Namaz Acılara Dayanma Gücü Verir
Ebû Hüreyre (r.a) buyuruyor ki: "Bir gün karnım çok ağrıyordu. Kıvrılarak yatmakta iken, Peygamber (a.s) Efendimiz beni görüp: “Karnın mı ağrıyor? buyurdu. Cevaben:
Evet, yâ Resûlâllah; dedim. Bana o vakit: “Kalk namaz kıl! Zira namaz kılmak şifa vasıtasıdır,” diye emretti.[17] Peygamberimizin bu tavsiyesinin sebep ve hikmetini, âlimler şu şekilde izah etmektedirler: Nefis, namaz kılmakla meşgul iken duyduğu maddî acıları unutacak, böylece keder ve elemden kurtulacaktır.
Ünlü tabibler vücudun kuvvet ve direncini desteklemek üzere pek çok yolları denerler. Bâzen gıdalarla, bâzan ümitlendirmek ile, bâzan utandırmak veya korkutmak suretiyle insandaki tabiî kuvveti yani, vücudun mukavemet gücünü takviye etmek yoluna giderler.
Namaz kılmak ise, tabiblerin başvurdukları bu gücü artırma ve şiddetlendirme yollarının çoğunu kendisinde toplamıştır. Şöyle ki: Bir kul için namazda bulunduğu sırada korku, dehşet, ümid, sevgi, utanma, âhireti hatırlama gibi insanın tabiî gücünü takviye edecek ve göğsünü genişletip ferahlatacak mânevî tecellilerin meydana geleceğinde ve bu sebeble hastalığın eleminin defedileceğinde şüphe yoktur.
Misâl olarak, Hz. Ali'yi (r.a) gösterebiliriz. Bedeninde meydana gelen yaranın tıp açısından, kesilmesi, açılması gerekiyordu. Halbuki buna imkân bulunamamıştı. Bunun üzerine bizzat kendileri razı oldular. Ve ameliyat sırasında namaza durdular. Tabibler hemen ameliyata başladılar. Hz. Ali'nin ise namazı edâ esnasında aldıkları lezzetten dolayı, yaranın açılmasını bile duymadıkları bilinen sağlam ve mevsuk rivayetlerdendir.
Ebu Eyyûb’el-Ensarî (r.a) evinde iken aile efradına susmalarını emreder, fakat namaza durunca konuşmalarına müsaade buyurur, sebeb olarak da aile ferdlerine: “Ben namazda iken sizin söylediklerinizi işitmem,” derlerdi. Hattâ bir defa namazda iken mescidin duvarı yıkıldığı halde onunla hiç ilgilenmedikleri de sahih rivayetlerdendir.
Ebû Hüreyre (r.a) buyuruyor ki: "Bir gün karnım çok ağrıyordu. Kıvrılarak yatmakta iken, Peygamber (a.s) Efendimiz beni görüp: “Karnın mı ağrıyor? buyurdu. Cevaben:
Evet, yâ Resûlâllah; dedim. Bana o vakit: “Kalk namaz kıl! Zira namaz kılmak şifa vasıtasıdır,” diye emretti.[17] Peygamberimizin bu tavsiyesinin sebep ve hikmetini, âlimler şu şekilde izah etmektedirler: Nefis, namaz kılmakla meşgul iken duyduğu maddî acıları unutacak, böylece keder ve elemden kurtulacaktır.
Ünlü tabibler vücudun kuvvet ve direncini desteklemek üzere pek çok yolları denerler. Bâzen gıdalarla, bâzan ümitlendirmek ile, bâzan utandırmak veya korkutmak suretiyle insandaki tabiî kuvveti yani, vücudun mukavemet gücünü takviye etmek yoluna giderler.
Namaz kılmak ise, tabiblerin başvurdukları bu gücü artırma ve şiddetlendirme yollarının çoğunu kendisinde toplamıştır. Şöyle ki: Bir kul için namazda bulunduğu sırada korku, dehşet, ümid, sevgi, utanma, âhireti hatırlama gibi insanın tabiî gücünü takviye edecek ve göğsünü genişletip ferahlatacak mânevî tecellilerin meydana geleceğinde ve bu sebeble hastalığın eleminin defedileceğinde şüphe yoktur.
Misâl olarak, Hz. Ali'yi (r.a) gösterebiliriz. Bedeninde meydana gelen yaranın tıp açısından, kesilmesi, açılması gerekiyordu. Halbuki buna imkân bulunamamıştı. Bunun üzerine bizzat kendileri razı oldular. Ve ameliyat sırasında namaza durdular. Tabibler hemen ameliyata başladılar. Hz. Ali'nin ise namazı edâ esnasında aldıkları lezzetten dolayı, yaranın açılmasını bile duymadıkları bilinen sağlam ve mevsuk rivayetlerdendir.
Ebu Eyyûb’el-Ensarî (r.a) evinde iken aile efradına susmalarını emreder, fakat namaza durunca konuşmalarına müsaade buyurur, sebeb olarak da aile ferdlerine: “Ben namazda iken sizin söylediklerinizi işitmem,” derlerdi. Hattâ bir defa namazda iken mescidin duvarı yıkıldığı halde onunla hiç ilgilenmedikleri de sahih rivayetlerdendir.