Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nasreddin hoca (rahimehullah) (1 Kullanıcı)

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
hasrettinhoca.jpg


Türk halk bilgesi. Halk dilinde, duygu ve inceliği içeren, gülmece türünün öncüsü olmuştur.

Eskişehir'in Sivrihisar İlçesinin Hortu yöresinde doğdu, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur. Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır.

Nesim-i Hz. Mansur Hz. Nasrettin (hoca) :üçü bir şeyhin müridi idi
Bunların bir kuzuları vardı. Şeyh tekkede bu kuzuyu keser,
Bunların hepsi yerlerdi. Sonun da şeyh dua eder bunlar'da "amin" der
Kuzu geri dirilirdi. Bir gün şeyhleri bir yere gitti
bunların'da canı et istemişti.
Biz kuzuyu keselim,yiyelim Dua edlim dirilsin dediler Kuzuyu Mansur Hz. kesti
Nesim-i hz derisini yüzdü yediler
Nasreddin hoca hz. kuzunun ön kürek kemiğini sakladı yedikten sonra
Okudular, dua ettiler Kuzu dirildi Ön kürek kemiği yoktu
Ayağının biri havada kaldı Şeyhleri geldi Bir kuzuya Bir bunlara baktı
Şeyhleri bunlara beddua değil de yüzlerine bakınca ileride Başlarına
Gelecek hali Allahü teala kendisine bildirmişti.
Yani kuzuyu kesen kesilecek: yüzen yüzülecek;Yaptığına gülünce
O na gülünecekti Bunu da Allahu teala Kendisine ilmi ledün ile
Bildirince _Kuzuyu kim kesti? mansur Hz
_Ben,dedi şehleri ona bakıp:
_Sen sonun'da kesileceksin.Derisini kim yüzdü?nesim-i Hz.
_Ben dedi Şeyhleri
_Sen de yüzüleceksin. Bu kuzunun ayağı yukarı da asılı kalmış
Niçin basmıyor ?Nasreddin hoca Hz.
_Ön ayağının kürek kemiğini , nasıl olacak diye ben sakladım
Dedi. O sırada kuzunun kürek kemiği olmadığı için ayağı havada
Olduğundan hepssi de bakıp gülüyorlardı. Şeyhleri nasreddin hoca Hz'ne
Sanada müslümanlar kıyamete kadar gülecek dedi.
Bunlar sonun da yetişip kemal bulunca:Mansuri Hz "(enel hak)"Ben hakkım"
Dedi.Bunun mnasını kimse anlayamadı. mahkemeye verdiler "ben Allah'ım"diyenin cezası kesilmekti.Mansuri Hz'ni kestiler,yaktılar,külünü
ırmağa attılar...
(Mansuri ve nesim-i Hz'in hayatını ve bu sözünün anlamını
Başka bir konuyla aktarıcam)
Nasrettin hoca hz.'in sözüne kıyamete kadar gülecektir:
çünkü Nasreddin hocanın sözleri hikmetli manalı düşündürücü
ve ayrıca mizahlı dır.
 

Tevazu_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Mar 2009
Mesajlar
35
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Çok Teşekkürler ahde kardeşim Allah senden razı olsun bizzat memleketine gidip Türbesinde dua etmiş bir insan olarak bu yazınızı gördüğümde çok duygulandım birden 3 sene öncesine türbesindeki anına döndüm sanki..
:T
 

Sleeep

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Nis 2009
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Bu denlisini İlk defa okudum kardeşim, emeğine sağlık
 

Tevazu_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Mar 2009
Mesajlar
35
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ahde kardeşim Allah senden razı olsun, bizleri daha fazla merakta bırakmayıp konunun devamınıda (Mansuri ve nesim-i Hz'in hayatını) yazar isen çok mutlu olurum..
Birde konuya kaynak belirtilir ise bu önemli bilgiyi daha derinlemesine anlar ve bizde ibretle dostlarımıza anlatabiliriz.. sağ ve selametle kalın..
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Çok Teşekkürler ahde kardeşim Allah senden razı olsun bizzat memleketine gidip Türbesinde dua etmiş bir insan olarak bu yazınızı gördüğümde çok duygulandım birden 3 sene öncesine türbesindeki anına döndüm sanki..
:T
Tevazu kardeşim allah sizdende razı olsun maalesef
ben türbesine gidemedim lakin kendisine muhabbetim çok fazla
inşallah nasip olur'da ben de giderim
selametle kalın
Hamd ancak alemleri yaradan allah'a mahsustur
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Ahde kardeşim Allah senden razı olsun, bizleri daha fazla merakta bırakmayıp konunun devamınıda (Mansuri ve nesim-i Hz'in hayatını) yazar isen çok mutlu olurum..
Birde konuya kaynak belirtilir ise bu önemli bilgiyi daha derinlemesine anlar ve bizde ibretle dostlarımıza anlatabiliriz.. sağ ve selametle kalın..

allah cümlemizden razı olsun kardeşim
Nesim-i Mansuri bağdadi hz ve nasreddin hoca hz üçü'de büyük
evliya ullahtandır Nesim-i hz G. antebe Mansuri bağdadi hz. Bağdata nasrettin hoca hz akşehire yerleşmişlerdir. üçü de büyük keramet sahibidir.

kaynağa gelince Hacı muhammed Hilmi Kutlubay 'ın kitabında yer almaktadır
ZUHURAT-I BİLAİ NADİRİRİ
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Bu denlisini İlk defa okudum kardeşim, emeğine sağlık

sağolasın kardeşim zaman ayırdığınız için Rabbim razı olsun

ilim yeryüzünde devam ettiği sürece insanlar da hidayet ve doğru yol üzere olmaya devam edeler. İlmin bekası da onu taşıyanların bekası ile mümkün olur. İlmi taşıyan ayakta tutanlar gidince insanlarda delalet ve sapıklık
çukurlarına düşerler. Abdullah b. amar dan rivayet edildiğine göre
resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz ki allah, ilmi insanların göğsünden söküp almak suretiyle kaldırmaz. fakat ilmi, alimleri almakla kaldırır.Sonunda hiç alim kalmayınca
insanlar bir takım cahilleri baş edinirler onlara sorular sorulur
Onlarda fetva verirler;böylece hem saparlar hemde saptırırlar"

Bizim amacımız acizane bu büyük alimlerin hayatlarını yazıp
bizlerin ve gelecek nesillerin bu hayatlardan ibret almasını sağlamak
hak yolunda verdikleri mücadeleyi kendimize amaç edinmeğe çalışmaktır.
selametle kalın
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Tövbe-i Nasuh ne demektir


Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a tevbe-i nasuh edin!) buyuruldu. (Tahrim )
Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, dili ile istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Peygamber efendimiz, tevbeden bahsedince, nasuh tevbesinin ne olduğunu soran Hazret-i Muaz bin Cebel’e buyurdu ki:

(Tevbe-i nasuh, işlenen günahtan pişman olmak, Allahü teâlâdan mağfiret dilemek, bir daha öyle bir günah işlememek demektir.) [Beyheki]


Kalbin O'na Dönüşü: NASUH TEVBESİ

Tevbe dönmektir. Nasuh, samimi olmaktır. Nasuh tevbesi ise, içi ve dışıyla samimi olarak Yüce Allah’a dönmektir.

Nasuh tevbesi, kalp, gönül, dil, hal ve azalarla günah işlememeye kesin olarak karar vermektir.

Nasuh tevbesi, Yüce Allah’a dostluğu seçmektir. Bunun için O’nun razı olmadığı her şeyi sevgi ve iradesiyle terk etmektir. Sevgi olmadan yönelme olmaz. İrade olmadan kulluk yapılmaz.

Tevbenin aslı, Yüce Allah’a sevgi ve saygıya dayanır. Saygının içinde korku da vardır. Bu korku azap korkusu değil, ayrılık korkusudur. Kulun Yüce Rabbi’nin sevgi ve rahmetinden uzaklaştırılması ve cemalullah nimetinden ebediyyen mahrum olması, cehennem ateşinde daha şiddetli, daha korkunç, daha acı verici bir azaptır.

Nasuh tevbesi, Yüce Allah’ın davetini can u gönülden kabul etmektir. Samimi tövbe, sırf Allah rızası için yapılır. Kınanmaktan kurtulmak, insanlar arasındaki şerefini korumak, dünyevî bir menfaat ele geçirmek, günahın zilletinden uzak kalmak için yapılan tevbeler, samimi ve saf değildir. Hatta manevi dereceler elde etmek, ibadetle itibarlı olmak, itaat içinde tatlı bir hayat yaşamak, keşif ve kerametlere ulaşmak gibi manevî nimetler için yapılan tevbeler de arifler tarafından tenkit edilmiştir. Çünkü onlarda nefsin hoşlandığı şeylerön plana çıkmaktadır. Halbuki nasuh tevbesinde tek hedef, Yüce Allah’ın rızasına ulaşmaktır. Bu çok ince bir noktadır.

Tevbe Peygamberlerin Ahlâkıdır
arda kardeşim bu soruyu neden sorduğunuzu anlayamadım ama yine de cevaplandırdım nedenini açıklarsanız sevinirim selametle kalın :confused:
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
hüseyin hallac-ı mansuri hazretleri

hüseyin hallac-ı mansuri hazretleri

858 yılında Tur şehrinde doğdu. Hallac genç yaşında Kur'an'ı ezberlemişti
ve sık sık kendini dünyevi meşgalelerden uzaklaştırıp diğer sûfîlerin eserlerini
incelemeye adamaktaydı.
Evlendikten sonra bir sene kalacağı Mekke'ye Hac ziyaretinde bulundu.
Daha sonra uzun seyahatlere çıktı ve eserini kaleme aldı.
Hindistan ve Orta Asya'ya da ziyaretlerde bulundu. Abbasilerin başkenti Bağdat'ta ikamet etti.
Hallac yaşamının ilk dönemlerinde sûfî üstadları olan Cüneyd-i Bağdadi ve Emr el-Mekki'nin talebeliğinde bulunduğu fakat daha sonra onlar tarafından reddedildiği söylenmektedir.
Ancak Hallac'ın da dahil olduğu Bağdat tasavvuf okulu tevhid konusundaki öğretilerinde ileri bir seviyeye ulaşmışlardı ve halk tarafından yanlış yorumlanacağı endişesiyle
öğretilerini bizzat kendileri gizlemekteydiler. Nitekim bir söylentiye göre
bu okulun ileri gelenlerinden biri olan
Cüneyd-i Bağdadi tasavvuf'un esrarını sadece yakın çevresiyle konuşmakta,
başkalarından gizlemekteydi.
............................................................................................
Mansuri bağdadi hz 'ne halk arasın da hallac-ı mansuri denmiştir
bunun sebebi pamuklara nazar edip bir bakınca hallac ın pamukları attırdığı gibi
pamuklar havaya atılmaya başladı ve tohumu bir tarafa pamuğu bir tarafa atıldığından,
"Hallaç pamuğu" gibi havaya atılıp ayrılmasından
adına Hallac-ı Mansur denilmiştir.
...............................................................................
Hallac-ı Mansur Bağdadi hz. allah'ü tealaya vasıl olmak istiyordu.
allah'ü tealaya vasıl olması için'de herşeyden kesilmesi gerekiyordu;
Mansuri hz 'in kesileceği zaman'da, nesim-i hz'in yüzüleceği zaman'da
allah'ü tealadan başka herşeyden kesilmişlerdi:O dereceye varan öğle olur
Öğle oluncada Kendisi Aşık rabbide aşık olunan maşutur.
Her nereye baksa gözü rabbinden onun varlığından başkasını görmez.
..........................................................................................
Hallac diğer sûfîlerin halkla paylaşmayı uygun bulmadığı sûfî öğretilerini halkın önünde ve yazılarında açıkça ifade etmekten çekinmezdi. Bu tavrı düşman kazanmasına yol açtı ve yöneticiler tarafından varlığı tehdit olarak algılandı. Yaşadığı vecd hallerinden birinde "Enel Hakk", "Ben Hakkım" anlamına gelen (أنا الحق) ifadeler sarfetti. Enel Hakk ifadesindeki Hakk'ın Allah'ın doksan dokuz isminden biri olması onun ilahlık iddiasında bulunduğu kanaatini doğurmuştu.
............................................................................................
Mansuri bağdadi hz öldürüleceği vakit celleda önce sağ kolumu kes der
celled kolunu keser ve mansuri o kolunu yüzüne tutar yüzü kana bulanır
mansuri hz "ey nefis benimle ömür boyu uğraştın kendi dediğine çekmek istedin en sonun da seni kana buladım daha uslanmazmısın der
Baktılarki kan akıp gittiği yerde enel hak yazıyor
akan kana kulaklarını verdiler kan devamlı enel hak diyordu
Oradakiler bu sihirbazdır dediler.
.....................................................................................
Kendisi kesilmeden evvel bir müridine bunlar beni öldürürler
Allah'ın gadabı gelir bu şad suyu akmaz durur(şehrin içine su dolmaya başlar
Hepsi gark olacak o zaman benim hırkamı al suya at o zaman su kabarmaz
dedi dediği gibi ölümünden sonra şehre su dolmaya başladı
müridi şeyhinin sözlerini hatırladı ve hırkasını suya attı sular duruldu.
...........................................................................................
Abbasi yöneticileri Hallac'ın sözlerinin devletin güvenliğini tehdit ettiğini düşündüklerinden uzun bir mahkemeden ve onbir yıl Bağdat'da bir hapishanede tutulduktan sonra halkın gözü önünde işkence edilip öldürüldü. Bazı kayıtlar elleri ve ayaklarının kesildiğinden söz ederler. Yine bazı kaynaklarda Hallac'ın işkence sırasında bile sükûnetini bozmadığı ve kendisine işkence yapanlar için af dilediği yazılıdır. İnfazı 26 Mart 922'de gerçekleştirilmiştir.
..........................................................................................

Eserleri
  • Tavasin-ül Kur'an
  • Ta Sin Al Azal
  • Kaynaklar
  • Süleyman Ateş, Cüneyd-i Bağdadi: Hayatı, Eserleri ve Mektupları, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1969.
 

FIRAT SÖNÜK

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 May 2009
Mesajlar
57
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Türk tarihinde çok büyük yeri var 7 den 70 e herkezin bildiği bilmek istediği bir kişi paylaşım çok güzel emeğine sağlık...


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Türk tarihinde çok büyük yeri var 7 den 70 e herkezin bildiği bilmek istediği bir kişi paylaşım çok güzel emeğine sağlık...


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

fırat kardeşim katılımınızdan dolayı teşekkürler
selametle kalınız
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt