gul_sevgiliye
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Kas 2006
- Mesajlar
- 129
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Sahabe-i Kiram namazları vaktinde kılma konusunda Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in hassasiyetini örnek almışlardı. Gevşeklik göstermenin münafıklık alameti olduğunu da yine Efendimiz’den öğrenmişlerdi.
Fakat onların bu hassasiyeti, onlardan sonra zamanla değişti. Yeni nesillerde gevşeklik ortaya çıktı. Hele zamanımızda müslümanım diyen ama namazını kılmayan pek çok insan var. Hatalarını anladıklarında geride bazen yılların kılınmamış namazları kalıyor.
Peki, bu durumda çare nedir?
Hanefî alimlerinden İmam Aynî, gevşeklik veya günaha bulanmışlık dolayısıyla kazaya bırakılmış olan namazların kaza edilmesinin farz olduğu konusunda bütün alimlerin fikir birliği içinde olduklarını haber vermiştir. (Aynî, Binaye, c.2, s.700)
Kaza namazı konusunda önemli bir nokta, kasten terk edilmiş namazlardır. Kasten namazını terk etmiş olan bir kimse, daha sonra tevbe ettiği takdirde kasten terk etmiş olduğu namazlarını kaza edebilir mi veya etmesi gerekir mi?
Alimlerimizin çoğunluğu, namazlarını kasten terk etmiş olan kişilerin bu namazlarını kaza etmelerinin, üzerlerine farz olduğunu beyan ederler. Çünkü unutarak terk etmiş olana namazını kaza etmek farz olunca, kasten terk eden kimseye de öncelikle farz olması gerektiğini düşünmektedirler. Buna karşılık oldukça azınlıkta kalan bazı alimler, kasten namazı terk eden kişinin kaza kılma hakkının bile olmadığını, onların vebaliyle Allah’ın huzuruna çıkacaklarını savunmuşlardır. (Aynî, Binaye, c.2, s.700; el-Mevsüatü’l-Fıkhiyye, Kazâu’l-fevâit Mad.)[/b]