Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mustafa hâki efendi (1 Kullanıcı)

dorinx1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ocak 2010
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
MUSTAFA HÂKİ EFENDİ


Tokat velîlerinden. Doğum târihi belli değildir. 1920 (H.1338) de İstanbul'da vefât etti. Kabri
Fâtih Câmii bahçesinde, Gazi OsmanPaşa türbesine yakındır. Sık sık ziyâret edilmektedir.
İlmi, ahlâkı, tevâzuu Tokat, Çorum, Sivas, Amasya ve Yozgat'ta dilden dile anlatılmaktadır.
Aynı zamanda Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendinin yeğenidir.
Mustafa Hâki Efendi, ilk tahsilini Tokat'ta yaptıktan sonra, Çorum Şeyhi Şîranlı Mustafa
Efendiye talebe olup icâzet aldı. Sonra Tokat'a dönüp, talebe yetiştirmeye başladı. Dergahı
hak âşıkları, ilim tâlipleri ile dolup taşardı. Yetiştirdiği talebeleri, arasında en meşhuru Sivaslı
Mustafa Tâkî'dir. Mustafa Tâkî Efendi vefât edince bâzıları; "İlim üç Mustafa ile gitti.
BunlarÇorum Şeyhi Şîranlı Mustafa, Mustafa Hâki ve Sivaslı Mustafa Tâkî'dir." demişlerdir
Mustafa Hâki Efendi, 1908'de ikinci Meşrûtiyetin ilânı sebebiyle yapılan seçimde devrin ileri
gelenlerinin arzûsuyla Tokat mebûsu oldu. Ancak ittihatçıların ve gayr-i müslimlerin oyları
ile mebusluğu düşürüldü veİstanbul'da mecbûri ikâmete tâbi tutuldu. Kendisine
Çarşamba'daki Mustafa İsmet Efendi dergâhı verildi ve vefâtına kadar burada kaldı.
Mustafâ Hâki Efendinin oğlu Behâeddîn Efendi, dînî ilimlerin yanında Eczâcılık mektebini
bitirmiş, siyâsî olaylara karışmamak için Türkiye'den ayrılıp önce Medîne'ye gitmiş orada 27
sene ders okutmuş sonrada Şam'a geçmiştir. Torunları zaman zaman Tokat'a gelip
akrabâlarını ziyâret etmektedirler.
Mustafa Hâki Efendinin sözleri ve kerâmetleri halk arasında anlatılmaktadır. Bunlardan
bâzıları şöyledir:
Mustafa Hâki hazretleri Samsun'a geldiği bir günde misâfir kaldığı evde ikram edilen
meyveyi yerken buyurur ki: "Bu gece dünyâya bir oğlum gelse gerektir." Tokat'a gelindiğinde
görülür ki sözün söylendiği o saatte Behâeddîn Efendi dünyâya gelmiştir.
Mustafa Hâki hazretleri sohbetlerde umumiyetle Eshâb-ı kirâm sevgisinden bahseder, Eshâb-ı
kirâm sohbet ile yükseldi. Eshâb-ı kirâm dîni bildirenlerdir. Eshâb-ı kirâma dil uzatan, dîni
yıkar. Eshâb-ı kirâmın îmânda ayrılıkları yoktur. Hepsi bütün velîlerden üstündür.
İnsana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra Allahü teâlânın emir ve
yasaklarına uymak ve tasavvuf yolunda ilerlemektir.
İslâmın temeli; Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine inanmak ve yapmaktır.
Nasihat istiyen birisine buyurdu ki: "Müslüman temiz toprağa benzer. Temiz toprağa her şey
atılır. Hakaret görebilir, eziyet görebilir, cefaya uğrayabilir. Lâkin ondan hep güzel temiz
faydalı şeyler çıkar. Müminin, insanları ayırmadan, hepsine aynı şekilde davranması ve güzel
ahlâklı olması lâzımdır."
Kerâmet hakkında da; "Bir kimsenin havada uçtuğunu suyun üzerinde yürüdüğünü görseniz,
İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymaktaki hassasiyetine bakınız. Şâyet bu tam ise ona
uyabilirsiniz. Eğer emir ve yasaklarda gevşeklik varsa hemen ondan uzaklaşınız. Çünkü zararı
dokunur." derdi.

Vefâtı sebebiyle yazılan mersiyeden bir bölüm:

Hicrânda koydun bizleri ey Mürşîd-i ebcel
Nâkısları kim eyleyecek kâmil ü ekmel
Destine yapışdık ebedî bir habl-i metîne
Çekdin elini nâkıs olan düşdi zemîne
Eyvâh geçirdik dem-i fırsatları eyvâh
Allaha ulaştırıcı sohbetleri eyvâh
Feyz-i nazarın mürdeleri eyledi ihyâ
Bu seng-dil Âdemliğini bulmadı hâlâ
Sen bizleri cezb eder idin arş-ı berîne
Biz kendimizi attırırız zîr-i zemîne
Hayfâ o nezâfet o zerâfet, o cemâl
Cem' olmış idi sende hemân cümle kemâlât
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt