Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ (1 Kullanıcı)

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
ORTA YAŞLI ADAMIN iyi bir işi, iyi bir eşi mutlu bir hayatı vardır. Az kimsenin yaptığı ticaretle meşguliyetinden çok para kazanmakta, rahat günler geçirmektedir. Ev, araba, tatiller, seyahatler, uçuşanlar sevinçler Gülen gündüzler.

Derken dönen dünya ile beraber ibre değişmeye başlar. Ticarette rakipleri çoğalır, hanımı rahatsızlanır, çocuklar artan problemleriyle büyür. Mengene sıkmaya başlar, kolay olanlar zor işlere dönüşür. Daraldıkça daralmaya başlar günler. Yaşadıkları sanki günün gündüzüdür, geceye geçişi yaşayacaktır artık.

Kazancı iyice azalır, oğlunun olumsuz harcamalarından evini satmak zorunda kalır. Alacaklar kapıya dayanır, hanımı vefat eder. Karanlık karanlık üstüne çökmekte, gece siyah bir gelin gibi onu sarmaktadır.

Gündüz genişliğinde aklına gelmeyen gece darlığında gelir; dua etmek Yapacağı başka bir şey kalmamıştır da Dua etmesine eder, ama kendi aklınca kabul olmaz. Gizliden serzenişte bulunur.

Bir gün oturduğu binanın altında esnaf komşusuna uğrar. Serzenişlerini dindar komşuya söyler: Allah dualarımı kabul etmiyor O da durumu bildiği için biraz celalli konuşur: Allah senin dualarına niye kabul etsin, Allah ın emri namazı kılmıyorsun ki. Adeta duvara vurmuş da ayılmış gibidir. Doğrudur, niye namazı kılmıyordur ki

Aslında dualarına cevap gelmiştir; komşunun söylemesiyle kader yol ve yön göstermiştir ona: namaz kılmak. Ya bu yolda yürüyecek kurtulacak veya iyice kaybolacaktır karanlıkta… Var olmayı tercih eder, o gün başlar namaza

Namazla birlikte kader ağlarını çözmeye başlar, beyaz iplikle siyah iplik birbirinden ayrılmaya, belirginleşmeye başlar. İşler yavaş yavaş iyiye dönmeye doğru gider. Öyle olur ki, bir müddet sonra sattığı evi bir şekilde geri alır. Hanımı geri gelmez ama, yaşam umutları iyice yeşerir dünyasında. Sevinç rüzgârları eskisi gibi esmez, fakat huzur bulutları gölgelendirerek gezer üzerinde

Seksene yaklaşan yaşıyla mahalle camimizin müdavimlerindendir şimdilerde Karşı apartman komşumuzla namaz yollarında giderken ve dönerken hayata dair kısa konuşmalar yaparız. Sakin, ağırbaşlı haline pek yakışır ağaran saçları Dünyasını kurtaran namaz inşaallah ahiretini de kurtarır

Demek ki dünya ve ahiret işleri kulluk miracı namazla düzeliyor. Kul olmanın ağırlığı ile secdeye giden başlar hafiflemiş kalple kalkıyor. Zorluğun ve kolaylığın Rabbi ona çıkış yollarını açıyor, ummadığı yerden rızıklandırıyor.

Güç işler geç işlere dönüşüyor. Gücünün bittiği yerde yeni ümit çiçekleri birden bitiveriyor. Sebepler susuyor, Müsebbibü l-esbab konuşuyor çünkü. O Ol deyiverdikten sonra olmayacak birşey var mı?

ALINTI
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

Demek ki dünya ve ahiret işleri kulluk miracı namazla düzeliyor. Kul olmanın ağırlığı ile secdeye giden başlar hafiflemiş kalple kalkıyor. Zorluğun ve kolaylığın Rabbi ona çıkış yollarını açıyor, ummadığı yerden rızıklandırıyor.

ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE KARDEŞİM.. ALLAH RAZI OLSUN.. RABBİM NAMAZ KILANLARINDA KILMAYANLARINDA İBRET ALIP KENDİLERİNİ DÜZELTMELERİNİ NASİP ETSİN..

SELAMETLE.. B)B)
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

desertrose yazdı:
Demek ki dünya ve ahiret işleri kulluk miracı namazla düzeliyor. Kul olmanın ağırlığı ile secdeye giden başlar hafiflemiş kalple kalkıyor. Zorluğun ve kolaylığın Rabbi ona çıkış yollarını açıyor, ummadığı yerden rızıklandırıyor.

ÇOK GÜZEL BİR HİKAYE KARDEŞİM.. ALLAH RAZI OLSUN.. RABBİM NAMAZ KILANLARINDA KILMAYANLARINDA İBRET ALIP KENDİLERİNİ DÜZELTMELERİNİ NASİP ETSİN..

SELAMETLE.. B)B)


SAĞAOLASINIZ KARDEŞİM...CÜMLEMİZDEN RABBİM RAZIOLSUN İNŞ..AMİN..DUALARINIZA....
 

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur. ( Beyheki )

Namaz kılan, kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur. ( Taberani )



ALLAH-Ü TEALA ( C.C ) namazlarımızı daim etmesi duası ile.

selamünaleyküm
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

evindar yazdı:
Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur. ( Beyheki )

Namaz kılan, kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur. ( Taberani )



ALLAH-Ü TEALA ( C.C ) namazlarımızı daim etmesi duası ile.

selamünaleyküm


ve aleykumselam..

amin..ecmain..inş..selametle..
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

B)B)
 

semos

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Kas 2006
Mesajlar
303
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

allah c.c. razı olsun inşallah. rabbim, kalplerimizi herzaman hak yolunda ve namazımızdan ayırmasın inş. amin. selametle
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

semos yazdı:
allah c.c. razı olsun inşallah. rabbim, kalplerimizi herzaman hak yolunda ve namazımızdan ayırmasın inş. amin. selametle

cümlemizden inş..amin..inş..selametle...
 

ebe78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
530
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

ALLAH RAZI OLSUN.ÇOK GÜZEL BİR KONU.RABBİM KALPLERİMİZE NAKŞETTİRSİN .BİR VAKİT NAMAZIMIZI DAHİ KAÇIRMADAN KILMAYI TERK ETMEMEYİ NASİP ETSİN .MÜNİN MÜMİNE YAPTIĞI DUA ÇOK KABUL OLURMUŞ.BU KONUDA RİCA EDİYORUM ÇOK İHTİYACIM VAR BENİDE DULALARINIZDA EKSİK ETMEYİN.AEO
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

ebe78 yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN.ÇOK GÜZEL BİR KONU.RABBİM KALPLERİMİZE NAKŞETTİRSİN .BİR VAKİT NAMAZIMIZI DAHİ KAÇIRMADAN KILMAYI TERK ETMEMEYİ NASİP ETSİN .MÜNİN MÜMİNE YAPTIĞI DUA ÇOK KABUL OLURMUŞ.BU KONUDA RİCA EDİYORUM ÇOK İHTİYACIM VAR BENİDE DULALARINIZDA EKSİK ETMEYİN.AEO


S.A KARDEŞİM..CÜMLEMİZDEN RABBİM RAZI OLSUN..İNŞ..DUALAR KARŞILIKLIDIR..RABBIM SIKINTILARINIZI GİDERSİN İNŞ..SİZLERDE EDİN İNŞ..SELAMETLE..
 

ebe78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2007
Mesajlar
530
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ


Namaz, dinin direğidir.

Namaz, imandan sonra gelen en büyük hakikattir,

Namaz, mü minin miracıdır.

Namaz kılmak, bir tesbih, bir ta zim ve bir şükürdür.

Namazdaki secde, kulun Allah a en yakın olduğu andır.

Namaz, günde beş defa Allah a hesap vermenin adıdır.

Namaz, günde beş defa insanın,Yüce Huzur da küçüklüğünü bilmesidir.

Namaz, günde beş defa günahlardan arınmadır.

Namaz, insanı bütün fuhşiyata ve kötülüklere karşı koruyan bir siperdir.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

ebe78 yazdı:

Namaz, dinin direğidir.

Namaz, imandan sonra gelen en büyük hakikattir,

Namaz, mü minin miracıdır.

Namaz kılmak, bir tesbih, bir ta zim ve bir şükürdür.

Namazdaki secde, kulun Allah a en yakın olduğu andır.

Namaz, günde beş defa Allah a hesap vermenin adıdır.

Namaz, günde beş defa insanın,Yüce Huzur da küçüklüğünü bilmesidir.

Namaz, günde beş defa günahlardan arınmadır.

Namaz, insanı bütün fuhşiyata ve kötülüklere karşı koruyan bir siperdir.

B)B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

selamün aleyküm, çok düşündürücü bir kıssaydı.. Allah razı olsun inşallah bizlerle paylaştığınız için, emeğinize sağlık. selam ve dua ile inş.

NICIN NAMAZ KILALIM



Her insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah'ı anmaktan başka bir şey olamaz.

Allah Teala çöyle buyurur:

...Bilin ki, ancak Allah'ı anmakla kalpler güvene kavuşur.(1)

Yüce Allah'ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler, Allah'a ve onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz, kul ile Yüce Allah arasında sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan Allah Teala ile bu manevi ilişkisi, çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında şaşkınlığa uğramış insan, sadece Allah'a yönelmekle huzura kavuşabilir ve namaz insanın Allah'a yönelmesini, O'na bağlanmasını sağlar. Çünkü niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve fatihadan sonra bir surenin okunması, rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve şartları insanın kalbini Allah'a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin, her gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla Allah'a yönelmektedir.

Bir pusulanın denizdeki gemiye hedefe doğru kılavuzluk etmesi gibi namaz da mümini, sürekli olarak, en yüce hedef olan lıkaullah'a (Allah’a kavuşmaya) doğru kılavuzluk etmekte ve onu yanlış yollara sapmaktan korumaktadır.

Resulullah (Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beytine olsun) şöyle buyuruyor:

''Mümin namaza başladığında, Allah Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet gölgesinde yer alır; onun etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce Allah bir meleği onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer kimin sana baktığını ve kiminle raz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu yerinden ayrılmazdın ve başka bir şeye ilgi göstermezdin.''(2)

Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır:

''Eğer namaz kılan Allah'ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu sardığını bilseydi, başını secdeden kaldırmak istemezdi.''(3)

Sekizinci İmamımız Rıza (a.s) namazın farz oluş hikmetini açıklarken şöyle buyurmuştur:

''Namaz, kulun kendi Mevla ve yaratıcısını unutmayarak kendi haddini aşmaması için gece-gündüz Allah Tealayı anmasını sağlar. Allah'ı hatırlamak ve O’nun huzurunda ibadet için kalkmak, insanin günaha düşmesine engel olur ve onu çeşitli fesatlara düşmekten kurtarır.''(4)

Yine Resulullah (Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beytine olsun) namaz hakkında soran birisine şöyle buyurmuştur:

''Namaz dinin hükümlerindendir; Yüce Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak vesilesi ve peygamberlerin apaçık yollarındandır. Namaz kılan, melekler tarafından sevilir. Namaz; hidayet, iman, marifet ve rızkının bol olmasına vücudunun sıhhatine vesiledir. Namaz, şeytanı üzer ve kafirlere karşı da bir silahtır. Namaz, duanın icabet olmasına ve diğer amellerin kabul olmasına vesile olur; namaz müminin ahireti için bir azık, ölüm meleğine karşı şefaatçi, kabirde yoldaşı ve sergisi, nekir ve münkerin kabirdeki sorularına karşı cevabı, kıyamet günü namaz kılanın tacı, yüzünün nuru ve elbisesi, ateşe karşı korunağı Yüce Rabbine karşı delili ve bedeninin ateşte yanmaktan koruyucusu, sırattan geçiş izni, hurilerin mihri ve ebedi cennetin karşılığıdır. Kul, namaz ile yüce makamlara ulaşır; çünkü namaz, Allah'ı her eksiklikten tenzih etmek, O'nun tekliğine şahadet getirmek, O'na hamd etmek, tekbir getirmek O'nu övgüyle anmak, takdis etmek, zikir ve dua etmektir. (5)

Namaz, Yüce Allah'a karşı şükür etmektir. Allah'ın bize verdiği nimetleri saymak mümkün değildir; bu nimetler karşısında namaz küçük bir teşekkür mesabesindedir.

Dördüncü Masum İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle naklediyor:

Büyükbabam Resulullah (s.a.a), çok ibadet eder ve namaz kılardı; namaz için ayakta durmaktan ayakları şişmişti. Kendisine, ''Senin geçmiş ve gelecek tüm günahlarını Allah Teala, bağışlamış olmasına rağmen(6) neden bu kadar kendini zorluğa düşürüyorsun?'' denince, Resulullah, ''Acaba ben şükür eden bir kul olmayayım mı?'' diye cevap verdi.(7)

Allah ibadet ve kulluğa layıktır. Hz. Ali (a.s) kendi duasında şöyle diyor:

''Allah'ım ben sana cehennemin azabının korkusundan veya cennete olan özentiden ibadet etmiyorum. Seni kulluk edilemeye ve ibadet olunmaya layık bulmuşum; sana ibadetim bu yüzdendir.(8)

Namaz kılmak erginlik çağına ulaşan akıl sahibi her insana, tüm şartlarda farzdır. Hatta savaş meydanında savaş halindeki bir kimsenin veya suda boğulmakta olan bir insanın bile namazı belirlenen kısa şekilde yerine getirmesi gerekir.

Namazın dindeki manevi önemi yüzünden din önderleri namazı dinin direği olarak nitelendirmiş ve bilerek namaz kılmayanın, dinini tahrip ettiğini açıklamışlardır.(9)

İmam Cafer Sadık (a.s)'dan Yüce Allah'a en güzel yakınlaşmak vesilesi nedir diye sorulunca ''Allah'ı tanımaktan sonra Allah'a yakın olmak için namazdan daha önemli bir şey olduğunu bilmiyorum'' demiştir.(10)

Yine buyurmuşlar ki:

''Hesap anında her şeyden önce, kul namaz yönünden hesaba çekilecek; eğer namazı kabul olursa, diğer amalleri de kabul olur; eğer namazı reddedilirse, diğer amelleri de reddedilir.''(11)

İmam Cafer Sadık (a.s) vefat zamanı yaklaşınca tüm akraba ve yakınlarını çağırarak onlara şöyle demiştir:

''Bizim şefaatimiz, namaza önem vermeyen kimseye ulaşmaz.''(12)

Namaz, Hz Muhammed'in ( Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beytine olsun) peygamberlikle görevlendirildiği ilk günlerden itibaren, teşri edilen hükümler arasındadır. Peygamber Hz. Hatice ve o zaman on yaşında olan Ali (a.s) ile birlikte müşriklerin çeşitli eziyetlerine aldırmayarak, Kabe'nin etrafında bu ilahi farizayı yerine getiriyorlardı.

Kur'an-ı Kerim'de namaza çok önem verilmiştir. Kur'an'da, on dört yerde hakkınca namazı yerine getirin, ayakta tutun anlamına gelen ekimu veya ekimne tabirleri ve beş yerde namazı ayakta tut anlamına gelen ekim tabiri yer almıştır. Bir çok ayette de Akame yukımu, yukımune ve mukimin tabirleriyle namazı hakkınca yerine getiren müminlerden söz edilmiş ve övülmüşlerdir.

Bazı ayetlerde namazı hakkınca kılanlardan manevi ticaretlerinde asla zarara uğramayanlar olarak söz edilmiş.(13) Ve bir ayette de müminlerin, sadece namaz kılan zekat veren ve ahirete yakinleri olan kimseler oldukları açıklanmıştır.(14)

Taif Şehrinin halkı İslam'a girmeleri için bazı koşullar öne sürmüş ve bu koşullar arasında namazın kendilerine farz olmaması talebinde bulunmuşlardı; Peygamber onlara verdiği cevapta: ''Ama namaz ile ilgili koşulunuza gelince, namazsız bir dinin hayrı yoktur.'' diye buyurmuştur.(15)

Namazı terk etmek büyük bir günahtır ve insanın dini yönden tamamen düşüşüne ve cehennem azabına duçar olmasına sebep olur.

Allah Teala, Kuran-ı Kerim'de buyuruyor ki, Ahirette bazı suçlulara şöyle sorarlar:

''Sizi cehenneme düşüren nedir? Onlar şöyle derler: ''Biz namaz kılanlardan değildik...''(16)


(1) - Ra'd Suresi: 28.

(2) - Cami'ul Ahadis c. 2, s. 5.

(3) - Cami'ul Ahadis c. 2, s. 6.

(4) -Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 13.

(5) -Muhammed Bakır Meclisi, Biharül-Envar, 82 / 231.

(6) - Fetih Suresindeki bu manayı ifade eden ayete işarettir.

(7) - Kuhlul-Basar s.78.

(8) -Seyyid Muhammed Kazım Yezdi El-Urvet'ul-Vuska Fasıl: 21 (Niyet Bölümü).

(9) - Bihar'ul-Envar c.82 s.203.

(10) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 2.

(11) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 4.

(12) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 25.

(13) -Fatır Suresi: 29.

(14) -Neml Suresi: 3.

(15) - Sire-i İbn-i Hişam c.3 s. 504.

(16) -Muddessir Suresi: 40-43.
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

aliye_aliye yazdı:
selamün aleyküm, çok düşündürücü bir kıssaydı.. Allah razı olsun inşallah bizlerle paylaştığınız için, emeğinize sağlık. selam ve dua ile inş.

NICIN NAMAZ KILALIM



Her insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki bu sığınak Allah'ı anmaktan başka bir şey olamaz.

Allah Teala çöyle buyurur:

...Bilin ki, ancak Allah'ı anmakla kalpler güvene kavuşur.(1)

Yüce Allah'ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler, Allah'a ve onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz, kul ile Yüce Allah arasında sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan Allah Teala ile bu manevi ilişkisi, çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında şaşkınlığa uğramış insan, sadece Allah'a yönelmekle huzura kavuşabilir ve namaz insanın Allah'a yönelmesini, O'na bağlanmasını sağlar. Çünkü niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve fatihadan sonra bir surenin okunması, rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve şartları insanın kalbini Allah'a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin, her gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla Allah'a yönelmektedir.

Bir pusulanın denizdeki gemiye hedefe doğru kılavuzluk etmesi gibi namaz da mümini, sürekli olarak, en yüce hedef olan lıkaullah'a (Allah’a kavuşmaya) doğru kılavuzluk etmekte ve onu yanlış yollara sapmaktan korumaktadır.

Resulullah (Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beytine olsun) şöyle buyuruyor:

''Mümin namaza başladığında, Allah Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet gölgesinde yer alır; onun etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce Allah bir meleği onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer kimin sana baktığını ve kiminle raz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu yerinden ayrılmazdın ve başka bir şeye ilgi göstermezdin.''(2)

Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır:

''Eğer namaz kılan Allah'ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu sardığını bilseydi, başını secdeden kaldırmak istemezdi.''(3)

Sekizinci İmamımız Rıza (a.s) namazın farz oluş hikmetini açıklarken şöyle buyurmuştur:

''Namaz, kulun kendi Mevla ve yaratıcısını unutmayarak kendi haddini aşmaması için gece-gündüz Allah Tealayı anmasını sağlar. Allah'ı hatırlamak ve O’nun huzurunda ibadet için kalkmak, insanin günaha düşmesine engel olur ve onu çeşitli fesatlara düşmekten kurtarır.''(4)

Yine Resulullah (Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beytine olsun) namaz hakkında soran birisine şöyle buyurmuştur:

''Namaz dinin hükümlerindendir; Yüce Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak vesilesi ve peygamberlerin apaçık yollarındandır. Namaz kılan, melekler tarafından sevilir. Namaz; hidayet, iman, marifet ve rızkının bol olmasına vücudunun sıhhatine vesiledir. Namaz, şeytanı üzer ve kafirlere karşı da bir silahtır. Namaz, duanın icabet olmasına ve diğer amellerin kabul olmasına vesile olur; namaz müminin ahireti için bir azık, ölüm meleğine karşı şefaatçi, kabirde yoldaşı ve sergisi, nekir ve münkerin kabirdeki sorularına karşı cevabı, kıyamet günü namaz kılanın tacı, yüzünün nuru ve elbisesi, ateşe karşı korunağı Yüce Rabbine karşı delili ve bedeninin ateşte yanmaktan koruyucusu, sırattan geçiş izni, hurilerin mihri ve ebedi cennetin karşılığıdır. Kul, namaz ile yüce makamlara ulaşır; çünkü namaz, Allah'ı her eksiklikten tenzih etmek, O'nun tekliğine şahadet getirmek, O'na hamd etmek, tekbir getirmek O'nu övgüyle anmak, takdis etmek, zikir ve dua etmektir. (5)

Namaz, Yüce Allah'a karşı şükür etmektir. Allah'ın bize verdiği nimetleri saymak mümkün değildir; bu nimetler karşısında namaz küçük bir teşekkür mesabesindedir.

Dördüncü Masum İmam Zeyn'ul Abidin (a.s) şöyle naklediyor:

Büyükbabam Resulullah (s.a.a), çok ibadet eder ve namaz kılardı; namaz için ayakta durmaktan ayakları şişmişti. Kendisine, ''Senin geçmiş ve gelecek tüm günahlarını Allah Teala, bağışlamış olmasına rağmen(6) neden bu kadar kendini zorluğa düşürüyorsun?'' denince, Resulullah, ''Acaba ben şükür eden bir kul olmayayım mı?'' diye cevap verdi.(7)

Allah ibadet ve kulluğa layıktır. Hz. Ali (a.s) kendi duasında şöyle diyor:

''Allah'ım ben sana cehennemin azabının korkusundan veya cennete olan özentiden ibadet etmiyorum. Seni kulluk edilemeye ve ibadet olunmaya layık bulmuşum; sana ibadetim bu yüzdendir.(8)

Namaz kılmak erginlik çağına ulaşan akıl sahibi her insana, tüm şartlarda farzdır. Hatta savaş meydanında savaş halindeki bir kimsenin veya suda boğulmakta olan bir insanın bile namazı belirlenen kısa şekilde yerine getirmesi gerekir.

Namazın dindeki manevi önemi yüzünden din önderleri namazı dinin direği olarak nitelendirmiş ve bilerek namaz kılmayanın, dinini tahrip ettiğini açıklamışlardır.(9)

İmam Cafer Sadık (a.s)'dan Yüce Allah'a en güzel yakınlaşmak vesilesi nedir diye sorulunca ''Allah'ı tanımaktan sonra Allah'a yakın olmak için namazdan daha önemli bir şey olduğunu bilmiyorum'' demiştir.(10)

Yine buyurmuşlar ki:

''Hesap anında her şeyden önce, kul namaz yönünden hesaba çekilecek; eğer namazı kabul olursa, diğer amalleri de kabul olur; eğer namazı reddedilirse, diğer amelleri de reddedilir.''(11)

İmam Cafer Sadık (a.s) vefat zamanı yaklaşınca tüm akraba ve yakınlarını çağırarak onlara şöyle demiştir:

''Bizim şefaatimiz, namaza önem vermeyen kimseye ulaşmaz.''(12)

Namaz, Hz Muhammed'in ( Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beytine olsun) peygamberlikle görevlendirildiği ilk günlerden itibaren, teşri edilen hükümler arasındadır. Peygamber Hz. Hatice ve o zaman on yaşında olan Ali (a.s) ile birlikte müşriklerin çeşitli eziyetlerine aldırmayarak, Kabe'nin etrafında bu ilahi farizayı yerine getiriyorlardı.

Kur'an-ı Kerim'de namaza çok önem verilmiştir. Kur'an'da, on dört yerde hakkınca namazı yerine getirin, ayakta tutun anlamına gelen ekimu veya ekimne tabirleri ve beş yerde namazı ayakta tut anlamına gelen ekim tabiri yer almıştır. Bir çok ayette de Akame yukımu, yukımune ve mukimin tabirleriyle namazı hakkınca yerine getiren müminlerden söz edilmiş ve övülmüşlerdir.

Bazı ayetlerde namazı hakkınca kılanlardan manevi ticaretlerinde asla zarara uğramayanlar olarak söz edilmiş.(13) Ve bir ayette de müminlerin, sadece namaz kılan zekat veren ve ahirete yakinleri olan kimseler oldukları açıklanmıştır.(14)

Taif Şehrinin halkı İslam'a girmeleri için bazı koşullar öne sürmüş ve bu koşullar arasında namazın kendilerine farz olmaması talebinde bulunmuşlardı; Peygamber onlara verdiği cevapta: ''Ama namaz ile ilgili koşulunuza gelince, namazsız bir dinin hayrı yoktur.'' diye buyurmuştur.(15)

Namazı terk etmek büyük bir günahtır ve insanın dini yönden tamamen düşüşüne ve cehennem azabına duçar olmasına sebep olur.

Allah Teala, Kuran-ı Kerim'de buyuruyor ki, Ahirette bazı suçlulara şöyle sorarlar:

''Sizi cehenneme düşüren nedir? Onlar şöyle derler: ''Biz namaz kılanlardan değildik...''(16)


(1) - Ra'd Suresi: 28.

(2) - Cami'ul Ahadis c. 2, s. 5.

(3) - Cami'ul Ahadis c. 2, s. 6.

(4) -Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 13.

(5) -Muhammed Bakır Meclisi, Biharül-Envar, 82 / 231.

(6) - Fetih Suresindeki bu manayı ifade eden ayete işarettir.

(7) - Kuhlul-Basar s.78.

(8) -Seyyid Muhammed Kazım Yezdi El-Urvet'ul-Vuska Fasıl: 21 (Niyet Bölümü).

(9) - Bihar'ul-Envar c.82 s.203.

(10) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 2.

(11) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 4.

(12) - Cami-ul Ahadis. c. 2, s. 25.

(13) -Fatır Suresi: 29.

(14) -Neml Suresi: 3.

(15) - Sire-i İbn-i Hişam c.3 s. 504.

(16) -Muddessir Suresi: 40-43.


ve aleykum selam...Rahman razı olsun sizden inş.cok güzel acıklamışsınız..emeginize saglık..katkınıziçin teşekkürler..selametle..
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

İlla namaz, illa namaz...

Namazda olsun, namaz haricinde olsun, gönlün her teli tıpkı bam teli

gibi ses vermeli. Bilhassa da namazda böyle olmalı. Sazların bir tane

bam teli var, fakat gönlün her teli bam teli gibi olmalı. Öyle namaz

kılmalı ki, herkesin namazı bir diğerine misal olsun ve secde, doyulmaz

bir neşveye, duâlar, insana bıkkınlık vermeyen gıdaya; rükû ayrı bir

edaya; kıraat da, dane dane canlı kelimeler armonisi halini alsın.

Muhbir-i Sadık, 'Namazınızı veda namazı olarak kılın.' buyuruyor.

Size, 'bir vakit namaz kılacak kadar ömrünüz kaldı' deseler, o namazı

nasıl özene-bezene kılarsınız. İşte her namazı böyle özene-bezene

kılmalısınız. Evet 'bu benim son namazım olabilir'mülâhazasıyla

kılınan namaz veda namazıdır. Namaz öyle bir iştir ki, ondaki her

inhiraf insanı sîreten hayvanlığa götürür. Meselâ, Efendimiz,

'İmamdan önce başını secdeden kaldıran, suratının eşek şekline

dönmesinden korkmuyor mu?' diyor. Secde için 'Başınızı (yem

gagalayan) tavuklar gibi koyup kaldırmayın.' diyor. Otururken

'Kendinizi köpekler gibi salmayın.' diyor. Demek ki, namaz, insanın

insan-ı kâmil olmasını ifade ediyor. Öyleyse, insan kıyamını, kıraatını,

rükûsunu, sücûdunu ciddî bir temkin ve teyakkuzla yapmalı; eşeğe,

maymuna, tavuğa, köpeğe benzememelidir. Bunları 'Beni Rabb'im

terbiye etti, ne de güzel terbiye etti.' diyen edeb abidesi Hz.

Muhammed (sas) söylüyor. Namaz insanın hayatında yapacağı

şeylerin en güzelidir ve en güzeli olmalıdır. Hayatın en tatlı hatıraları

namazla ilgili bulunmalıdır. Zira miraca namazla çıkılır.. Allah'a namazla

ulaşılır, enbiyânın huzuruna namazla varılır. O halde, illâ namaz, namaz, illa namaz...

Alıntı
Fasıldan Fasıla

s.a kardeşim. Allah razı olsun sizden ...selametle kalın inş..aeo..
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

nigdeli yazdı:
İlla namaz, illa namaz...

Namazda olsun, namaz haricinde olsun, gönlün her teli tıpkı bam teli

gibi ses vermeli. Bilhassa da namazda böyle olmalı. Sazların bir tane

bam teli var, fakat gönlün her teli bam teli gibi olmalı. Öyle namaz

kılmalı ki, herkesin namazı bir diğerine misal olsun ve secde, doyulmaz

bir neşveye, duâlar, insana bıkkınlık vermeyen gıdaya; rükû ayrı bir

edaya; kıraat da, dane dane canlı kelimeler armonisi halini alsın.

Muhbir-i Sadık, 'Namazınızı veda namazı olarak kılın.' buyuruyor.

Size, 'bir vakit namaz kılacak kadar ömrünüz kaldı' deseler, o namazı

nasıl özene-bezene kılarsınız. İşte her namazı böyle özene-bezene

kılmalısınız. Evet 'bu benim son namazım olabilir'mülâhazasıyla

kılınan namaz veda namazıdır. Namaz öyle bir iştir ki, ondaki her

inhiraf insanı sîreten hayvanlığa götürür. Meselâ, Efendimiz,

'İmamdan önce başını secdeden kaldıran, suratının eşek şekline

dönmesinden korkmuyor mu?' diyor. Secde için 'Başınızı (yem

gagalayan) tavuklar gibi koyup kaldırmayın.' diyor. Otururken

'Kendinizi köpekler gibi salmayın.' diyor. Demek ki, namaz, insanın

insan-ı kâmil olmasını ifade ediyor. Öyleyse, insan kıyamını, kıraatını,

rükûsunu, sücûdunu ciddî bir temkin ve teyakkuzla yapmalı; eşeğe,

maymuna, tavuğa, köpeğe benzememelidir. Bunları 'Beni Rabb'im

terbiye etti, ne de güzel terbiye etti.' diyen edeb abidesi Hz.

Muhammed (sas) söylüyor. Namaz insanın hayatında yapacağı

şeylerin en güzelidir ve en güzeli olmalıdır. Hayatın en tatlı hatıraları

namazla ilgili bulunmalıdır. Zira miraca namazla çıkılır.. Allah'a namazla

ulaşılır, enbiyânın huzuruna namazla varılır. O halde, illâ namaz, namaz, illa namaz...

Alıntı
Fasıldan Fasıla

s.a kardeşim. Allah razı olsun sizden ...selametle kalın inş..aeo..

ve a.selam kardeşim..Rabbim cümlemizden razı olur inş..selametle..
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

Sabah namazını kılmamak


İslam dininin en mühim ibadetlerinin başında gelir namaz…Yüce Rabbimiz namazı Müslüman olmanın şiarı olarak görüyor. Namaz, Hicret'ten bir buçuk yıl önce Mirac gecesi farz kılınmıştır.Namaz ibadeti Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yetmiş kez emredilmiştir.

Namazla ilgili olarak Kur'ân’da şöyle denmektedir: "Gündüzün iki tarafında (sabah ve akşam) ve gecenin(gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl; çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür" (Hûd Suresi - 114. Ayet)…Yine namazla ilgili olarak "Öyle ise akşama girerken ve sabaha ererken Allah’ı tesbih (etmeniz gerekir). Göklerde ve yerde, günün sonunda da, öğleye erdiğiniz zamanda da hamd, O’na mahsustur. ” (Rum Suresi-17 - 18. Ayetler) buyuruluyor.

Arapça'da sabah namazına "salatül-fecr" denmektedir. Günümüzde sabah namazını kaza etmeyen Müslüman göstermek pek mümkün değildir. Hemen hemen takva sahipleri bile bu namazı ömürlerinde birkaç kez kazaya bırakmışlardır. Çünkü sabah namazının vakti uykumuzun en tatlı vaktine tekabül etmektedir.

Bu namazı kılanların önemli bir kısmı da üstüne başına bulaştırmaktadırlar. Yataktan kalktıklarında tuvalete gitme ihtiyaçları olsa da bir an evvel yataklarına dönüp uykularına kaldıkları yerden devam etmek için sıkışık olarak abdest alıp namaza durmaktadırlar. Hâl böyle olunca dört rekatlık namazı kıvrana kıvrana kılmak zorunda kalmaktadırlar. Yani abdestin bozulmaması için ellerinden gelen her türlü manevrayı yapmaktadırlar.

Taharet için zaman ayırmayan kişinin namazı bütün erkânlarına uyarak kılması beklenemez. Onu da alelacele uykuyla uyanıklık arasında pat küt kılmaktadırlar. Durum böyle olunca namazdan beklenen haz alınamamaktadır.

Sabah namazına uyanamayıp güneş doğduktan sonra uyanan bir Müslüman güneşin doğmasından bir süre sonra (kırk beş dakika kadar) sünneti de dahil olmak üzere namazını kaza eder. Öğle vaktine yakın bir zamana kadar geciktirebilir, ancak öğleden sonraya bırakamaz.

Hz. Peygamber sabah ve ikindi namazlarına diğer namazlardan daha çok önem vermiş ve bunların hiç bir zaman kaçırılmamasını tembihlemiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor: "... Güneşin doğuşundan ve batışından evvelki namazların hiç birisinden alıkonmamak elinizden gelirse, (bunu yapmaya) çalışınız".

Bir başka hadiste de Resulullah şöyle diyor: “Bir grup melek geceleyin, diğer bir, grup da gündüz ardarda size gelirler ve aranızda kalırlar. Bunlar sabah ile ikindi namazlarında buluştuktan sonra (gündüz) aranızda kalmış olanlar semaya çıkarlar. Rableri kullarının halini en iyi bilen olduğu halde meleklere "Kullarımı ne halde bıraktınız?" diye sorar. Onlar da "Onları namaz kılarken bıraktık, zaten namaz kılarken bulmuştuk" cevabını verirler; Biriniz ikindi namazından bir secdeyi gün batmadan evvel yetiştirecek olursa, namazını tamamlasın. Sabah namazından da bir secdeyi gün doğmadan yetiştirecek olursa, namazını tamamlasın"

Peygamber Efendimiz sabah namazının sünnetine diğer sünnetlerden daha çok önem vermiş ve bunun terkedilmemesini istemiştir. Şu hadis-i şerif bunun önemini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor: “ Düşman süvarisi kovalasa bile sabah namazının iki rekât sünnetini terketmeyin” Bu önemden dolayıdır ki, diğer namazların sünnetleri kaza olarak kılınamazken, sabah namazının sünneti güneş doğduktan sonra kaza edilebilmektedir. Ancak başka bir hadiste ise cemaat farza durduktan sonra sünnetin terkedilmesi istenerek cemaatin önemi vurgulanıyor: “Farza kametlendikten sonra, farzdan başka namaz kılınmaz"

Rasûlüllah Efendimiz buyuruyor ki: "Münafıklara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz (ın cemaatin) de olan (sevap ve fazileti) bilseler emekleye emekleye, sürüne sürüne de olsa gelip onlara hazır olurlardı"

Yukarıdaki hadisteki ifadeler işin ehemmiyetini fazlasıyla ortaya koyuyor. Oysa en çok ihmal ettiğimiz namazlardır yatsıyla sabah….Yatsı namazını yorgunluğumuzu, sabah namazını ise genelde uykusuzluğumuzu bahane ederek kılmayız. Oysa bunlar şeytanın içimize soktuğu basit gerekçelerden başka bir şey değildir. Bunların mazeret olarak hiçbir kıymeti yoktur. Bunlarla ancak kendimizi kandırabiliriz.

Sabah ezanında diğer ezanlardan farklı olarak şu ilâve kısım okunur: “essalâtu hayrun mine'n-nevm...”…”Yani namaz uykudan hayırlıdır” mealindeki uyarı ifadesi….Bu ihtar her sabah yapılıyor bizlere. Fakat basiretimiz köreldiği için bu haykırışı duyamıyoruz.

Namazların en mükâfatlısı olan sabah namazı vaktinde müminlerin üzerine rahmet ve bereket yağar. Bu rahmet ve bereketten istifade edenlerimiz ne kadar da azdır. Hele havanın soğuk olduğu kış mevsiminde sabah namazını adeta nadasa bırakırız. Kılmamak için onlarca mazeret üretiriz. Şeytan dört bir taraftan sarıp sarmalar bizi. Yatağımızı iyice ısıtır. Kılmamamız için ne gerekiyorsa yapar. Oysa sabah namazını huşu ile kılan insan güne bambaşka bir manevî huzurla başlar. İlâhî vazifesini yapmış olmanın getirdiği rahatlığı tüm hücreleriyle hisseder.

Her tarafın sükûnete büründüğü o mübarek vakitte kuşlar bile kendi dillerince Hakk’ı zikrederken kendini mümin olarak vasıflandıran kişinin beş dakikalık bir ibadeti ihmal etmesi ne kadar hazindir. Sabah namazını kılmamak futbol tabiriyle söylemek gerekirse güne 1-0 yenik başlamak demektir. Günün ilk imtihanını kaybetmektir. Resulullah’ın "Dünya ve içindekilerden hayırlıdır." dediği sabah namazını kaçıranların bahanelere sığınması işledikleri günahı örtmez. Sabah namazını ihmal etmek birkaç kez olursa hoş görülebilir. Fakat devamlılık arz ederse ileri sürdüğümüz hiçbir mazeret işlenen günahı örtemez.

Müslüman düzenli yaşayan insandır. Onun ne zaman yatacağı, ne zaman kalkacağı hep planlıdır. Mümin planlarını yaparken Müslüman olduğunu ve inancının gereklerini düşünür ve günün yirmi dört saatini ona göre değerlendirir. Gece yarılarına kadar televizyonun karşısında pinekleyip, sabah namazını terkedip öğleye kadar uyumak müslümana yakışmaz.
 

aysa123456

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Nis 2007
Mesajlar
27
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: NAMAZ-NAMAZ-NAMAZ

ALLAH RAZI OLSUN HEPİNİZDEN...Sahabe efendilerimiz ibadete, özellikle de namaza asla doymuyorlardı. Onların rahlesine oturmuş Hak erleri de birer namaz kahramanı olarak yetişiyorlardı.

Mesela, Atâ ibn-i Ebî Rebâh (radiyALLAHü anh) yaşlandığı, zayıfladığı ve tâkatsiz düştüğü günlerde bile bir rek'atta Bakara Sûresinden yüz ayet okuyordu. Namazdaki konsantrasyonu ona bedenindeki yorgunluğu hiç hissettirmiyordu. Müslim b. el-Ferâhidî tebe-i tabiînin büyük imamlarından Şu'be b. Haccac (radiyALLAHü anh) hakkında şunu ifade ediyor: "Ne zaman Şu'be'nin yanına girdiysem -kerahet vakitleri dışında- onu hep namaz kılıyorken gördüm." Ebû Katan da şu ilavede bulunuyor: "Şu'be'nin rükûda beklediği süreye şahit olsaydınız 'herhalde secdeye gitmeyi unuttu' derdiniz; onu iki secde arasında otururken izleseydiniz bu defa da 'galiba ikinci secdeyi unuttu' diye düşünürdünüz."

İşte, bu namaz sevdalılarının yaşadığı zaman diliminde günde yüz rek'at namaz kılmak adeta sıradan bir iş gibiydi. Onlar o kadar çok namaz kılıyorlardı ki, çoğunun ötelere yolculuğu bile seccadede başlıyordu; meselâ, tabiîn neslinden Ebû Ubeyde el-Basrî, vefat ettiğinde kıyamdaydı ve namaz kılıyordu.

O dönemde, otuz-kırk sene, yatsının abdestiyle sabah namazını eda eden Vehb b. Münebbih, Tâvus b. Keysân, Saîd b. Müseyyeb ve İmam-ı A'zam gibi Hak dostlarının sayısı hiç de az değildi.

Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, otuz sene cemâatle namazı ve hatta ilk tekbiri hiç kaçırmamıştı. Kalbine biraz da olsa dünyâ düşüncesinin dolduğunu ve namazın hakikatini duyamadığını hissetse, o namazı tekrar kılardı. Her gün dört yüz rek'at nafile kılmayı adet edinmişti. Otuz yıl boyunca yatsı namazından sonra hiç uyumadan ibâdetle meşgûl olmuştu. Muhadramûn'dan (ALLAH Rasûlü'nün çağına yetişmesine rağmen O'nu göremeyenlerden) Ebû Osman en-Nehdî de akşam ile yatsı arasında yüz rek'at namaz kılardı. Bişr b. el-Mufaddal ve Bişr b. Mansur gibi gönül âleminin sultanları da her gün dört-beş yüz rek'at nafile kılanlar arasındaydı. Dahası, onca dünyevî ve idarî işle meşgul olması gereken Abbasi Devleti'nin seçkin halifelerinden Harun Reşid'in de hilafet süresi dahil ölene kadar her gün yüz rek'at namaz kıldığı nakledilmektedir ki, bu, o devirlerde ruhları saran ibadet iştiyakını göstermesi açısından önemli ve çok güzel bir misaldir.

Aslında, tabakâta (Hak dostlarını derecelerine göre sıralayıp, hayatlarını ve eserlerini anlatan kitaplara) bakılsa, bu konuda daha pek çok örnek bulmak mümkün olacak ve selef-i salihîn arasında günde yüzlerce rek'at namaz kılanların sayısının hiç de az olmadığı açıkça görülecektir
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt