Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namazda Huşuyu Yakalamak İçin (1 Kullanıcı)

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Nemâzın kusursuz, Kamil olması,
farzlarını,
vâciblerini,
sünnetlerini ve
müstehâblarını yerlerine getirmekle olur.
Nemâzı temâmlamak için, bu dört şeyden başka yapılacak birşey yokdur. Nemâzın (Huşû) u, bu dört şeyi yapmakdır. Kalbin (Hudû) u da yine bunları temâm yapmakla olur. Bazıları, bu dördünü uzun uzadıya öğrenip ezberlemekle, nemâzımız temâm oldu deyip, bu öğrendiklerini iyi yapmakda Gevşek davranmışlar. Bundan dolayı nemâzın kemâlâtından az birşey kazanabilmişlerdir.


Bir kısmı da, namâzda dünyayı unutup, kalblerinin Allahü teâlâ ile olmasına ehemmiyyet verip, azâların edebli bulunmasını gözetmemişler. Yalnız farzları ile sünnetlerini yerine getirmişlerdir. Bunlar da nemâzın hakîkatini anlıyamamışdır. Nemâzın Kemâl bulmasını, nemâzdan başka Seyde aramışlardır. Çünkü, nemâzda kalbin hazır olması, şart değildir.
Hadis-i şerîfde, (Kalb hazır olmazsa, nemâz da olmaz) buyuruldu ise de bu, kalbin, yukarıda bildirilen dört şeyin yapılmasında hazır olması, uyanık olması demekdir. Yani bunların hepsinin yapılmasında gevşeklik olmamasına dikkat etmekdir. Kalbin bundan başka, hazır OLMASINI bu fakir düşünemiyorum.

Kaynak: Mektubat, İmam-ı Rabbani, 305.Mektup


Mümin, Allah’tan korkup rahmetinden ümidini kesmez ve hatalarından dolayı utanır. Namazda bu sıfatlardan ayrılıyorsa, fikri dağınık ve vesvese mevcut demektir. Görmek, düşünmeye sebeptir. Bu bakımdan insanı meşgul edecek şeyleri, gözün gördüğü yerlerden kaldırmalı. Namazı loş bir karanlıkta kılmalı. Nakışlı seccade yerine, düz olanlar tercih edilmeli. Kıble duvarı sade olmalı, herhangi bir resim asılı olmamalı. Hep, secde yerine bakmalı.

Namaza başlarken, Allah’ın huzuruna durduğunu, bu huzurda gafil olmanın tehlikesini düşünmeli ve kıyametin korkunç manzarasını hatırlamalı. Kalbi meşgul eden, dünyevî istek ve arzulardır. Nefse ceza verip, bunlardan kurtarmak gerekir. Ebu Talha hazretleri, bahçede namaz kılarken bir kuş daldan dala konup namazını şaşırtınca, koca bahçesini sadaka olarak verdi. Namazının noksanına kefaret olsun diye böyle yaptı. Nefsi çeşitli şekilde cezalandırarak kalbi toparlamaya çalışmalıdır.

Tam huzura kavuşamıyorum diye, mücadeleyi bırakmamalı. Bir bardak dolu zeytinyağına ne kadar su konursa, o kadar zeytinyağı dökülür. Çünkü zeytinyağı, suya göre hafif olduğu için suyun üstüne çıkar. İkisi birleşmez. Dünya sevgisi ile ahretin, kalbdeki durumu, zeytinyağı ile su gibidir. Bardak su ile dolu olunca, zeytinyağı orada bulunmaz. Dünya sevgisi, kalbi kaplamışsa, vesveseden kurtulmak mümkün olmaz. Dünya sevgisi ne kadar azsa, kalb huzuru o kadar fazlalaşır. Demek ki, kalbi toparlayabilmek için, dünyanın faydasız şeyleri peşinden koşmamalı. İlim ve ihlasla amel etmeye çalışmalı, göze çarpan ve kalbi meşgul eden şeyleri ortadan kaldırmalıdır.


Namazda huşuyu yakalamak için şunlara dikkat etmelidir:

Huzuru kalb: Okuduğunu düşünmek.
Tefehhüm: Okuduğunu anlamak.
Tazim: Saygı.
Heybet: Saygı ile korkmak.
Reca: Ümit.
Hayâ: Utanma.

Şimdi bunları açıklayalım:

Huzuru kalb: Meşgul olduğunu, okuduğunu düşünmek, dünya işlerinden kalbi ayırmak, tamamen meşgul olduğu işe, okuduğu Kur'ana kalbini bağlamaktır. Gönül başka düşüncelerden ayrılır, yaptığı işten gaflet etmez ve yalnız onu düşünürse, o zaman huzuru kalb hasıl olur.

Tefehhüm:
Okuduğunu düşünüp anlamaktır. Çok kere kalb, söz ile hazır olur, fakat manasını düşünmez. Büyük zatların namaz esnasında anladığı öyle latif manalar olur ki, başka zaman hatırlarına bile gelmez, işte böyle kılınan namaz, her çeşit kötülükten alıkoyar. [Namaz kılarken okuduğunu anlamak lazım değildir. Ancak manasını biliyorsa, anlamaya çalışmalı. Yahut manasını bildiği sure ve âyetleri okumak daha uygun olur.]

Tazim:
Bir âmir, mahiyetindekine bir şey emreder, o da, kalbi huzur içinde emredileni anlayıp yapsa da saygı duymayabilir. Onun için saygı tefehhümden sonra gelir. Yani Allahü teâlânın emrini saygı duyarak yapmak gerekir.

Heybet:
Bu da tazimden sonra meydana gelen bir korkudur. Bu korku, yılandan, çıyandan korkmaktan farklıdır. Bu Allahü teâlânın sevgisini kaybetmekten meydana gelen bir korkudur.

Reca:
Sevap beklemek demektir. Allahü teâlânın nimetlerini, rahmetinin bolluğunu, namaz kılanlara Cenneti söz verdiğini ve verdiği sözde durduğunu bilmektir. İnsan padişaha saygı gösterip korksa da bir mükafat beklemez. Halbuki Allah’ın azabından korktuğu halde, kıldığı namazdan sevap umar.

Hayâ:
Kusurunu bilip, Allah’tan utanarak, namazı kusursuz kılmaya çalışmak gerekir. Namazda Allahü teâlâya karşı saygılı olabilmek için, Onun azamet ve celalini bilmesi, kendisini de, hakir, zelil ve Allahü teâlânın emrine boyun eğen adi bir kul olduğunu düşünmesi gerekir. Onun azametini bilmeyen veya inanmayan kimse Ona gerekli saygıyı gösteremez. Allah’a imanı daha parlak, daha kuvvetli olanın huşuu da kuvvetli olur. Hazret-i Âişe validemiz, (Resulullah bizimle konuşur, gülerdi. Ama namaz vakti gelince adeta bizi tanımazdı) buyurmuştur.

Namaz kılarken eğer kalbin namazda değilse, boş durmuyor; mutlaka dünyalık bir şey düşünüyordur. İnsan sevdiği şeyi çok düşünür. Bunun için Allah'tan başkasını seven kimse, namazda sevdiklerini düşünür, Allah’ı hatırlaması zor olur, namazda bile gaflet içinde olur.

Allahü teâlâ ne kadar iyi bilinirse, haşyet ve heybeti de o nispette artar. Hak teâlâ, Musa aleyhisselama, (Ya Musa! Beni andığın zaman vücudun titresin, huşu ve itminan içinde bulun. Dilin beni anarken kalbin başka yerde olmasın, aciz bir kulun efendisinin huzurunda durduğu gibi dur) diye vahyetmiştir.

Demek ki namaz kılarken gafletten uzak durmaya çalışmalıdır. Büyük zatlardan bazıları o derece huzur içinde namaz kılardı ki, safta dururken sağ ve solundakilerin kim olduğunu bilmezdi. [Hazret-i Ali’nin ayağına ok batınca, namazda çıkartılması hadisesi meşhurdur.]

Eshab-ı kiram,(insanlar kıyamette dünyadaki namazlarında gösterdikleri huzur, sükun ve namazdan aldıkları l
ezzet ölçüsünde haşrolurlar) buyururlardı. (İhya)

 

enes154

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Allah razı olsun kardeşim paylaştığın gerçekten çok önemli bir hadisi şerifte diyor ki “Nice nice namaz kılanlar var ki onların namazdan nasibi, yorgunluk ve zahmetten başka bir şey değildir.” yani namazı hakkını vererek kılmak lazım...
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Allah razı olsun kardeşim paylaştığın gerçekten çok önemli bir hadisi şerifte diyor ki “Nice nice namaz kılanlar var ki onların namazdan nasibi, yorgunluk ve zahmetten başka bir şey değildir.” yani namazı hakkını vererek kılmak lazım...

sağ olasınız teşekkürler...

Nice nice namaz kılanlar var ki onların namazdan nasibi, yorgunluk ve zahmetten başka bir şey değildir.” Allah bizleri bu durumdan korusun.bazılarımız namaz kılıyor fakat üşene üşene,zorla gibi.nasılsa namaz için o vakit harcanacak .onu Allah ı düşünmeden bş boş geçireceğimize o vakti namazda Allah ı düşünerek kılsak hem dee ALLAH IN rızasını kazansak ne güzel olur..
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Tefehhüm: Okuduğunu düşünüp anlamaktır. Çok kere kalb, söz ile hazır olur, fakat manasını düşünmez. Büyük zatların namaz esnasında anladığı öyle latif manalar olur ki, başka zaman hatırlarına bile gelmez, işte böyle kılınan namaz, her çeşit kötülükten alıkoyar. [Namaz kılarken okuduğunu anlamak lazım değildir. Ancak manasını biliyorsa, anlamaya çalışmalı. Yahut manasını bildiği sure ve âyetleri okumak daha uygun olur.]

bu konuda müslümanların cok eksiği var.

dikkat edelim.
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
ayrıca bir namazın güzel olabilmesi alınan abdeste,abdestin güzel olması da taharetin düzgün olmasına bağlıdır.
bu konuya dikkat edelim.
çünkü ayet te de belirtildiği üzere nice namaz kılanlar var ki onların ki yorgunluktan başka birşey değildir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt