Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namahrem ile tokalaşma (1 Kullanıcı)

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Bir erkeğin kendisine nikâhı düşebilen yabancı bir kadınla; bir kadının da baba, kardeş ve amcaları gibi mahremleri sayılan erkeklerin dışında diğer erkeklerle tokalaşması caiz görülmemektedir. Bu hususta Resul-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) nasıl hareket ettiği bizim şaşmaz bir ölçü durumundadır. Efendimiz, kendisine bîat için gelen Sahabî hanımlara şöyle buyurmuşlardır:

“Ben kadınlarla tokalaşmam. Benim yüz kadına söylediğim söz bir kadına söylediğim söz gibidir.”1

Hz. Âişe Validemiz (r.a.) ise Resulullah'da (a.s.m.) gördüğünü şöyle nakletmektedir:

“Resulullahın (a.s.m.) mübarek eli hiçbir yabancı kadının eline kesinlikle değmedi.”2

Hadislerdeki ölçü bu şekilde belirtilmektedir. Bundan dolayı gerek iş hayatında, gerekse ailevî münasebetlerde ve bazı merasimlerde erkeğin kendisine yabancı bir kadınla veya bir kadının yabancı bir erkekle tokalaşması hususunda bir ruhsat bulunmamaktadır. Ayrıca bu bir zaruret de değildir.

Yani, “Bu zaruri bir haldir” diye insan gönül rahatlığı içinde bu yasağı işleme yolunu zorlayamaz. “Zaruret”, ancak insanın “muztar” halde kaldığı, haram olan o şeyi yapmadığı zaman canına, malına ve namusuna bir zarar gelebilecekse ve bu durum da kuvvetli bir ihtimalle tahmin ediliyorsa, ancak o zaman yapılır.

Yoksa her akla gelen sıkıntılı bir hal, her karşılaşılan âcil ve ânî bir durumda “Bu zarurettir” diyerek haram olan bir şeyi yapmak ve tatbik etmek gerekir ki, bu, suiistimali netice verir. O zaman her önüne gelen kendi ölçülerine göre bir “zaruret” bahanesi ileri sürer, böylece bütün mahzurlu şeyler mübahlaşıverir.

Halbuki mesele böyle değildir. Zaruret ancak meşru çerçeve içinde kalmanın imkânsız olduğu hallerde sözkonusu olabilir. Bir Müslüman, sosyal münasebetlerine zarar vermeden meşru daire içinde kalabilir, yaşayabilir. Öyle ise, “zaruret mecburiyet” prensibini hatıra getirerek erkeklerin nâmahrem olan kadınlarla, kadınların da yabancı erkeklerle tokalaşmasının bugün artık zaruret gerekçesiyle tatbik edilmesinin haklı bir dayanağını bulmak pek o kadar kolay değildir.

Çünkü, böyle bir zaruret yoktur. İnsan yapmadığı zaman ne canına, ne malına, ne de namusuna bir eksiklik ve zarar gelmez. Çevrenin garip karşılayacağı ihtimalinin, kişinin yabancı kadınla tokalaşmadığı an medenî münasebetlerde bir eksiklik olacağı telâkkilerinin, dikkatleri üzerine çekerek “gerici, yobaz” olarak karşılanmanın haklı sebeplerini bulmak mümkün olmasa gerektir.

Bunlarla birlikte Batıdan gelen bu yanlış âdet ve “görgü kuralı” yaygın bir şekilde yerleşmiş durumda. Bunun için nasıl hareket etmeli? Hem inancımıza bir halel getirmeyip mesuliyetli bir duruma düşmeden; hem de bunun dinen bir mahzur teşkil ettiğini tam olarak bilmeyen muhatabımızı kırmadan, incitmeden nasıl davranmalıyız?

Bir kere siz bu hali bir haram olarak biliyor ve inanıyorsanız, ki öyledir; o zaman bu mahzurlu duruma düşmemek için bir gayret sarf edecek, onu işlemeye meydan vermeyecek, yerine göre hareket etmeye çalışacaksınız.

Başka bir husus; bir fırsatını bularak muhataba bu durumun dinen haram olduğunu söylersiniz. Zaten onun sizi anlayışla karşılaması, fikir ve inancınıza saygılı olması medenî olmanın bir gereğidir. Siz bu hususta tavrınızı belli ederseniz, ileriki karşılaşmalarda meselenin hallolduğunu veya belli bir mecraya girmiş olduğunu göreceksiniz.

Bununla beraber, şayet kişi kendisini mecbur hissediyorsa, tokalaşmayı bir günah olarak bilir de yaparsa, mesuliyetini peşin olarak kabul etmiş olduğundan yine haram işlemiş sayılır. Fakat “Bunda bir mahzur yoktur” diye düşünürse, haramı helâl olarak görmüş olacağından ağır bir vebal altına girmiş demektir.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Allah Razı olsun muhterem kardeşim
selametle
 

~Elçi~

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2007
Mesajlar
2,893
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Esselamun aleyküm Rahman razı olsun...
Selam ve dua ile....
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,244
Tepki puanı
3,614
Puanları
163
Yaş
46
Başka bir husus; bir fırsatını bularak muhataba bu durumun dinen haram olduğunu söylersiniz. Zaten onun sizi anlayışla karşılaması, fikir ve inancınıza saygılı olması medenî olmanın bir gereğidir. Siz bu hususta tavrınızı belli ederseniz, ileriki karşılaşmalarda meselenin hallolduğunu veya belli bir mecraya girmiş olduğunu göreceksiniz.


selamün aleyküm .

evet tavrımızı belli etmemiz gerekiyor da aslında bunun hiç bir bahanesi olamaz .ama, ki bunun amasıda yok biliyorum daha çok dikkatleri üstümüze çekmiş olmuyormuyuz.kimsenin benim için yobaz falan demesi umurumda değil aslında.düşünün kalabalık bir aile cemiyetine giriyorsunuz ,size uzanan eller havada kalıyor.herkes birbirinin yüzüne bakıyor ve tüm dikkatleri üstünüzde hissediyorsunuz bu çok acı bir durum.size bu çok saçma gelebilir bizde meraklı değiliz kimsenin elini tutmaya,tokalaşmaya.herkesin çevresi farklı.bende isterdim muhafakazar bir ailem ve sülalem çevrem olsun.ama böyle bir çevrede dünyaya geldim bunda benim veya benim gibi olan kardeşlerimin suçu yok ki.diceksiniz ki girmeyin zaten öyle yapmaya çalışıyoruz gitmiyorum.ama bu seferde dışlanmış oluyoruz.birine gitmesen diğerine gitmek zorunda kalıyoruz.bu da bir sınav aslında.kurban olduğum Yarabbim bu sınavı geçmemizi nasip etsin.ama böyle bir çevrede yaşamayan bilemez nasıl bir mücadele içinde olduğumuzu,ne kadar acı çektiğimizi,ağladığımızı,aşalıyan gözlere nasıl maruz kaldığımızı.neyse Rabbim yardımcımız olsun.Allaha emanet olun.
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Başka bir husus; bir fırsatını bularak muhataba bu durumun dinen haram olduğunu söylersiniz. Zaten onun sizi anlayışla karşılaması, fikir ve inancınıza saygılı olması medenî olmanın bir gereğidir. Siz bu hususta tavrınızı belli ederseniz, ileriki karşılaşmalarda meselenin hallolduğunu veya belli bir mecraya girmiş olduğunu göreceksiniz.


selamün aleyküm .

evet tavrımızı belli etmemiz gerekiyor da aslında bunun hiç bir bahanesi olamaz .ama, ki bunun amasıda yok biliyorum daha çok dikkatleri üstümüze çekmiş olmuyormuyuz.kimsenin benim için yobaz falan demesi umurumda değil aslında.düşünün kalabalık bir aile cemiyetine giriyorsunuz ,size uzanan eller havada kalıyor.herkes birbirinin yüzüne bakıyor ve tüm dikkatleri üstünüzde hissediyorsunuz bu çok acı bir durum.size bu çok saçma gelebilir bizde meraklı değiliz kimsenin elini tutmaya,tokalaşmaya.herkesin çevresi farklı.bende isterdim muhafakazar bir ailem ve sülalem çevrem olsun.ama böyle bir çevrede dünyaya geldim bunda benim veya benim gibi olan kardeşlerimin suçu yok ki.diceksiniz ki girmeyin zaten öyle yapmaya çalışıyoruz gitmiyorum.ama bu seferde dışlanmış oluyoruz.birine gitmesen diğerine gitmek zorunda kalıyoruz.bu da bir sınav aslında.kurban olduğum Yarabbim bu sınavı geçmemizi nasip etsin.ama böyle bir çevrede yaşamayan bilemez nasıl bir mücadele içinde olduğumuzu,ne kadar acı çektiğimizi,ağladığımızı,aşalıyan gözlere nasıl maruz kaldığımızı.neyse Rabbim yardımcımız olsun.Allaha emanet olun.


selamün aleyküm...

hanımefendi kardeşim..bizde aynı toplumda yaşıyoruz...
ve bizimde dönüşümüz bir dönemden sonra oldu.. bizde bir zaman uzanan elleri havada bırakmak zorunda kaldık, elini tutmadan, elimizi göğsümüze koyarak nasılsınız dedik.. fakat bütün bunlar bir süreçti geldi geçti...

şimdi bizi herkes bilir.. kimse elini uzatmaz..

sizde bunu yaptığınız zaman bir müddet sonra sizi herkes anlar ve kimse elini uzatmaz.. ve bu, size büyük bir saygınlık kazandırır.. gerçi şeytan şöyle der.. "sen tokalaşmıyorsun diye kalpleri kırılıyor", "sana çok bozuluyorlar," "sana gülüyorlar bu halinden ötürü".. "kalpleri kırmamak için şimdilik tokalaş ileride yavaş yavaş seni anlarlar o zaman tokalaşmazsın..." vs.vs. unutmayın ki şeytan en büyük düşmanınızdır.. ve bu söyledikleri sadece sizi aldatmak için uydurduğu yalandır... siz ona kulak asmayın..

ve diyelim ki şeytanın dedikleri doğru.. size kırılıyorlar, gülüyorlar, aşağılıyorlar.. sonucu böyle olsa bile Aziz olan Allahın, mukaddes dininin bir emiri ni yerine getirmek yine de güzel değil mi..?

maide 54 - Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.


ayeti celileye ve hususan altını çizdiğim bölüme dikkatinizi çekerim...


selametle..
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
“Bunda bir mahzur yoktur” diye düşünürse, haramı helâl olarak görmüş olacağından ağır bir vebal altına girmiş demektir.

Selamün Aleyküm

Allah c.c. razı olsun emeğinize sağlık....Hayırlı günler...

 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
paylaşım içn teşekkürler. geçen başka bir sitede haramlık selamlık muhabbeti vardı. kavgası diyelim. orda başka erkeklerle tokalaşmadığımı ve mümkün olduğunca mecburiyet hariç mahremimiz olmayan bi erkekle laubali konuşmamamız gerektiğini yazmıştım. ne yobazlığım kaldı ne sapkınlığım. maalesef o kadar kişi var ki harama helal diyen. Allah hidayet versin. ayrıca hadislerin değiştiğini vs savunanlarda var. bu konuyla ilgili araştırmalarınız varsa paylaşırsanız seviniriz. bilgileniriz.
 

koylu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2007
Mesajlar
62
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
66
Hadislerin değiştiğini neye dayanarak söylüyorlar. Sahih olmayan hadislerle de amel edilebilir. Ama konu ile ilgili sahih hadis varken sahih olmayan hadislerle amel edilmez. Mütevatir hadisleri inkar eden dinden çıkar. 5 vakit namaz kılsada hacca gitsede oruç tutsada dağlar kadar ameli salihi olsada bu kişinin amelleri uçar gider. Hadisleri inkar çok tehlikeli bunun için bizler kendi başımıza bu hadis benim kafama yatmadı bunu Peygamber efendimiz söylememiştir dememeliyiz. Çünkü biz o hadisi anlayamamış olabiliriz, ve bu hadis mütevatir ise dinden çıkmış oluruz. Bu hadisleri inkar edenler bizim zamanımızda genelde şeriati de inkar ediyorlar, İslamiyeti yaşamak nefislerine ağır geliyor, nefislerini zor geliyor Allah'ın dinine uymak yerine dini kendi hayatlarına uydurmaya kalkıyorlar. Konuşmamı Peygamber Efendimizin veda Hutbesindeki bir hadisi şerifi ile bitirmek istiyorum: Ey İnsanlar! Sizlere doğru yoldan sapmamanız için iki emanet bırakıyorum Birincisi Kuranı Kerim ikincisi benim Sünnetim" Sadaka Rasulullah
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt