Şeytanlar yaratılmasaydı, biz de...
Üç aylar, durum muhakemesi yapma zamanlarıdır.
Ne haldeyiz?
Nasıl olmalıyız?
"Nefsiyle savaşmak mümine büyük şandır, Mücahit, Allah için nefsiyle savaşandır"
Üç ayları nasıl ihya edebiliriz?
Her an ölebiliriz, öyleyse her an helal dairede bulunmalıyız ki, helal daireden ahirete gidelim.
Böylece günün saniyeleri bile mübarek olur.
Bir savaş var ki o her zaman yapılır.
Özellikle üç aylarda o savaş artar.
O savaş, nefsiyle savaşmaktır.
"Nefsiyle savaşmak mümine büyük şandır,
Mücahit, Allah için nefsiyle savaşandır"
Bir gün bir arkadaş dedi ki:
"Şeytanlar yaratılmasaydı, biz de ona uyup cehenneme gitmezdik."
Ona dedim ki:
"Şeytanlar ateşten yaratılmış. Ateş, insanın yardımcısıdır. Fakat insan, yemek pişirdiği ateşe elini sokarsa ateşten zarar görür. Böylece iyi bir yardımcısını kendine düşman bilir."
Her yaşlanan insan geçmişe bakıyor, kaybettiklerinin bulduklarından çok daha kıymetli olduğunu anlıyor fakat zamanı geri döndürmek mümkün değil.
Öyleyse geçmişi bırak değiştiremezsin, geleceği bırak hükmedemezsin. Bulunduğun anı İslam'a uydur.
Müslüman'ın üç aylarda yapacağı iş, Müslümanca hayatını devam ettirmek, kaza namazlarını eda etmek, daha çok Kur'an okumak ve tevbe istiğfar etmektir.
Şu mübarek ayların yüzü suyu hürmetine dinî anlayışımızı yeniden ele alalım ve diyelim ki:
"Acaba ben İslam'ın hangi emrini yapmıyorum?"
Asıl olan, her Müslüman'ın noksanlarını, günahlarını tek tek bilmesi sonra da o noksanları tamamlamaya çalışmasıdır.
Aksi halde plastik çiçekle, fıtrî olan arasında ne kadar fark varsa, gerçek Müslüman'la, şuursuz Müslüman arasında o kadar fark vardır.
Üç aylar, durum muhakemesi yapma zamanlarıdır.
Ne haldeyiz?
Nasıl olmalıyız?
Bu mübarek günler, değişmemize sebep oluyorsa, onlar ihya ediliyor demektir. Yok, birkaç ibadetle savuşturuluyorsa, haya etmeli, utanmalıdır.
Bir müfettiş olmalı, evvela kendi hayatını teftiş etmeli, kendi kendine rapor vermeli, derdini bulup, derman aramalıdır.
"Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır, Hükmü ati ne fakirin ne de şeyhin şahındır."
Ben şimdi hastayım.
Dua ediyorum,
"Allah'ım Şafi-i Hakiki sensin. Bana şifa ver. Sen nasip et, konferanslara gideyim, çalışayım..."
Kainatta hareketsiz bir tek cisim yok.
Cismin en küçük parçası atomdan tutun, koskoca güneş sistemine kadar her şey hareket halindedir.
Denizler dalgalanmasa balıklar yaşayamaz, rüzgar esmese hava kirliliği canlıları boğar...
Her yaratık gibi, insan da Allah'ın planına tabidir.
İyileşmem, çalışmam, o planın tecellisi olacak.
İnsan pek çok şeylerden zevk alır; fakat o sevinçlerin hepsi sahte.
En büyük zevk, hakiki lezzet, İslamiyet'e tabi olmaktır...
Allah hepinize sıhhat ve afiyet versin.
Hastalara şifa, dertlilere deva versin.
Allah'a emanet olun.
Üç aylar, durum muhakemesi yapma zamanlarıdır.
Ne haldeyiz?
Nasıl olmalıyız?
"Nefsiyle savaşmak mümine büyük şandır, Mücahit, Allah için nefsiyle savaşandır"
Üç ayları nasıl ihya edebiliriz?
Her an ölebiliriz, öyleyse her an helal dairede bulunmalıyız ki, helal daireden ahirete gidelim.
Böylece günün saniyeleri bile mübarek olur.
Bir savaş var ki o her zaman yapılır.
Özellikle üç aylarda o savaş artar.
O savaş, nefsiyle savaşmaktır.
"Nefsiyle savaşmak mümine büyük şandır,
Mücahit, Allah için nefsiyle savaşandır"
Bir gün bir arkadaş dedi ki:
"Şeytanlar yaratılmasaydı, biz de ona uyup cehenneme gitmezdik."
Ona dedim ki:
"Şeytanlar ateşten yaratılmış. Ateş, insanın yardımcısıdır. Fakat insan, yemek pişirdiği ateşe elini sokarsa ateşten zarar görür. Böylece iyi bir yardımcısını kendine düşman bilir."
Her yaşlanan insan geçmişe bakıyor, kaybettiklerinin bulduklarından çok daha kıymetli olduğunu anlıyor fakat zamanı geri döndürmek mümkün değil.
Öyleyse geçmişi bırak değiştiremezsin, geleceği bırak hükmedemezsin. Bulunduğun anı İslam'a uydur.
Müslüman'ın üç aylarda yapacağı iş, Müslümanca hayatını devam ettirmek, kaza namazlarını eda etmek, daha çok Kur'an okumak ve tevbe istiğfar etmektir.
Şu mübarek ayların yüzü suyu hürmetine dinî anlayışımızı yeniden ele alalım ve diyelim ki:
"Acaba ben İslam'ın hangi emrini yapmıyorum?"
Asıl olan, her Müslüman'ın noksanlarını, günahlarını tek tek bilmesi sonra da o noksanları tamamlamaya çalışmasıdır.
Aksi halde plastik çiçekle, fıtrî olan arasında ne kadar fark varsa, gerçek Müslüman'la, şuursuz Müslüman arasında o kadar fark vardır.
Üç aylar, durum muhakemesi yapma zamanlarıdır.
Ne haldeyiz?
Nasıl olmalıyız?
Bu mübarek günler, değişmemize sebep oluyorsa, onlar ihya ediliyor demektir. Yok, birkaç ibadetle savuşturuluyorsa, haya etmeli, utanmalıdır.
Bir müfettiş olmalı, evvela kendi hayatını teftiş etmeli, kendi kendine rapor vermeli, derdini bulup, derman aramalıdır.
"Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır, Hükmü ati ne fakirin ne de şeyhin şahındır."
Ben şimdi hastayım.
Dua ediyorum,
"Allah'ım Şafi-i Hakiki sensin. Bana şifa ver. Sen nasip et, konferanslara gideyim, çalışayım..."
Kainatta hareketsiz bir tek cisim yok.
Cismin en küçük parçası atomdan tutun, koskoca güneş sistemine kadar her şey hareket halindedir.
Denizler dalgalanmasa balıklar yaşayamaz, rüzgar esmese hava kirliliği canlıları boğar...
Her yaratık gibi, insan da Allah'ın planına tabidir.
İyileşmem, çalışmam, o planın tecellisi olacak.
İnsan pek çok şeylerden zevk alır; fakat o sevinçlerin hepsi sahte.
En büyük zevk, hakiki lezzet, İslamiyet'e tabi olmaktır...
Allah hepinize sıhhat ve afiyet versin.
Hastalara şifa, dertlilere deva versin.
Allah'a emanet olun.
Alıntı: Hekimoğlu İsmail
NOT: Rabbim acil şifalar versin değerli büyüğümüze...
NOT: Rabbim acil şifalar versin değerli büyüğümüze...