Milletlerin hayatı ve varlığı, millet olma kimliklerini korumalarıyla doğru orantılıdır.
Tarih, kimliklerini kaybeden milletlerin akıp giden zaman içinde nasıl yok olduklarını sayısız örnekleriyle hafızalarımıza kazımıştır. Bir milletin hayatından, o milletin inancını, fikrini, idealini, tarihini ve medeniyetini silip atmak; o millete ruh veren kimliği yok etmek demektir.
***
Kimliğini yitirmiş milletlerde ise, hayat ve istiklal aramak zaten mümkün değildir...
Türk Milleti’nin sahip olduğu kimlik ve medenî vasıflar; kahramanlıklarla dolu bir tarihe ve üstün bir karaktere dayanmaktadır. Türkler, tarihinin her döneminde ilimde, teknikte, sanatta, kısaca medeniyette insanlığa örnek olmuş asil bir millettir. Kurduğu devletler de ve taşıdığı meziyetleriyle dünyada adaletin, can ve mal emniyetinin, namus emniyetinin, huzur ve barışın her zaman teminatı olmuştur.
Milli kimlik ve karakterimize sahip olduğumuz dönemlerde dünyada liderliğimiz devam etmiş, onu kaybettiğimizde ise zillete düşmüşüzdür.
***
Aziz milletimizin karakterini, İslam inancıyla yoğrulmuş bir Türk kimliği modeli oluşturmaktadır. Türk insanının yaratılışında bulunan devlete itaat, vatan ve millet sevgisi, hür ve bağımsız yaşama arzusu, birlik ve beraberlik duygusu, ırza, namusa ve haysiyete düşkünlük, minnetsiz hayat sürme anlayışı, mertlik, yiğitlik, alperenlik, cesaret, şecaat gibi değerleri; İslamiyetin emir ve prensipleriyle özdeşleşerek müstesna bir model olan Müslüman–Türk kimliği’nin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. “Müslüman–Türk kimliğinde Allah’a (cc), Resulü Hz. Muhammed’e (sav) iman var. Ehl–i Beytine ve Resulü’nün yolunda gidenlere aşk ve sevgi var; ibadet, taat var, insanlığa hizmet var. Milletiyle bir ve beraber olmak var, büyükleri saymak var, düşkünlere el tutmak var. Hak hesabına insanlara ve insanlığa tasarruf etmek var. Hakk’ı sevip O’nu zikretmek var. Hidayetten mahrum olanlara acıyıp onlara Hakk’ı taşıyarak tebliğ etmek var. Milletçe el ele, gönül gönüle olup, çalışıp yükselmek var. Sabretmek var. Tevekkül ve tefekkür ehli olmak var. İnancını iç dünyasında iktidar etmiş Yunuslar, Mevlanalar, Hacı Bektaşlar, Ahmet Yeseviler var. Yani, inanmış bir Türk kimliği modeli var. Kısaca; geleneğine, örfüne, tarihine, diline, dinine bağlı bir Müslüman Türk kimliği modeli var”.
***
Milli kimlik ve şuuruna sahip olamayan milletlerin yok olmaları, yahut başka milletlerin boyunduruğu altında yaşamaları kaçınılmazdır. Bu itibarla; çocuklarımıza ve gençlerimize herşeyden önce öz benliğimizi ve de kimliğimizi öğretmemiz; vatanını, bayrağını, sancağını, dinini ve devletini canından aziz bilen bir Müslüman–Türk genci modeli yetiştirmemiz şarttır.
Oğuz Köroğlu
Tarih, kimliklerini kaybeden milletlerin akıp giden zaman içinde nasıl yok olduklarını sayısız örnekleriyle hafızalarımıza kazımıştır. Bir milletin hayatından, o milletin inancını, fikrini, idealini, tarihini ve medeniyetini silip atmak; o millete ruh veren kimliği yok etmek demektir.
***
Kimliğini yitirmiş milletlerde ise, hayat ve istiklal aramak zaten mümkün değildir...
Türk Milleti’nin sahip olduğu kimlik ve medenî vasıflar; kahramanlıklarla dolu bir tarihe ve üstün bir karaktere dayanmaktadır. Türkler, tarihinin her döneminde ilimde, teknikte, sanatta, kısaca medeniyette insanlığa örnek olmuş asil bir millettir. Kurduğu devletler de ve taşıdığı meziyetleriyle dünyada adaletin, can ve mal emniyetinin, namus emniyetinin, huzur ve barışın her zaman teminatı olmuştur.
Milli kimlik ve karakterimize sahip olduğumuz dönemlerde dünyada liderliğimiz devam etmiş, onu kaybettiğimizde ise zillete düşmüşüzdür.
***
Aziz milletimizin karakterini, İslam inancıyla yoğrulmuş bir Türk kimliği modeli oluşturmaktadır. Türk insanının yaratılışında bulunan devlete itaat, vatan ve millet sevgisi, hür ve bağımsız yaşama arzusu, birlik ve beraberlik duygusu, ırza, namusa ve haysiyete düşkünlük, minnetsiz hayat sürme anlayışı, mertlik, yiğitlik, alperenlik, cesaret, şecaat gibi değerleri; İslamiyetin emir ve prensipleriyle özdeşleşerek müstesna bir model olan Müslüman–Türk kimliği’nin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. “Müslüman–Türk kimliğinde Allah’a (cc), Resulü Hz. Muhammed’e (sav) iman var. Ehl–i Beytine ve Resulü’nün yolunda gidenlere aşk ve sevgi var; ibadet, taat var, insanlığa hizmet var. Milletiyle bir ve beraber olmak var, büyükleri saymak var, düşkünlere el tutmak var. Hak hesabına insanlara ve insanlığa tasarruf etmek var. Hakk’ı sevip O’nu zikretmek var. Hidayetten mahrum olanlara acıyıp onlara Hakk’ı taşıyarak tebliğ etmek var. Milletçe el ele, gönül gönüle olup, çalışıp yükselmek var. Sabretmek var. Tevekkül ve tefekkür ehli olmak var. İnancını iç dünyasında iktidar etmiş Yunuslar, Mevlanalar, Hacı Bektaşlar, Ahmet Yeseviler var. Yani, inanmış bir Türk kimliği modeli var. Kısaca; geleneğine, örfüne, tarihine, diline, dinine bağlı bir Müslüman Türk kimliği modeli var”.
***
Milli kimlik ve şuuruna sahip olamayan milletlerin yok olmaları, yahut başka milletlerin boyunduruğu altında yaşamaları kaçınılmazdır. Bu itibarla; çocuklarımıza ve gençlerimize herşeyden önce öz benliğimizi ve de kimliğimizi öğretmemiz; vatanını, bayrağını, sancağını, dinini ve devletini canından aziz bilen bir Müslüman–Türk genci modeli yetiştirmemiz şarttır.
Oğuz Köroğlu