Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namaz kılmanın vücut sağlığına kazandırdıkları (1 Kullanıcı)

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
[FONT=arial,helvetica,sans-serif]

[/FONT]Kuranda Namazla İlgili Ayetler
TA-HA SURESINDEN
14- Şüphesiz ben Allah'ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl.

132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kılmalarını emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Güzel akibet takva sahiplerinindir.

ENBIYA SURESINDEN
73- Onları buyruğumuz altında (insanlara) doğru yolu gösterecek önderler kıldık. Kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.

MÜ'MİNUN SURESINDEN
2- Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler.

9- Ve onlar ki, namazlarını muhafaza ederler.

HAC SURESINDEN
35- Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.

78- Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!

NEML SURESINDEN

3- Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

NUR SURESINDEN

37- Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.

56- Hem namazı kılın, zekatı verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz.

RUM SURESINDEN

31- Başkasından geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşriklerden olmayın.

NAMAZIN HİKMETLERİ (NAMAZ VE SAĞLIĞIMIZ)

Müslüman, namazı Allahü teâlânın emri olduğu için kılar. Rabbimizin emrlerinde birçok hikmet, fayda vardır.

Yasaklarında da birçok zararların olduğu muhakkaktır.
Bu fayda ve zararların bir kısmı bugün tıp mütehassıslarınca tesbit edilmiş durumdadır.

İslâmiyyetin sağlığa verdiği önemi, hiçbir din ve düşünce vermemiştir.
Dînimiz, ibâdetlerin en üstünü olan namazı, ömrümüzün sonuna kadar kılmayı emr etmiştir.

Namaz kılan, sağlık için olan faydalarına da elbette kavuşur.
Namazın sağlık yönünden sağladığı faydalardan bazıları şunlardır:


1- Namazda yapılan hareketler yavaş olduğundan kalbi yormaz ve günün muhtelif saatlerinde olduğu için insanı devamlı dinç tutar.

2- Günde başını seksen defa yere koyan bir kimsenin beynine ritmik olarak fazla kan ulaşır. Bu yüzden beyin hücreleri iyice beslendiğinden hâfıza ve şahsiyet bozukluklarına, namaz kılanlarda çok daha az rastlanır. Bu insanlar daha sağlıklı bir ömür geçirirler. Bugün tıpta “demans senil” denilen bunama hastalığına uğramazlar.


3- Namaz kılanların gözleri, muntazam olarak eğilip-doğrulmakdan ötürü daha kuvvetli kan deveranına mâlik olur. Bu sebeple göz içi tansiyonunda artma olmaz ve gözün ön kısmındaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Gözü “katarakt” veya “karasu” hastalığından korur.


4- Namaz kılmakdaki izometrik hareketler, midedeki gıdaların iyi karışmasına, safranın kolay akmasına ve dolayısıyla safra kesesinde birikinti yapmamasına, pankreastaki enzimlerin kolay boşalmasına yardımcı olacağı gibi, kabızlığın giderilmesinde de rolü büyüktür. Böbreğin ve idrar yollarının iyice çalkalanmasından, böbrekte taş teşekkülünün önlenmesine ve mesanenin boşalmasına da yardımcı olmaktadır.


5- Beş vakit kılınan namazdaki ritmik hareketler, günlük hayatta çalıştırılamıyan adale ve eklemleri çalıştırarak, artroz ve kireçlenme gibi eklem hastalıklarını ve adale tutulmalarını önler.


6- Vücut sağlığı için temizlik muhakkak lâzımdır. Abdest ve gusül, hem maddi, hem de manevî bir temizliktir. İşte namaz, temizliğin tâ kendisidir. Zirâ hem bedenî, hem de rûhî temizlik olmadan namaz olmaz. Abdest ve gusül bedenî temizliği sağlar. İbâdet görevini yerine getiren bir kimse, rûhen dinlenmiş, temizlenmiş olur.


7- Koruyucu hekimlikte, muayyen zamanlarda yapılan beden hareketleri çok mühimdir. Namaz vakitleri, kan dolaşımını tazelemek ve teneffüsü canlandırmak için en uygun vakitlerdir.
8- Uykuyu tanzim eden önemli unsur namazdır. Hattâ vücûtta biriken statik (durgun) elektriklenme, secde yapmakla topraklama yapılmış olur. Böylece vücut tekrar zindeliğe kavuşur.




 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
32
Konum
İstanbul
allah razı olsun kardeşim
cok güzel bi paylaşım olmuş
emeğine saglık :T
allaha emanet olun
selam ve dua ile...
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Abdest almanın vücuda kazandırdığı sağlık ve farnsız bir doktor

Abdest almanın vücuda kazandırdığı sağlık ve farnsız bir doktor

DEĞERLİ ARKADAŞLARIM !

Kendi araştırması ile İslâmı tanıyan ve müslüman olan bir Fransız doktoru, 1962 yılında umre için Mekke'ye gelmişti. Bir gece yatsı namazından sonra Harem-i Şerif'te, altın oluğun karşısında, neden ve nasıl müslüman olduğunu anlatmıştı. Anlatırken çok duygulanan ve zaman zaman ağlayan doktor, dinleyenleri de duygulandırmış ve ağlatmıştı.

Unutamadığım o geceyi yeniden yaşamak ve siz okurlarımla paylaşmak istedim.

Aradan uzun yıllar geçtiği için, anlattıklarını aynen aktarmam imkânsız. Aklımda kaldığı ölçüde yazmaya çalışacağım.

1950-1954 yılları arasında Cezayir'deki bir Fransız hastanesinde çalışan doktor, bazı müslüman hastaların belirli vakitlerde lâvabonun başında ayrı bir tür temizlik yaptıklarını görmüş ve ilgisini çekmiş.

İçinden gelen bir duygu ile hiç görmediği bu temizlik türünü ayrıntıları ile incelemeye karar veren doktor bakmış ki; önce eller, sonra sırası ile ağız, burun, yüz ve kollar dirsekleri ile birlikte üçer defa yıkanıyorlar.

Baş, kulaklar ve ense ıslak el ile birer defa sıvazlanıyorlar ve son olarak ayaklar, parmak araları ve topukları ile bir defa yıkanıyorlar.

Bu gördüklerini ayrıntıları ile izleyen ve gerekli notları alan doktor, işi biraz daha ileri götürmeye karar vermiş ve müslümanların bu temizlikten sonra ne yaptıklarını araştırmış.

Karşılaştığı görüntüler doktoru şaşkına uğratmış. Aynı yöne dönen müslümanlar, sessiz ve sakin bir ortamda ellerini bağlayıp Allah'a ibâdet ediyorlar.

Bu gördüklerinden etkilenen doktor, o gece hemen uyuyamamış ve ellerde başlayıp, ayaklarda tamamlanan bu değişik tür temizlik sistemini düşünmeye başlamış.


Önce eller, neden?

Eller, temizlik âleti olduğuna ve diğer organlar onlarla temizleneceğine göre, öncelikle ellerin temizlenmesi doğal ve zorunlu.

Sonra ağız?

Balgam ve tükrük gibi salgıların ve bu salgılarla, diş aralarında yuvalanan mikropların, bol su ile üç defa çalkalanıp dışarı atılması çok yerinde ve gerekli bir temizlik.

Sonra, burun?

Üç defa bol su ile yıkanan ve her yıkamada sert sümkürme ile mikroplardan ve sümük denilen pis ve yapışkan salgıdan arınan burun, solunum görevini rahatlıkla yapabiliyor.

Günde beş defa tekrarlanan ve dünyada yanlız müslümanlarca uygulanan bu temizlik sistemi ile, burun sürekli temizleniyor ve solunum yolu açık tutuluyor.


Sonra, yüz ?

Ağız ve burun yüze dahil olmakla birlikte, önce onların yıkanması, önce alt yapının temizlenmesinden kaynaklanıyor.

İki avuçla yıkanan yüz, sıcak havalarda aşırı tuzlu ve mikroplu terden arındırılıyor, soğutma eylemi ile aşırı terleme önleniyor ve kan basıncı başka noktalara çekiliyor. Soğuk havalarda, soğuk su ile yıkanan yüzlerin direnci artıyor.

Sonra, kollar?

En çok çalışan, en çok kirlenen ve yorulan kollar, üç defa yıkanınca hem temizleniyor, hem su masajı ile dinlendiriyor.

Sonra, baş?

Doktor burada duruyor ve düşünüyor. Diğer organlar yıkandığı halde, baş neden yıkanmıyor?

Soğuk havalarda ve özellikle soğuk ülkelerde yaşayan müslümanların, günde beş defa başlarını yıkamaları halinde, bunun bir cinnet olabileceğini ve en güzel uygulanabilir sistemin, başların mesh edilmesi olduğunu kabulleniyor.

Sonra, ayaklar?

Tüm dünyada önemsenmeyen ve ihmal edilen temizliklerin başında, ayak temizliğinin geldiğini düşünüyor.

Müslümanların dışında, belirli aralıklarla ve düzenli bir şekilde ayak temizliği yapanları görmedim diyor.


Müslümanların abdest dediği bu temizlik sisteminin tüm insanlarca uygulanmasının çok yararlı olacağı kanısına varan doktor, sabah yatağından kalkınca, tüm ayrıntılarına özen göstererek abdest alıyor ve ilk uygulamaya kendinden başlıyor.

Abdest aldığı anda başında hafiflik, bedeninde zindelik, sinir sisteminde rahatlık, kalbinde sükûn ve gönlünde huzur oluştuğunu gören doktor, müslümanların abdest dediği bu temizlik sisteminin, temizliğin ve sağlığın ötesinde ruhsal ve psikolojik açılardan da yararlı olduğuna inanıyor.

Abdestten aldığı ruhsal güçle adım adım İslâma yaklaşan ve demir gibi sağlam irâde gücüne sahip olan doktor, din değişimi gibi en büyük ruhsal devrimi başarmada çok zorlanıyor.

Aklı ile fanatik hristiyanlığın arasında gidip gelirken ve kararsızlıktan bunalıma sürüklenirken, Allah'ın hidâyeti erişiyor ve eline Fransızca'ya çevrili bir Kur'an meâli geçiyor.

Eline aldığı Kur'an meâlini gelişi güzel açınça, Meryem sûresinin 75. ayeti ile karşılaşıyor.

"Meryem oğlu Mesih (Hz. İsa) ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Annesi (Meryem) sıddikadır. İkisi de yemek yerlerdi. Bak! Ayetlerimizi onlara nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak! (düşün) Onlar gerçeklerden nasıl çevriliyorlar."

Doktor bu ayetin karşısında şaşkına uğruyor. O âna kadar ilâh olarak kabullendiği Hazreti İsa ve Annesi'nin yemek yediklerini, su içtiklerini ve sonra bunları tuvalete boşalttıklarını düşünüyor.

Ekmeğe, yemeğe, suya ve havaya muhtaç olanların ilâh olamayacağı kanısına varıyor.

Gönlünden kaynaklanan ve irâde gücünü aşan bir kararla doğruca Cezâyir müftülüğüne gidiyor. Anlamını bilerek ve inanarak Kelime-i Şehâdet getirerek müslüman oluyor ve Talhâ adını alıyor ve sonra oturup doyasıya ağlıyor.
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
allah razı olsun kardeşim
cok güzel bi paylaşım olmuş
emeğine saglık :T
allaha emanet olun
selam ve dua ile...


Amin kardeşim Rabbim cümlemizden razı olsun
katılımınız için ben teşekkür ederim
selametle kalın en güzele emanetsiniz


Namaz, insanlığa son din olarak getirilen İslam’ı ayakta tutan direğin adı. Ve yine namaz Kur’an da kendinden defalarca söz edilen en mühim ibadetin adı. Namaz, eklemlerin kırılıp doğrulması ya da kasların uzayıp kısalmasından çok daha öte bir hayat reçetesi. Hayatı anlamlı ve sebebine layık olmaya değerli kılan. Vazgeçilmemesi ile terk edilmemesi ile haramdan zinadan içkiden kumardan ve türlü şeytan pisliklerinin tümünden arınılması kolay olan. Vazgeçilmemesi ile sonsuzluğun kapılarını açmakta sana sunulan çeşitçe bol anahtarlar.
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Namaz ve İnsan

Namaz ve İnsan

AHMET ALTUN

Namazın manevi anlamda kazandırdıklarının yanında maddi açıdan da bazı faydaları vardır. Mü’minler için tek gaye “ibadet” olsa da, Allah’ın emrettiği namazın insanlara sağladığı birçok fayda yapılan araştırmalarla gün yüzüne çıkıyor. İşte bazıları:
* İbadet için insanın evinden çıkması, diğer insanlarla konuşup sohbet etmesi, yalnızlık duygusunu taşımaması, dinî konuları düşünmesi, ibadet ve dualardaki hareketler, fiziksel problemlere önemli ölçüde engel olduğu için, vücut bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Stres ve asabiyetin sebep olduğu ve yaşlılıkla birlikte gelen hastalıklara karşı bağışıklık sistemi direnç kazanır.



* ABD’de Pensilvanya Üniversitesi Tıp Merkezi uzmanı Prof. Dr. Newberg tarafından, namaz kılan ve dua eden bir grup Müslüman’ın üzerinde yapılan araştırmaya göre, huşu içinde yapılan dua ve teemmül (meditasyon) esnasında alında, beynin ön bölgesinde karar alma mekanizmasının bulunduğu ‘Frontal Lobe’ adı verilen kısımda kan miktarı belirgin bir şekilde artıyor. Duygusal, etki-tepkiyle ilgili kararlar burada alınıyor. İnsandaki kompleks hissi ve davranış becerileri burada öğreniliyor. Araştırma sonuçlarına göre, düşünce, tefekkür ve Allah’a yönelme anında insan kendini Allah’a daha yakın hissediyor, yüce duygular taşıyarak huzur ve sükûn buluyor. (Newsweek dergisi, 7 Mayıs 2001. Religion And The Brain)

 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Esselamun aleyküm değerli kardeşim,
Emeğine sağlık,
Namaz vücudumuzun direnç kaynağı..
Namaza sıkı sıkı sarılıp, onu vaktinde kılanlardan olalım inşallah.
Selametle..
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Esselamun aleyküm değerli kardeşim,
Emeğine sağlık,
Namaz vücudumuzun direnç kaynağı..
Namaza sıkı sıkı sarılıp, onu vaktinde kılanlardan olalım inşallah.
Selametle..

aleyküm selam hasgül kardeşim
allah (cc) razı olsun kardeşim
katılımınıza çok sevindim
selametle kalın
Rahmana emanetsiniz

NAMAZDA HUŞU AÇISINDAN İNSANLAR 5 KISIMDIR

Birinciler
Zalimler,bunlar kendi kendilerine zulmedenlerdir.Onlar namazın abdestinide,vaktini de,hudud ve erkanınıda zayi etmişlerdir.

Ikinciler


Bunlar abdeste,vakitlere,hudud ve zahiri erkana riayet etmişler ancak şeytanın vesvesesini def etmeye çalışacaklarına,kendilerini vesveseye kaptırmış hayallerde kaybolmuşlardır.

Üçüncüler

Bunlar namazın hudud ve zahiri erkanına riayetle birlikte şeytanın vesveselerini defetmek icin gayret gösterenlerdir.Bu adam düşmanı karşısında var gücüyle cihad eder ki,namazı mahvolmasın.işte bu adam bir vakitte hem namaz hem de cihad ile meşguldur.

Dördüncüler

Bunlar namaza kalktıklarında namazın hudud ve erkanına mükemmel derecede riayet ederler.Kalplerini de namazda hazır tutarlar.bütün çabaları namazı tam ve mükemmel bir şekilde eda etmektir.Kalpleri de namaza Rablerinin ibadetine gark olmuştur.

Beşinciler

Bunlarda 4.cüler gibidir.Ayrıca o kalbi yüce Allahın önünde kurban etmiştir.kalp gözüyle Allah´a bakmaktadır.Sanki o yüce zati gözüyle görüyormuşcasına ondan korkar,kalbi muhabbet ve onun azametiyle doludur.Onunla Rabbi arasındaki perdelerin hepsi kalkar.Işte bu adam kelimenin tam anlamıyla namazda Rabbi ile meşguldur.

*Birinciler cezalandırılmaya mustehaktır.
*Ikinciler hesaba çekilmeye...
*Üçüncüler mağfiret elde ederler.
*Dördüncüler ecir ve sevaba ererler.

*Beşinciler ise Rablerine yakınlaştırılmış kullardır.

onların gözlerinin serinliği namaz iledir.dünyada her kimin gözünün serinliği namaz olursa ahirette Allaha yaklaşmak ile gözü serinleyecek olan onlardır.Hatta daha dünyada iken Allah yaklaşarak göz serinliğine kavuşurlar.Kime bu hal nasip olursa o kişiyi görmekle gözler serinliğe kavuşur.

Namazı dosdoğru kılanlardan olabilmek temennisiyle ...

 

Erzurumli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
1,455
Tepki puanı
1
Puanları
0
Esselamu aleykum,

Kıymetli kardeşim çok güzel bir paylaşım olmuş insan etkileniyor gayreti artıyor kendi hatalarını düşünme fırsatı buluyor bu tip çalışmaların devamı dileğimle HAK TEALA sizden razı olsun...
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Esselamu aleykum,

Kıymetli kardeşim çok güzel bir paylaşım olmuş insan etkileniyor gayreti artıyor kendi hatalarını düşünme fırsatı buluyor bu tip çalışmaların devamı dileğimle HAK TEALA sizden razı olsun...
allah cc sizdende razı olsun değerli kardeşim
konuya iştirakinizden dolayı çok mutlu oldum
Rabbim hakkıyla ihya edebilmeği nasip etsin
Selametle kalın
Rahmana emanetsiniz

 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
vay be.namaz hakkında bilmediğimiz neler ne güzel şeyler varmış.madden ve manen değeri çok büyük olan namazımızı inş hiç bırakmayız.ve huşu içerisinde en güzel şekilde kılmayı hepimize nasip eder inş Rabbim.SELAMETLE KAL GÜZEL KARDEŞİM...
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
vay be.namaz hakkında bilmediğimiz neler ne güzel şeyler varmış.madden ve manen değeri çok büyük olan namazımızı inş hiç bırakmayız.ve huşu içerisinde en güzel şekilde kılmayı hepimize nasip eder inş Rabbim.SELAMETLE KAL GÜZEL KARDEŞİM...

Amin kardeşim ne güzel dileklerde bulunmuşsunuz
Namaz, kulluk bilincinin zirve yaptığı duraktır. Bir insanın yükselebilecek olduğu en büyük makam, kulluk makamıdır. Namaz işte bizi buraya taşır. Bir insan kendini “kul” olarak kabul etmiyorsa, ne olarak kabul ederse etsin, fark etmez. O artık nefsinde ilahların çarpıştığı bir savaş meydanındadır ve “barış” denen nimetten de çok çok uzaklardadır.

06un8.jpg


 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Rahmana sesleniş

Rahmana sesleniş

NAMAZI ANLAMAK







Rum 30 - O halde sen, batıl dinlerden uzaklaşarak yüzünü ve özünü, hak din olan İslâm’a yönelt; ki insanları bu din üzerine yaratmıştır.

Allah’ın yaratışında değişme yoktur, dosdoğru sabit din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler.

Yüce Allah bizleri ruhen ve bedenen bulunduğumuz bu mükemmel din üzere yarattığını ayette de açıkça beyan etmektedir.
Bu önemli neden üzere bizlerin dinimizin kurallarını sıkı bir bağlılıkla icra etmemiz gerekmektedir.
İnsanoğlunun beden ve ruh ihtiyaçları olan bu fiiliyatları Rabbimiz, ciddiyetini kavrayıp sahip çıkmayacağımızı bildiği için, üzerimize farz kılmıştır.
Küçük bir benzetme ile evlatlarımıza bizlerin sobadan uzak durmaları, ödevlerini yapmaları, yemeklerini bitirmeleri, dişlerini fırçalamaları, erken yatmaları ve benzeri temel ihtiyaçlarını, kimi zaman cezalandırma pahasına da olsa, onlara zorunlu kılmamız gibidir. Bu zorunluluk ve cezalandırmalar, üzerine titrediğimiz, çocuklarımızın kendileri için neyin iyi ve doğru olduğunu kavrayamadıkları içindir.
Sadece namazın Doktorlar ve Psikologlar tarafından kabul edilmiş faydalarından bazıları şunlardır:

a) Artan enerji ve canlılık

b) Daha derin sükûnet ve iç huzur

c) Daha iyi çalışan bir sindirim sistemi

d) Düşünce berraklığı ve dikkatini yoğunlaştırma yeteneği

e) Daha gevşek kaslar, daha iyi bir duruş, baş ağrısı dâhil acı ve ağrılardan kurtulmak

f) Bağışıklık sisteminin gelişmesi ve hastalıklardan kurtulmak

g) Daha derin, tatmin edici uyku

h) İlişkileri idare etme becerisinde artış

i) Stres ve sorunlarla baş etme yeteneğinde artış

J) Daha gelişmiş bir sezgi ve yaratıcılık düzeyiDaha verimli (şuurlu) bir namaz için Arapça kullandığımız ifadelerin Türkçe manalarını ezberleyebiliriz.






Allahu Ekber - Allah En Yücedir.



Subhaneke: Ey Allah 'ım, Seni Tespih Eder, Bütün Noksanlıklardan Uzak Tutar, Sana Hamd Ederim. İsmin Pek Mubarek, Şanın Pek Yücedir. Senden Başka İlah Yoktur.

Euzubillahimineşşeytanirraciim
- O Koğulmuş Şeytandan Allah 'a sığınırım .


Bismillahirrahmanirrahim - Rahman Rahim Olan Allahın Adı İle.


Elhamdulillahi Rabbil Alemin - Bütün Olmuş ve Olacak Hamd ve Sena Tam ve Kemaliyle Alemlerin yaratıcısı,besleyip Kemale Erdiricisi Olan Allah 'adır .


Er Rahman Er Rahim - Dünyada Bütün Mahlûkata, Ahirette ise Yalnız Müminlere Merhamet Edendir.


Malikiyevmuddiin - Ceza Gününün Sahibidir.


İyya Kena budu ve İyya Kenestaiin - Ancak Sana İbadet Ederiz ve Yalnız Senden Yardım İsteriz.


İhtinassıratelMustakiim - Bizi Doğru Yola İlet.


Sıratelleziine En Amte Aleyhim Gayril Mau Duu Bi Aleyhim Veleddaaaliiin - Kendilerine Nimet Verdiğin Kimselerin Yoluna, Gazaba Uğrayanların ve Sapıklarınkine Değil.
Amiin - Allah 'ım Kabul Buyur .

Subhane Rabbiyel Azim - Övgü ve Yücelik Çok Büyük Olan Allahımındır.

SemiAllahulimen Hamideh - Allah Hamd Edeni İşitir.


Allahumme Rabbena Lekel Hamd - Rabbim Olan Allah Hamd Yalnız Sanadır.


Subhane Rabbiyel A 'la - Övgü ve Yücelik En Yüksek Olan Allahımındır.
Et-Tahiyyatü Lillahi - Sena, Selam ve Merhaba Sana Ey Yüce Rabbim!


Ve 's-Salavatü - Niyaz, Dua, Yalvarış Sana Ey Yüce Rabbim


Ve 't-Tayyibat - Arınmışlığın ve Güzelliğin En Hoşusun, Senden Güzel, Senden Hoş ve Arınmış Olamaz.


Es-Selamu Aleyke Eyyühen-Nebiyyü ve Rahmetullahi ve Berekatühu - Bu Selam Rahmetim ve Bereketim İlavesiyle Senin Üzerine Olsun, Ey Peygamberim!


Es-Selamu Aleyna ve A 'la İbadillahi 's Salihin - Yarabbi, Bu Selam Bizim ve Salih Kulların Üzerine Olsun.


Eşhedüen La İlahe İllallah - Şahidimki Allah 'dan Başka İlah Yoktur .


Ve Eşhedüenne Muhammeden Resul Allah - Ve Şahidimki Muhammed Allah 'ın Resuludur.
Es Selamu Aleykum ve Rahmetullah - Allah 'ın Selamı, Rahmeti Üzerinize Olsun.





Fatiha Süresi, eski İstanbul il müftüsü rahmetli Ali Fikri Yavuz beyefendinin mealinden alınmıştır. Et-Tahiyyatü, Subhaneke ve ara ifadeler rahmetli milletvekilimiz Haluk Nurbaki beyefendinin kitabından alınmıştır.​
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
namazın esrarı

namazın esrarı

Namazın Esrarı

namaz_siyah.jpg


Namaz, Allah teâlâ'ya yalvarışın yeri ve hâlis sevginin madenidir. Esrarın meydanları namazda genişler ve ruhların ışıkları onda parıldar. (Sadık Dânâ, Altınoluk sohbetleri, c. 5 s. 79)

Namazın bir şekli bir de ruhu vardır ki, her bir şartını rüknünü yerine getirmekle ruhuna eriler. Mesela namazın şartlarından birisi olan abdestin her bir farzında, sünnetinde, edebinde namazın dosdoğru kılınmasına insanı hazırlayan bir sır ve işaret vardır.
Abdestle dış organları temizleyen ve günahlardan arındıran kul, namazda nefsini ma'siyetlerden tezkiye, kalbini de kin, nefret, haset... gibi manevi hastalıklardan tasfiye eder. Namazda vücudunu Kabe-i Muazzama'ya çevirdiği gibi, kalbini de bütün varlığıyla Allah'a yöneltir. Hangi namazı kıldığını ve kimin huzurunda bulunduğunu hatırlar.

Namazda "Allahü Ekber" diye tekbir alarak başlarken, "en büyük" vasfıyla Allah'ın büyüklükte eşsiz olduğunu, hiçbir mahlukun ibadetine olmadığını düşünür ve Allah'ın büyüklüğünü ve azametini de kalbinde hisseder.

Ellerini kulaklara kadar kaldırmak, kulun dünya işlerinin hepsini geriye atarak, dünyaya sırt çevirdiğine ve bütünüyle Allah'ın huzuruna vararak ilahi münacata yöneldiğine işarettir.
Tekbirden sonra kulun, efendisi önünde dikildiği gibi Allah'ın huzurunda durur. Ellerini bağlayarak gözlerini yere diker. Hiçbir uzvu kımıldamadan tam bir edeple "Sübhaneke" duasını okur.

Tekbir Allah'ın huzuruna girmeye bu dua da Onunla konuşmaya başlamak olur.
Daha sonra şeytanlar, vesveseleriyle kalbi huzurdan ayırmaya, insanı şaşırtmaya çalıştıklarından; namaza girişin arkasından " Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım" diyerek gizli düşmanlar olan bu varlıkların şerrinden Allah'ın himayesine sığınır ve rahman ve rahim olan Allah'ın yüce ismiyle Fatiha suresini okumaya başlayarak Allah ile konuşmak şerefini kazanır. Artık kul, Allah ile mükâlemenin sonsuz lezzetini tadar. Bu süredeki mübarek duaların kabulü için "Amin" diyerek sözünü bitirir.

Biraz daha Kur'an okuduktan sonra onu yüce zatını saygıyla anıp tekbir getirerek rükûa varır. Rükûda kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayıp, bütün varlıkların kendisine muhtaç olarak sığındığı yüce rabbini "sübhane rabbiyel-azim" yani (yüce rabbimi tenzih ederim) diyerek azamet ve vakar duygusu ile üç defa tespih eder. Kul, bu hareketiyle "Rabbim! Günahkar vücudum senin huzurunda ve önünde eğilmiştir. Şüphesiz Sen ululuk sahibisin, Senin ululuğun önünde ben başımı eğiyorum." Demek ister.

sonra rükûdan doğrulur Rabbine hamdını sunar, tekrar tekbir alarak alnını yere koyar. Saygısı son haddine varınca üç defa "sübhane rabbiyel-ala" yani (en yüce olan rabbimi tenzih ederim) diyerek yüce rabbinin büyüklüğünü düşünerek arkası arkasına tespihlerle anar. Bunun arkasından, Rabbine, büyüklüğüne layık bir şekilde hakkıyla ibadet edemediğini itiraf ederek tekbirle başını secdeden kaldırır (Hüseyin Cisri Efendi, Risale-i Hamidiyye, s 115).

Fakat secdeden başını kaldırınca, secde halinde daha şerefli ve faziletli bir ibadet olmayacağını düşünerek bir kere daha secdeye varır ve secde etmekten kaçınan şeytana tabi olmayacağını kuvvetle ifade etmek ister. Kul bu secdeleriyle şöyle söylemiş olur. "Ey rabbim! Benim bu en değerli ve şerefli organlarım senin huzurunda, senin bana lütfedip merhamet etmen için yerlere kapanmıştır."

Artık başını secdeden kaldırarak ta'zimle oturur. Ettahiyyatü'yü okurken; bir taraftan ondaki engin manaları tefekkür eder, diğer taraftan Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in miracından bir nasip almaya çalışır. Zira secdeden sonra teşehhüdde, enaniyyet perdelerinden kurtulmaya işaret olduğu gibi, Rabbani cezbelerle Hakkın cemalini görmeye vasıl olma işareti de vardır. (Ramazanoğlu Mahmut Sami, Bakara suresi tefsiri, 28)
Daha sonra , namazı ümmetine bir hibe olarak getiren Peygamber-i zişana selam okur. Selam verirken sağdaki ve soldaki meleklere de selam verdiğini hatırlar. Sağa, sola selam verişte iki dare selam vermeye işaret bulunduğu gibi, sağdan cennet nimetlerine, soldan da lezzet ve şehvetlere davet eden her cahil davetçiye selama işaret vardır. Şekilciler namazı edadan selamla çıkarlar. Hakikat ehli ise, selamla namazı devam ettirmeye girerler. Nitekim
Allah Teala: Onlar namazlarına devam ederler. Buyurmaktadır. (Mearic, 23)

Kulun Allah karşısında acizliğini sunan ilk hareketi, ellerini bağlayarak saygıyla durmasıdır. Bu ilerleyerek Allah'ın huzurunda baş eğme (Rükû) şeklinde gelişir. Bu, daha da ilerleyerek onun huzurunda yere kapanmak, başını yere koymak, alnını yere yapıştırmak (secde) şeklini alır. Namazın tamamı işte bu saygı ve duygudan ibarettir. Namazın dış görünüşü içersindeki ruh budur. Bu yüzden de namaz, dünya ve ahiret saadetinin, huzurunun esasıdır.

Kaynak: Osman ERSAN
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
haydi namaza haydi kurtuluşa

haydi namaza haydi kurtuluşa

namazın vacibleri



Namazın Vâcibleri
Namaza “Allâhü ekber” lafzı ile başlamak,
Fâtiha-i şerîfe okumak,
Fâtiha’dan sonra bir sûre veya kısa bir sûreye muâdil olacak kadar âyet okumak,
Kırâeti evvelki iki rek’ata tahsis etmek,
İki secdeyi birbiri ardınca yapmak,
Tâdil-i erkâna riâyet etmek. Yâni rükû ve secdeden doğrulunca ve diğer rükünler arasında mafsallar mutmain (her âzâ kendi mahallinde müstekar) oluncaya kadar beklemek,
Ka’delerde et-Tehıyyâtü okumak,
Namazın sonunda selâm vermek,
Öğle ve ikindi namazlarının farzlarında Fâtiha ve sûreleri gizli (sessiz) okumak,
Sabah, akşam ve yatsı farzlarıyla cuma ve bayram namazlarında imam olan kimse, Fâtiha ve sûreleri cehrî (sesli) okumak,
Üç veya dört rek’atli namazlarda ikinci re’katten sonra oturmak,
Fâtiha’yı, zamm-ı sûre veya âyetten evvel okumak,
Namazda sehven terk edilen vâciplerden dolayı sehiv secdesi etmek,
Vitir namazında kunut okumak,
Secdeye alın ile birlikte burnunu da yere koymak.
 

ahde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2009
Mesajlar
590
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ISLANDI SECCADEM GÖZ YAŞLARIMLA

Artık başını secdeden kaldırarak ta'zimle oturur. Ettahiyyatü'yü okurken; bir taraftan ondaki engin manaları tefekkür eder, diğer taraftan Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in miracından bir nasip almaya çalışır. Zira secdeden sonra teşehhüdde, enaniyyet perdelerinden kurtulmaya işaret olduğu gibi, Rabbani cezbelerle Hakkın cemalini görmeye vasıl olma işareti de vardır. (Ramazanoğlu Mahmut Sami, Bakara suresi tefsiri, 28)
Daha sonra , namazı ümmetine bir hibe olarak getiren Peygamber-i zişana selam okur. Selam verirken sağdaki ve soldaki meleklere de selam verdiğini hatırlar. Sağa, sola selam verişte iki dare selam vermeye işaret bulunduğu gibi, sağdan cennet nimetlerine, soldan da lezzet ve şehvetlere davet eden her cahil davetçiye selama işaret vardır. Şekilciler namazı edadan selamla çıkarlar. Hakikat ehli ise, selamla namazı devam ettirmeye girerler. Nitekim
Allah Teala: Onlar namazlarına devam ederler. Buyurmaktadır. (Mearic, 23)


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt