Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

namaz kılacaktım (1 Kullanıcı)

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
O ALTMIŞ YAŞLARINDAYDI...
Dostum Zerrin Hanımın teyzesiydi…
Hayatı yaşamayı, gezip eğlenmeyi pek severdi.
Ona göre insan dünyaya bir kez gelmişti. Öyleyse hayatın tadını çıkarmalıydı.
Bu sebeple İslâmî hayatla arası yoktu. Ona göre insanlar ihtiyarlayıp beli büküldüğü zaman namaz kılmalı ve örtünmeliydi.
Yeğeni Zerrin örtündüğü zaman şok olmuştu. Onu bu hayattan sürekli uzaklaştırmaya çalıştı:
“Kızım sen daha çok gençsin. Bu yaşta öcüler gibi nasıl kapanıyorsun. Hem kocan seni beğenmez. Eskisi gibi süslen püslen. Bu ne, temizlikçi kadınlara dönmüşsün.” deyip, Zerrin Hanım’ı vazgeçirmeye çalışıyordu. Zerrin Hanım ise:
“Teyzeciğim, eşim benim bu halimden memnun. Onun gözü şimdiye kadar başka kadınlarda olmadı ki, bundan sonra olsun” diyerek itiraz ederdi. Fakat teyzesi ikna olmaz itirazını sürdürürdü:
“Şimdiye kadar güzeldin. Şimdi güzelliğini kapattın. Onun için eşinin gözü başka kadınlara kayabilir.”
“Ablam açık, ama kocası her gün bir kadınla geziyor. Buna ne diyeceksin? Eğer bir erkek başka kadına ilgi duyarsa bunu ancak dini duyguları engelleyebilir. Zaten dinimizde bir erkeğin başka kadına başka gözle bakması haram.”
Aslında Zerrin hanımın teyzesi kendisini çok seviyordu.. Kendine göre kurtulmasını istediğinden üstüne düşüyor, yeni tarz hayatından vazgeçirmeye çalışıyordu.
Bu yüzden karşılıklı konuşmaların ardı arkası kesilmiyordu:
“Sen daha çok gençsin yavrum, hele bir yaşlan. Hacca gider günahlarını affettirir, örtünürsün.”
“Peki teyzeciğim, ya hacca gidemeden, yaşlanmadan ölürsem?”
“Canım bu yaşta ölümü düşünme”
“Ya ansızın gelirse?”
Zerrin’in teyzesi sıkıştığında saldırganlaşıyordu:
“Senin kafan örümceklenmiş. Ne yapsak içine bir şey girmiyor. Hiç aynaya bakmıyor musun? Eski Zerrinle yenisi arasındaki farkı görmüyor musun? Allah aşkına kızım kendini neden kandırıyorsun. Sinema yok, tiyatro yok, dans yok, müzik yok. Peki bu nasıl zevk almak?”
“Zamanında hepsini yaptım teyze. Ama itiraf ediyorum, şimdiki hayatım çok daha zevkli.”
“Eşin nasıl da seni böyle geri kafalı yaptı? Beynini yıkadı?”
“Yapma teyzeciğim. Uzun sandığın hayat çok kısadır. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Sonra sen de pişman olursun. Gel sen de Allah’a kul ol.”
“Neee. Senin gibi öcü mü olacağım. Hele dur daha çok var.”
“Bir gün iş yerimde kadınlık gururumun kırıldığını hatırlıyorum. İşe makyajsız gitmiştim. O gün yabancı misafirler firmayı gezmeye gelecekmiş. Müdür yanıma gelip
“Zerrin Hanım bugün o muhteşem güzelliğiniz neden yok?” dedi. Ben de:
“Güzelliğimin işimle ne alâkası var?” dedim. Bana:
“Efendim, siz bizim iş yerimizde vitrinimizsiniz. Sizin güzel olmanız gerek.”
“Ben bir iş yaptığımı sanıyordum. Adamlar beni meğer bir süs eşyası, dekor olarak görüyorlarmış!Artık örtüm sayesinde bu tür aşağılanmaktan kurtuldum.”
“Bunlar sana şimdi heyecan verir ama sonra usanırsın.”
“Bu geçici bir heves değil teyze. Bak dilersen sana bir şey okuyayım:
“Dünya durmuyor gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak ihtiyarlık şafağı kulaklarının üstünde doğmuştur. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda yerleşmeğe hazırlanan hastalıklar ölümün keşif kollarıdır. Ama ebedî ömrün önündedir. O ömürde göreceğin lezzet, ancak bu fani ömürde çalışmalarına bağlıdır. Senin o sonsuz ömürden hiç haberin yok. Ölüm seni uyandırmadan uyan.”
“Sen bunları nereden okuyorsun?”
“Said Nursi’nin Kur’an tefsirinden.”
“Eyvah, nereden buldun bu kitapları? Yoksa sen nurcu mu oldun? Konuşmalarından belliydi zaten. Demek nurculara karıştın ha?”
Teyzesi, toplumda yalan yanlış dolaşan kanaatlerini bir bir sayıp dökmeğe başladı:
“Eskiden beri biz gazetelerde nurculuğun fena bir şey, “irticai” faaliyetler olduğunu okurduk. Said-i Nursi’nin bütün hayatı hapiste geçmiş. Tehlikeli ve suçlu olmasa hapse atarlar mıydı?”
“Teyzeciğim, tüm kulaktan dolma yanlış bildiklerini gerçek sanıyorsun. Oysa piyasada çok silik söz dolaşıyor. Peygamberimizi de yurdundan göç etmek zorunda bırakmadılar mı?. Peki peygamberimiz tehlikeli ve suçlu olduğu için mi onca zulmü yapmışlar? Üstelik Said Nursi’ye açılan bütün davalar beraatla sonuçlanmış. Bunu da biliyor muydun?”
Teyze saplantılarından bir türlü vazgeçmiyordu:
“Bak evlâdım böyle şeylerle uğraşma. Sana ne nurculuktan, sana ne Said Nursi’den. Şu üç günlük dünyada ye, iç, eğlen.”
“Peki insanın dünyaya gönderilişinin bunlardan başka bir gayesi yok mu? Nereden gelip nereye gittiğini, onu bu dünyaya göndereni düşünmesin mi? Yaratıcının emirlerine göre yaşamasın mı?”
“Canım dedim ya bu işi yaşlanmaya bırak. Sonra gençliğin gider, pişman olursun.”
Zaman böyle akıp giderken, Zerrin hanım arada gelip olan biteni benimle paylaşıyordu. Son görüştüğümüzde teyzesi ile ilgili çok farklı şeyler söyledi:
“Teyzemle bu tartışmalarımız sürüp giderken aradan az zaman geçti ve teyzem ne yazık ki kansere yakalandı!
Artık bütün gün yatıyordu. Hastaneye kaldırılmıştı. Ziyaretine gittim:
“Teyze” dedim. “Benden bir istediğin var mı? Sana nasıl yardımcı olabilirim?”
Teyzem yüzüme çaresiz ve pişmanlık dolu gözlerle baktı:
“Zerrin otur yanıma,” dedi.
Titreyen elleriyle ellerimi tuttu. Derin bir “ah!” çekti. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Bütün vücudu sanki büyük bir fırtınaya tutulmuştu. Kesik hıçkırıklar arasında:
“Sen haklıymışsın.” dedi. “Gerçekten hayat çok kısaymış, dünya faniymiş. Bilmedim, bilemedim. Sanıyordum ki, Azrail benim kapımı hiç çalmayacak. Yaşlandığımda namaz kılacaktım, hacca gidip tövbe edecektim. Yanılmışım. Şimdiye kadar yaşadığım hayattan elimde sadece acılar kaldı. Şimdi sadece namazlarımı kılmak istiyorum.”
Teyzem bana yıllardır dindarlığımdan dolayı yapmadığını bırakmamıştı. Özellikle tüm felsefesini yaşlanınca örtünüp ibadet etmek üzere kurmuştu. Ama şimdi o felsefesinin iflas ettiğini, bir işe yaramadığını acılar içinde itiraf ediyordu. Ama iş işten geçmişti.
Teyzemi mahcup etmemek için başımı önüme eğdim. Ama o tüm pişmanlık dolu sözlerle itirafını sürdürdü:
“Namazlarımı kılacaktım. Ama artık günlerim sayılı. Ahhhh! Tekrar dünyaya gelsem, sadece Allah’a ibadet ederim. Ömür bitmez, yıllar tükenmez sandım. Ne olur benim için dua et.” dedi ve gözlerini yumdu..
Teyzemin çaresizlik içindeki pişmanlığı bana Üstad Bediüzzaman’ın şu ifadelerini hatırlattı:
“Eyvah, aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgar gibi uçar gider.”
Moral Dergisi, Sayı 19
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
tevhiteri

tevhiteri

O ALTMIŞ YAŞLARINDAYDI...
Dostum Zerrin Hanımın teyzesiydi…
Hayatı yaşamayı, gezip eğlenmeyi pek severdi.
Ona göre insan dünyaya bir kez gelmişti. Öyleyse hayatın tadını çıkarmalıydı.
Bu sebeple İslâmî hayatla arası yoktu. Ona göre insanlar ihtiyarlayıp beli büküldüğü zaman namaz kılmalı ve örtünmeliydi.
Yeğeni Zerrin örtündüğü zaman şok olmuştu. Onu bu hayattan sürekli uzaklaştırmaya çalıştı:
“Kızım sen daha çok gençsin. Bu yaşta öcüler gibi nasıl kapanıyorsun. Hem kocan seni beğenmez. Eskisi gibi süslen püslen. Bu ne, temizlikçi kadınlara dönmüşsün.” deyip, Zerrin Hanım’ı vazgeçirmeye çalışıyordu. Zerrin Hanım ise:
“Teyzeciğim, eşim benim bu halimden memnun. Onun gözü şimdiye kadar başka kadınlarda olmadı ki, bundan sonra olsun” diyerek itiraz ederdi. Fakat teyzesi ikna olmaz itirazını sürdürürdü:
“Şimdiye kadar güzeldin. Şimdi güzelliğini kapattın. Onun için eşinin gözü başka kadınlara kayabilir.”
“Ablam açık, ama kocası her gün bir kadınla geziyor. Buna ne diyeceksin? Eğer bir erkek başka kadına ilgi duyarsa bunu ancak dini duyguları engelleyebilir. Zaten dinimizde bir erkeğin başka kadına başka gözle bakması haram.”
Aslında Zerrin hanımın teyzesi kendisini çok seviyordu.. Kendine göre kurtulmasını istediğinden üstüne düşüyor, yeni tarz hayatından vazgeçirmeye çalışıyordu.
Bu yüzden karşılıklı konuşmaların ardı arkası kesilmiyordu:
“Sen daha çok gençsin yavrum, hele bir yaşlan. Hacca gider günahlarını affettirir, örtünürsün.”
“Peki teyzeciğim, ya hacca gidemeden, yaşlanmadan ölürsem?”
“Canım bu yaşta ölümü düşünme”
“Ya ansızın gelirse?”
Zerrin’in teyzesi sıkıştığında saldırganlaşıyordu:
“Senin kafan örümceklenmiş. Ne yapsak içine bir şey girmiyor. Hiç aynaya bakmıyor musun? Eski Zerrinle yenisi arasındaki farkı görmüyor musun? Allah aşkına kızım kendini neden kandırıyorsun. Sinema yok, tiyatro yok, dans yok, müzik yok. Peki bu nasıl zevk almak?”
“Zamanında hepsini yaptım teyze. Ama itiraf ediyorum, şimdiki hayatım çok daha zevkli.”
“Eşin nasıl da seni böyle geri kafalı yaptı? Beynini yıkadı?”
“Yapma teyzeciğim. Uzun sandığın hayat çok kısadır. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer. Sonra sen de pişman olursun. Gel sen de Allah’a kul ol.”
“Neee. Senin gibi öcü mü olacağım. Hele dur daha çok var.”
“Bir gün iş yerimde kadınlık gururumun kırıldığını hatırlıyorum. İşe makyajsız gitmiştim. O gün yabancı misafirler firmayı gezmeye gelecekmiş. Müdür yanıma gelip
“Zerrin Hanım bugün o muhteşem güzelliğiniz neden yok?” dedi. Ben de:
“Güzelliğimin işimle ne alâkası var?” dedim. Bana:
“Efendim, siz bizim iş yerimizde vitrinimizsiniz. Sizin güzel olmanız gerek.”
“Ben bir iş yaptığımı sanıyordum. Adamlar beni meğer bir süs eşyası, dekor olarak görüyorlarmış!Artık örtüm sayesinde bu tür aşağılanmaktan kurtuldum.”
“Bunlar sana şimdi heyecan verir ama sonra usanırsın.”
“Bu geçici bir heves değil teyze. Bak dilersen sana bir şey okuyayım:
“Dünya durmuyor gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak ihtiyarlık şafağı kulaklarının üstünde doğmuştur. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda yerleşmeğe hazırlanan hastalıklar ölümün keşif kollarıdır. Ama ebedî ömrün önündedir. O ömürde göreceğin lezzet, ancak bu fani ömürde çalışmalarına bağlıdır. Senin o sonsuz ömürden hiç haberin yok. Ölüm seni uyandırmadan uyan.”
“Sen bunları nereden okuyorsun?”
“Said Nursi’nin Kur’an tefsirinden.”
“Eyvah, nereden buldun bu kitapları? Yoksa sen nurcu mu oldun? Konuşmalarından belliydi zaten. Demek nurculara karıştın ha?”
Teyzesi, toplumda yalan yanlış dolaşan kanaatlerini bir bir sayıp dökmeğe başladı:
“Eskiden beri biz gazetelerde nurculuğun fena bir şey, “irticai” faaliyetler olduğunu okurduk. Said-i Nursi’nin bütün hayatı hapiste geçmiş. Tehlikeli ve suçlu olmasa hapse atarlar mıydı?”
“Teyzeciğim, tüm kulaktan dolma yanlış bildiklerini gerçek sanıyorsun. Oysa piyasada çok silik söz dolaşıyor. Peygamberimizi de yurdundan göç etmek zorunda bırakmadılar mı?. Peki peygamberimiz tehlikeli ve suçlu olduğu için mi onca zulmü yapmışlar? Üstelik Said Nursi’ye açılan bütün davalar beraatla sonuçlanmış. Bunu da biliyor muydun?”
Teyze saplantılarından bir türlü vazgeçmiyordu:
“Bak evlâdım böyle şeylerle uğraşma. Sana ne nurculuktan, sana ne Said Nursi’den. Şu üç günlük dünyada ye, iç, eğlen.”
“Peki insanın dünyaya gönderilişinin bunlardan başka bir gayesi yok mu? Nereden gelip nereye gittiğini, onu bu dünyaya göndereni düşünmesin mi? Yaratıcının emirlerine göre yaşamasın mı?”
“Canım dedim ya bu işi yaşlanmaya bırak. Sonra gençliğin gider, pişman olursun.”
Zaman böyle akıp giderken, Zerrin hanım arada gelip olan biteni benimle paylaşıyordu. Son görüştüğümüzde teyzesi ile ilgili çok farklı şeyler söyledi:
“Teyzemle bu tartışmalarımız sürüp giderken aradan az zaman geçti ve teyzem ne yazık ki kansere yakalandı!
Artık bütün gün yatıyordu. Hastaneye kaldırılmıştı. Ziyaretine gittim:
“Teyze” dedim. “Benden bir istediğin var mı? Sana nasıl yardımcı olabilirim?”
Teyzem yüzüme çaresiz ve pişmanlık dolu gözlerle baktı:
“Zerrin otur yanıma,” dedi.
Titreyen elleriyle ellerimi tuttu. Derin bir “ah!” çekti. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Bütün vücudu sanki büyük bir fırtınaya tutulmuştu. Kesik hıçkırıklar arasında:
“Sen haklıymışsın.” dedi. “Gerçekten hayat çok kısaymış, dünya faniymiş. Bilmedim, bilemedim. Sanıyordum ki, Azrail benim kapımı hiç çalmayacak. Yaşlandığımda namaz kılacaktım, hacca gidip tövbe edecektim. Yanılmışım. Şimdiye kadar yaşadığım hayattan elimde sadece acılar kaldı. Şimdi sadece namazlarımı kılmak istiyorum.”
Teyzem bana yıllardır dindarlığımdan dolayı yapmadığını bırakmamıştı. Özellikle tüm felsefesini yaşlanınca örtünüp ibadet etmek üzere kurmuştu. Ama şimdi o felsefesinin iflas ettiğini, bir işe yaramadığını acılar içinde itiraf ediyordu. Ama iş işten geçmişti.
Teyzemi mahcup etmemek için başımı önüme eğdim. Ama o tüm pişmanlık dolu sözlerle itirafını sürdürdü:
“Namazlarımı kılacaktım. Ama artık günlerim sayılı. Ahhhh! Tekrar dünyaya gelsem, sadece Allah’a ibadet ederim. Ömür bitmez, yıllar tükenmez sandım. Ne olur benim için dua et.” dedi ve gözlerini yumdu..
Teyzemin çaresizlik içindeki pişmanlığı bana Üstad Bediüzzaman’ın şu ifadelerini hatırlattı:
“Eyvah, aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgar gibi uçar gider.”
Moral Dergisi, Sayı 19
sa.güzel bir yazı ellerine saglık.yanlız saidi nursinin kuran tefsiri yoktur.sadece bazı ayetlere kendi bildiği kadar acıklık getirmeye çalışmış.a.e.o
 

keltepe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,305
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
BuR$A
Allah Razi Olsun Tubacim...

çok Güzel Anlamli Bir Paylaşim....

A.e.ol.dua Ile...
 

uamurat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2007
Mesajlar
27
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamun aleyküm çok güzel bi paylaşım allah razı olsun
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
ve aleyküm selam Rabbim razı olsun inşaallah hayırlı akşamlarınız olsun
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Selamün Aleyküm
Emeğinize sağlık tam bir ibretlik hikayeydi sonu üzücüydü yinede üzüldüm teyze için bunlardan bizlerinde ders çıkarması gerekir ölüm kapıyı çalmadan aniden gelir herşeye hazırlıklı olmalıyız selametle
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
Selamün Aleyküm
Emeğinize sağlık tam bir ibretlik hikayeydi sonu üzücüydü yinede üzüldüm teyze için bunlardan bizlerinde ders çıkarması gerekir ölüm kapıyı çalmadan aniden gelir herşeye hazırlıklı olmalıyız selametle
ve aleyküm selam ablacım ne yazıkki böyle sonu olan insanlarda var RAbbim hidayet versin bizleri nefsimizin ellerine bırakmasın inşaallah selmetle kalın Rabbimize emanet olun inşaallah
 

-Ammar Bin Yasir-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
4,864
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
36
“Eyvah, aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgar gibi uçar gider.”
 

gamze0387

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Eyl 2007
Mesajlar
197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Çok güzelmiş Tugba kardeşim Rabbim razı olsun..
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
selamün aleyküm tuba kardeşim emeyine sağlık RABBİM CC geç bırakmadan hepimizin kap gözünü açsın inşallah secdenin ibadetin lezzeti gençlikte olur dizler ağırıp bel büküldümü yapılan ibadetin tadı yoktur

ALLAH CC razı olsun selametle kal
 

ping_pong

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Haz 2008
Mesajlar
691
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
“Eyvah, aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik. Evet, şu güzeran-ı hayat bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgar gibi uçar gider.”
Moral Dergisi, Sayı 19

COK tesekkürlerr tugbacımm

hayat kısaa bi anlık zevklerımızın bize ne tr zararlar vercegını bilmemız gerekk

paylasımm için tesekkürlerr

ömürrr uçup gidior ne yaptım bunca sene diye arkana baktıgında koca bir HİÇ varr baska da birsey yok

:
 

-Burcu-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eyl 2008
Mesajlar
2,493
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
Çok ama cok guzel bir okadarda ders cıkartılması gerekn bir paylaşım... Evet zaman su gibi akıp gidiyor ama bizler en iyi şekilde değerlendirebiliyrmuyuz kendi adıma söyleyeyim maalesef Koca bir HAYIR :( Rabbim İnşallh bizleri de zamanımızı dogru kullnmamzda yardımcı olur geç kalmadan :(
Rabbim sizden razı olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt