursun... Bunlara işte kıllet-i taâm kıllet-i kelâm kıllet-i menâm uzlet-i enâm zikr-i müdâm demişler. Zikre müdâvim olursun. Böyle tedbirlerle terbiye ile nefsin arzuları kırılır.
Yâni arzuları zayıflıyor zaten... Coşkunluğu kalmıyor arzularının... Oruç tuttuğu zaman az uyuduğu zaman vs. Böyle bir yol vardır.
2. Bir de zikre kuvvet gidilip insanın aşkının şevkinin muhabbetinin -u Teâlâ Hazretleri'nin yoluna sevgisinin coşması sûretiyle günahlara nazar etmeyecek hale gelmesi vardır. Aşk ve muhabbet yolu ile terbiye zikre devam ederek; o da olabilir.
Tabii hepsinin çeşit çeşit incelikleri vardır. Tarikatte halvet vardır. Şeyh efendinin çeşitli tâlimatı vardır.
Soru:
--Ben derviş oldum ama nefsime hakim olamıyorum; ne tavsiye edersiniz?
--Tabii nefis çok azgındır. Nefsi yenmek gerçekten zordur. İnsan bunun zorluğunu yenmeğe kalkıştığı zaman anlıyor. Peşinde gittiği zaman anlamıyor da karşısına çıktığı zaman nefsi yenmenin ne kadar zor olduğu anlaşılıyor. hepimize yardımcı olsun...
Zor bir iştir. Abdestli olarak zikir yaparak tarikattaki vazifeleri yerine getirerek insan kuvvet bulur 'ın yardımına mazhar olur. Onları muntazaman yapması lâzım!..
Soru:
--Nefsi uysallaştırmanın yolu nedir?
--Az yemektir az konuşmaktır az uyumaktır çok zikretmektir.
Soru:
--Kitaplarda az yemek tavsiye ediliyor. Fakat buna riayet ettiğimde ailemin çevremin tepkisini çekiyorum. Çok zayıf olduğumu söylüyorlar. Acaba ne yapmalıyım?
--Peygamber Efendimiz SAS buyuruyor ki: "Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan daha hayırlıdır. Hepsi hayırlıdır ama o daha hayırlıdır." O halde vücudun zaafa düşmemesi önemli... Zayıfsan gerçekten verem olacağına ağzın kokacağına rızası için yemek ye!.. Yâni kuvvetli olayım da iyi müslüman olayım diye...
Yemeğin azaltılması şu sebeptendir: Yemeği çok yediği zaman insanın nefsi kuvvetlenir. İnsanı haramlara günahlara sevkeder. Oruçlu olduğu zaman az yediği zaman nefsi kuvvetlenmez. O bakımdandır. Bunun ölçüsü vücudun zayıf düşmemesidir.
Soru:
--Samîmî müslüman olmak için ne yapmak lâzım?
--Derviş olmak lâzım. Samîmî müslümanlık yolu o takvâ yolu o...
Orjinal Link: TEVBE EDENLERİN SİTESİ Nefsin terbiyesi nasıl olmalıdır?? - TEVBE EDENLERİN SİTESİ
Soru:
--Şehvet kesilmeden dervişlikte ilerlenilir mi?
--Şehvet kesilmez kesilmesi de gerekmez. Çünkü normal ölçüler içinde öyle yaratmıştır normaldir. Onun esiri olmak doğru değildir. İnsan evlenecek evlât yetiştirecek... Hayırlı evlâtlar insanın dünya va ahiretinin sevabının artmasına vesile olur. Ümmet-i Muhammed'in adedi artar... vs. Bunlar normal şeyler...
İslâm'da fıtrata aykırı bir durum yoktur. İslâm fıtratı doğru bir yola sevkeder. Yaratılışında insanın bu duygular varsa bunun meşrû yolu da nikâhtır evliliktir; bu normaldir. Evlendiği zaman insanın dini bütünleşiyor. Demek ki doğrudan doğruya bu duygular insanın mânevî ilerlemesine zarar vermiyor. Aklını başından alır da çok meşgul ederse tabii ilerletmez o zaman... Onun için de oruç tutmak lâzım gözünü haramdan sakınmak lâzım ve zikre devam etmek lâzım!..
Orjinal Link: TEVBE EDENLERİN SİTESİ Nefsin terbiyesi nasıl olmalıdır?? - TEVBE EDENLERİN SİTESİ
Soru:
--Çok uyuyorum ne tavsiye edersiniz?
--İnsanın çok uyuması yaşıyla ilgili olabilir. Meselâ çocuklar çok uyurlar yaşlılar uyumak istedikleri halde uyuyamazlar. Yaşla igili bir meseledir. Sonra delikanlılık çağında büluğ meseleleriyle ilgilidir.
Bazen yemekle ilgilidir. Çok yemek yediği zaman insan hemen gözleri mahmurlaşır yatacak yer aramağa başlar.
Bazen de uykusuz kaldığı zaman olur. O da normaldir. Olduğu yerde böyle başı yere düşer. Uykuyu normal miktarda uyumak lâzım!..
Bunun normal şekli ikidir: Bir yatsıdan sonra yatmalı teheccüd zamanına kadar uyumalı!.. Mümkünse bir de öğleden evvel Efendimiz uyurdu; o uykuyu uyumalı!.. Bu ikisini yaptı mı insan çakı gibi sıhhatli olur.
Çok uykuya düşmemek için ikinci şey çok yemek yememeli!.. Vücuduna lâzım olacak kadar yemeli... Fazla yediği zaman fazla uyur.
--Maşaallah bu arkadaşımız pehlivandır bir oturduğu zaman bir kuzuyu yiyor.
Tamam bir kuzuyu yerse üç gün uyur o... Ona da dikkat etmek lâzım!
Büluğla ilgilidir dedim; yâni bazı cinsel meselelerden dolayı da insan uyku durumuna düşebilir. Her şeyde itidale dikkat etmek lâzım geliyor.
Soru:
--Teheccüd namazına kalkamıyorum ne yapayım?
--Teheccüd namazına kalkmak için akşam abdestli yatmak lâzım... Yâni abdest alacak ondan sonra iki rekât dört rekât namaz kılacak abdestli yatacak. Akşam yemeğini de az yemek lâzım...
Dün Tabakatüs Sûfiyye'de okuduk. Evliyâullah İbrâhim ibn-i Edhem Hazretleri'ne nasihat ediyorlar: "Karnın tokken gece ibadetini yapmayı hiç umma; mümkün olmaz!" diyorlar. Akşam hafif yiyecek ki gece uykusu hafif olsun teheccüde kalkabilsin.
Onun için akşam yemeklerini sebze olarak hafif olarak erken olarak yerseniz; bir de namaz kılıp abdestli yatmağa dikkat ederseniz... Bir de duası vardır:
(ümme eykıznî fî ehabbis sââti ileyke vesta'milnî biehabbil a'mâli yedeyke) diye tavsiye edilen duası vardır; bunu da okuyun. Türkçesi şu ki: "Beni en mübârek zamanda uyandır yâ Rabbi! En sevdiğin ibadeti işlemeğe muvaffak eyle yâ Rabbi!" demek...
Soru:
--Sabah namazını işrak namazını camide kılmak nefsime zor geliyor; ne yapmalıyım?
--Akşam erken yatsın!.. Hakîkaten zor geliyor. Gece saat ikide yatmışsa bir insan sabah kurşunlanmış gibi oluyor yataktan kalkması zor oluyor. Akşam erken yattığı zamanda karnı da acıkıyor midesi de boşalınca --aç tavuk rüyasında yem görürmüş-- o zaman erken kalkıyor.
Akşam yemeğini hafif yerse akşam erken yatarsa... Sahabe-İ Kirâm akşam erken yatardı. Yatsıdan sonra çok oyalanmaz hemen yatardı. Az yeyince yatsıdan sonra hemen yatınca hele hele böyle kış günlerinde çok rahat kalkarsınız. Teheccüde bile kalkarsınız evvelallah...
Bir de duası vardır:
(ümme eykıznî fî ehabbis saati ileyke vesta'milnî bi ehabbil a'mâli yedeyke.) "Yâ Rabbi beni en mübarek zamanlarda kaldır ibadet yapabileyim! En güzel ibadetleri sevdiğin ibadetleri yapmayı nasîb eyle yâ Rabbi!.." diye böyle dua eder yatarsınız. Abdestli yatarsınız kalkarsınız.
Uykunuzu alarak kalkınca da işrake de kalırsınız o hac ve umre sevaplarını da kazanırsınız rızkınız da bol olur.
Soru:
--Caminize geldim sabah namazını kıldım yapılan duaları ve faaliyetleri sevdim. Merak ettim bazı kimseler neden kalkıp gidiyor?
--Hakikaten sabah namazını camide cemaatle kıldıktan sonra camide oturup zikirle meşgul olmak Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesidir ve sevaplıdır. Bir hac ve umre yapmış gibi insan sevap kazanır.
Şimdi bu ibadetler sevaplıdır amma bunları yapmıyor diye giden kardeşlerimizi kınamak doğru olmaz. Hastası vardır işi vardır... Trene yetişecektir otobüse yetişecektir... Mazereti vardır ihtiyardır idrarı sıkışmıştır midesi bulanıyordur... Böyle bir mazereti olabilir. Ondan dolayı hüsn-ü zan edecek.
Farz olmayan ibadetler için herhangi bir kimse suçlanırsa sûizandan dolayı kendisi günaha girer. Bazı insanlar da sevaplarını söylemek ve göstermek istemezler. Çünkü gösterilince sevabın ecri bir miktar kaybolacağı için göstermek istemezler. Gizli ibadet yaparlar belli etmezler. Yâni bir köşeye çekilirler görünmeden yaparlar.
Onun için büyüklerimiz demiş ki: "Her gördüğünü Hızır bileceksin her geceni kadir bileceksin!" Yâni karşındaki insana hüsnüzan besliyeceksin. Kendisi yaşlı ise "Bu benden çok yaşadı benden çok ibadet etti; makamı benden üstün!" diyeceksin. Yaşı senden küçükse "Bu benden az yaşadı günahı az işledi; bunun günahı benden daha az!" diyeceksin. Herkese güleç yüzle ve iyi nazarla bakacaksın ve gördün olayları hayra yorumlayacaksın şerre yorumlamayacaksın; "Elbet bir sebebi vardır." diyeceksin.
Sonra bazı insanların geniş sorumlulukları olur. Bir tane işi olmaz bin tane işi olur bin tarakta bezi olur. Senden fazla ister orada kalıp o sevabı kazanmayı ama o işi vardır bu işi vardır... Kafasında binbir tane mesele problem vardır. Elbette onları da yapması icab ediyordur.
Sonra 'ın sevgili bir kulunun iyi bir insanın yazdığı kitaba baksan konuşmasını dinlesen;
Buldum demez bulanlar
Gördüm demez görenler
Hakîkate erenler
Gizli sırrı açar mı?..
diyor Üftâde Hazretleri... Bazıları da kendisini göstermemeyi tercih eder kendini saklar belli etmez. Melâmet meşrebli olur bazıları... "Halk beni günahkâr zannetsin pek rağbet etmesin itibar etmesin izzet etmesin! Şöhret afettir. Parmakla gösterilmek -- korursa korur korumadığı insanlar için-- bir felâkete sebep olabilir. Mânevî bakımdan bazı sıkıntıları vardır." diye düşünen insanlar olur.
Onun için hüsnü zan etmek lâzım hüsnü zan edin!.. Siz ibadetleri yapın; eğer kötü halini tahmin ettiğiniz bir kardeş varsa ona da dua edin!..
Kimse kendisini savunmaz "Ben 'ın sevgili kuluyum velî kuluyum yüksek kuluyum!.. Şöyleyim böyleyim..." demez. "Er yarın hak divanında belli olur!" demiş ilâhide... Yarın rûz-i mahşerde mahkeme-i kübrâda kulun iyiliği belli olacağı için 'ın hiç bir sevgili kulu "Şöyleyim böyleyim..." demez. Ne Ebûbekir Sıddîk demiştir ne Ömerül Fâruk demiştir ne ötekiler demiştir.
Ebûbekir Sıddîk diyor ki: Ç"Bütün insanların hepsi cennete girecek bir tanesi cehenneme girecek sadece!.." deseler "Acaba o insan ben miyim?" diye korkarım.È diyor. Ebûbekir Sıddîk RA...
Yâni kimse "Ben velîyim ben evliyâullahın yükseklerindenim gavs-ı azamım kutbül aktâbım!.." demez. Niye desin?.. 'ın verdiği sırrı saklar.
Onun için hüsnü zan edeceksin sen!.. Eğer aleyhinde bir şey görüyorsan hakîkaten bir şey varsa; yanına çekersin söylersin nasihat edersin veya dua edersin. "Yâ Rabbi ben bu kardeşimi çok seviyorum sen bunu hatalardan kurtar!" filân dersin.
Birisi çocuğuyla beraber itikâfa girmiş ramazanda... Geceleyin kalkmışlar teheccüde... Çocuk bakmış öteki itikâf arkadaşları yatıyorlar yatakta bunlar kalkmış teheccüd namazına... Abdesti almışlar. "Baba ne olurdu bunlar da kalksalardı. Ne güzel gelmişler böyle camide ibadet etmeleri lâzım horul horul uyuyorlar. Kalkıp da namaz kılsalardı bizim gibi teheccüd kılsalardı ne iyi olurdu." deyince; "Ah evlâdım! Keşke sen de kalkmasaydın uyusaydın da bu lafı söylemeseydin!" demiş babası... Onların yatmasını ayıpladığı için...
Soru:
--İstemeyerek her şeye karışıp konuşuyorum; buna bir çare söyler misiniz?
--Eskiden baklayı okurmuş şeyh efendiler müridin ağzına koyarmış. Erimediği için dualı bakla ağzında dururmuş. Öylece diline hakim olurmuş. Siz de hakim olmağa çalışın!.. Zikirle meşgul edin dilinizi başka şeye vakit kalmasın. Mümkün olduğu kadar az konuşun. Sorun kendinize: "Bu sözü söylemem lâzım mı?" diye... Pek gerekmiyorsa konuşmayın!..
Soru:
--Kalbimize kötü düşüncelerin gelmemesi için ne yapmamız lâzım?
--Tabii bu kötü düşünceler ya nefisten gelir ya şeytandan gelir. Nefsin vesvesesi veya şeytanın vesvesesi olarak gelir. Abdestli olursanız zikrullahla meşgul olursanız zikr-i kalbîye müdâvim olursanız onlar gelmez.
Soru:
--Kibir nasıl yenilir nasıl kırılır?
--Tasavvufî terbiye ile kırılır. Biliyorsunuz; koca kavuklu cübbeli sarıklı itibarlı izzetli Aziz Mahmud-u Hüdâî Bursa kadısı olarak Üftâde Hazretlerine gittiği zaman ona sokaklarda ciğer sattırmış ilkönce... Tasavvufun böyle nefsi terbiye metodları vardır. Onlarla tasavvuf ilmiyle terbiye olunur. Az yemekle az konuşmakla az uyumakla çok zikretmekle terbiye olur. Ama bir hocanın nezaretinde olursa daha iyi olur.
Kendisinin kusurlarını araştırıp sorup görmekle terbiye olur. Başka insanların olgunluklarını görüp "Bak ben şunlar gibi olamıyorum!" demekle kendi halini bilmekle terbiye olur.
Mâdem zihnine böyle bir şey takılmış kardeşimizin kibirden kurtarsın... Sevdiği tevâzû ehli güzel bir kul olmayı nasib eylesin...
Soru:
--Gözyaşı dökemiyorum; çâresini izah eder misiniz?
--Gözyaşı dökmek kalbin rikkati ile ilgilidir. Duygulanacak göz yaşı dökecek ağlayacak. Bunun için de midenin boş olması lâzım!.. Oruç tutar biraz daha rikkatli olur. Ondan sonra tefekkürü çok yapmak lâzım!..
Soru:
--Yalnız başına kalınca günah işlememek için ne yapmak gerekir?
--Abdestli olursunuz. Abdestli gezdi mi 'a sığındı mı insan mümkün olduğu kadar mahfuz olur. Zikr-i kalbîye devam eder zikirde olursanız yalnız başınıza günah yapmaktan korunursunuz. -u Teâlâ Hazretlerine sığının ilticâ edin; yardımcı olsun
--Nefsi terbiye etmenin ilk yolu nedir?
--Tasavvufa girmektir. Girmişse vazifeleri yapmaktır.
Soru:
--Nefsi alt etme terbiye etme yönünde bize bir şeyler söyleyebilir misiniz?
--Nefsiye terbiye etmenin alt etmenin iki yolu vardır:
1. Birinci yolu nefsin gücünü kuvvetini azaltmaktır. Oruç tutarsın azalır az uyursun kuvveti azalır... Çok konuşmazsın hatalara düşmezsin... İnsanların arasına çok katılmazsın tenhada durursun kendi başına durursun rahat olursun... Bunlara işte kıllet-i taâm kıllet-i kelâm kıllet-i menâm uzlet-i enâm zikr-i müdâm demişler. Zikre müdâvim olursun. Böyle tedbirlerle terbiye ile nefsin arzuları kırılır.
Yâni arzuları zayıflıyor zaten... Coşkunluğu kalmıyor arzularının... Oruç tuttuğu zaman az uyuduğu zaman vs. Böyle bir yol vardır.
2. Bir de zikre kuvvet gidilip insanın aşkının şevkinin muhabbetinin -u Teâlâ Hazretleri'nin yoluna sevgisinin coşması sûretiyle günahlara nazar etmeyecek hale gelmesi vardır. Aşk ve muhabbet yolu ile terbiye zikre devam ederek; o da olabilir.
Tabii hepsinin çeşit çeşit incelikleri vardır. Tarikatte halvet vardır. Şeyh efendinin çeşitli tâlimatı vardır.
Soru:
--Ben derviş oldum ama nefsime hakim olamıyorum; ne tavsiye edersiniz?
--Tabii nefis çok azgındır. Nefsi yenmek gerçekten zordur. İnsan bunun zorluğunu yenmeğe kalkıştığı zaman anlıyor. Peşinde gittiği zaman anlamıyor da karşısına çıktığı zaman nefsi yenmenin ne kadar zor olduğu anlaşılıyor. hepimize yardımcı olsun...
Zor bir iştir. Abdestli olarak zikir yaparak tarikattaki vazifeleri yerine getirerek insan kuvvet bulur 'ın yardımına mazhar olur. Onları muntazaman yapması lâzım!..
Soru:
--Nefsi uysallaştırmanın yolu nedir?
--Az yemektir az konuşmaktır az uyumaktır çok zikretmektir.
Soru:
--Kitaplarda az yemek tavsiye ediliyor. Fakat buna riayet ettiğimde ailemin çevremin tepkisini çekiyorum. Çok zayıf olduğumu söylüyorlar. Acaba ne yapmalıyım?
--Peygamber Efendimiz SAS buyuruyor ki: "Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan daha hayırlıdır. Hepsi hayırlıdır ama o daha hayırlıdır." O halde vücudun zaafa düşmemesi önemli... Zayıfsan gerçekten verem olacağına ağzın kokacağına rızası için yemek ye!.. Yâni kuvvetli olayım da iyi müslüman olayım diye...
Yemeğin azaltılması şu sebeptendir: Yemeği çok yediği zaman insanın nefsi kuvvetlenir. İnsanı haramlara günahlara sevkeder. Oruçlu olduğu zaman az yediği zaman nefsi kuvvetlenmez. O bakımdandır. Bunun ölçüsü vücudun zayıf düşmemesidir.
Soru:
--Samîmî müslüman olmak için ne yapmak lâzım?
--Derviş olmak lâzım. Samîmî müslümanlık yolu o takvâ yolu o...
Orjinal Link: TEVBE EDENLERİN SİTESİ Nefsin terbiyesi nasıl olmalıdır?? - TEVBE EDENLERİN SİTESİ
Soru:
--Şehvet kesilmeden dervişlikte ilerlenilir mi?
--Şehvet kesilmez kesilmesi de gerekmez. Çünkü normal ölçüler içinde öyle yaratmıştır normaldir. Onun esiri olmak doğru değildir. İnsan evlenecek evlât yetiştirecek... Hayırlı evlâtlar insanın dünya va ahiretinin sevabının artmasına vesile olur. Ümmet-i Muhammed'in adedi artar... vs. Bunlar normal şeyler...
İslâm'da fıtrata aykırı bir durum yoktur. İslâm fıtratı doğru bir yola sevkeder. Yaratılışında insanın bu duygular varsa bunun meşrû yolu da nikâhtır evliliktir; bu normaldir. Evlendiği zaman insanın dini bütünleşiyor. Demek ki doğrudan doğruya bu duygular insanın mânevî ilerlemesine zarar vermiyor. Aklını başından alır da çok meşgul ederse tabii ilerletmez o zaman... Onun için de oruç tutmak lâzım gözünü haramdan sakınmak lâzım ve zikre devam etmek lâzım!..
Orjinal Link: TEVBE EDENLERİN SİTESİ Nefsin terbiyesi nasıl olmalıdır?? - TEVBE EDENLERİN SİTESİ
Soru:
--Çok uyuyorum ne tavsiye edersiniz?
--İnsanın çok uyuması yaşıyla ilgili olabilir. Meselâ çocuklar çok uyurlar yaşlılar uyumak istedikleri halde uyuyamazlar. Yaşla igili bir meseledir. Sonra delikanlılık çağında büluğ meseleleriyle ilgilidir.
Bazen yemekle ilgilidir. Çok yemek yediği zaman insan hemen gözleri mahmurlaşır yatacak yer aramağa başlar.
Bazen de uykusuz kaldığı zaman olur. O da normaldir. Olduğu yerde böyle başı yere düşer. Uykuyu normal miktarda uyumak lâzım!..
Bunun normal şekli ikidir: Bir yatsıdan sonra yatmalı teheccüd zamanına kadar uyumalı!.. Mümkünse bir de öğleden evvel Efendimiz uyurdu; o uykuyu uyumalı!.. Bu ikisini yaptı mı insan çakı gibi sıhhatli olur.
Çok uykuya düşmemek için ikinci şey çok yemek yememeli!.. Vücuduna lâzım olacak kadar yemeli... Fazla yediği zaman fazla uyur.
--Maşaallah bu arkadaşımız pehlivandır bir oturduğu zaman bir kuzuyu yiyor.
Tamam bir kuzuyu yerse üç gün uyur o... Ona da dikkat etmek lâzım!
Büluğla ilgilidir dedim; yâni bazı cinsel meselelerden dolayı da insan uyku durumuna düşebilir. Her şeyde itidale dikkat etmek lâzım geliyor.
Soru:
--Teheccüd namazına kalkamıyorum ne yapayım?
--Teheccüd namazına kalkmak için akşam abdestli yatmak lâzım... Yâni abdest alacak ondan sonra iki rekât dört rekât namaz kılacak abdestli yatacak. Akşam yemeğini de az yemek lâzım...
Dün Tabakatüs Sûfiyye'de okuduk. Evliyâullah İbrâhim ibn-i Edhem Hazretleri'ne nasihat ediyorlar: "Karnın tokken gece ibadetini yapmayı hiç umma; mümkün olmaz!" diyorlar. Akşam hafif yiyecek ki gece uykusu hafif olsun teheccüde kalkabilsin.
Onun için akşam yemeklerini sebze olarak hafif olarak erken olarak yerseniz; bir de namaz kılıp abdestli yatmağa dikkat ederseniz... Bir de duası vardır:
(ümme eykıznî fî ehabbis sââti ileyke vesta'milnî biehabbil a'mâli yedeyke) diye tavsiye edilen duası vardır; bunu da okuyun. Türkçesi şu ki: "Beni en mübârek zamanda uyandır yâ Rabbi! En sevdiğin ibadeti işlemeğe muvaffak eyle yâ Rabbi!" demek...
Soru:
--Sabah namazını işrak namazını camide kılmak nefsime zor geliyor; ne yapmalıyım?
--Akşam erken yatsın!.. Hakîkaten zor geliyor. Gece saat ikide yatmışsa bir insan sabah kurşunlanmış gibi oluyor yataktan kalkması zor oluyor. Akşam erken yattığı zamanda karnı da acıkıyor midesi de boşalınca --aç tavuk rüyasında yem görürmüş-- o zaman erken kalkıyor.
Akşam yemeğini hafif yerse akşam erken yatarsa... Sahabe-İ Kirâm akşam erken yatardı. Yatsıdan sonra çok oyalanmaz hemen yatardı. Az yeyince yatsıdan sonra hemen yatınca hele hele böyle kış günlerinde çok rahat kalkarsınız. Teheccüde bile kalkarsınız evvelallah...
Bir de duası vardır:
(ümme eykıznî fî ehabbis saati ileyke vesta'milnî bi ehabbil a'mâli yedeyke.) "Yâ Rabbi beni en mübarek zamanlarda kaldır ibadet yapabileyim! En güzel ibadetleri sevdiğin ibadetleri yapmayı nasîb eyle yâ Rabbi!.." diye böyle dua eder yatarsınız. Abdestli yatarsınız kalkarsınız.
Uykunuzu alarak kalkınca da işrake de kalırsınız o hac ve umre sevaplarını da kazanırsınız rızkınız da bol olur.
Soru:
--Caminize geldim sabah namazını kıldım yapılan duaları ve faaliyetleri sevdim. Merak ettim bazı kimseler neden kalkıp gidiyor?
--Hakikaten sabah namazını camide cemaatle kıldıktan sonra camide oturup zikirle meşgul olmak Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesidir ve sevaplıdır. Bir hac ve umre yapmış gibi insan sevap kazanır.
Şimdi bu ibadetler sevaplıdır amma bunları yapmıyor diye giden kardeşlerimizi kınamak doğru olmaz. Hastası vardır işi vardır... Trene yetişecektir otobüse yetişecektir... Mazereti vardır ihtiyardır idrarı sıkışmıştır midesi bulanıyordur... Böyle bir mazereti olabilir. Ondan dolayı hüsn-ü zan edecek.
Farz olmayan ibadetler için herhangi bir kimse suçlanırsa sûizandan dolayı kendisi günaha girer. Bazı insanlar da sevaplarını söylemek ve göstermek istemezler. Çünkü gösterilince sevabın ecri bir miktar kaybolacağı için göstermek istemezler. Gizli ibadet yaparlar belli etmezler. Yâni bir köşeye çekilirler görünmeden yaparlar.
Onun için büyüklerimiz demiş ki: "Her gördüğünü Hızır bileceksin her geceni kadir bileceksin!" Yâni karşındaki insana hüsnüzan besliyeceksin. Kendisi yaşlı ise "Bu benden çok yaşadı benden çok ibadet etti; makamı benden üstün!" diyeceksin. Yaşı senden küçükse "Bu benden az yaşadı günahı az işledi; bunun günahı benden daha az!" diyeceksin. Herkese güleç yüzle ve iyi nazarla bakacaksın ve gördün olayları hayra yorumlayacaksın şerre yorumlamayacaksın; "Elbet bir sebebi vardır." diyeceksin.
Sonra bazı insanların geniş sorumlulukları olur. Bir tane işi olmaz bin tane işi olur bin tarakta bezi olur. Senden fazla ister orada kalıp o sevabı kazanmayı ama o işi vardır bu işi vardır... Kafasında binbir tane mesele problem vardır. Elbette onları da yapması icab ediyordur.
Sonra 'ın sevgili bir kulunun iyi bir insanın yazdığı kitaba baksan konuşmasını dinlesen;
Buldum demez bulanlar
Gördüm demez görenler
Hakîkate erenler
Gizli sırrı açar mı?..
diyor Üftâde Hazretleri... Bazıları da kendisini göstermemeyi tercih eder kendini saklar belli etmez. Melâmet meşrebli olur bazıları... "Halk beni günahkâr zannetsin pek rağbet etmesin itibar etmesin izzet etmesin! Şöhret afettir. Parmakla gösterilmek -- korursa korur korumadığı insanlar için-- bir felâkete sebep olabilir. Mânevî bakımdan bazı sıkıntıları vardır." diye düşünen insanlar olur.
Onun için hüsnü zan etmek lâzım hüsnü zan edin!.. Siz ibadetleri yapın; eğer kötü halini tahmin ettiğiniz bir kardeş varsa ona da dua edin!..
Kimse kendisini savunmaz "Ben 'ın sevgili kuluyum velî kuluyum yüksek kuluyum!.. Şöyleyim böyleyim..." demez. "Er yarın hak divanında belli olur!" demiş ilâhide... Yarın rûz-i mahşerde mahkeme-i kübrâda kulun iyiliği belli olacağı için 'ın hiç bir sevgili kulu "Şöyleyim böyleyim..." demez. Ne Ebûbekir Sıddîk demiştir ne Ömerül Fâruk demiştir ne ötekiler demiştir.
Ebûbekir Sıddîk diyor ki: Ç"Bütün insanların hepsi cennete girecek bir tanesi cehenneme girecek sadece!.." deseler "Acaba o insan ben miyim?" diye korkarım.È diyor. Ebûbekir Sıddîk RA...
Yâni kimse "Ben velîyim ben evliyâullahın yükseklerindenim gavs-ı azamım kutbül aktâbım!.." demez. Niye desin?.. 'ın verdiği sırrı saklar.
Onun için hüsnü zan edeceksin sen!.. Eğer aleyhinde bir şey görüyorsan hakîkaten bir şey varsa; yanına çekersin söylersin nasihat edersin veya dua edersin. "Yâ Rabbi ben bu kardeşimi çok seviyorum sen bunu hatalardan kurtar!" filân dersin.
Birisi çocuğuyla beraber itikâfa girmiş ramazanda... Geceleyin kalkmışlar teheccüde... Çocuk bakmış öteki itikâf arkadaşları yatıyorlar yatakta bunlar kalkmış teheccüd namazına... Abdesti almışlar. "Baba ne olurdu bunlar da kalksalardı. Ne güzel gelmişler böyle camide ibadet etmeleri lâzım horul horul uyuyorlar. Kalkıp da namaz kılsalardı bizim gibi teheccüd kılsalardı ne iyi olurdu." deyince; "Ah evlâdım! Keşke sen de kalkmasaydın uyusaydın da bu lafı söylemeseydin!" demiş babası... Onların yatmasını ayıpladığı için...
Soru:
--İstemeyerek her şeye karışıp konuşuyorum; buna bir çare söyler misiniz?
--Eskiden baklayı okurmuş şeyh efendiler müridin ağzına koyarmış. Erimediği için dualı bakla ağzında dururmuş. Öylece diline hakim olurmuş. Siz de hakim olmağa çalışın!.. Zikirle meşgul edin dilinizi başka şeye vakit kalmasın. Mümkün olduğu kadar az konuşun. Sorun kendinize: "Bu sözü söylemem lâzım mı?" diye... Pek gerekmiyorsa konuşmayın!..
Soru:
--Kalbimize kötü düşüncelerin gelmemesi için ne yapmamız lâzım?
--Tabii bu kötü düşünceler ya nefisten gelir ya şeytandan gelir. Nefsin vesvesesi veya şeytanın vesvesesi olarak gelir. Abdestli olursanız zikrullahla meşgul olursanız zikr-i kalbîye müdâvim olursanız onlar gelmez.
Soru:
--Kibir nasıl yenilir nasıl kırılır?
--Tasavvufî terbiye ile kırılır. Biliyorsunuz; koca kavuklu cübbeli sarıklı itibarlı izzetli Aziz Mahmud-u Hüdâî Bursa kadısı olarak Üftâde Hazretlerine gittiği zaman ona sokaklarda ciğer sattırmış ilkönce... Tasavvufun böyle nefsi terbiye metodları vardır. Onlarla tasavvuf ilmiyle terbiye olunur. Az yemekle az konuşmakla az uyumakla çok zikretmekle terbiye olur. Ama bir hocanın nezaretinde olursa daha iyi olur.
Kendisinin kusurlarını araştırıp sorup görmekle terbiye olur. Başka insanların olgunluklarını görüp "Bak ben şunlar gibi olamıyorum!" demekle kendi halini bilmekle terbiye olur.
Mâdem zihnine böyle bir şey takılmış kardeşimizin kibirden kurtarsın... Sevdiği tevâzû ehli güzel bir kul olmayı nasib eylesin...
Soru:
--Gözyaşı dökemiyorum; çâresini izah eder misiniz?
--Gözyaşı dökmek kalbin rikkati ile ilgilidir. Duygulanacak göz yaşı dökecek ağlayacak. Bunun için de midenin boş olması lâzım!.. Oruç tutar biraz daha rikkatli olur. Ondan sonra tefekkürü çok yapmak lâzım!..
Soru:
--Yalnız başına kalınca günah işlememek için ne yapmak gerekir?
--Abdestli olursunuz. Abdestli gezdi mi 'a sığındı mı insan mümkün olduğu kadar mahfuz olur. Zikr-i kalbîye devam eder zikirde olursanız yalnız başınıza günah yapmaktan korunursunuz. -u Teâlâ Hazretlerine sığının ilticâ edin; yardımcı olsun