Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NE ZAMANA KADAR TÖVBE (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA



Hayatımızı sürçmelere, hatalara düşmeden sürdürmek istiyoruz. Günahsız, tertemiz bir hayat yaşamak, gayemiz, hedefimizdir.

Nitekim Bediüzzaman Hazretleri de, "Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır, o günah tevbe, istiğfarla hemen silinmezse bir yılan gibi kalbi ısırır, sahibini zehirler." şeklinde günahtan kaçınma konusunda ikazda bulunmaktadır. Ne yazık ki, buna rağmen sürçme ve hatalardan yine de kurtulamıyor, vicdan azabı çektiren yanlışlara yine de maruz kalıyoruz. Bu durumda başvuracağımız tek çare kalıyor geriye. O da tevbe, istiğfar...

Ancak, bu defa da şu soru akla geliyor:
- Ne zamana kadar tevbe istiğfar?
Evet, bugünün tekrar edilen sorusu bu.
- Ne zamana kadar bu tevbe, istiğfar?..
Aslında bu soru bugünün sorusu değildir. Ta zaman-ı saadette sorulmuş, halen de sorulmaya devam edilmektedir. Demek ki insanın yapısında yok edilemeyen sürçmelerin sebep olduğu sorudur bu.
Nitekim bir grup insan İmam-ı Ali Efendimize gelip bu soruyu sormuşlar.

Demişler ki:
- Ya imam, bütün dikkat ve titizliğimize rağmen yine de bazen günahlara maruz kalıyoruz. Ne yapmalıyız böyle gönül yakıcı, vicdan sızlatıcı sürçmelerde?..
Tereddütsüz cevap vermiş:
- Tevbe edin, pişmanlık duyun! Gözyaşı dökün!.
- Yine hata ediyoruz, yine sürçmelere maruz kalıyoruz! demişler. O da cevabını tekrarlamış:
- Yine tevbe edin, pişmanlık duyun, vicdan azabı çekip gözyaşı dökün!.

Soru durmamış devam etmiş:
- Ne zamana kadar bu tevbe, istiğfar ya İmam?
Hazret-i İmam da son noktayı koymuş:
- Tevbe ettiğiniz günahları terk edinceye kadar!.
Evet, ümitsizliğe kapılmak, pes etmek yoktur bizim lügatimizde. Hata ve sürçmeleri terk edinceye kadar devam edeceğiz tevbe, istiğfarımıza. Başka çaremiz de yoktur zaten.
Ancak hemen ifade edelim ki, böyle anlarımızda şeytan derhal sinsi telkinini yapar ve der ki:
- Hem böylesine günahlara, hatalara, sürçmelere düşeceksin, tevbe, istiğfarında sebat edemeyeceksin, hem de kendini samimi bir Müslüman ve hizmet insanı bileceksin. Olmaz böyle şey...
- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yapacaksın, vazgeç bu tevbe, istiğfardan. Bu hayat sana göre değil. Hayatını yaşa, ileride dönüş yapar, tevbe, istiğfar edersin. Biraz ara ver hizmet ve himmetine...

Böyle duygu ve düşüncelerin hayale hücum ettiği anlarda:
- Aman dikkat! diyorum. Ayağınız kaymak üzeredir, aman dikkat!
Bu türlü dinî hayattan soğutucu duygu, düşüncelerin belirdiği anlarda hemen terazinizi alıp bu düşünceleri tartın.
Rahmani bir ilham mı, yoksa şeytani bir telkin mi bunlar hemen tespit edin.


Şayet size ümitsizlik telkin ediyor, dinî hayattan, İslamî hizmetten soğutmaya sebep oluyorsa, bilin ki şeytani bir telkindir bu. Eğer Rahmani bir ilham olsaydı diyecektiniz ki, benim hata ve sürçmelerim çok, öyle ise tevbe, istiğfarım da, hizmet ve himmetim de çok olmalıdır. Çünkü bunca hataları, kusurları ancak bunca hizmet ve ibadetlerimle affettirebilirim. Yoksa büsbütün dinî hayattan uzaklaşıp tevbe, istiğfardan uzaklaşmakla değil.

Nitekim savaşlarda hep en ön safta çarpışan Ebu Cehil'in oğlu Hz. İkrime'ye, "Neden herkesten önde kendini tehlikeye atıyorsun? Sen de herkes gibi geri saflarda dursan ya!" denince şöyle cevap vermiş:

- Ben herkes gibi değilim. Benim günahlarım herkesten çok
. Öyle ise sevap ve hizmetlerim de herkesten çok olmalı ki, bunca günah ve sürçmelerimi bunca hizmet ve sevaplarla silip yok edeyim.Demek ki hata ve sürçmelerden sonra ümitsizleşerek geriye çekilmek değil, aksine daha ileriye atılmak, daha çok himmet ve hizmete yönelmek gerekiyor ki, hatalarımızı sevaplarımızla silelim. Yoksa çekilme, ümitsizleşme düşüncesi, şeytani bir telkin olan kambur üstüne kambur yüklenmekten başka bir mânâya gelmemektedir...


AHMED ŞAHİN


 

yun_us25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2007
Mesajlar
1,454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
KOCAELİ
Web Sitesi
cid-be16d7dad725ce0d.spaces.live.com
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

ALLAH RAZI OLSUN...BİZ NANKÖR İNSANLAR İŞTE RABBİMİZ TEVBE KAPISINI AÇMİŞ BİZ HALA ERİNİYORUZ NEFSİMİZE UYUYORUZ YİNEDE AYNİ HATALARDA ISRAR EDİYORUZ,ANLIYACAĞINIZ RABBİMİZ NİMET VERMİŞ AMA DEĞERİNİ BİLEN YOK ......KARDEŞ EMEĞİNİZE SAĞLİK .....SELAM VE DUA İLE ......B)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

Ne zamana kadar tövbe?..




Günlük hayatımızı sürçmelere, günahlara düşmeden sürdürmek istiyoruz. Hatta günahsız, tertemiz bir hayat yaşamayı, yaratılış gayemiz, varlık sebebimiz olarak biliyoruz.


Buna rağmen sürçme ve hatalardan yine de kurtulamıyor, vicdan azabı çektiren yanlışlara yine de maruz kalıyoruz. Bu durumda dönüş için başvuracağımız tek çare kalıyor geriye. Bağımlı hale gelmeden yapacağımız tövbe, istiğfarlarımız... Ancak, bu defa da şu soru akla geliyor:

- Ne zamana kadar bu tövbe, istiğfar?

Evet, bugünün tekrar edilen sorusu bu: Ne zamana kadar bu tövbe, istiğfar?..

Aslında bu soru bu günün sorusu da değildir. Ta zaman-ı saadette sorulmuş, halen de sorulmaya devam edilmektedir. Demek ki insanın yapısında yok edilemeyen sürçmelerin sebep olduğu sorudur bu. Nitekim bir grup insan İmam-ı Ali Efendimize gelip bu soruyu sormuşlar. Demişler ki:

- Ya İmam, bütün dikkat ve titizliğimize rağmen yine de bazen günahlara maruz kalıyoruz. Ne yapmalıyız böyle gönül yakıcı, vicdan sızlatıcı sürçmelerde?..

Tereddütsüz cevap vermiş:

- Tövbe edin, pişmanlık duyun, vicdan azabı çekin, gözyaşı dökün!.

- Yine hata ediyoruz, yine sürçmelere maruz kalıyoruz, demişler. O da cevabını tekrarlamış:

- Yine tövbe edin, pişmanlık duyun, vicdan azabı çekin, gözyaşı dökün!.

Sorularına devam etmişler:

- Ne zamana kadar bu tövbe, istiğfar ya İmam?

Hazreti İmam da son noktayı koymuş:

- Tövbe ettiğiniz günahları terk edinceye kadar!.

Evet, ümitsizliğe kapılmak, pes etmek yoktur bizim lügatimizde. Hata ve sürçmeleri terk edinceye kadar devam edeceğiz tövbe, istiğfarımıza. Başka çaremiz de yoktur zaten.

Ancak hemen ifade edelim ki, böyle anlarımızda şeytan derhal sinsi telkinini yapar ve der ki:

- Hem böylesine günahlara, sürçmelere düşeceksin, tövbe, istiğfarında sebat edemeyeceksin, hem de kendini samimi bir Müslüman ve hizmet insanı bileceksin. Olmaz böyle şey...

- Öyleyse ne yapmalı?

- Ne yapacaksın, vazgeç bu tövbe, istiğfardan. Bu hayat sana göre değil. Hayatını yaşa, ileride dönüş yapar, tövbe, istiğfar edersin. Biraz ara ver hizmet ve himmetine...

Böyle duygu ve düşüncelerin hayale hücum ettiği anlarda:

-Aman dikkat, diyorum. Ayağınız kaymak üzeredir, aman dikkat!

Bu türlü düşüncelerin kafanızda belirdiği anlarda hemen terazinizi alıp bu düşünceleri tartın.

Rahmani bir ilham mı, yoksa şeytani bir telkin mi bunlar, hemen tespit edin!

Şayet sizi dinî hayattan, İslami hizmetten soğutmaya sebep oluyorsa, bilin ki şeytani bir telkindir bu. Eğer Rahmani bir ilham olsaydı diyecektiniz ki: Benim hata ve sürçmelerim çok, öyle ise tövbe, istiğfarım da, hizmet ve himmetim de çok olmalıdır. Çünkü bunca hataları, sürçmeleri ancak bunca hizmet ve ibadetlerimle affettirebilirim. Yoksa büsbütün dinî hayattan çekilip tövbe, istiğfardan uzaklaşarak kambur üstüne kambur yüklenmekle değil...

Nitekim savaşlarda hep en ön safta çarpışan Ebu Cehil?in oğlu Hz. İkrime?ye, ?Neden herkesten önde kendini tehlikeye atıyorsun? Sen de herkes gibi arka saflarda dursan ya!? denilince şöyle cevap vermiş:

- Ben herkes gibi değilim. Benim günahlarım herkesten çok. Öyle ise sevap ve hizmetlerim de herkesten çok olmalı ki, bunca günah ve sürçmelerimi bunca hizmet ve sevaplarla silip yok edeyim.

Demek ki hata ve sürçmelerden sonra ümitsizliğe kapılıp geriye çekilmek değil, aksine daha ileriye atılmak, daha çok himmet ve hizmete yönelmek gerekiyor ki, hatalarımızı, çoğalttığımız sevaplarımızla silelim. Yoksa çekilme, ümitsizlik, şeytani bir telkin olan kambur üstüne kambur yüklenmekten başka bir manaya gelmemektedir... B)B)B)
 

koskun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
1,030
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Niğde
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

s.a.
allah ( cc ) razı olsun ...
 

handan06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2007
Mesajlar
2,070
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

ALLAH RAZI OLSUN RABBİM İNŞ.GÜNAHLARIMIZI AFEDER GÜNAH İŞLEMEKTEN ALIKOYAR İNŞ.
 

derya_gulu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2007
Mesajlar
474
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

S.A. Hafizekardeşim elinize sağlık. Rabbim bizleri yanında tövbeleri kabul olan kullarından olmayı nasip etsin Allah'a c.c. emanet olun
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

derya_gulu yazdı:
S.A. Hafizekardeşim elinize sağlık. Rabbim bizleri yanında tövbeleri kabul olan kullarından olmayı nasip etsin Allah'a c.c. emanet olun


Aleykümselam son nefesimize kadar tövbe etmeyi nasip etsin inş B)
 

seher vakit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Kas 2006
Mesajlar
1,103
Tepki puanı
0
Puanları
0
Konum
berlin
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

ALLAH RAZI OLSUN ALLAH C.C TÖVBELERINI KABUL BUYURDUGU KULLARDAN
EYLESIN CÜMLEMIZI INSALLAH EMEGINE SAGLIK ABLAMB)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

seher vakit yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN ALLAH C.C TÖVBELERINI KABUL BUYURDUGU KULLARDAN
EYLESIN CÜMLEMIZI INSALLAH EMEGINE SAGLIK ABLAMB)


AMİN AMİN AMİN B)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: NE ZAMANA KADAR TÖVBE

hayırlı cumalar s.a :D
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt