Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müslüman olmadan kardeş olunmaz (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hz Muhammed’i kabul etmeden Müslüman olunmaz;
Müslüman olmadan kardeş olunmaz .

Son birkaç yıldır, yüksek sesle dillendirilmeye başlanan “Müslüman olmak için Muhammed’e (as) iman şart değildir, belki kemaldir, hatta bir takdir meselesidir, hatta hatta bir centilmenlik sayılır” ve “Müslüman olmayan da kurtulmuştur” gibi sözlere en müdellel cevap var bu yazıda.

Bütün bu İslam akaidi ölçülerince “küfür” olan bu iddialara cevap veren, işte o tarihi yazı.

''Bizler dinî konularda Cenabı Hakk’ın koyduğu ölçülere harfiyyen uymak zorunda olan varlıklarız. Bilerek ya da bilmeyerek bu hududu aşmak Allah’ın üzerimizdeki en büyük musibeti olur. Onun için nefsimiz ve milletimiz ile ilgili ‘Kaderi İlahî’nin Hududullah’a mutabık olmasını daima Cenabı Hakk’tan niyaz etmeliyiz. Aksi takdirde akıbetimiz hüsran olur ki, Allah böyle bir akıbetten bütün Ümmeti Muhammedi korusun.

Bu cümleden olarak, bazen kardeşlerimize yol gösterir mahiyetteki ikaz veya tembihimiz asla nefsanî bir hesabın neticesi değildir. İnsanların akıbeti hüsran olursa, uğrayacakları ‘azab–ı elim’in vahim olması durumundadır ki, sevdiğimiz bütün kardeşlerimizi ve de bütün Ümmeti Muhammedi şefkatle ve merhametle kucaklayıp onları sarmak, ebedi hayata takatımız nispetinde hazırlamak inancımızın gereğidir.

Onun için tenkitlerimiz, tembihlerimiz hiçbir zaman bir Müslüman kardeşimizi hakir görmek, hor görmek veya aşağılamak anlayışıyla olmamıştır ve de olmayacaktır. Böyle bir nefsanî duygudan da Allah’a sığınırız. Elbette ki gayretimiz kardeşlerimizin akıbetini heder edecek yanlışlıktan onları korumak ve de “Ancak Müminler birbirinin kardeşidir” inancıyla gerek maddi gerekse manevi yardımlarda bulunmaktır.

Bu sebeple Müminlerin, Musevi ve İsevilere karşı davranış biçimlerini ayetler ve hadisi şerifler ışığı altında seyretmeye devam edip gerekli dersi alalım.

1. “Ey inananlar; kitap verilen her hangi bir gruba uyarsanız imanınızdan sonra (onlar) sizi döndürüp kafir yaparlar“ (Ali İmran: 101)

2. “Benim peygamber olduğumu duymadığı halde İsa’ya inanan, onun dini üzere yaşayıp ölen hayır üzere ölmüştür. Ancak benim peygamber olduğumu duyduğu halde bana inanmadan ölen kişi helak olmuştur.” (Ruhu’l Meani, 1279)

3. “Allah Yahudi ve Hıristiyanlara lanet etsin! Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescit edindiler. Arap topraklarında iki din birlikte yaşayamayacaktır.” (Sahihi Buhari, Kitabu’l Cenaiz 62; Sahihi Müslim, Kitabu’l Mesacid, 3; İmamı Malik Muvatta, Kitabu’l Cami, 5)

4. (Ey Muhammed) seninle tartışmaya girişirlerse de ki: Ben “Bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a teslim ettim. Kendilerine kitap verilenlere ve verilmeyenlere ‘Siz de İslam oldunuz mu?’” de. Şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.” (Ali imran: 20)

5. Hazreti Peygamberin tanıdığı genç bir Yahudi hastalanmıştı. Onu ziyaret eden Hz. Peygamber kendisini İslam’a davet etti. Yahudi genç bu daveti kabul ederek şahadet getirdi ve Müslüman oldu. Bu olaya sevinen Hz. Peygamber evden çıkarken şöyle demiştir: “Onu cehennemden kurtaran Allah’a hamd olsun.” (Sahihi Buhari, Kitabul Cenaiz: 80.)

6. “Ehli Kitaba din konusunda hiçbir şey sormayınız. Çünkü kendileri sapıklığa düşmüş haldeyken elbette size doğru yolu göstermezler. Şüphe yok ki bu durumda siz (onlara bir şey sorduğunuz) taktirde ya batıl bir şeyi tasdik eder, ya da doğru olan bir şeyi yalanlarsınız. Allah’a yemin ederim ki! Musa hayatta olup aranızda bulunsaydı, bana tâbi olmak (uymak) tan başka bir yol asla helal olmazdı.” (Kenzul Ummal, 152; Tefsiru’l Kuran’il Azim 1378; Ruhul Meani 1244 ve 111210)

7. “Ancak mü’minler kardeştir.” (Hucurat: 10)

Ehli kitap olduğu iddia edilen insanların, Muhammed Aleyhisselam’ı peygamber olarak kabul edip, O’nun yoluna girmedikten, getirdiği kitabı kabul etmedikten sonra Mümin sayılmaları ve de kurtuluşa ermeleri kesinlikle mümkün değildir. Peygamber efendimiz devlet başkanlarına ve kabile reislerine yazdığı mektupların tamamında “Allah ve resulü Muhammed’e uyun ki kurtulasınız. Şayet uymazsanız kesinlikle hüsrandasınız” tebliğinde bulunmuştur.

Onun için bir Müslüman ancak bir Müslüman’la kardeş olabilir. Onun dışındaki Musevi ve Hıristiyanlarla din adına uzlaşması ve de anlaşması kesinlikle mümkün değildir. Din adına böyle bir uzlaşma ve anlaşma tamamen İslam dışı bir akidedir.

Ehli Kitap’la din adına uzlaşma ve kardeşlik mümkün olmadığına göre bunlarla münasebetlerimizde İslam’a davet ve tebliğ şartı vardır. Davet ve tebliğ Müslüman’ın vazifesi olduğuna göre, bu münasebetlerin kesinlikle devam etmesi lazımdır. Onun için Musevi ve İsevilere hatta bütün insanlara merhamet, onları Azabı elim’den kurtaracak olan İslam’a davet etmek ve İslam’ı tebliğ etmekle mümkündür.

Bu manada Müslüman sadece Musevi ve İseviler için değil, bütün insanlık için rahmet ve merhamet kaynağıdır. Peygamberimiz Hazreti Muhammed alemlere rahmettir. Ve bütün insanlığı Hakka davet edip, İslam’ı tebliğ etmiştir. Selam her şartta Allah’ın yoluna davet edenlere...“

Müslim Karabacak
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hz Muhammed’i kabul etmeden Müslüman olunmaz;
Müslüman olmadan kardeş olunmaz .
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
İslam’dan nasip almak, iman nispetindedir

İslam’dan nasip almak, iman nispetindedir

İslam’dan nasibinizi almanız nasıl olacak? İslam’dan nasibimizi almamız imanımızın nispetindedir. Ne derece inanıyorsunuz, o Kur’an deryasından o nispette etkilenirsiniz. Şimdi yarasanın güneşi görmesi mümkün değil. Güneşin ne kabahati var?.., dışarıda dünya yanıyor, her taraf aydınlık, o diyor ki, “Ben karanlıkta kaldım.” Evet! Doğru! Sen karanlıkta kaldın. Ama kainat karanlıkta değil. Bir oda içerisinde kalan insanın güneşten şikayet etmesi mümkün değil. Ama ediyoruz, biz.

Biz, eğer imanımızı takviye eder, güçlendirirsek, arif–i billah olanların en azından sohbetlerinde bulunursak, bakış tarzımız çok değişir. Olayları yorum tarzımız çok değişir.

Kamilin birine talebesi soruyor. “Efendim! Kur’an’da olmayan bir şey yok. Ama ben müminin ruhunun bedeninden çıkışının yağdan kıl çeker gibi çıktığını bulamadım. Hadiste var. Kur’an’da yok” diyor. “Öyle mi?” diyor. “Sen git, Yusuf Suresi’ni oku. Öyle gel” diyor. Gidiyor, okuyor. “Buldun mu?” diyor.

“Hayır!” diyor. “İkinci defa git, oku!” diyor. Gidiyor, okuyor. “Buldun mu?” Yine, “Hayır!” diyor. Üçüncü defa “Git oku!” diyor. Neticede, “Efendim, buldum” diyor. “Neyi buldun?” diyor. “Hz. Yusuf, kadınlar topluluğuna girdiği zaman onun cemalini müşahede eden kadınlar parmaklarını kestiler de o güzelliği müşahede acılarını onlara hissettirmedi, duyurmadı. Anladım ki son nefeste mü’min Allah’ın cemalini müşahede ederse ruhunun bedenden çıkışını duymaz. O’nunla meşgul olur” diyor. “Şimdi okudun. Şimdi buldun” diyor. Tabii olayın esprisi Kur’an’ı okumak. Ama nasıl? Bu gözle, bu sevda ile...

Askerken biz, annelerimizden, babalarımızdan, aile efradından mektup alırdık. Çoluk çocuk sahibisin. Ne yapıyorlar, ne ediyorlar diye haberdar olmak istiyorsun. Mesela hanımın yazıyor: “Nasılsın? İyi misin? Çocuklar da çok iyi. Atlıyor, zıplıyorlar. Hiç merak etme!” Dediği bu. Sen okuyorsun, duygulanıyorsun. Hiç bir şikayet yok ortada. Bir mektup da sen yazıyorsun.

İşte, “Anneciğim ben şöyleyim. Hiç merak etme. Sabahtan şunu yaptık. Öğlede bunu yaptık. Akşam şunu yaptık. Arkadaşlarla eğleniyoruz” diyorsun. Annen okuyor onu ve ağlıyor. Ağlayacak ne var? Ortada bir iletişim var. Ne iletişimi? Anne ile evlat veya koca ile karı o iletişimi satırlar üzerinde kurduğu için duygu alışverişine girmişler. Bir kağıt ona vesile oluyor. Bir mektup ona vesile oluyor. Şimdi insan inandığı Allah’a, Kur’an’ı okurken bu ilgiyi kurarsa, alış veriş başladığı zaman o Kur’an’dan anladığın çok farklı olur. Onun feyzi, onun muhabbeti çok daha başka bir aleme, bir lahuti aleme seni taşır. O zaman Kur’an–ı Kerim’i okuduğunun farkında olursun. Bizim mesleğimiz de mâlum Kur’an’la ilgili olduğu için her zaman dinlediğimiz mübarek kelam; ama babam rahmetlinin kabri başında okunan Kur’an’ı ben çok farklı yaşadım. Allah gani gani rahmet eylesin! Bizim memleketimizde meşhur Ali Haydar Hafız vardı. Büyük bir zattı. Babamı da çok severdi. Cenazeye geldi.

“Elif Lam Mim. Zalike’l kitabü lareybe fih...” okuyor. Allah, Allah! Ben sanki ilk defa duyuyorum. Aslında hoca her zaman aynı okuyuşu yapıyor. Ama ben o duygu dünyasını ilk defa o zaman yakaladım. Tabir–i caizse o dünyaya ilk defa o anda girdim. Rahmetli annemde de bu hali yaşadım. Evladım Fatıma’yı defnederken de bu hali yaşadım. Şimdi insanın kalp alemi açılıp da imanının güçlendiği, Cenab–ı Hakk’ın ezkarını yaşadığı anda bakıyorsun Kur’an başka Kur’an sanki. Başka değil ama, sen başka olmuşsun. Onun için her insanın Kur’an’dan anladığı bir olmaz. Her insanın Kur’an’ı yaşayışı da bir olmaz. O zaman diyeceğiz ki ölçü olarak, herkes imanı ve yakınlığı nispetinde ne alır ondan; feyz alır, muhabbet alır. Allah imanımızı güçlendirsin! Aynel yakin, hakkel yakin mertebesinde bizlere anlamayı nasip etsin!

Müslim Karabacak
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Hz Muhammed’e inanmaya gerek yok demek Onu kabul etmemektir. Hz. Muhammedi (sav) kabul etmeden Müslüman olunmaz;
Müslüman olmadan kardeş olunmaz .
 

Rüyam3

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
2,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Tek Geçerim

Tek Geçerim

la Ilahe Illalallah Muhammedün Rasulüllah
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38


“Ancak mü’minler kardeştir.” (Hucurat: 10)

''Bizler dinî konularda Cenabı Hakk’ın koyduğu ölçülere harfiyyen uymak zorunda olan varlıklarız. Bilerek ya da bilmeyerek bu hududu aşmak Allah’ın üzerimizdeki en büyük musibeti olur. Onun için nefsimiz ve milletimiz ile ilgili ‘Kaderi İlahî’nin Hududullah’a mutabık olmasını daima Cenabı Hakk’tan niyaz etmeliyiz. Aksi takdirde akıbetimiz hüsran olur ki, Allah böyle bir akıbetten bütün Ümmeti Muhammedi korusun.


Onun için tenkitlerimiz, tembihlerimiz hiçbir zaman bir Müslüman kardeşimizi hakir görmek, hor görmek veya aşağılamak anlayışıyla olmamıştır ve de olmayacaktır. Böyle bir nefsanî duygudan da Allah’a sığınırız. Elbette ki gayretimiz kardeşlerimizin akıbetini heder edecek yanlışlıktan onları korumak ve de “Ancak Müminler birbirinin kardeşidir” inancıyla gerek maddi gerekse manevi yardımlarda bulunmaktır.


Ehli kitap olduğu iddia edilen insanların, Muhammed Aleyhisselam’ı peygamber olarak kabul edip, O’nun yoluna girmedikten, getirdiği kitabı kabul etmedikten sonra Mümin sayılmaları ve de kurtuluşa ermeleri kesinlikle mümkün değildir. Peygamber efendimiz devlet başkanlarına ve kabile reislerine yazdığı mektupların tamamında “Allah ve resulü Muhammed’e uyun ki kurtulasınız. Şayet uymazsanız kesinlikle hüsrandasınız” tebliğinde bulunmuştur.

Onun için bir Müslüman ancak bir Müslüman’la kardeş olabilir. Onun dışındaki Musevi ve Hıristiyanlarla din adına uzlaşması ve de anlaşması kesinlikle mümkün değildir. Din adına böyle bir uzlaşma ve anlaşma tamamen İslam dışı bir akidedir.




Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
Allah razı olsun kardeşim, Emeğinize yüreğinize sağlık olsun.


اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.


Selam ve baki dua ile kalın kardeşim.
Allah'a emanet olun.

93270140eb0.gif
97906724wb4.gif


 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40


“Ancak mü’minler kardeştir.” (Hucurat: 10)

''Bizler dinî konularda Cenabı Hakk’ın koyduğu ölçülere harfiyyen uymak zorunda olan varlıklarız. Bilerek ya da bilmeyerek bu hududu aşmak Allah’ın üzerimizdeki en büyük musibeti olur. Onun için nefsimiz ve milletimiz ile ilgili ‘Kaderi İlahî’nin Hududullah’a mutabık olmasını daima Cenabı Hakk’tan niyaz etmeliyiz. Aksi takdirde akıbetimiz hüsran olur ki, Allah böyle bir akıbetten bütün Ümmeti Muhammedi korusun.


Onun için tenkitlerimiz, tembihlerimiz hiçbir zaman bir Müslüman kardeşimizi hakir görmek, hor görmek veya aşağılamak anlayışıyla olmamıştır ve de olmayacaktır. Böyle bir nefsanî duygudan da Allah’a sığınırız. Elbette ki gayretimiz kardeşlerimizin akıbetini heder edecek yanlışlıktan onları korumak ve de “Ancak Müminler birbirinin kardeşidir” inancıyla gerek maddi gerekse manevi yardımlarda bulunmaktır.


Ehli kitap olduğu iddia edilen insanların, Muhammed Aleyhisselam’ı peygamber olarak kabul edip, O’nun yoluna girmedikten, getirdiği kitabı kabul etmedikten sonra Mümin sayılmaları ve de kurtuluşa ermeleri kesinlikle mümkün değildir. Peygamber efendimiz devlet başkanlarına ve kabile reislerine yazdığı mektupların tamamında “Allah ve resulü Muhammed’e uyun ki kurtulasınız. Şayet uymazsanız kesinlikle hüsrandasınız” tebliğinde bulunmuştur.

Onun için bir Müslüman ancak bir Müslüman’la kardeş olabilir. Onun dışındaki Musevi ve Hıristiyanlarla din adına uzlaşması ve de anlaşması kesinlikle mümkün değildir. Din adına böyle bir uzlaşma ve anlaşma tamamen İslam dışı bir akidedir.




Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.
Allah razı olsun kardeşim, Emeğinize yüreğinize sağlık olsun.


اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.


Selam ve baki dua ile kalın kardeşim.
Allah'a emanet olun.

93270140eb0.gif
97906724wb4.gif




Aleyküm selam ve rahmetullahi ve bereketuh
bu güzel ,anlamlı katkınız için teşekkür ederim Allah razı olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt