Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Alem öyle nurlu bir sarmal içindeki, her an beş vaktin beşide dünya içinde ayrıayrı yerlerde yaşanabiliyor. O vakitlerin öyle güzel sırları varki, bize kulluğumuzu ve ahireti hatırlatıyor.
Namaz, Rabb'imizin "Celal"ine karşı kavlen ve filen "Sübhânallah" deyip takdis etmek, "Kemal"ine karşı, lâfzan ve amelen "Allahü Ekber" diyip tazim etmek. "Cemal"ine karşıda kalben, lisanenn ve bedenen "Elhamdülillâh" deyip şütkretmektir.
İbadetin manasıda kulun Rabbine karşı kendi kusurunu, acz ve fakirliğini görüp her şeyi elinde tutan Yüce Rabb'imizin önünde hayret vemuhabbetle secde etmektir.
Her namaz vakkinde ruhumuzda canlanan şey, tek ve sonsuz olanın O (cc) olduğudur, baki, sermedi, ebedi olan Odur. Nurun kaynağı, ebedi saadetlerin sahibi Odur. Her namaz vaktinde zihnimizde bu duygular sümbüllşenir.
Başka bir kapı yoktur. Başımızda ecel kılıcı, ensemizde Azrail'in (as) nefesi bulunmaktadır. kabrimizi karanlıklar yurdu olmaktan çıkarıp Cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirecek olan şey imanımız, amelimiz ve Rabb'imize olan muhabbetimizdir. Ümidimiz O'nun (cc) rızasına, Habibinin (sas) şefaatine nail olmaktır. Bu yüzden her bir namaz vaktinde gizlenmiş sırlara vakıf olmaemız gerekr.
Bediüzzaman hzretlri, namaz vakitlerini izah ederken gcee ve gündüzlerin alemin büyük saatinde "saniyeler", senelerin "dakikalar", ortalama insan ömrünün "saatler" ve alemin hayat devirlerinin de "günler" hükmünde olduğunu belirtiyor. Yine bunların birbirine baktığını, birbirine misal olduğunu, birbirinin hükmünde olduklarını ve hatırlattıklarını ifade ediyor.
Bediüzzaman Said Nursi / SÖZLER / 9.Söz / Dördüncü Nükte http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Sozler&Page=45
Nasıl ki, haftalık bir saatin sâniye ve dakika ve saat ve günlerini sayan milleri birbirine bakarlar, birbirinin misâlidirler ve birbirinin hükmünü alırlar. Öyle de, Cenâb-ı Hakkın bir saat-ı kübrâsı olan şu âlem-i dünyanın, sâniyesi hükmünde olan gece ve gündüz deverânı ve dakikaları sayan seneler ve saatleri sayan tabakàt-ı ömr-ü insan ve günleri sayan edvâr-ı ömr-ü âlem birbirine bakarlar, birbirinin misâlidirler ve birbirinin hükmündedirler ve birbirini hatırlatırlar.
Meselâ fecir zamanı-tulûa kadar-evvel-i bahar zamanına, hem insanın rahm-ı mâdere düştüğü âvânına, hem semâvât ve arzın altı gün hilkatinden birinci gününe benzer ve hatırlatır ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ihtar eder.
Zuhr zamanı ise yaz mevsiminin ortasına, hem gençlik kemâline, hem ömr-ü dünyadaki hilkat-i insan devrine benzer ve işaret eder. Ve onlardaki tecelliyât-ı rahmeti ve füyüzât-ı nimeti hatırlatır.
Asr zamanı ise güz mevsimine, hem ihtiyarlık vaktine, hem âhirzaman Peygamberinin (Aleyhissalâtü Vesselâm) Asr-ı Saadetine benzer. Ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ve inâmât-ı Rahmâniyeyi ihtar eder.
Mağrib zamanı ise, güz mevsiminin âhirinde pekçok mahlûkatın gurûbunu, hem insanın vefâtını, hem dünyanın Kıyâmet ibtidâsındaki harâbiyetini ihtar ile, tecelliyât-ı Celâliyeyi ifham ve beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder.
İşâ vakti ise, âlem-i zulümât, nehar âleminin bütün âsârını siyah kefeni ile setretmesini, hem kışın beyaz kefeni ile ölmüş yerin yüzünü örtmesini, hem vefât etmiş insanın bakıye-i âsârı dahi vefât edip nisyan perdesi altına girmesini, hem bu dâr-ı imtihan olan dünyanın bütün bütün kapanmasını ihtar ile, Kahhâr-ı Zülcelâlin celâlli tasarrufâtını ilân eder.
Gece vakti ise hem kışı, hem kabri, hem âlem-i berzahı ifham ile, ruh-u beşer rahmet-i Rahmâna ne derece muhtaç olduğunu insana hatırlatır. Ve gecede teheccüd ise, kabir gecesinde ve berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bildirir, ikaz eder. Ve bütün bu inkılâbât içinde, Cenâb-ı Münim-i Hakikinin nihayetsiz nimetlerini ihtar ile, ne derece hamd ve senâya müstehak olduğunu ilân eder.
İkinci sabah ise, sabah-ı haşri ihtar eder. Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar mâkul ve lâzım ve katî ise, haşrin sabahı da, berzahın baharı da o katiyettedir.
Demek bu beş vaktin herbiri, bir mühim inkılâb başında olduğu ve büyük inkılâbları ihtar ettiği gibi, kudret-i Samedâniyenin tasarrufât-ı azîme-i yevmiyesinin işaretiyle hem senevî, hem asrî, hem dehrî Kudretin mucizâtını ve Rahmetin hedâyâsını hatırlatır. Demek asıl vazife-i fıtrat ve esâs-ı ubûdiyet ve katî borç olan farz namaz, şu vakitlerde lâyıktır ve ensebdir.