NAAT'I RESULULLAH
İrâde-i ezelde nûr-u Sübhân Efendim,
Bezm-i elest deminde şems-i cinân Efendim.
Şerefine seyreder ebede doğru zaman,
Mânâ-yı Kur’an ile arza sultan Efendim.
Hizmetine âmâde yeryüzü ve âsuman,
Sırr-ı hilkat mâdeni dürr-ü mercân Efendim.
Aşkınla dönmektedir gökyüzünde küreler,
Kitabı-ı kâinâtı şerhe lisân Efendim.
Gelmedi yeryüzüne bir eşin, gelmez daha,
İnsanlık âlemine lûtfu ihsân Efendim.
En karanlık çağını yaşarken doğu, batı,
Tevhit gülistânında bâd-ı imân Efendim.
Yanık gönüllere su, mahzun ruhlara şifa,
İdrâklere sığmayan kutbu irfân Efendim.
Melekler imrenirdi tertemiz ahlakına,
Muhâtab-ı ilâh’i hıfz-ı Furkân Efendim.
Sensin sebep halkına on sekiz bin âlemin,
Adın dillerde her an vird-i zebân Efendim.
Sen'de tecelli etti 'Levlâke levlâk' sırrı,
Aşkınla döner ecram devr-i devrân Efendim.
Beşeriyet ufkunu münevver etti nûrun,
Âyine-i mehâsin, câna cânân Efendim.
İnsanlık alemine ışık tutan sözlerin,
Kıyamete dek süren hükm-ü fermân Efendim
Vahyi İlâhi ile yön verdin insanlığa,
Hayatının her anı aynen Kur’ân Efendim.
Hhürriyetin güneşi, âdâletin zirvesi,
Ey özü bir, sözü bir, örnek insan Efendim.
Bir altın çağ yaşattın bütün çağlara bedel,
Yetim kaldık edince tayy-i mekân Efendim.
Gönül ne cânân ister, ne gözünde dünya var,
Canım, tenim uğruna olsun kurbân Efendim.
Yokluğundandır bunca çektiğimiz ızdırap,
Âlem-i mânevinden eyle dermân Efendim.
Firkâtinle her seher akar gözlerimden yaş,
Mülk-ü beden harâbe, gönül virân Efendim.
Umudumdur mahşerde şefaâtin ola yâr,
Reddetmez Habibini elbet Mennân, Efendim.
Kerem eyle lûtfunla ben garibe kıl nazar,
Ol nazarın hürmeti olam şâd-mân Efendim.
Mümkün olsa da görsem bir kere gül yüzünü,
Firkât işledi cân’a ey Âli-şân Efendim.
Sunup havz-u kevserden kefil ol cennetlere,
Sevgili ümmetini eyle şâdân Efendim.
Bende-i hakirine lûtfeyle şefaâtin,
Sensin mahşer gününde şefaâtkân Efendim.
İbrahim Sağır
İrâde-i ezelde nûr-u Sübhân Efendim,
Bezm-i elest deminde şems-i cinân Efendim.
Şerefine seyreder ebede doğru zaman,
Mânâ-yı Kur’an ile arza sultan Efendim.
Hizmetine âmâde yeryüzü ve âsuman,
Sırr-ı hilkat mâdeni dürr-ü mercân Efendim.
Aşkınla dönmektedir gökyüzünde küreler,
Kitabı-ı kâinâtı şerhe lisân Efendim.
Gelmedi yeryüzüne bir eşin, gelmez daha,
İnsanlık âlemine lûtfu ihsân Efendim.
En karanlık çağını yaşarken doğu, batı,
Tevhit gülistânında bâd-ı imân Efendim.
Yanık gönüllere su, mahzun ruhlara şifa,
İdrâklere sığmayan kutbu irfân Efendim.
Melekler imrenirdi tertemiz ahlakına,
Muhâtab-ı ilâh’i hıfz-ı Furkân Efendim.
Sensin sebep halkına on sekiz bin âlemin,
Adın dillerde her an vird-i zebân Efendim.
Sen'de tecelli etti 'Levlâke levlâk' sırrı,
Aşkınla döner ecram devr-i devrân Efendim.
Beşeriyet ufkunu münevver etti nûrun,
Âyine-i mehâsin, câna cânân Efendim.
İnsanlık alemine ışık tutan sözlerin,
Kıyamete dek süren hükm-ü fermân Efendim
Vahyi İlâhi ile yön verdin insanlığa,
Hayatının her anı aynen Kur’ân Efendim.
Hhürriyetin güneşi, âdâletin zirvesi,
Ey özü bir, sözü bir, örnek insan Efendim.
Bir altın çağ yaşattın bütün çağlara bedel,
Yetim kaldık edince tayy-i mekân Efendim.
Gönül ne cânân ister, ne gözünde dünya var,
Canım, tenim uğruna olsun kurbân Efendim.
Yokluğundandır bunca çektiğimiz ızdırap,
Âlem-i mânevinden eyle dermân Efendim.
Firkâtinle her seher akar gözlerimden yaş,
Mülk-ü beden harâbe, gönül virân Efendim.
Umudumdur mahşerde şefaâtin ola yâr,
Reddetmez Habibini elbet Mennân, Efendim.
Kerem eyle lûtfunla ben garibe kıl nazar,
Ol nazarın hürmeti olam şâd-mân Efendim.
Mümkün olsa da görsem bir kere gül yüzünü,
Firkât işledi cân’a ey Âli-şân Efendim.
Sunup havz-u kevserden kefil ol cennetlere,
Sevgili ümmetini eyle şâdân Efendim.
Bende-i hakirine lûtfeyle şefaâtin,
Sensin mahşer gününde şefaâtkân Efendim.
İbrahim Sağır