HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
MÜSLÜMAN KADININ YÜZÜNÜ
PEÇE İLE ÖRTMESİ
FARZ DEĞİLDİR
İslâm'da, kadının, gözleri dışında yüzünün tamamını örtebilecek bir örtünün bulunmasının farz olduğunu söyleyen görüş İslâmi bir görüştür. Bu görüşü savunan mezheb sahibi bazı müctehid imamlar vardır. Kapanması mecburi olmadığı için, mutlak olarak yüzünü örtmek gayesiyle, bir örtü edinme Müslüman kadına farz değildir görüşü de İslâmidir. Çünkü bu görüşü de mezheb sahibi bazı müctehid imamlar ileri sürmüşlerdir. İşte önemli ictimai problemlerden biri de bu problemdir. Bu iki görüşten birinin kabul edilmesi ve benimsenmesi İslâmi hayat tarzına tesir eder. Onun için bu probleme ait şer'i delillerin bütün tafsilat ve detaylarıyla birlikte araştırılması lazımdır ki Müslümanlar bu iki görüşten, delil bakımından en kuvvetli olanını tercih etsinler ve İslâm Devleti de tercih edilen görüşü tatbike koyabilsin.
Sömürgeci kafirlerin etkisiyle hayata bakış açılarında batı kültürü ile boyanmış batıya kucak açmış, batı ile kendilerinden geçmiş bir takım insanlar, yarım asırdan daha uzun bir süreden beri kadın ile ilgili konular üzerinde tartışmalar yapmaktadırlar. Bunlar, İslâmi olmayan birtakım fikirleri İslâm'a sokmaya çalışarak, Müslüman-ların meselelere bakışını ifsat etmeğe uğraştılar. Peçe ve açıklık fikirlerini icad edip ortaya attılar. Mütefekkir alimlerin bunlara karşı çıkmaları gerekirken, yazar ve edebiyatçılar ile mukallid öğrenciler bunlara karşı çıktılar. Bu da, onların görüşlerini daha da yaygın hale getirmelerine neden oldu. Halbuki tartışma konusu yapılan bu fikirler, Müslümanları dinlerinde şüpheye düşürmek ve dejenere etmek için Batı'nın İslâm ile yaptığı savaşın ürünüdür. Evet, bu münakaşaların ortaya atıldığı günden bu yana üzerindeki tartışmalar halen daha devam etmektedir. Ancak ortaya atılan görüşler, üzerinde münakaşa yapmaya değmeyen, insanların ilerlemelerine ve yükselmelerine yol açacak teşrii ve ictimai boyutu ile ele alınan araştırmalar değildi. Halbuki üzerinde tartışılması ve konuşulması gereken asıl konu; belli bir delile veya kıyasa dayanarak müctehidlerin istinbat ettikleri şer'i hükümler olmalıydı. Tartışma ve araştırma, birtakım kiralık kalemlerin görüşleri, sahtekarların safsataları ve batıla kucak açanların düşüncelerinden ibaret olmamalıydı. Müctehidlerin şer'i delillerden istinbat ederek ortaya koyup söyledikleri görüşler üzerinde ancak şer'i münakaşalar yapılabilirdi. Oysa yalnızca müctehidlerin şer'i delillerden istinbat ettikleri görüşler araştırılmalı ve teşrii açıdan bunlar üzerinde tartışma yapılmalıydı. Böylece müctehidlerin görüşlerine ilave olarak bazı fakihlerin, şeyhlerin ve peçe konusunda taassub sahibi kimselerin görüşleri de araştırma ve inceleme konusu yapılarak nefislerdeki şüphe giderilirdi. Bu nedenle biz burada tercihe şayan görüşün belirlenebilmesi için konu ile ilgili olarak müctehidlerin görüşlerini ve delillerini sizlere sunacağız. Böylece bunları gören herkes amel etsin ve tatbikat sahasına koysun.
Yüzü ve elleri dışında kadının bütün vücudunun avret olduğunu ve örtünmesi gerektiğini ileri süren alimlerin bir kısmı bu hükmün ancak namaz için geçerli olduğunu, namazın dışında kadının elleri ve yüzü dahil olmak üzere bütün vucudun örtünmesi gerektiğini söylemektedirler. Bunun için de görüşlerini Kur'an ve sünnetten şu ayet ve hadislerle delillendirmektedirler. Kitap'taki delilleri şunlardır:
"(Rasulün) hanımlarından bir şey istediğiniz zaman onu perde arkasından isteyiniz." Bu ayet, kadınların üstlerine perde örtmeleri gerektiği konusunda sarih bir ayettir.
"Ey Nebi! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle. Üzerlerine örtülerini salıversinler. Bu, onların tanınmalarına ve böylece eziyet edilmemelerine daha yakındır."
Bir kısım alim, ayette yer alan 'örtülerini üzerlerine salıversinler' ifadesi şal, peçe veya çarşaflarına bürünerek bunlarla üzerlerini ve yüzlerini örtsünler anlamına geldiğini söylemektedirler. İslâm’ın ilk dönemlerinde kadınlar adetleri gereği açılıp saçılıyorlar ve bu hususta hür kadınlarla cariyeler arasında ayırım yapılamıyordu. O dönemde geceleyin dışarı çıkıp ihtiyaçlarını gidermeye çalışan cariyelere erkek delikanlılar sarkıntılık ediyorlardı. Bazen cariyeler yerine hür kadınlara da saldırdıkları oluyordu. Biz, onları cariye zannettik diyerek özür beyan etmeye çalışıyorlardı. Bundan dolayı, elbiselerini cariyelerinkinden farklı giymeleri ve onlardan farklı olduklarını göstermek için, üzerlerine örtü örtünmeleri emredildi. Örtülerini başlarına almalarıyla saldıranların şerrinden korunmuş olacakları beyan edildi. Böylece hoşlanmadıkları davranışlardan emin olacaklardı. Bazı alimler ayette yer alan ifadesinde ’in düşürüldüğünü, aslında ayetin; onların güzel olup olmadıklarının bilinmemesi ve eziyet edilmemeleri için en doğru yol olduğu anlamına geldiğini söylemektedirler. Ayrıca Allahu Teâla bir başka ayette şöyle buyurmaktadır:
"Evlerinizde oturun. Cahiliyenin açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılmayın." Bu ayette Cenabı Allah (c.c.) kadınların kendi evlerinde oturmalarını emretmektedir ki, bu da örtünmeye bir delildir demişlerdir.
Sünnetten delillere gelince: Rasulullah (s.a.v.)’ın;
"Kadın avrettir." dediği rivayet edilir. Ayrıca şöyle dediği de rivayet edilir:
"Sizden birinizin (kadınlar mülkü durumunda olan) erkek kölesi bulunsa bile ondan örtünsün."
Yine Ümmi Seleme'den rivayet edilen bir hadiste şöyle geçmektedir:
“Ben ve Hafsa Nebi (s.a.v.)’ın yanında oturmuştuk. İbni Ümmü Mektum girmek için izin istedi. Nebi (s.a.v.) bize; örtünün dedi. Ben: Ya Rasulullah! o, kör bir adam, görmez, dedim. Allah Rasulü: “O, kör ise de siz onu görmüyor musunuz? dedi." Ebu Davud'un rivayet ettiği hadis ise şöyledir:
“Abbas'ın oğlu Fadl Peygamberin terkesinde bulunuyordu. Hasamlı bir kadın Peygamberden bir şey sormaya geldi. Fadl, o kadına bakıyor, kadın da ona bakıyordu. Peygamber Fadl'ın çenesinden tutup yüzünü kadından çevirdi." Cerir b. Abdullah'tan:
“Ben, Rasulullah (s.a.v.)’a ani bakıştan sordum da bana; bakışımı hemen çevirmemi emretti."
Ali (t)'dan rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
"Bir bakışa, ikinci bakışı ekleme. Çünkü, birinci bakış senindir. Fakat diğeri, senin değildir (aleyhinedir)."
Bu hadisler, kadının vücudunun tamamının avret olduğunu ve peçenin varlığını ileri sürenlerin delilleridir. Ancak bunlar, ortaya çıkan probleme uygulanamayacak delillerdir. Çünkü bunların hiçbiri bahsedilen konu ile ilgili değildir Örtünme ayeti ile ayetinin tamamı okunduğu zaman lafız ve mana bakımından birbirine bağlı tek ayet olduğu ve Rasulullah (s.a.v.)’ın hanımlarını kapsadığı, mutlak olarak Müslümanların kadınları ile ilgili olmadığı anlaşılır. Ayetin tam metni şudur:
"Ey İman edenler, (bundan sonra) Peygamberin evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin. Fakat davet edilirseniz girin ve yemeği yiyince de lafa dalmadan dağılın. Bu haliniz Peygamberi üzüyor. O da size bir şey söylemeğe çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman onu perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasulünü üzmeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük günahtır." Ayet Peygamber (s.a.v.)'in kadınlarına ait bir nasstır, onlara hastır. Müslüman kadınlarla ilgisi yoktur. Nitekim Aişe (r.anha)'dan rivayet edilen hadis de bu hususu teyid etmektedir: "Aişe (r.anha) diyor ki: “Ben, büyük bir kaptan Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte "hays" yiyordum. Bu sırada Ömer geldi, Allah'ın Rasulü onu çağırdı ve yemeğe iştirak etti. Yemek esnasında Ömer'in parmağı benim parmağıma değince; ay veya of dedi. Eğer Peygamber sizin hakkınızda sözüme uymuş olsaydı hiçbir göz sizi görmezdi, dedi. Bunun üzerine örtünme ayeti nazil oldu."
Rivayet edildiğine göre Ömer (r.a.) şöyle demiştir:
"Ben, Ya Rasulullah evinize iyi ve kötü herkes
Ictimai Nizam
PEÇE İLE ÖRTMESİ
FARZ DEĞİLDİR
İslâm'da, kadının, gözleri dışında yüzünün tamamını örtebilecek bir örtünün bulunmasının farz olduğunu söyleyen görüş İslâmi bir görüştür. Bu görüşü savunan mezheb sahibi bazı müctehid imamlar vardır. Kapanması mecburi olmadığı için, mutlak olarak yüzünü örtmek gayesiyle, bir örtü edinme Müslüman kadına farz değildir görüşü de İslâmidir. Çünkü bu görüşü de mezheb sahibi bazı müctehid imamlar ileri sürmüşlerdir. İşte önemli ictimai problemlerden biri de bu problemdir. Bu iki görüşten birinin kabul edilmesi ve benimsenmesi İslâmi hayat tarzına tesir eder. Onun için bu probleme ait şer'i delillerin bütün tafsilat ve detaylarıyla birlikte araştırılması lazımdır ki Müslümanlar bu iki görüşten, delil bakımından en kuvvetli olanını tercih etsinler ve İslâm Devleti de tercih edilen görüşü tatbike koyabilsin.
Sömürgeci kafirlerin etkisiyle hayata bakış açılarında batı kültürü ile boyanmış batıya kucak açmış, batı ile kendilerinden geçmiş bir takım insanlar, yarım asırdan daha uzun bir süreden beri kadın ile ilgili konular üzerinde tartışmalar yapmaktadırlar. Bunlar, İslâmi olmayan birtakım fikirleri İslâm'a sokmaya çalışarak, Müslüman-ların meselelere bakışını ifsat etmeğe uğraştılar. Peçe ve açıklık fikirlerini icad edip ortaya attılar. Mütefekkir alimlerin bunlara karşı çıkmaları gerekirken, yazar ve edebiyatçılar ile mukallid öğrenciler bunlara karşı çıktılar. Bu da, onların görüşlerini daha da yaygın hale getirmelerine neden oldu. Halbuki tartışma konusu yapılan bu fikirler, Müslümanları dinlerinde şüpheye düşürmek ve dejenere etmek için Batı'nın İslâm ile yaptığı savaşın ürünüdür. Evet, bu münakaşaların ortaya atıldığı günden bu yana üzerindeki tartışmalar halen daha devam etmektedir. Ancak ortaya atılan görüşler, üzerinde münakaşa yapmaya değmeyen, insanların ilerlemelerine ve yükselmelerine yol açacak teşrii ve ictimai boyutu ile ele alınan araştırmalar değildi. Halbuki üzerinde tartışılması ve konuşulması gereken asıl konu; belli bir delile veya kıyasa dayanarak müctehidlerin istinbat ettikleri şer'i hükümler olmalıydı. Tartışma ve araştırma, birtakım kiralık kalemlerin görüşleri, sahtekarların safsataları ve batıla kucak açanların düşüncelerinden ibaret olmamalıydı. Müctehidlerin şer'i delillerden istinbat ederek ortaya koyup söyledikleri görüşler üzerinde ancak şer'i münakaşalar yapılabilirdi. Oysa yalnızca müctehidlerin şer'i delillerden istinbat ettikleri görüşler araştırılmalı ve teşrii açıdan bunlar üzerinde tartışma yapılmalıydı. Böylece müctehidlerin görüşlerine ilave olarak bazı fakihlerin, şeyhlerin ve peçe konusunda taassub sahibi kimselerin görüşleri de araştırma ve inceleme konusu yapılarak nefislerdeki şüphe giderilirdi. Bu nedenle biz burada tercihe şayan görüşün belirlenebilmesi için konu ile ilgili olarak müctehidlerin görüşlerini ve delillerini sizlere sunacağız. Böylece bunları gören herkes amel etsin ve tatbikat sahasına koysun.
Yüzü ve elleri dışında kadının bütün vücudunun avret olduğunu ve örtünmesi gerektiğini ileri süren alimlerin bir kısmı bu hükmün ancak namaz için geçerli olduğunu, namazın dışında kadının elleri ve yüzü dahil olmak üzere bütün vucudun örtünmesi gerektiğini söylemektedirler. Bunun için de görüşlerini Kur'an ve sünnetten şu ayet ve hadislerle delillendirmektedirler. Kitap'taki delilleri şunlardır:
"(Rasulün) hanımlarından bir şey istediğiniz zaman onu perde arkasından isteyiniz." Bu ayet, kadınların üstlerine perde örtmeleri gerektiği konusunda sarih bir ayettir.
"Ey Nebi! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle. Üzerlerine örtülerini salıversinler. Bu, onların tanınmalarına ve böylece eziyet edilmemelerine daha yakındır."
Bir kısım alim, ayette yer alan 'örtülerini üzerlerine salıversinler' ifadesi şal, peçe veya çarşaflarına bürünerek bunlarla üzerlerini ve yüzlerini örtsünler anlamına geldiğini söylemektedirler. İslâm’ın ilk dönemlerinde kadınlar adetleri gereği açılıp saçılıyorlar ve bu hususta hür kadınlarla cariyeler arasında ayırım yapılamıyordu. O dönemde geceleyin dışarı çıkıp ihtiyaçlarını gidermeye çalışan cariyelere erkek delikanlılar sarkıntılık ediyorlardı. Bazen cariyeler yerine hür kadınlara da saldırdıkları oluyordu. Biz, onları cariye zannettik diyerek özür beyan etmeye çalışıyorlardı. Bundan dolayı, elbiselerini cariyelerinkinden farklı giymeleri ve onlardan farklı olduklarını göstermek için, üzerlerine örtü örtünmeleri emredildi. Örtülerini başlarına almalarıyla saldıranların şerrinden korunmuş olacakları beyan edildi. Böylece hoşlanmadıkları davranışlardan emin olacaklardı. Bazı alimler ayette yer alan ifadesinde ’in düşürüldüğünü, aslında ayetin; onların güzel olup olmadıklarının bilinmemesi ve eziyet edilmemeleri için en doğru yol olduğu anlamına geldiğini söylemektedirler. Ayrıca Allahu Teâla bir başka ayette şöyle buyurmaktadır:
"Evlerinizde oturun. Cahiliyenin açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılmayın." Bu ayette Cenabı Allah (c.c.) kadınların kendi evlerinde oturmalarını emretmektedir ki, bu da örtünmeye bir delildir demişlerdir.
Sünnetten delillere gelince: Rasulullah (s.a.v.)’ın;
"Kadın avrettir." dediği rivayet edilir. Ayrıca şöyle dediği de rivayet edilir:
"Sizden birinizin (kadınlar mülkü durumunda olan) erkek kölesi bulunsa bile ondan örtünsün."
Yine Ümmi Seleme'den rivayet edilen bir hadiste şöyle geçmektedir:
“Ben ve Hafsa Nebi (s.a.v.)’ın yanında oturmuştuk. İbni Ümmü Mektum girmek için izin istedi. Nebi (s.a.v.) bize; örtünün dedi. Ben: Ya Rasulullah! o, kör bir adam, görmez, dedim. Allah Rasulü: “O, kör ise de siz onu görmüyor musunuz? dedi." Ebu Davud'un rivayet ettiği hadis ise şöyledir:
“Abbas'ın oğlu Fadl Peygamberin terkesinde bulunuyordu. Hasamlı bir kadın Peygamberden bir şey sormaya geldi. Fadl, o kadına bakıyor, kadın da ona bakıyordu. Peygamber Fadl'ın çenesinden tutup yüzünü kadından çevirdi." Cerir b. Abdullah'tan:
“Ben, Rasulullah (s.a.v.)’a ani bakıştan sordum da bana; bakışımı hemen çevirmemi emretti."
Ali (t)'dan rivayet edilen bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
"Bir bakışa, ikinci bakışı ekleme. Çünkü, birinci bakış senindir. Fakat diğeri, senin değildir (aleyhinedir)."
Bu hadisler, kadının vücudunun tamamının avret olduğunu ve peçenin varlığını ileri sürenlerin delilleridir. Ancak bunlar, ortaya çıkan probleme uygulanamayacak delillerdir. Çünkü bunların hiçbiri bahsedilen konu ile ilgili değildir Örtünme ayeti ile ayetinin tamamı okunduğu zaman lafız ve mana bakımından birbirine bağlı tek ayet olduğu ve Rasulullah (s.a.v.)’ın hanımlarını kapsadığı, mutlak olarak Müslümanların kadınları ile ilgili olmadığı anlaşılır. Ayetin tam metni şudur:
"Ey İman edenler, (bundan sonra) Peygamberin evlerine, yemeğe çağrılmaksızın vakitli vakitsiz girmeyin. Fakat davet edilirseniz girin ve yemeği yiyince de lafa dalmadan dağılın. Bu haliniz Peygamberi üzüyor. O da size bir şey söylemeğe çekiniyordu. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman onu perde arkasından isteyin. Bu sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Rasulünü üzmeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Çünkü bu, Allah katında büyük günahtır." Ayet Peygamber (s.a.v.)'in kadınlarına ait bir nasstır, onlara hastır. Müslüman kadınlarla ilgisi yoktur. Nitekim Aişe (r.anha)'dan rivayet edilen hadis de bu hususu teyid etmektedir: "Aişe (r.anha) diyor ki: “Ben, büyük bir kaptan Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte "hays" yiyordum. Bu sırada Ömer geldi, Allah'ın Rasulü onu çağırdı ve yemeğe iştirak etti. Yemek esnasında Ömer'in parmağı benim parmağıma değince; ay veya of dedi. Eğer Peygamber sizin hakkınızda sözüme uymuş olsaydı hiçbir göz sizi görmezdi, dedi. Bunun üzerine örtünme ayeti nazil oldu."
Rivayet edildiğine göre Ömer (r.a.) şöyle demiştir:
"Ben, Ya Rasulullah evinize iyi ve kötü herkes
Ictimai Nizam