Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nefsin Arzuları ve Terbiyesi (1 Kullanıcı)

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
NEFSİN ARZULARI VE TERBİYESİ

Cenab-ı Hakk ( celle celaluhu ) Musa aleyhisselam'a şöyle vahyetti;
- Ey Musa! Eğer benim sana; konuştuğun sözün diline, kalbiden geçenlerin kalbine, ruhunun bedenine, görme gücünün gözüne ve işitme duyunun kulağına olan yakınlığından daha yakın olmamı istiyorsan Hazret-i Muhammede ( sallallahu aleyhi ve sellem ) e çokça salat ve selam getir!

Allahu Teala bir ayette şöyle buyurur;
"Ey İman Edenler Allah'tan Korkun Ve Herkes, Yarına Ne Hazırladığına Baksın.Allah'tan Korkun,Çünkü Allah,Yaptıklarınızdan Haberdardır"(36) ; burada yarından kast edilen kıyamet günü için yapılması gereken hazırlıktır.

Ey insan şunu iyi bilmelisin ki; şiddetle kötülüğü emreden nefis,senin için iblis'ten daha büyük bir düşmandır. Zira şeytan ancak nefsin heva ve azgın istekleri ile sana üstünlük sağlayabilir. Sakın ola, nefsin seni kuruntu ve boş emellerle aldatmasın! Çünkü nefis, yapısı gereği kendini güvende görür; gaflet içinde, rahat, tembel ve vurdum duymaz bir hayat sürmek ister. Sürekli olarak boş ve batıl şeylerin peşinde koşar. Ondan kaynaklanan her şey yanlış ve aldatıcıdır. Eğer nefsin isteklerini kabul eder ve onlara tabi olursan seni helâke sürükler. Onun ince hesaplarından gâfil olursan gaflet deryasında boğulursun. Nefsin arzularına dur deyip ona karşı gelmezsen, seni doğru cehenneme götürür.

Nefsin için asla hayra dönme ümidi yoktur. O, bütün belaların başı, rezaletlerin kaynağı, iblis'in hazinesi ve bütün kötülüklerin yuvasıdır. Onu, gerçek manasıyla ancak yaratıcısı tanıya bilir; “Allah'tan korkun , çünkü Allah , yaptıklarınızdan haberdardır.” (37) Yani insanların işlediği hayır ve şerlerin hepsini bilmektedir. İnsan, ahiret yurdu için neler yaptığı hususunda ömrünün geçen kısmı üzerinde şöyle bir düşünürse; bu tefekkür onun için kalbini yıkayıp temizleme yerine geçer. Nitekim Resul-i Ekrem ( sallallahu aleyhi ve sellem ) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur;

Bir saatlik tefekkür, bin yıllık ibadetten hayırlıdır! (38)
Yukarıdaki ifadeler Ebu'l-Leys'in tevsirinden alınmıştır.

Akıllı kişiye yaraşan şudur; geçmiş günahlarına tevbe etmeli, ahirete kendisini kurtaracak ve Allah'a yaklaştıracak amelleri düşünüp araştırmalı, uzun emelleri bırakmalı, tövbede acele etmeli, Allah'ı çokça zikretmeli, yasak ve haramları terk etmeli nefsin meşru olmayan isteklerine sabretmeli ve onu sabra alıştırmalı! Nefis gerçekte bir puttur, nefsine kulluk eden gerçekte puta kulluk etmektedir. Allah'a ( celle celaluhu) ihlasla ibadet eden kişide nefsi tepelenmiş demektir!

Rivayet edildiğine göre bir gün Malik b. Dinar ( radiyallahu anh ) Basra çarşısında yürüyordu. Dükkanın birinde incir gördü ve canı çekti. Parası olmadığı için ayakkabısını çıkardı ve dükkan sahibine uzatarak şöyle dedi;

-bana incir ver!
bakkal ayakkabıyı görünce “ Bu bir şey değmez!” diyerek inciri vermedi, bunun üzerine Malik gitti. Sonra orada bulunanlar bakkala;
- Bu kişinin kim olduğunu biliyor musun? diye sordular. Bakkal “ Hayır bilmiyorum!" dedi. Oradakiler, o kişinin Malik b. Dinar ( radiyallahu anh ) olduğunu söyleyince, bakkal bir tabak incir doldurup hizmetçisine verdi ve;
- Eğer bu inciri senden alıp kabul ederse sen hürsün! diyerek gönderdi. Malik b. Dinar'ın peşinden yetişen hizmetçi tabağı uzatarak;
- Buyurun!dedi. Malik'in almakta tereddüt ettiğini görünce;
- Buyurun, lütfen kabul edin, benim hürriyetim bunu kabul etmenize bağlı! dedi. Malik b. Dinar ( radiyallahu anh ) ona şöyle cevap verdi;
- Kabul etmem senin azat edilmeni sağlayacak fakat benim azap görmeme sebep olacaktır! Gencin ısrar etmesi üzerine dedi ki;
- Ben dinimi incir karşılığında satmamaya ve kıyamete kadar incir yememeye yemin ettim!

Yine anlattığına göre malik b.Dinar ( radiyallahu anh ) döşeğinde yatıyordu. Canı, bir bardak balı süte sıcak pideyi bandırarak yemek istedi. Hizmetçisi gidip istediğini getirdi. Malik b. Dinar ( radiyallahu anh ) onları eline aldı ve bir süre onlara baktıktan sonra;

- Ey utanmaz nefis! Otuz sene sabrettin, şurada azıcık bir ömrün kaldı! dedi ve elindeki bardağı fırlattı, nefsinin isteğine karşı sabreti ve vefat eti.

İşte Peygamberlerin, verilerin, sadıkların, aşıkların ve zahidlerin halleri böyle idi.

Süleyman ( aleyhisselam) şöyle der; "nefsini tepelemiş olan kimse, tek başına bir şehri fetheden kişiden daha büyük kahramandır."

Hazret-i Ali (k.v) der ki:
Ben ve nefsim, çoban ile koyun sürüsüne benzeriz. Çoban sürüyü bir taraftan toplandıgında diğer taraftan toplanır . Nefsini öldüren kimse rahmet kefenine sarılır ve keramet toprağına gömülür. Kalbini öldüren kimse lanet kefenine dürülür ve azap toprağına gömülür. “

Yahya b. Mu'az er-Razi ( radiyallahu anh ) derki:
“ İbadet ve riyazet ile nefsine cihat et! Riyazet; az uyumak,az konuşmak, canları incitmemek az yemektir. Çünkü az uyku iradede duruluğu sağlar; az konuşmak bir çok belaları önler; canlıları incitmemek, insanı hedefine ulaştırır ve az uyku nefsin azgın arzularını öldürür. Çok yemek kalbi katılaştırır ve nurunu giderir. Hikmetin nuru açlıkla elde edilir, oburluk yüce Allah'tan uzaklaştırır!"

Nitekim Peygamberimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyurur:
“ Kalplerinizi açlıkla nurlandırınız!. Açlık ve susuzluk silahıyla nefsinizle cihad ediniz!. Açlıkla cenetin kapısını çalmaya ısrarla devam ediniz. Zira nefsini terbiye etmek için mücadele edenin mukafatı, Allah (celle celaluhu) yolunda cihad edenlerin mukafatına denktir. Allah teala katında, nefsin açlık ve susuzlukla terbiye etmekten daha sevimli bir amel yoktur. Midesini sürekli dolu tutan meleküt alemine asla girmez! Oburluğa devam eden ibadetten lezzet alamaz.” (39)

Hhazret-i Ebu Bekir-i sıddik ( radiyallahu anh ) şöyle buyurur:
"Rabbb’ime ibadetin zevkini alabilmek için; müslüman olduğumdan beri doyasıya yemedim. Yine Rabb'ime kavuşma iştiyakından dolayı kana kana su içmedim!;

Çok yemek ibadeti azaltır; zira insan çok yiyince vücut ağırlaşır, göz kapaklarına ağırlık çöker, azarlar gevşer. Bu durumdaki kimsenin elinden, kendini ne kadar zorlasa zorlasın, uykudan başka bir şey gelmez, çöplüğe atılmış bir ateş gibi olur. Bu ifadeler Minhacü'-tıre Abidin'd böyle geçmektedir.

Lokman Hekim oğluna şöyle demiştir:
- Oğlum! çok uyuma, çok yeme! çünkü bu ikisinde ölçüyü kaçıranlar kıyamet gününe, salih amel yönünden müflis olarak gelirler!
Bu ifadeler Münyetü'l-müfti'den alınmıştır.

Resulullah ( sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyurur:
“ Kalplerinizi oburca yiyip içerek öldürmeyin! çünkü, aşırı derecede sulanan ekinin öldüğü gibi kalpte ölür! “ ( 40 )

Salihlerden biri bu durumu şöyle açıklar: Mide,kalbin altında kaynamakta ve buharını kalbe üflemekte olan bir tencere gibidir. Mide ne kadar çok dolu olursa buharı o derecede çoğalacağından kalbi kirletip karartır. Bunun yanında çok yiyenin anlayışı az olur ve ilim öğrenemez. Çünkü oburluk anlayışı engel olur.

Rivayet edildigine göre, Yahya a.s.bir gün iblis'e rastlar, yanında bazı çengeller vardır. Yahya a.s.ona:
- Bunlar nedir? diye sorar. İblis derki:
- Bunlar, insanları avlamama yarıyan hevai istekleridir! Yahya ( aleyhisselam ) ;
- Onların arasında beni avlamaya yarayacak birşey var mıdır?
İblis şöyle der :
- Hayır,fakat bir gün fazlaca yemiştin,namaza sana ağırlık vermiştik!
Yahya a.s. Böyleyse bende doyasıya yemem!der.
İblis şöyle karşılık verir:
O halde bende bundan sonra kimseye nasihat etmem!

Ömründe bir defa karnını doyurmuş kimsenin başına bu hal gelirse; acaba ömrü boyunca hiç açlık çekmediği halde ibadete arzulu olduğunu söyleyene ne demeli?

yine Yahya a.s.'dan nakledildiğine göre: Birgün arpa ekmeği ile karnını doyurmuştu. o gece uykuya daldı ve gece zikrini yapamadı Allah teala ona şöyle vahyetti:

- Ey Yahya kendin için benim evimden daha hayırlı evmi buldun? yahut bana yakın olmaktan baha hayırlı bir muhitmi buldun?... İzzetim ve celalim hakkı için firdevs cennetine muttali olsaydın ve cehennemi hakikati ile kavrasaydın; gözlerinden yaş yerine irin akıtarak kumaş yerine demir elbise giyerdin!


Dip Notlar ;
36 – Haşr, 18.
37 – Haşr, 18.
38 - es-Suyuti, el-Cami’us Sağir, 2/1 ; el-Acluni, Keşfu’l-Hafa, 1004. es-Suyuti, “Bir saatlik tefekkür , altmış yıllık ibadetten daha hayırlıdır.” lafzıyla rivayet eder.
39 – Benzer bir lafızla rivayeti için bkz. ; et-Taberani, el-Taberani, el-Mu’cemu’l-Kebir, 11694; el-Heysemi, Mecma’u’z-Zeva’id, 18216
40 – Hafız Iraki , Tahricu Ahadisi’l-İhya’da , bunun aslını bulamadığını söyler.


KAYNAK ; İmam Gazali / Kalplerin Keşfi
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Yahya b. Mu'az er-Razi ( radiyallahu anh ) derki:
“ İbadet ve riyazet ile nefsine cihat et! Riyazet; az uyumak,az konuşmak, canları incitmemek az yemektir. Çünkü az uyku iradede duruluğu sağlar; az konuşmak bir çok belaları önler; canlıları incitmemek, insanı hedefine ulaştırır ve az uyku nefsin azgın arzularını öldürür. Çok yemek kalbi katılaştırır ve nurunu giderir. Hikmetin nuru açlıkla elde edilir, oburluk yüce Allah'tan uzaklaştırır!"

Nitekim Peygamberimiz ( sallallahu aleyhi ve sellem ) şöyle buyurur:
“ Kalplerinizi açlıkla nurlandırınız!. Açlık ve susuzluk silahıyla nefsinizle cihad ediniz!. Açlıkla cenetin kapısını çalmaya ısrarla devam ediniz. Zira nefsini terbiye etmek için mücadele edenin mukafatı, Allah (celle celaluhu) yolunda cihad edenlerin mukafatına denktir. Allah teala katında, nefsin açlık ve susuzlukla terbiye etmekten daha sevimli bir amel yoktur. Midesini sürekli dolu tutan meleküt alemine asla girmez! Oburluğa devam eden ibadetten lezzet alamaz.” (39)

Selamün aleyküm koşkun kardeşim Allah razı olsun bugünlerde araştırdığım bir konuydu. faydalandım. oruç nefsi terbiye etmekte çok önemli bi ibadet. bilmiyorum bu uyku işini nasıl azaltıcam aslnda beş saat uyku yetiyormuş diye anlatmışlardı. imsaktan önce uyanıp bir daha uyumamak lazım herşeye yetişebilmem için. teheccüt sabah namazı kahvaltı hazırlığı vs. için. böyle düşünüyorum bikaç gündür bu konuyu. Allaha emanet olun. hayırlı akşamlar.
 

hayri07

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2009
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
çok teşekkür ederim eline sağlık selametle kalın.
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
Selamün aleyküm koşkun kardeşim Allah razı olsun bugünlerde araştırdığım bir konuydu. faydalandım. oruç nefsi terbiye etmekte çok önemli bi ibadet. bilmiyorum bu uyku işini nasıl azaltıcam aslnda beş saat uyku yetiyormuş diye anlatmışlardı. imsaktan önce uyanıp bir daha uyumamak lazım herşeye yetişebilmem için. teheccüt sabah namazı kahvaltı hazırlığı vs. için. böyle düşünüyorum bikaç gündür bu konuyu. Allaha emanet olun. hayırlı akşamlar.

ve aleyküm selam sıla1 kardeşim , hayırlı cumalar ...

gerçekten haklısınız oruçla az yeme işini hallediyoruz ama uyku sorunu bizi zorluyor ... biraz erken yatmak ve sabah namazından sonra keharet vakti çıkınca yarım saatlik kaylule uykusu gece iki saatlik uykuya denkmiş deneyin isterseniz faydası olur ...

allaha emanet olunuz ...
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
ve aleyküm selam sıla1 kardeşim , hayırlı cumalar ...

gerçekten haklısınız oruçla az yeme işini hallediyoruz ama uyku sorunu bizi zorluyor ... biraz erken yatmak ve sabah namazından sonra keharet vakti çıkınca yarım saatlik kaylule uykusu gece iki saatlik uykuya denkmiş deneyin isterseniz faydası olur ...

allaha emanet olunuz ...
demek yarım saatlik uyku iki saatlik uykuya denkmiş bunu bilmiyordum. hafta sonu deneyebilirim. şu an 5 saatlik uykuyla duruyorum. içim rahat çünkü görevlerimi yaptım. tehecccüt sabah namazı kahvaltı hazırlığı forumdaki işlerim gibi. uyusaydım herşey kalacaktı. inşallah her gün böyle yapabilirim. hayırlı cumalar siz de Allaha emanet olun.
 

ufuktuncay

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2009
Mesajlar
533
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Allah senden razı olsun arkadaş !

Çok Çok Çok haklısın.

Şu nefse dur demek lazım.

Çok güzel derlemişsin konuyu.
Aslında doya doya ,çatlayıncaya kadar yiyenlerdenim ben.
Açıkcasıda utandım kendimden !
İnşallah bu gün son olur.
Rabbim sabır verirde ,nefsime dur derim.
Hayırlı Cuma'lar ve Allaha emanet ol !
 

portatak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Şub 2009
Mesajlar
63
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
“Allah'tan korkun , çünkü Allah , yaptıklarınızdan haberdardır.”
Allah razı olsun..sağlasın..
 

zeynomis

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ağu 2008
Mesajlar
379
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
elinize sağlık.............
 

zarife_76

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eyl 2006
Mesajlar
1,066
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Selamun aleykum allah razı olsun hayırlı cumalar
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
demek yarım saatlik uyku iki saatlik uykuya denkmiş bunu bilmiyordum. hafta sonu deneyebilirim. şu an 5 saatlik uykuyla duruyorum. içim rahat çünkü görevlerimi yaptım. tehecccüt sabah namazı kahvaltı hazırlığı forumdaki işlerim gibi. uyusaydım herşey kalacaktı. inşallah her gün böyle yapabilirim. hayırlı cumalar siz de Allaha emanet olun.

sıla1 kardeşim ; konu hakkında daha detaylı bilgi Risale-i Nur Külliyatı Lem'alar 28. lem'a ;

Uyku üç nevidir.

BİRİNCİSİ: Gaylûledir ki, fecirden sonra, tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine hadisçe sebebiyet verdiği için, hilâf-ı sünnettir. Çünkü rızık için sa’y etmenin mukaddemâtını ihzar etmenin en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü sa’ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.

İKİNCİSİ: Feylûledir ki, ikindi namazından sonra, mağribe kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine, yani, uykudan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömrü nevm-âlûd, yarı uyku kısacık bir şekil aldığından, maddî bir noksaniyet gösterdiği gibi, mânevî cihetiyle de, o gün hayatının maddî ve mânevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uykuyla geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.

ÜÇÜNCÜSÜ: Kaylûledir ki, bu uyku sünnet-i seniyyedir. Duhâ vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber, Ceziretü’l-Arabda, vaktü’z-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tatil-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o sünnet-i seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı tezyide medardır. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna muadil gelir. Demek, ömrüne hergün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati, ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor.

Said Nursî


allaha emanet olunuz ...
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
Allah senden razı olsun arkadaş !

Çok Çok Çok haklısın.

Şu nefse dur demek lazım.

Çok güzel derlemişsin konuyu.
Aslında doya doya ,çatlayıncaya kadar yiyenlerdenim ben.
Açıkcasıda utandım kendimden !
İnşallah bu gün son olur.
Rabbim sabır verirde ,nefsime dur derim.
Hayırlı Cuma'lar ve Allaha emanet ol !

ve aleykümselam kardeşim ...

İmam Gazali / Kalplerin Keşfi ... çok güzel bir kitap yeni başladım sizede tafsiye ederim mutlaka okuyunuz ...

kitaptan hoşuma giden yerleri zaman zaman paylaşacağım inşallah ...

allaha emanet olunuz ...
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
sıla1 kardeşim ; konu hakkında daha detaylı bilgi Risale-i Nur Külliyatı Lem'alar 28. lem'a ;

Uyku üç nevidir.

BİRİNCİSİ: Gaylûledir ki, fecirden sonra, tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine hadisçe sebebiyet verdiği için, hilâf-ı sünnettir. Çünkü rızık için sa’y etmenin mukaddemâtını ihzar etmenin en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü sa’ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.

İKİNCİSİ: Feylûledir ki, ikindi namazından sonra, mağribe kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine, yani, uykudan gelen sersemlik cihetiyle, o günkü ömrü nevm-âlûd, yarı uyku kısacık bir şekil aldığından, maddî bir noksaniyet gösterdiği gibi, mânevî cihetiyle de, o gün hayatının maddî ve mânevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uykuyla geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.

ÜÇÜNCÜSÜ: Kaylûledir ki, bu uyku sünnet-i seniyyedir. Duhâ vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber, Ceziretü’l-Arabda, vaktü’z-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tatil-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o sünnet-i seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku hem ömrü, hem rızkı tezyide medardır. Çünkü yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna muadil gelir. Demek, ömrüne hergün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati, ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor.

Said Nursî


allaha emanet olunuz ...
Allah razı olsun kardeşim. bilmediğim şeyler öğrendim. teşekkürler. gerçekten de akşamüstü uyuyunca baş ağrısı sersemlik oluyor çok ilginç.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt