Namazlarda, iki rek'at, dört rek'at diye tayin etmemeli. Cenâb-ı Hakk'ın kaç rek'at mükâfat vereceği belli olmaz. İki rek'ata iki bin rek'at, dört rek'ata dört bin rek'at ve daha fazla sevabı verebilir. (1)
Nemâzın Kusûrsuz olması
Nemâzın kusûrsuz, kâmil olması,
farzlarını,
vâciblerini,
sünnetlerini ve
müstehâblarını yerlerine getirmekle olur.
Nemâzı temâmlamak için, bu dört şeyden başka yapılacak birşey yokdur. Nemâzın (Huşû)u, bu dört şeyi yapmakdır. Kalbin (Hudû)u da yine bunları temâm yapmakla olur. Bazıları, bu dördünü uzun uzadıya öğrenip ezberlemekle, nemâzımız temâm oldu deyip, bu öğrendiklerini iyi yapmakda gevşek davranmışlar. Bundan dolayı nemâzın kemâlâtından az birşey kazanabilmişlerdir.
Bir kısmı da, nemâzda dünyâyı unutup, kalblerinin Allahü teâlâ ile olmasına ehemmiyyet verip, azâların edebli bulunmasını gözetmemişler. Yalnız farzları ile sünnetlerini yerine getirmişlerdir. Bunlar da nemâzın hakîkatini anlıyamamışdır. Nemâzın kemâl bulmasını, nemâzdan başka şeyde aramışlardır. Çünki, nemâzda kalbin hâzır olması, şart değildir.
Hadîs-i şerîfde, (Kalb hâzır olmazsa, nemâz da olmaz) buyuruldu ise de bu, kalbin, yukarıda bildirilen dört şeyin yapılmasında hâzır olması, uyanık olması demekdir. Yanî bunların hepsinin yapılmasında gevşeklik olmamasına dikkat etmekdir. Kalbin bundan başka, hâzır olmasını bu fakîr düşünemiyorum. (2)
Kaynaklar:
1) Süleyman Hilmi Tunahan
2) Mektubat, İmam-ı Rabbani, 305.Mektup
Nemâzın Kusûrsuz olması
Nemâzın kusûrsuz, kâmil olması,
farzlarını,
vâciblerini,
sünnetlerini ve
müstehâblarını yerlerine getirmekle olur.
Nemâzı temâmlamak için, bu dört şeyden başka yapılacak birşey yokdur. Nemâzın (Huşû)u, bu dört şeyi yapmakdır. Kalbin (Hudû)u da yine bunları temâm yapmakla olur. Bazıları, bu dördünü uzun uzadıya öğrenip ezberlemekle, nemâzımız temâm oldu deyip, bu öğrendiklerini iyi yapmakda gevşek davranmışlar. Bundan dolayı nemâzın kemâlâtından az birşey kazanabilmişlerdir.
Bir kısmı da, nemâzda dünyâyı unutup, kalblerinin Allahü teâlâ ile olmasına ehemmiyyet verip, azâların edebli bulunmasını gözetmemişler. Yalnız farzları ile sünnetlerini yerine getirmişlerdir. Bunlar da nemâzın hakîkatini anlıyamamışdır. Nemâzın kemâl bulmasını, nemâzdan başka şeyde aramışlardır. Çünki, nemâzda kalbin hâzır olması, şart değildir.
Hadîs-i şerîfde, (Kalb hâzır olmazsa, nemâz da olmaz) buyuruldu ise de bu, kalbin, yukarıda bildirilen dört şeyin yapılmasında hâzır olması, uyanık olması demekdir. Yanî bunların hepsinin yapılmasında gevşeklik olmamasına dikkat etmekdir. Kalbin bundan başka, hâzır olmasını bu fakîr düşünemiyorum. (2)
Kaynaklar:
1) Süleyman Hilmi Tunahan
2) Mektubat, İmam-ı Rabbani, 305.Mektup