Bir defa adını doğru koyalım.. Türban değil.. Çünkü türban başka bir şey ve yüz yıllardır var.. Nedir türban?..
Bir Hint dini inanışı Sih (Sikh) erkeklerinin baş bağlama şekli.. Dikkat buyurun erkeklerinin. Kadınlarının değil. Sih kadınları, bizim sıkmabaşı andıran çift örtü ile kaparlar başlarını.. İçte saçlarını saran sıkı örtü, dışta, bizim Anadolu usulü bağlanmış ikinci örtü. Boyna dolanmış, sıkılmış değil, boyunda gevşek düğümlenmiş..
Yüzyılın başlarında, o zaman dünya modasını yöneten Paris, Sih erkeklerinin serpuşunu stilize ederek bir kadın başlığı yaptı, adına da "Tulip/ Lale"den türeyen Türban dediler. Paris sosyetesi türbanlandı.
Türkiye o zamanlar, Fransa'yı yakından izliyordu. Türban İstanbul sosyetesine de geldi. Ankara da sevdi. Üst düzey yönetici ve bürokrat hanımları kullanmaya başladılar.
Türban Köşk'e de çıktı. Mevhibe Hanımı zarif türbanı ile hatırlıyor babam. Köşk davetlerine katılan türbanlı hanımları da..
O Paris modası türbanın herhangi bir dinle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Bir kadın başı olarak, Sih de değildi çünkü..
Mucidi Şule Yüksel Şenler adlı ünlü kadın yazar.. Çıkış noktası, Ege adalarındaki Ortodoks Yunan kadınlarının başlarından esinlenen, Lübnan kökenli küçük bir İslam tarikatının baş örtüsü.. Şule Yüksel görüşleriyle birlikte başlığını da yaydı..
Sıkmabaş yayılırken, manto ve cübbeler önce kısalmaya, sonra tümden yok olmaya başladılar.. Çünkü artık sebep dini tarikat ve cemaat mensubiyeti değildi.
Sıkmabaşlıların yaş ortalaması düştü.. İyice gençleştiler.. Ve günün birinde sıkmabaş genç kızlar arasında, bir dini inancın ötesinde, bir moda, tam tersine, bir dikkat çekme, kendine baktırma yöntemi olarak kullanılmaya başlandı.
Bakınız, dini örtünmenin sebebi belli.. Erkeğin dikkatini çekmemek, onu tahrikten kaçınmak, kadınlığını mümkün olduğu kadar saklamak için örtüneceksin.. Kadın saçı bile cinsel öge kabul edildiğinden, onun da örtülmesi gerek..
Şimdi soruyorum..
Ayakta Gucci papuçlar, elde Ralph Loren çanta, daracık belde markası 40 metreden okunan Dona Caran kemerli bir genç kızın kafasındaki parlak, ışıltılı Hermes eşarp nasıl bir örtünme, dikkatten kaçma olur söyler misiniz?..
Buna bir de yüzdeki pahalı ve abartılı makyajı, alttaki daracık pantolon ve üstündeki rengârenk bluz veya ceketi ekleyin..
Hemen her gün Ortaköy'de ......'de oturuyoruz.(işimiz gereği). Önümüzden yüzlerce, hele tatil günüyse binlerce insan geçiyor..
Minilisi var.. Beli bir karış çıplak olanı var. Pantolon diye tayt giymiş, nerdeyse çıplak havasında dolaşanı var.. Ama millet bunlara alıştı. Bakmıyor bile.. En çok dikkat çekenler, bu üzerinde her parlak rengi taşıyan Hermes eşarplı teenagerlar.. Yani lise üniversite çağındaki kızlar.. Onlara bakılıyor, onlar yanlardakine işaret ediliyor..
Neden?..
Çünkü bugün için onlar farklı ve yeni!..
Moda da bu değil mi zaten.. Farklı ve yeni olarak dikkati çekmek..
Amacı fark yaratmak ve dikkat çekmek olan bir genç kızın, kadının dini sebeplerle örtündüğüne inanabilir misiniz?..
Bugün Hermes eşarplarını takıp, Bağdat Caddesi, Ortaköy, Bebek, Nişantaşı'nda piyasaya koşan genç kızların durumu bu..
Bir Hint dini inanışı Sih (Sikh) erkeklerinin baş bağlama şekli.. Dikkat buyurun erkeklerinin. Kadınlarının değil. Sih kadınları, bizim sıkmabaşı andıran çift örtü ile kaparlar başlarını.. İçte saçlarını saran sıkı örtü, dışta, bizim Anadolu usulü bağlanmış ikinci örtü. Boyna dolanmış, sıkılmış değil, boyunda gevşek düğümlenmiş..
Yüzyılın başlarında, o zaman dünya modasını yöneten Paris, Sih erkeklerinin serpuşunu stilize ederek bir kadın başlığı yaptı, adına da "Tulip/ Lale"den türeyen Türban dediler. Paris sosyetesi türbanlandı.
Türkiye o zamanlar, Fransa'yı yakından izliyordu. Türban İstanbul sosyetesine de geldi. Ankara da sevdi. Üst düzey yönetici ve bürokrat hanımları kullanmaya başladılar.
Türban Köşk'e de çıktı. Mevhibe Hanımı zarif türbanı ile hatırlıyor babam. Köşk davetlerine katılan türbanlı hanımları da..
O Paris modası türbanın herhangi bir dinle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Bir kadın başı olarak, Sih de değildi çünkü..
Mucidi Şule Yüksel Şenler adlı ünlü kadın yazar.. Çıkış noktası, Ege adalarındaki Ortodoks Yunan kadınlarının başlarından esinlenen, Lübnan kökenli küçük bir İslam tarikatının baş örtüsü.. Şule Yüksel görüşleriyle birlikte başlığını da yaydı..
Sıkmabaş yayılırken, manto ve cübbeler önce kısalmaya, sonra tümden yok olmaya başladılar.. Çünkü artık sebep dini tarikat ve cemaat mensubiyeti değildi.
Sıkmabaşlıların yaş ortalaması düştü.. İyice gençleştiler.. Ve günün birinde sıkmabaş genç kızlar arasında, bir dini inancın ötesinde, bir moda, tam tersine, bir dikkat çekme, kendine baktırma yöntemi olarak kullanılmaya başlandı.
Bakınız, dini örtünmenin sebebi belli.. Erkeğin dikkatini çekmemek, onu tahrikten kaçınmak, kadınlığını mümkün olduğu kadar saklamak için örtüneceksin.. Kadın saçı bile cinsel öge kabul edildiğinden, onun da örtülmesi gerek..
Şimdi soruyorum..
Ayakta Gucci papuçlar, elde Ralph Loren çanta, daracık belde markası 40 metreden okunan Dona Caran kemerli bir genç kızın kafasındaki parlak, ışıltılı Hermes eşarp nasıl bir örtünme, dikkatten kaçma olur söyler misiniz?..
Buna bir de yüzdeki pahalı ve abartılı makyajı, alttaki daracık pantolon ve üstündeki rengârenk bluz veya ceketi ekleyin..
Hemen her gün Ortaköy'de ......'de oturuyoruz.(işimiz gereği). Önümüzden yüzlerce, hele tatil günüyse binlerce insan geçiyor..
Minilisi var.. Beli bir karış çıplak olanı var. Pantolon diye tayt giymiş, nerdeyse çıplak havasında dolaşanı var.. Ama millet bunlara alıştı. Bakmıyor bile.. En çok dikkat çekenler, bu üzerinde her parlak rengi taşıyan Hermes eşarplı teenagerlar.. Yani lise üniversite çağındaki kızlar.. Onlara bakılıyor, onlar yanlardakine işaret ediliyor..
Neden?..
Çünkü bugün için onlar farklı ve yeni!..
Moda da bu değil mi zaten.. Farklı ve yeni olarak dikkati çekmek..
Amacı fark yaratmak ve dikkat çekmek olan bir genç kızın, kadının dini sebeplerle örtündüğüne inanabilir misiniz?..
Bugün Hermes eşarplarını takıp, Bağdat Caddesi, Ortaköy, Bebek, Nişantaşı'nda piyasaya koşan genç kızların durumu bu..