Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mürşide İhtiyaç Varmı (2 Kullanıcı)

mucahid_tr

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 May 2009
Mesajlar
47
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
selamun aleykum..kardeşlerim

bu zamanda meyvaların hormondan dolayı nasıl tadı yoksa ibadetlerinde tadı kalmadı

gafletten haramlardan israflardan zülümden cimrilikten yalanlardan televizyon internet vs zaman harcayıcı işler den göz zinasıdan

daha sayılacak o kadar şeylerden dolayı Resulullah'ın bizlere öğrettiği amellerin bizleri Allaha Yaklaştıracağına tam tersi şeylere yaklaşıyoz...

sahabe namaz kılarken bazıları bayılır. bazıları okuduğu ayetin manasını düşünürken ölür. bazıları namazdayken ayağındaki oku çıkarttırır acı duymazdı .

bazıları namazdayken gözü bahçesindeki bir kuşa ilişti diye bahçesini tasadduk eder .

bazıları namazdayken tir tir titrerdi . şimdi ben sana soruyorum . neden böyle olduk bu hastalığın ilacı ne bu ilacın şifresi püf noktası ne ne yapalımki sahabeye yakın amelleri onlara benzer şekilde yapalım ..


...................BÜTÜN BUNLARIN İLACI NE

ALLAHI IN BİZİ GÖRDÜĞÜNÜ ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKINIMIZDA OLDUĞUNU BİLMEKTİR.

İŞTE O ZAMAN İNSAN BİR ÇOK YANLIŞLARI YAPAMAZ

DOLAYISIYLA GAFLETLERİN VERDİĞİ ZARARLARDAN UZAK OLMANIN VERDİĞİ O HUŞU İLE İBADETLERİNİ YAPAR


......"Onların kalplerinde hastalık vardır" (Bakara suresi :10 )


.... Efendimiz Aleyhisselatü vesselam :

"Uyanık olunuz cesette bir et parçası vardır ki o parça iyi olursa bütün vücut iyi olur

bozuk olursa bütün vücut bozuk olur. Biliniz ki o et parçası kalptir" [6]Buhari



başta saydığımız nefsi hastalıklar tedavi edilmezse sonsuz hayatı tehlikeye sokar

"Nefsini temizleyen kurtulmuştur"[30] buyuruluyor

İşte tarikat bu emrin gereği nefisleri masiva denilen ALLAH'ın dışındaki şeylerden temizlemeyi hedef alır .


Bilmiş ol ki ALLAH yolunun salikine güzel terbiye ile kendisinden kötü huyları çıkarıp atmak ve iyi huyları yerleştirmek için terbiye edici bir mürşid lazımdır.

Terbiye mahsulün iyi yetişmesi ve olgun olması için diktiği bitkilerin arasında bitmiş olan yabancı ve zararlı otlar ile dikenleri söküp atan çiftçinin işine benzer..



."Zikrullah kalplerin şifasıdır" [31] hadisi ile yukarıdaki ayetlerde bildirilen hastalıklar temizlenir

Yalnız başına evinde de zikir yapsan olur amma meyve vermez Aşılanmış ağaçla aşılanmayan bir olur mu? Tarikat erdirici metotlarla bir mürşid bir kalp doktoru elinde insanı tedavi eder......

."Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız kimseye itaat etme"[21]

" beni zikretmekte gevşek davranmayın" [22]

" Kim Rahmanı zikretmekten gafil olursa yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz" [23]

"Takva üzerinde olursanız"[32]diye

gösterilen yoldur. Tasavvufa İslam ahlakına sahip olmak için girilir"

Ogün ALLAH'a temiz bir kalple varanın dışında ne oğullar nede mal fayda vermez"[33]

Temiz kalp önce şirkten sonra masivadan ALLAH'ın dışındaki her şeyden düşünceden arınmış zikirle kaplanmış bir kalptir



.."ALLAH dilediğini nur'una kavuşturur"[28] buyurduğu bir makamdır



Buraya kadar gördük ki zikir emrediliyor Zikri kalbe sokup " ihsan " makamına geçiş emrediliyor Peki bunun yolu ne nasıl ve ne şekilde yaparsak istenilen hedefe varabiliriz ?

Başta saydığımız nefsin hastalıklarını iyi etmek için neye ihtiyacımız vardır? "Huşu içinde namaz" nasıl kılacağız halis kulluk basamağına İslam ahlakına nasıl erişeceğiz?





…………………..SORU…



…….BİR ALİM ŞÖYLE DİYO SİZCE DOĞRUMU


"İlk asırda fakih diye; ahiret yolunu nefislerin ince ve gizli afetlerini amelleri ifsat eden şeyleri ve kalplere korkunun galip olma yollarını bilenlere denilirdi"


………………..ŞİMDİKİ FAKİHLER KİM



. "Bana yönelen kimseye uy " (Lokman suresi:15 )

Bu ayette de kâfir ve fasıklardan (sohbetten) uzaklaşmak; salihlere uyma yakınlaşma ve sohbetlerine erişmek vardır

" Ey İman edenler ! Allah'tan korkun ve sadıklarla beraber olun

Cenab-ı Hak bu ayette sadık olun buyurmuyor sadıklarla beraber olun buyuruyor.

Öyleyse sadık kim sualine cevap gerekiyor. Sadık kalbi bir an bile Allah Teala'adan gaflette olmayan her an Allah Teala ile olan sevgili veli mürşid kuludur.

Büyük günahları işlemeyen küçüklerinden de kaçınan şeriata ve sünnet-i seniyeye sımsıkı sarılan insan-ı kamildir.

O halde "sadık" olmak çok zor bir iş..Mevlamız da bu yüzden gücümüzün üstünde bir emirle bize "sadık olun" buyurmayarak merhametiyle sadıklarla beraber olun buyurmuştur..



…………………O SADIKLAR KİM LABİLİR



Peygamber-i Zişan sallahu aleyhi vesellem Efendimiz buyurmuşlardır ki;

"Mümin-i kamilin firasetinden hazer ediniz (sakınınız) zira kalbindeki nur-ı ilahi ile esrarınızı keşfeder." Hadis Tirmizi



Nitekim Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) efendi¬miz buyurdular:
Allah’ın kullarının en hayırlıları o kimselerdir ki görül¬düklerinde Allah (Celle Celalühü) zikredilir.[1]

Size en hayırlılarınızı haber vereyim mi? Hayırlıları¬nız o kimselerdir ki görüldüklerinde Allah (Celle Celalühü) zikredi¬lir.[2]

Sizin en hayırlınız görülmesi Allah (Celle Celalühü) zik¬retti¬ren (hatırlatan akla getiren) kimsedir.[3]

Velilerim o kimselerdir ki görüldüklerinde Allah (Celle Celalühü) zikredilir.[4]

Enes (Radiyallahu Anh)’tan rivâyet edilen bir hadis-i şe¬rifte Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmak¬tadır:

عن انس رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: "افضلكم الذين اذا رؤوا ذكر الله تعالى لرؤيتهم"

“En faziletli kimseleriniz o kimselerdir ki onların görül¬me¬lerinden dolayı Allah (Celle Celalühü) hatırlanır.” [5]



Abdullah İbn Ömer (radıyallahu anh)’den naklen Rasulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

إن لله عز وجل خلقا خلقهم لحوائج الناس يفزع اليهم الناس فى حوائجهم اولئك الآمنون من عذاب الله تعالى

“Muhakkak Allah insanların ihtiyaçları için kendile¬rine müracaat edecekleri insanlar yaratmıştır. İşte onlar Allah’ın azabından emin olanlardır.”[6]

Abdullah b. Züreyr el-Gâfikî’nin Hz. Ali’den rivâyet etti¬ğine göre Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Şamlılar’a lânet okumayınız çünkü içlerinde ebdâl vardır. Sadece zulümlerine lânet okuyunuz”. Hâkim hadisin isnadının sahih olduğunu söylemiş Zehebî de bu hükme katılmıştır.[7] Suyuti de hadisi risalesine almıştır.[8]

Şurayh b. Ubeyd anlatıyor: Hz. Ali (radıyallahu anh) Irak’ta iken ya¬nında Şam ehlinden bahsedildi ve

“Ey mü¬minlerin emiri! Onlara lânet oku denildi. Hz. Ali: Hayır! Ben

Hazret-i Peygamber’in şöyle buyurduğunu işittim:


“Ebdâllar Şam’da bulunurlar. Onlar kırk kişidirler on¬lardan biri ölürse Allah (Celle Celalühü) onun yerine bir baş¬kasını getirir. Onların sebebi ile yağmura kavuşulur ve düşmana karşı yardım gelir. Şam ehlinden azap onların sebebi ile kaldırılır.”

Şurayh’dan başka bir rivâyet de bu son kısım “yer ehlinden belâ ve boğulma onlar sebebi ile kaldırılır” şeklindedir.

Ahmed bin Hanbel Şurayh bin Ubeyd’den (Müsned 1. 112) Benzeri Abdurrezzak Musannef XI 249 (hadis no: 20455) Suyûtî hadisi hasen kabul etmiştir.

Suyûtî el-Câmiu’s-Sağir 1 470 (h. no: 30035)’de bu ha¬dis için İbn

Teymiyye’nin talebesi İbn Kayyım bu hu¬susta sahihe en yakın olan rivâyet Ahmet bin Hanbel’in Şurayh b. Ubeyd’den munkatı olarak yaptığı rivâyet oldu¬ğunu söylemiştir.[9]

Aclûnî: Ricâlü’l gaybla ilgili hadislerin tariklerinin çok ol¬ması sebebiyle kuvvet kazandığını ve bunların mevzu olmaması gerektiğini savunmuştur.[10] Kettânî bu rivâyetlerin tariklerinin çokluğu nedeniyle manevî mütevâtir derece¬sine çıktığını belirtmiştir.[11]


Bu hususu te¬yit eden delillerin başında Buhârî (256/870) Ahmed b. Hanbel (241/856) Yezid b. Harun (206/821) Şafiî (204/819) ve Ebû Hâtim er-Râzî (277/890) gibi ilk dönemlerde yaşa¬mış ve rivâyet ilimleri yönünden güçlü birçok hadisçi ve âlimin beyanları gelmektedir.


Nitekim Buhârî ve Şâfii’den “Falan kişi ebdâldendir” şeklinde sözler nakledilmiştir. Yine Yezid b. Hârun “ebdal”in “hadisçiler” olduğunu söylerken Ahmed b. Hanbel “Onlar hadisçiler değilse kimler?” diye sormuştur. Yine Ebû Hâtim er-Râzî

Abdurrezzâk b. Ömer ed-Dımeşkî hakkında (يعد من الابدال = Ebdâlden ka¬bul edilir) ifâdesini kullanmıştır. [13]

Katâde de (118/736) Hasan el-Basrî’nin ebdâlden olduğunu söylemiştir.



………………………….BÜTÜN BU YAZILANLARDAN SONRA



NEFSİMİZİ TEMİZLEMEK......TEMİZ KALP .....GAFLETTEN UZAK OLMAK

ZİKİRLE KALBE ŞİFA VERMEK.........HUŞU İLE NAMAZ KILMAK.....


VUCUTU LŞTİRMEK İÇİN SALONLARA GİDİP BİR HOCAYA İHTİYAC DUYULUYOSA


AYETLERDE SÖYLENEN BU SAYDIĞIMIZ HALLERİ

ÖĞRETECEK KİMSEYE İHTİYAÇ YOKMU



……………..LÜTFEN BİRAZ DÜŞÜNELİM SAYGILARLA




[1] Ahmed b. Hanbel Müsned (H:17921) Abdurrahman b. Ğanem (r.anh)’dan Hadisin isnadı Heysemî (6/93) ve Münzirî’ye 3/499 göre hasendir. Müsnedi Ahmed dip notu: 14/31 (Dârul-Hadis Kahire)

[2] Ahmed İbn-i Hanbel İbn Mâce (H:4119 Dârul-Marife) Esma Binti Yezid (r.anha’dan) Müsned Darul-Hadis Kahire) H:27471 İsnadı Hasendir. Müsned-i Ahmed 18/598.

[3] (Hâkim-i Tirmizi İbnAmr (r.anhüma’dan) Kenzül- Ummal:1/419 H:1787

[4] (Hâkim-i Tirmizi İbn Abbas (r.anh’den) Aynı yer H:1783

[5] (Hâkim-i Tirmizi Enes (r.anh’den) Aynı yer H:1784

[6] Taberânî’nin “Kebir”inden Ebû Nuaym ve Kazi’den naklolunmuştur. Hadis Hasen mertebesindedir.

[7] Hâkim Müstedrek. IV. 553

[8] Suyuti el-Câmiu’s-Sağir II. Cilt s.457

[9] İbn Kayyım el-Menâru’l-Münif s.136

[10] Aclûnî I-25 İsmail Bin Muhammed Keşfu’l Hafa ve Muzilu’l-İlbas I-11 Beyrut 1351

[11] Ketlani Nazmu’l Mutenasir Mînel- Hadisi’l Mutevâtır s.232 Beyrut

Hatîb Şerefu Ashâbı’l-Hadîs 49 50; Sehâvî el-Mekâsıd 10; Suyûtî el-Haberu’d-Dâl II 471; İbn Tulûn eş-Şezrâ I 24; Fettenî Tezkira 83.

[13] Zehebî Mizân II 609

İsmâil Çetin Mesâfu’l-Ulemâ el-Etkıyâ el-Ahbâr el-Ahyâr fi’t-Tevhid ve’t-Tevekkül ve’t-Tevessül bi’l-Enbiyâ ve’l-Evliyâ el-Ebrâr 223.

[21] Kehf suresi : 18
[22] Ta-ha suresi : 42
[23] Zuhruf suresi: 36
[28] Nur suresi : 35
[30] Şems suresi : 9 (Bu ayetler tefsirlerine bakılarak nakledilmiştir )
[31] Münavi
[32] Bakara suresi :282
[33] Şuara suresi :88-89[/SIZE]
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt