Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

müslümanın hüsnü zannı.. (1 Kullanıcı)

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Bir çocuk görünce, bunun günahı yoktur, benim günahım vardır. O halde bu çocuk benden daha faziletlidir.

Bir yaşlı müslüman görünce, bunun ibadeti benden daha fazladır, o halde benden daha faziletlidir.

Bir İslam âlimi görünce, ben cahilim, bu benden ziyade âlimdir, öyle ise, benden daha faziletlidir.

Bir cahil görünce, bu bilmeden günah işler. Ama ben bilerek işlerim, öyle ise, bu benden efdaldir.



http://forum.islamiyet.gen.tr/nasihatler/56934-su-i-zan-ve-husn-i-zan.html
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
selamunaleykum amınenur kardeşım
emeğıne sağlık
ne mutlu ona kı
daha fazıletlısını gorup ders cıkarana
daıma guzel bakalım hayat
güzel bakarsak guzel görürüz


 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
İyi niyetli ve iyi düşünceli olma hali. Sâlih bir mü'min, insanlar ve olayların hakkında değerlendirmelerde bulunurken, olabildiğince iyi niyetli davranır ve hayra yorar. İyi niyetli ve güzel düşünceli olma insanın iç güzelliğini ve hayırhahlığının bir göstergesidir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Şu üç özelliği taşıyan Müslüman’ın kalbinde hıyanet ve kin bulunmaz, Allah için ihlaslı amel, bütün Müslümanlara karşı iyi niyetli ve nasihatçi olma ve fikir ve amelde Müslümanlarla birlik olma." (1)

İnsanların iyiliğini isteme, onları iyiliğe ve güzelliğe sevketme temelde Müslüman’ın aslî vazifelerindendir. Hz. Peygamber buna dikkat çekmek için, "Bütün Müslümanlara karşı iyi niyetli olmak" üzere insanlardan bey'at almıştır (2). Ancak burada unutulmaması gereken Hz. Peygamber'in "bütün Müslümanlara" ifadesidir. İslâm dairesine giren istisnasız bütün Müslümanların iyiliğini hayrım isteme ve onlar hakkında güzel düşüncelere sahip olma bir Müslüman’ın vazifesidir. Müslüman, kâfir ve müşriklere karşı insanî münasebetler açısından, davranış ve hareketlerinde onların kalbini İslâm'a ısındırmak için olgun ve kusursuz olmalı; kalbi ise onlara ve onların kötü huylarına karşı sevgi duymamalıdır.

Sâlih Müslüman’ın sıfatlarından biri de insanlara su-i zann da bulunmamasıdır. Kur'ân'da şöyle buyurulur: "Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır." (Hucurât, 49/1 3)

Rasûlüllah (sav), zann ve insanlar hakkında gerçekten uzak şeyleri arkalarından söylemek hususunda, "Zandan sakının: Çünkü zan sözlerin en yalan olanıdır" (3) buyurarak, zannı sözlerin en yalanı olarak nitelendirmiştir. Sadık Müslüman’ın dilinden, üzerinde yalan kokusu olan sözler çıkmaz.

Müslüman, insanlar hakkında zahirde görecekleri ile hükmetmeli: Zann, şüphe, dedikodu ve evham ile başkalarına iftiradan uzak durmalıdır. İnsanların gizli şeylerini ortaya çıkarmak, özel işlerine burnunu sokmak ve namusları hakkında ileri geri konuşmak Müslüman’ın ahlâkî vasıflarından değildir. Ancak Müslüman zahirde gördüğüyle amel eder. Ne gördüyse onu söyler. Şüphe ve zarın ile hükmetmez. Hz. Ömer b. Hattab (ra) şöyle buyurmuştur: "insanlar Rasûlüllah (sav) zamanında vahiy ile hükmediyorlardı. Şimdi Vahiy kesilmiştir. Biz artık sizin amellerinizden gördüğümüze hükmederiz. Bize iyilik izhar edeni korur ve kendimize yaklaştırırız. Onun gizledikleri bizi ilgilendirmez. Gizlediklerinden dolayı Allah onu hesaba çeker. Bize şer izhar edene güvenmez ve tasdik etmeyiz. İsterse kalbinin temiz olduğunu söylesin." (4)

Bu sebeple şuurlu ve muttaki Müslüman konuştuğu her kelimede ve verdiği her hükümde şu âyeti asla aklından çıkarmaz: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. Doğrusu kulak, göz, kalb bunların hepsi o şeyden sorumlu olur." (İsra, 17/36)

Müslüman başkalarının aleyhinde konuşmaz. Zira kalben inanır ki, konuştuğu her kelime bir melek tarafından kaydedilmektedir: "Sağında ve solunda onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapteder." (Kâf, 50/17, 18)

Bu emirlerin şuuruna ermiş bir Müslüman ağzından çıkan her kelimenin mesuliyetinden korkar. Bu yüzden konuştuğu her kelimede onu, dikkatli ve sözlerini tartan bir vaziyette görürüz. Çünkü o, konuştuğu kelimenin kendisini Rabbının rıza makamına çıkaracağı gibi, cehennemin en alt tabakalarına indirilebileceğini de bilir. Bu hususta Rasûlüllah (sav) şöyle buyurur: "Kişi Allah'ın rızasına uygun bir kelime konuşur da bu kelimenin kendisini Allah katında ulaştıracağı yüksek mertebeyi hiç ummaz. Halbuki Allah kendine kavuşacağı güne kadar ona rızasını yazar. Bir kişi de Allah'ın azabını celbeden bir kelime konuşurda bu kelimenin onu ne dereceye düşüreceğini tahmin edemez. Halbuki Allah bu kelimeye karşılık ona kıyamet gününe kadar gazabını yazar." (5)

Muttaki ve kalbi temiz Müslüman insanların mantıksız sözlerine kulak vermez ve bugün toplumumuzda kol gezen dedikodu, şayia ve zanlardan kulağına gelenlere aldırış etmez: buna ilâveten insanlardan duyduğu şeylerin doğru olduğunu öğrenmeden nakletmez: bilakis başkalarına naklettikleri şeyin, yalan veya doğru olduğunu öğrenmeden, aktarmayı Rasûlüllah'ın (sav) haram olan yalandan saydığını bilir "Kişiye duyduğu her şeyi nakletmesi günah olarak yeter" düsturuyla hareket eder.

[1] İbn Mâce, Mukaddeme, 18
[2] Buhârî, İmân, 42
[3] Buhârî, Vesâyâ, 8, Nikâh, 45, Müslim, Birr 28
[4] M. Y. Kandehlevî, Hayatü's-Sahâbe, IV, 253
[5] Buhârî, Rikâk, 23; Müslîm, Zühd, 49, 50
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,204
Tepki puanı
3,575
Puanları
163
Yaş
46
selamün aleyküm kardeşim,
Allah razı olsun bu güzel nasihatlar için.selam ve dua ile kalın.
 

_İnşiraH_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleyküm...
maaşALLAH...
çok güzel nasihatler...
her daim bunların bilincinde olmak duası ile..​
 

zikra_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Mar 2008
Mesajlar
71
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ELLERİNE sGLK KRSM SELAM VE dua İLE
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamunaleykum amınenur kardeşım
emeğıne sağlık
ne mutlu ona kı
daha fazıletlısını gorup ders cıkarana
daıma guzel bakalım hayat
güzel bakarsak guzel görürüz




aleykum selam gülnisa hocam teşekkür ederim
rabbim razı lsun inşaALLAH
siz hep güzel bakıyorsunuz hayata bunu hissedebiliyorum ;) ne güzel daim olsun inşaALLAH

SELAM VE DUA İLE
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
İyi niyetli ve iyi düşünceli olma hali. Sâlih bir mü'min, insanlar ve olayların hakkında değerlendirmelerde bulunurken, olabildiğince iyi niyetli davranır ve hayra yorar. İyi niyetli ve güzel düşünceli olma insanın iç güzelliğini ve hayırhahlığının bir göstergesidir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Şu üç özelliği taşıyan Müslüman’ın kalbinde hıyanet ve kin bulunmaz, Allah için ihlaslı amel, bütün Müslümanlara karşı iyi niyetli ve nasihatçi olma ve fikir ve amelde Müslümanlarla birlik olma." (1)

İnsanların iyiliğini isteme, onları iyiliğe ve güzelliğe sevketme temelde Müslüman’ın aslî vazifelerindendir. Hz. Peygamber buna dikkat çekmek için, "Bütün Müslümanlara karşı iyi niyetli olmak" üzere insanlardan bey'at almıştır (2). Ancak burada unutulmaması gereken Hz. Peygamber'in "bütün Müslümanlara" ifadesidir. İslâm dairesine giren istisnasız bütün Müslümanların iyiliğini hayrım isteme ve onlar hakkında güzel düşüncelere sahip olma bir Müslüman’ın vazifesidir. Müslüman, kâfir ve müşriklere karşı insanî münasebetler açısından, davranış ve hareketlerinde onların kalbini İslâm'a ısındırmak için olgun ve kusursuz olmalı; kalbi ise onlara ve onların kötü huylarına karşı sevgi duymamalıdır.

Sâlih Müslüman’ın sıfatlarından biri de insanlara su-i zann da bulunmamasıdır. Kur'ân'da şöyle buyurulur: "Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır." (Hucurât, 49/1 3)

Rasûlüllah (sav), zann ve insanlar hakkında gerçekten uzak şeyleri arkalarından söylemek hususunda, "Zandan sakının: Çünkü zan sözlerin en yalan olanıdır" (3) buyurarak, zannı sözlerin en yalanı olarak nitelendirmiştir. Sadık Müslüman’ın dilinden, üzerinde yalan kokusu olan sözler çıkmaz.

Müslüman, insanlar hakkında zahirde görecekleri ile hükmetmeli: Zann, şüphe, dedikodu ve evham ile başkalarına iftiradan uzak durmalıdır. İnsanların gizli şeylerini ortaya çıkarmak, özel işlerine burnunu sokmak ve namusları hakkında ileri geri konuşmak Müslüman’ın ahlâkî vasıflarından değildir. Ancak Müslüman zahirde gördüğüyle amel eder. Ne gördüyse onu söyler. Şüphe ve zarın ile hükmetmez. Hz. Ömer b. Hattab (ra) şöyle buyurmuştur: "insanlar Rasûlüllah (sav) zamanında vahiy ile hükmediyorlardı. Şimdi Vahiy kesilmiştir. Biz artık sizin amellerinizden gördüğümüze hükmederiz. Bize iyilik izhar edeni korur ve kendimize yaklaştırırız. Onun gizledikleri bizi ilgilendirmez. Gizlediklerinden dolayı Allah onu hesaba çeker. Bize şer izhar edene güvenmez ve tasdik etmeyiz. İsterse kalbinin temiz olduğunu söylesin." (4)

Bu sebeple şuurlu ve muttaki Müslüman konuştuğu her kelimede ve verdiği her hükümde şu âyeti asla aklından çıkarmaz: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. Doğrusu kulak, göz, kalb bunların hepsi o şeyden sorumlu olur." (İsra, 17/36)

Müslüman başkalarının aleyhinde konuşmaz. Zira kalben inanır ki, konuştuğu her kelime bir melek tarafından kaydedilmektedir: "Sağında ve solunda onunla beraber oturan iki alıcı melek, yanında hazır birer gözcü olarak söylediği her sözü zapteder." (Kâf, 50/17, 18)

Bu emirlerin şuuruna ermiş bir Müslüman ağzından çıkan her kelimenin mesuliyetinden korkar. Bu yüzden konuştuğu her kelimede onu, dikkatli ve sözlerini tartan bir vaziyette görürüz. Çünkü o, konuştuğu kelimenin kendisini Rabbının rıza makamına çıkaracağı gibi, cehennemin en alt tabakalarına indirilebileceğini de bilir. Bu hususta Rasûlüllah (sav) şöyle buyurur: "Kişi Allah'ın rızasına uygun bir kelime konuşur da bu kelimenin kendisini Allah katında ulaştıracağı yüksek mertebeyi hiç ummaz. Halbuki Allah kendine kavuşacağı güne kadar ona rızasını yazar. Bir kişi de Allah'ın azabını celbeden bir kelime konuşurda bu kelimenin onu ne dereceye düşüreceğini tahmin edemez. Halbuki Allah bu kelimeye karşılık ona kıyamet gününe kadar gazabını yazar." (5)

Muttaki ve kalbi temiz Müslüman insanların mantıksız sözlerine kulak vermez ve bugün toplumumuzda kol gezen dedikodu, şayia ve zanlardan kulağına gelenlere aldırış etmez: buna ilâveten insanlardan duyduğu şeylerin doğru olduğunu öğrenmeden nakletmez: bilakis başkalarına naklettikleri şeyin, yalan veya doğru olduğunu öğrenmeden, aktarmayı Rasûlüllah'ın (sav) haram olan yalandan saydığını bilir "Kişiye duyduğu her şeyi nakletmesi günah olarak yeter" düsturuyla hareket eder.

[1] İbn Mâce, Mukaddeme, 18
[2] Buhârî, İmân, 42
[3] Buhârî, Vesâyâ, 8, Nikâh, 45, Müslim, Birr 28
[4] M. Y. Kandehlevî, Hayatü's-Sahâbe, IV, 253
[5] Buhârî, Rikâk, 23; Müslîm, Zühd, 49, 50



güzel kardeşim teşekkür ederim ;)
selam ve dua ile hayırlı geceler inşaALLAH
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamün aleyküm kardeşim,
Allah razı olsun bu güzel nasihatlar için.selam ve dua ile kalın.


ALEYKUM SELAM MAHSUN KUL KARDEŞİM TEŞEKKÜR EDERİM
RABBİM RAZI OLSUN İNŞAALLH
SELAM VE DUA İLE

selamun aleyküm...​

maaşALLAH...
çok güzel nasihatler...

her daim bunların bilincinde olmak duası ile..


aleykum selam teşekkür ederim amin ecmain inşaALLAH
SELAM VE DUA İLE
eline sağlık kardeşim
hayırlı akşamlar......


teşekkür ederim arkadaşım
selam ve dua ile
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt