Musibet ertesinde insanlar genelde ibadethaneleri doldurdurur. Bu tür felaketlerin ardından insanların yaratıcıdan korunma dilenmeleri gayet doğal. Fakat Allah'ı musibet gelmeden hatırlamak gerekiyor.
İnsanın Asli Vazifesi
Bakara Suresi’nin 155. ayetinde şöyle buyruluyor: “Andolsun ki, sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azalma (fakirlik) ile imtihan eder, deneriz. (Ey Peygamber!) Sen sabırlı davrananları müjdele.” İnsan asli vazifesini unutup başka meşguliyetlere alaka gösterdiği zaman, Allah tarafından uyarılıyor.
Dünya Bir İmtihan Meydanıdır
Bediüzzaman Said Nursi’nin tabiriyle "Şu dar-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dar-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükafat yeri değildir. Madem dar-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir. Hastalıklar ve musibetler, dini olmamak ve sabretmek şartıyla, o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve herbir saati bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden, şekva değil, şükretmek gerektir." Lakin çeşitli vakalarla asıl vazifesini hatırlayan insanoğlu, sonradan yine eski yaşantısına geri dönebiliyor.
İmtihana Tabi Tutulduğumuzu Unutmamalıdır
Musibet sonrası tevekkül etmeli ve yaşadıklarına karşı sabrederek imtihana tabi tutulduğunu unutmamalıdır. İsyan etmek, gayretullaha dokunacak ifadeler kullanmak, insanın kendi acısı içinde boğulmasından başka bir işe yaramayacaktır.
Kaynak : Zaman