Allah’ın insanları yakmak için yaratmadığını biliyorum... Bu arada sık sık camiye gidiyorum... Bu müjdeyi anneme vermek için elimde çiçek demetiyle kabristanlığa koşuyorum... Kabire geldiğimde Kur'an okunuyordu yine... Bu kez sıkılmıyordum artık ... Kur'an bana güven veriyordu... Allah şeytana karşı güç vermişti bana... Orada yatan insanları sevgilileri için süslenen mutlu insanlar olarak algıladım... Sonsuz gençliğe doğacak tazeler olarak düşündüm... Uzaktan geçen bir cenaze arabası sonsuz aşkın düğün alayı gibi gözüktü gözüme... Annem sanki bir nur gibi sevgiyle doğdu yüreğime “yavrum” deyişini işitir gibi oldum... Sanki bu yeni halim onu da etkilemişti... Annem beni bir başka seviyordu artık... Kabirdeki müminlere dua okudum, şehitliği ziyaret ederek evin yolunu tuttum... Ailem de namaza başlamıştı... Çocuklarımız namaz kılışımızı öykünüyorlardı... Tıpkı bizim gibi... Tekrar resim albümünü alıp aile fotografına baktım...
Hey gidi günler! O günler ne kadar güzeldi. Annem vardı, babam vardı, mutlu bir yuvamız vardı... Ve mutluluk mavi bir çocuk, oynardı bahçemizde...
Hey gidi günler! O günler ne kadar güzeldi. Annem vardı, babam vardı, mutlu bir yuvamız vardı... Ve mutluluk mavi bir çocuk, oynardı bahçemizde...