Sual:
Bazıları hocalarını Resul yani Peygamber olarak gösterebilmek için, “Kitap gönderilen peygambere Nebi, Kitap gönderilmeyen peygambere Resul denir” diyorlar. Peygamberlik son bulmadı mı? Bizim Peygamberimiz son Peygamber değil mi?
CEVAP
Müslümanlıkla ilgisi olmayan böyle iddialar, dinimizi içten yıkmak isteyen din düşmanlarının taktik ve hilelerindendir. Bunlar, Yalnız Kur’an diyerek, âyetleri kendi kafalarına göre yorumlayıp, Resulullahın açıklamalarına hiç itibar etmezler. Hadis-i şeriflerin hepsine de uydurma derler.
Kitap gönderilen peygambere Resul denir. Nebi, kendinden önce gelen Resulün dinini tebliğ eden peygamberdir. Yeni din getirmeyip, önceki dine davet eden peygamberlere Nebi denir. Her resul, nebidir; fakat her nebi resul değildir. Peygamber Fars’çadır, resul veya nebi anlamında kullanılır. Kur’an-ı kerimin bir çok yerinde Peygamber efendimize Resul deniyor, bazen Nebi diye de geçiyor. Nebi denmesi Resul olmasına mani değildir. Yani bir resule nebi denmesi onun resul olmadığını göstermez. Genel kurmay başkanına bazen general, subay veya asker denmesine benzer.
Emirleri tebliğ etmekte ve insanları, Allahü teâlânın dinine çağırmakta, Resul ile Nebi arasında bir ayrılık yoktur. Ankebut suresinin, (Ona [İbrahim’e İsmail’den sonra] İshak ve Yakub’u da bağışladık. Nebiliği ve kitapları [Tevrat’ı, İncil’i, Zebur’u, Kur’anı], onun soyundan gelenlere verdik) mealindeki 27. âyetinde, İbrahim aleyhisselamın soyundan gelenlere nebilik verildiği gibi kitap verilen resuller de vardır. (Beydavi, Medarik, Celaleyn)
Kitap sahibi resullerden örnek verelim. Hazret-i Musa resul idi. İşte âyet-i kerime mealleri:
(Musa, «Ey Firavun, elbette ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir resulüm» dedi.) [Araf 104] (Sırf bu âyet bile, onların yalanını çıkarmaya yeter. Hazret-i Musa’ya Tevrat indi, yani kitap gönderildi. Bunun için kendisine resul deniyor. Peygamber efendimize de kitap gönderildiği için bir çok âyette resul deniyor. Resul denilince nebi de içine girdiği için daha çok resul tabiri geçiyor. Kelime-i şehadette de Resul deniyor. Nebilik daha yüksek olsa idi o geçer idi.
(Musa’yı mucizelerimizle Firavun ve topluluğuna gönderdik. Musa, “Ben âlemlerin Rabbinin resulüyüm” dedi.) [Zuhruf 46] (Bu âyette de, Hazret-i Musa’nın resul olduğunu açıkça bildiriyor.)
Hazret-i Musa da, Peygamber efendimiz gibi, hem resul, hem de nebi idi. İşte âyet-i kerime meali:
(Kitapta Musa’yı da an; elbette o, muhlis bir kul ve resul olan nebi idi.) [Meryem 51]
Hazret-i İsa da, kendisine kitap gönderilen resul idi. İşte âyet-i kerime meali:
(Meryem’in oğlu Mesih [İsa] ancak bir Resuldür.) [Maide 75]
(“Biz, Allah’ın Resulü olan Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri sebebiyle onları [Yahudileri] lanetledik, rahmetimizden kovduk.) [Nisa 157]
Kitap sahibi resul olan Musa aleyhisselam, kardeşi Harun’un da kendisine vezir yani yardımcı olmasını istedi. İşte âyet-i kerime meali:
(Ya rabbi, ailemden kardeşim Harun’u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl!) [Taha 29-32]
Allahü teâlâ, onun bu duasını kabul ederek buyuruyor ki:
(Allah, “Ey Musa! İstediğin sana verildi” dedi.) [Taha 36]
(Biz, Musa‘ya Kitab verdik, kardeşi Harun’u da ona vezir [yardımcı] yaptık.) [Furkan 35]
Bazıları hocalarını Resul yani Peygamber olarak gösterebilmek için, “Kitap gönderilen peygambere Nebi, Kitap gönderilmeyen peygambere Resul denir” diyorlar. Peygamberlik son bulmadı mı? Bizim Peygamberimiz son Peygamber değil mi?
CEVAP
Müslümanlıkla ilgisi olmayan böyle iddialar, dinimizi içten yıkmak isteyen din düşmanlarının taktik ve hilelerindendir. Bunlar, Yalnız Kur’an diyerek, âyetleri kendi kafalarına göre yorumlayıp, Resulullahın açıklamalarına hiç itibar etmezler. Hadis-i şeriflerin hepsine de uydurma derler.
Kitap gönderilen peygambere Resul denir. Nebi, kendinden önce gelen Resulün dinini tebliğ eden peygamberdir. Yeni din getirmeyip, önceki dine davet eden peygamberlere Nebi denir. Her resul, nebidir; fakat her nebi resul değildir. Peygamber Fars’çadır, resul veya nebi anlamında kullanılır. Kur’an-ı kerimin bir çok yerinde Peygamber efendimize Resul deniyor, bazen Nebi diye de geçiyor. Nebi denmesi Resul olmasına mani değildir. Yani bir resule nebi denmesi onun resul olmadığını göstermez. Genel kurmay başkanına bazen general, subay veya asker denmesine benzer.
Emirleri tebliğ etmekte ve insanları, Allahü teâlânın dinine çağırmakta, Resul ile Nebi arasında bir ayrılık yoktur. Ankebut suresinin, (Ona [İbrahim’e İsmail’den sonra] İshak ve Yakub’u da bağışladık. Nebiliği ve kitapları [Tevrat’ı, İncil’i, Zebur’u, Kur’anı], onun soyundan gelenlere verdik) mealindeki 27. âyetinde, İbrahim aleyhisselamın soyundan gelenlere nebilik verildiği gibi kitap verilen resuller de vardır. (Beydavi, Medarik, Celaleyn)
Kitap sahibi resullerden örnek verelim. Hazret-i Musa resul idi. İşte âyet-i kerime mealleri:
(Musa, «Ey Firavun, elbette ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir resulüm» dedi.) [Araf 104] (Sırf bu âyet bile, onların yalanını çıkarmaya yeter. Hazret-i Musa’ya Tevrat indi, yani kitap gönderildi. Bunun için kendisine resul deniyor. Peygamber efendimize de kitap gönderildiği için bir çok âyette resul deniyor. Resul denilince nebi de içine girdiği için daha çok resul tabiri geçiyor. Kelime-i şehadette de Resul deniyor. Nebilik daha yüksek olsa idi o geçer idi.
(Musa’yı mucizelerimizle Firavun ve topluluğuna gönderdik. Musa, “Ben âlemlerin Rabbinin resulüyüm” dedi.) [Zuhruf 46] (Bu âyette de, Hazret-i Musa’nın resul olduğunu açıkça bildiriyor.)
Hazret-i Musa da, Peygamber efendimiz gibi, hem resul, hem de nebi idi. İşte âyet-i kerime meali:
(Kitapta Musa’yı da an; elbette o, muhlis bir kul ve resul olan nebi idi.) [Meryem 51]
Hazret-i İsa da, kendisine kitap gönderilen resul idi. İşte âyet-i kerime meali:
(Meryem’in oğlu Mesih [İsa] ancak bir Resuldür.) [Maide 75]
(“Biz, Allah’ın Resulü olan Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” demeleri sebebiyle onları [Yahudileri] lanetledik, rahmetimizden kovduk.) [Nisa 157]
Kitap sahibi resul olan Musa aleyhisselam, kardeşi Harun’un da kendisine vezir yani yardımcı olmasını istedi. İşte âyet-i kerime meali:
(Ya rabbi, ailemden kardeşim Harun’u bana vezir yap, beni onunla destekle, onu görevimde ortak kıl!) [Taha 29-32]
Allahü teâlâ, onun bu duasını kabul ederek buyuruyor ki:
(Allah, “Ey Musa! İstediğin sana verildi” dedi.) [Taha 36]
(Biz, Musa‘ya Kitab verdik, kardeşi Harun’u da ona vezir [yardımcı] yaptık.) [Furkan 35]