NEFSİMİZ VE AŞKIMIZ.. O'NUN RAHMETİ (CC)
Hep en iyiyi istiyoruz kendimiz için, hep en güzeli tercih ediyoruz. Bir yanımız bahar bahçe, bir yanımız salkım saçak...
En mükemmeli layık görüyoruz kendimize; aklımızca hayaller kuruyoruz, aylar sonrasının planlarını yapıyoruz, ‘’Yarın ne olacak ?’’ sorusunu düşünmeden...
Sanki elimizde bir hayat garantisi var...
‘’ İşim olsun namaza başlarım’’,
‘’Düzenim otursun Kuran okurum...’’
Aylar geçiyor..Yıllar yılları kovalıyor,...
Anne oluyoruz, baba oluyoruz çocuklarımızla ilgilenmemiz gerek..Ev işleri, iç işleri, dış işleri bakanlıgı derken seneler ardı ardına geçiyor..Namaz kılacagız, Kuran okuyacağız.. İşimiz çok vaktimiz yok diyoruz.. Nefsimiz elbette en güzel’in peşinde..
‘’En çok nasıl para kazanabiliriz?’’
‘’ En çok nasıl güzel olabiliriz, hatta en güzel biz nasıl olabiliriz, hatta en yakışıklı olmayı nasıl başarabiliririz...’
Planlarımızın sonu hiç gelmiyor hiç...Kuaförlerden , tv. başından, magazın dergilerinden başımızı kaldırıp bakmıyoruz etrafımıza..
Hem baksak ne göreceğiz ki? Diyoruz , herkes bizim gibi değl mi??? Farklı olan ne var???
Ah nefs ah...Sana kanmak ne kolay..Parlatıyorsun gözlerimizi!!!
Senin yüzünden at gözlüğü ile bakar olduk dünyaya, AT gibi bakmak varken... ‘’Dünya müminin zindanı’’ oysa ki...!!
Hep her şeyi bildiğimizi sanıyoruz..Dev aynasında görüyoruz kendimizi... Halbuki bi uyansak..Bi uyansakk..Aslında bildiklerimizin bir tuz tanesini geçmediğini fark etsek...
Ey insanlar duyun artık duyun , değil sizin için en güzeli isteyen nefsin istekleri değillllll; rabbimizin istekleriiii,!!!
Hangi anne yavrusunun ateşte yanmasını ister??
Hangi anne merhamet etmez yavrusuna...
Rabbimiz bizim ateşe girmemizi engellemek için adeta çırpınıyor,!!!
O (cc) annelerimizden , hatta bizi sevenlerden , bize ‘’sana aşığımmmm diye bas bas bağıranlardan ! ‘’ bile daha merhametli..
Bırakın dünyadaki ateşi, rabbimiz bizi cehennem ateşinden korumak için;tek 1 günahımıza karşılık , tek 1 günah yazarken ;bir yandan da diyor ki yazıcı meleklere , ‘’ey melekler, gün doğana kadar erteleyin bu günahını yazmayı kulumun defterine, ola ki tevbe eder...’’
Nihayet ^^gecenin siyah ipliği ile beyaz ipliği^^birbirinden usul usul ayrılmaya başlarken, dünya semalarında bir ses yankılanıyor..
‘’ALLAHÜEKBER!’’
‘’ALLAHÜEKBER!’’
‘’DUA EDEN YOK MU VEREYİM; TEVBE EDEN YOK MU AVF EDEYİM’’ diye sesleniyor rabbimiz...
Tek bir sevabınıza, yoldan geçerkenn bir tek taşı, başka insanlara zarar vermesin diye kaldırana dahi sevap üstüne sevap veriyor rabbimiz.. Bir günaha tevbe edene kadar mühlet, sonra davet, icabet eden davete avf ... Bir sevaba ise on katı sevap... Buyrun gerisini siz düşünün...
Tefekkür yeter...
Her anımızda O’nunla kalmak. O’nunla yaşayabilmek, O’nun razı olması için çırpınmak dileği ile...B)B)B)
Hep en iyiyi istiyoruz kendimiz için, hep en güzeli tercih ediyoruz. Bir yanımız bahar bahçe, bir yanımız salkım saçak...
En mükemmeli layık görüyoruz kendimize; aklımızca hayaller kuruyoruz, aylar sonrasının planlarını yapıyoruz, ‘’Yarın ne olacak ?’’ sorusunu düşünmeden...
Sanki elimizde bir hayat garantisi var...
‘’ İşim olsun namaza başlarım’’,
‘’Düzenim otursun Kuran okurum...’’
Aylar geçiyor..Yıllar yılları kovalıyor,...
Anne oluyoruz, baba oluyoruz çocuklarımızla ilgilenmemiz gerek..Ev işleri, iç işleri, dış işleri bakanlıgı derken seneler ardı ardına geçiyor..Namaz kılacagız, Kuran okuyacağız.. İşimiz çok vaktimiz yok diyoruz.. Nefsimiz elbette en güzel’in peşinde..
‘’En çok nasıl para kazanabiliriz?’’
‘’ En çok nasıl güzel olabiliriz, hatta en güzel biz nasıl olabiliriz, hatta en yakışıklı olmayı nasıl başarabiliririz...’
Planlarımızın sonu hiç gelmiyor hiç...Kuaförlerden , tv. başından, magazın dergilerinden başımızı kaldırıp bakmıyoruz etrafımıza..
Hem baksak ne göreceğiz ki? Diyoruz , herkes bizim gibi değl mi??? Farklı olan ne var???
Ah nefs ah...Sana kanmak ne kolay..Parlatıyorsun gözlerimizi!!!
Senin yüzünden at gözlüğü ile bakar olduk dünyaya, AT gibi bakmak varken... ‘’Dünya müminin zindanı’’ oysa ki...!!
Hep her şeyi bildiğimizi sanıyoruz..Dev aynasında görüyoruz kendimizi... Halbuki bi uyansak..Bi uyansakk..Aslında bildiklerimizin bir tuz tanesini geçmediğini fark etsek...
Ey insanlar duyun artık duyun , değil sizin için en güzeli isteyen nefsin istekleri değillllll; rabbimizin istekleriiii,!!!
Hangi anne yavrusunun ateşte yanmasını ister??
Hangi anne merhamet etmez yavrusuna...
Rabbimiz bizim ateşe girmemizi engellemek için adeta çırpınıyor,!!!
O (cc) annelerimizden , hatta bizi sevenlerden , bize ‘’sana aşığımmmm diye bas bas bağıranlardan ! ‘’ bile daha merhametli..
Bırakın dünyadaki ateşi, rabbimiz bizi cehennem ateşinden korumak için;tek 1 günahımıza karşılık , tek 1 günah yazarken ;bir yandan da diyor ki yazıcı meleklere , ‘’ey melekler, gün doğana kadar erteleyin bu günahını yazmayı kulumun defterine, ola ki tevbe eder...’’
Nihayet ^^gecenin siyah ipliği ile beyaz ipliği^^birbirinden usul usul ayrılmaya başlarken, dünya semalarında bir ses yankılanıyor..
‘’ALLAHÜEKBER!’’
‘’ALLAHÜEKBER!’’
‘’DUA EDEN YOK MU VEREYİM; TEVBE EDEN YOK MU AVF EDEYİM’’ diye sesleniyor rabbimiz...
Tek bir sevabınıza, yoldan geçerkenn bir tek taşı, başka insanlara zarar vermesin diye kaldırana dahi sevap üstüne sevap veriyor rabbimiz.. Bir günaha tevbe edene kadar mühlet, sonra davet, icabet eden davete avf ... Bir sevaba ise on katı sevap... Buyrun gerisini siz düşünün...
Tefekkür yeter...
Her anımızda O’nunla kalmak. O’nunla yaşayabilmek, O’nun razı olması için çırpınmak dileği ile...B)B)B)