Rabia-Adeviye
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 24 Ocak 2008
- Mesajlar
- 319
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
'Niye Ben? ' diyen herkes için
Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini
toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.
Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve
kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda
azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne
tırmanmaya başladı.
Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı
dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi
gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda'nın gözüne çarparak lensinin
düşmesine neden oldu.
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens, yamacın ortasında
bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde
Brenda, lensini bulması için Allah'a dua
edebilirdi yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. 'Allah'ım!
Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir
taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu
bulmama yardım et.'
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak
üzere
oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri 'Aranızda lens
kaybeden var mı? ' diye bağırdı.'
Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve
karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens
kızların dikkatini çekmişti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak
ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi
çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:
'Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu
yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu
taşımamsa, senin için taşıyacağım...'
'BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM' demeyin
Neden Ben
‘Efsane Wimbledon un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS den ölüm döşeğindeydi.
Hayranlarından biri sordu.
"Allah böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?"
Arthur Ashe cevap verdi:
"Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50 si Wimbledon a
kadar gelir, 4 ü yarı finale, 2 si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah'a
"Neden ben?" diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah'a nasıl
"Niye ben?" derim..?
Mutluluk insanı tatlı yapar.
Başarı ışıltılı..
Zorluklar güçlü..
Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı..
Allah'a asla "Neden ben" diye sormayın.
Ne olacaksa olur...
Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini
toplayarak bir grup tırmanışına katıldı.
Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve
kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda
azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne
tırmanmaya başladı.
Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı
dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi
gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda'nın gözüne çarparak lensinin
düşmesine neden oldu.
Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens, yamacın ortasında
bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde
Brenda, lensini bulması için Allah'a dua
edebilirdi yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. 'Allah'ım!
Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir
taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu
bulmama yardım et.'
Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak
üzere
oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri 'Aranızda lens
kaybeden var mı? ' diye bağırdı.'
Brenda'nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve
karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens
kızların dikkatini çekmişti.
Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak
ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi
çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı:
'Allah'ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu
yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu
taşımamsa, senin için taşıyacağım...'
'BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM' demeyin
Neden Ben
‘Efsane Wimbledon un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS den ölüm döşeğindeydi.
Hayranlarından biri sordu.
"Allah böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?"
Arthur Ashe cevap verdi:
"Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50 si Wimbledon a
kadar gelir, 4 ü yarı finale, 2 si finale kalır.
Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah'a
"Neden ben?" diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah'a nasıl
"Niye ben?" derim..?
Mutluluk insanı tatlı yapar.
Başarı ışıltılı..
Zorluklar güçlü..
Hüzün insanı insan yapar, yenilgi mütevazı..
Allah'a asla "Neden ben" diye sormayın.
Ne olacaksa olur...