Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

MÜNAFIKLIK ALEMETLERİ VE KAREKTER YAPILARI (1 Kullanıcı)

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
S.A--



---MÜNAFIK KİMDİR?

İnanmadıkları halde, Allah’a ve ahiret gününe inandık diyen insanlardır. (2/8-9) Kalplerinde hastalık vardır ve yalancıdırlar. (2/10) Yeryüzünde fesat çıkaran (2/11), inanan insanlarla onların gıyabında sürekli alay eden (2/15), hidayetin ne olduğunu bildikleri halde sapıklığı tercih eden (2/16) sağır, dilsiz ve kör kimselerdir (2/17). İnanıyor gibi gözüküp şüphe içerisinde yaşayanlardır (2/23).






MÜNAFIKLARIN KARAKTER YAPISI:

1-Allah’a söz verirler fakat bu sözlerinden geri cayarlar. Yeryüzünde sürekli bozgunculuk çıkararak sinsi sinsi hareket ederler (2/26-27.)

2-Allah’ın kelamını dinleyip anlarlar fakat bile bile tahrif ederler. Yalancıdırlar, inanır gibi gözükürler ama inanmazlar. (2/75-76).

3-Allah’ın ayetlerine karşı hep bahane üretirler ve ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylerler (3/167).

4-Tağutu reddetmeleri gerektiği halde onun hükmüne başvurmak isterler. Kuran’a davet edildiklerinde hemen oradan uzaklaşırlar (4/61-62).

5-Sır tutmazlar, kendilerine önemli bir şey söylense onu hemen yayarlar. (4/83).

6-Fitneye her çağrıldıklarında koşarak giderler (4/91).

7-Haindirler, sürekli ihanet ederler (4/107).

8-Önce inanırlar sonra inkar ederler, yine inanırlar ve tekrar inkar ederler ve inkarcılıklarında ısrar ederler (4/137-138).

9- Mü’min’leri bırakıp kafirleri veli (dost) edinirler. İzzeti ve şerefi kafirlerin yanında ararlar (40/139).

10-Allah’ı aldatmaya çalışırlar, namaza üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı çok az anarlar (4/142).

11-Ne inanırlar ne de inkar inkar ederler. Bu ikisi arasında bir yol tutarlar. Bocalar dururlar (4/143).

12-Allah’a ve ahiret gününe inandıklarına dair sürekli yemin ederler ve yeminlerini kalkan yaparlar. Ama mümin değildirler (9/56).

13-Kalplerinde gizlediklerinin açığa çıkmasından korkarlar (9/64).

14-Münkeri emreder, marufu engellerler ve cimrilik ederler. Allah’ı terk etmişlerdir, Allah da onları terk etmiştir. Münafıklar birer fasıktırlar (9/67).

15-Pazarlıklı bir inanç anlayışına sahiptirler. Allah’a verdikleri sözden sürekli cayarlar ve kalplerinde nifak vardır (9/75/77).

16-Cömert müminleri kınarlar, gücü az olup buna rağmen infak eden müminleri ise alaya alırlar (9/79).

17-Allah yolunda canlarını ve mallarını ortaya koymazlar (9/81).

18-Müşrikler gibi birer pisliktirler (9/95).

19-İnanan insanların aralarına nifak sokmak için var güçleriyle savaşırlar. Bunu da kılıfına uydurarak “biz sadece iyilik yapıyoruz” diyerek yine yalan söylerler ((9/107).

20-Akıllarını ve basiretlerini kullanamazlar. (10/42-43).

21-Allah’a tereddüt içinde kulluk ederler, kendisine nimet verildiğinde mutlu olur, sıkıntıya düştüğünde ise yüz çevirirler (Hac/11).

22-Allah yolunda bir eziyete uğradıklarında, insanların eziyetini Allah’ın azabıyla bir tutarlar. (29/10).

23-Zorluklara göğüs geremezler, herhangi bir felaketle (savaş gibi) karşılaştıklarında Allah hakkında bile kötü zanda bulunmaktan çekinmezler. (33/12-13).

24-Dilleriyle zor ve meşakkatli şeylere göğüs gereceklerini iddia ederler. Fakat başlarına bu tür şeyler geldiğinde ise gerisin geriye dönerler. (47/20.)

25-İktidara gelseler, yeryüzünde güç ve kudret sahibi olsalar, yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarırlar, akrabalık bağlarını gözetmezler. (47/22).

26-Allah’ın indirdiğinin yanı sıra bazı konularda inkarcılarla birlikte hareket ederler. Allah’ı öfkelendirecek şeylere uyarlar ve O’nun rızasını kazanmak için çaba sarfetmezler (47/28.)

27-Allah yolunda infak etmeye çağrıldıklarında cimrilik ederler (47/38 ).

28-Allah hakkında sürekli kötü zanda bulunurlar (48/6).

29-Bağışlanma paranoyası içerisinde bocalayıp dururlar. Hep bağışlanacaklarına garanti gözüyle bakarlar. Kendilerini aldatırlar. Şeytanın onları Allah hakkında aldatmalarına aldanırlar (57/14).

30-İnkarcılarla sürekli diyalog halindedirler ve inkarcılarla birlikte hareket ettiklerini inkarcılara söylerler. İnkarcıların başına bir felaket gelirse onlarla birlikte olacaklarına dair yemin ederler. Ama felaket geldiğinde ise arkalarını dönüp kaçarlar. Allah’tan çok insanlardan korkarlar. Bu onların anlamaz kimseler olduklarından dolayıdır. Birlik ve beraberlik halinde gibi gözükürler fakat en ufak bir rüzgarda darmadağın olurlar. Bu da aklını kullanamadıklarından dolayıdır (59/12-13-14).

31-Onlar ALLAH’ı unutmuşlardır. Allah’da onları unutmuştur (59/19).

32-Yeminleriyle gerçek yüzlerini gizleyerek, insanları ALLAH yolundan alıkoymaya çalışırlar. (63/2).

33-Önce iman edip sonra küfrettikleri için kalpleri mühürlüdür (63/3).

34-Giyim kuşama özenirler, güzel konuşurlar, insanları bu şekilde etkilemeye çalışırlar. Fakat hurma kütükleri gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar. (63/4).

35-İnanan insanları cimriliğe teşvik ederler (63/7).

36-Allah’ın öğüt ve ibret alınması için vermiş olduğu örneklere kör ve sağır kesilerek, bu örneklerin anlamlarını değiştirmeye çalışırlar (74/31).

MÜMİNLERİN MÜNAFIKLARLA OLAN İLİŞKİLERİ NASIL OLMALI?

Münafıkları sırdaş edinmeme konusunda ilahi bir uyarı vardır. Çünkü onlar sürekli müminlerin aleyhlerine çalışmaktadırlar. Müminleri sıkıntıya sokmak isterler. (3/118).

Kendi yaptıklarından dolayı bir müsibete uğradıklarında şayet inananların yanına geldiklerinde ise, onlara öğüt vermeli ve onlara etkili sözler söylemek en uygun olanıdır. (4/63)

Münafıklar hakkında müminler ikiye bölünmemelidirler. Onlar asla doğru yolu bulamazlar. Allah’a gönülden boyun eğene kadar onlarla dostluk bağları kurulmaması en doğru olanıdır. (4/88-89).

Savaş hukukunun geçerli olduğu zamanlarda, müminlerin aleyhlerine hareket edenlerin öldürülmesi, müminlere gelerek savaşmak istemediklerini beyan edenlerin canlarına dokunulmaması emredilmiştir. (4/90).

Allah’ın ayetlerini küfretmeleri veya alaya almaları karşısında onlarla oturulmaması ve birlikte olunmaması emrolunmuştur. (4/140).

Şayet 4/90. ayetteki hal dışında ise onlarla cihad edilmeli ve onlara karşı sert davranılması gerektiği bilinmelidir. (9/73).

Münafıklar için müminlerin bağışlanma dilemeleri doğru değildir. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilenilse bile aynıdır. (9/80).

Münafık olarak öldükleri bilinenlerin ne cenaze namazı kılınır ne de kabri başında durulur. Çünkü onlar fasık olarak ölmüşlerdir. (9/84).

Din adına kendilerinden bir şey yapması istenildiğinde (cihad, infak v.s.) buna yeltenmedikleri zaman onlardan yüz çevirmek en doğru olanıdır. (9/95).

Mümin, münafıklara karşı uyanık olmalı ve münafıkların müminleri Allah adıyla kandırmasına izin vermemelidir. Ve onların yapıp ettiklerine ve sözlerine itaat etmemelidir. Çünkü onlar tezlerinin doğru olduğunu ispatlamak için sürekli Allah adına yemin eden kimselerdir. Bu yeminleri bizleri aldatmamalı (33/1, 48 – 66/9).

Münafıkları konuşma tarzlarından tanımak mümkündür. Gizli saklı bilinmeyen varlıklar değillerdir. Hal ve hareketlerinden, öz ve sözlerinden kim oldukları anlaşılır ve ona göre davranılır. (47/10.)

Onlara karşı müminlerin sevgi beslemeleri doğru değildir. Çünkü onlar hakkı küfretmişlerdir. Onlarla önemli bilgilerin paylaşımı da doğru değildir. Onlardan sırdaş olmaz. (60/1)

Allah onların, dış görünüşlerinden konuşma tarzlarına, bulundukları haleti ruhiyenin tüm detaylarını bizlere vermiştir. Ki onları tanımakta ve tavır takınmakta zorlanmayalım diye. (63/4).

 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: MÜNAFIKLIK ALEMETLERİ VE KAREKTER YAPILARI

Su dört sifat kimde varsa, o kimse her ne kadar namaz kiîip oruç tutarak kendini mü\'min sansa da katiksiz münâftktir:

1) Yalan konusuyorsa.

2) Verdigi sözü tutmuyorsa.

3) Emânete hiyanet ediyorsa.

4) Anlasamadigi kimselere karsi hileyle davranirsa»

(Baska bir rivayete göre dördüncü madde Antlasmalari bozarsa) diye geçmektedir.



Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


\"Kalbler dört çesittir:
1) Pürüzsüz ve içinde parlak kandil yanan kalb, bu mü\'minin kalbidir.

2) Içinde hem imâni ve hem de nifaki bir arada barindiran, karmakarisik kalb.

Oradaki îmân tatli su ile beslenen yesil bakla gibi, nifak ise kan ve irinle beslenen bir çiban gibidir. Bu iki maddeden (su ile kan-irin) hangisi baskin çikarsa, kalb onun hükmünü giyer. (Baska bir rivayete göre bu iki maddenin hangisi baskin çikarsa kalbi denetimi altina alir.\"


(Hadisin basinda kalblerin dört çesit oldugu belirtildigi halde sadece iki çesidi aciklanmistir. Diger iki çesit hakkindaki açiklamayi ya Ravî tarafindan unutuldugu için veya elimizdeki kitaba eksik nakledildigi için ögrenenuyoruz.)




Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Bu ümmetin münafiklarinin çogunlugu, Kur\'ân okuyucularidir.»

Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Ümmetimde sirk, beyaz kaya üzerinde yürüyen karincanin ayak sesinden daha gizlidir.»



Sahabilerden Huzeyfe buyurur ki; «Peygamber zamaninda insan söyledigi tek söz yüzünden ölünceye kadar münafik sayilirdi. Oysa ki, ben ayni sözü sizden günde on sefer duyuyorum.»

Âlimlerden biri der ki; «Insanlarin münafikliga en yakini olani kendisini münafikliktan uzak kabul edendir.»,

Sahâbilerdenn Huzeyfe buyurur ki: «Bu günün münafiklari Peygamber\'in zamanmdakilerden çoktur. O zaman onlar münafikliklarini saklarlardi, bugün ise açik açik münafiklik yapiyorlar.»

Bu nifak îmân dürüstlügü ve olgunlugu ile bagdasmaz. Münafikliktan en uzak olanlar, ondan çekinenler, en yakin olanlar da onunla hiç bir ilgisi olmadigini sananlardir

Hasan-ül Basri\'ye demisler ki; «Simdilerde münafiklik kalmadigi söyleniyor» Hasan Basrî böyle diyene «Kardesim, münafiklar ortadan kalksa yolda yalnizliktan ürküntü duyardiniz» diye cevap verdi.

Yine Hasan-ül Basrî veya baska birisi der ki. «Münafiklarin kuyrugu
yerde adim atamazdik.»

Abdullah Ibni Ömer bir gün Haccâc\'in aleyhinde konusan birini duydu ve adama «Acaba Haccâc burada olup sözünü duyabilse onun hakkinda böyle konusur muydun?» diye sordu, adam «Hayir» diye cevap verdi. Bunun üzerine Abdullah da dedi ki, «Biz bu hareketi Peygamber\'imizin sagliginda münafiklik sayardik. Peygamberimiz Dünyada iki çesit dil kullanan Allah Kiyamet Günü de iki dilli yapar» buyuruyor. Yine Peygamberimiz «Insanlarin en kötüleri, berikine bu yüzü ile ve ötekine öbür yüzü ile giden iki yüzlülerdir» buyuruyor

Hasan-ül Basri\'ye «Bazilari bizim münafikliktan endisemiz yok diyorlar, ne dersin» diye sorarlar. Hasan onlara su cevabi verir. «Vallahi münafiklikla hiç bir ilgin olmadigini bilmen, benim için yeryüzünün altin ile dolup tasmasindan daha sevimlidir» der.

Yine Hasan-ül Bas-rî : «Dilin kalple, için disla ve girisin çikisla uyusmamasi münafiklik alâmetlerindendir.» demistir.

Adamin biri Huzeyfe\'ye «Ben münafik olmaktan korkuyorum» der. Huzeyfe de ona su karsiligi verir; «Sen münafik olsan, münafikliktan korkmazdin. Çünkü münâfik, nifaktan emin olur.»

Ibni Ebu Müleyke der ki; «Peygamber\'imizin yüz otuz (bir rivayete göre yüz elli) sahebi ile karsilastim, hepsi de münafikliktan korkuyorlardi.»

Rivayete göre bir gün Peygamber\'imiz bir gurup sahâbi ile birlikte oturuyordu. Birinin sözü geçti ve onu cok övdüler. Bu arada sözü edilen edam çikageldi. Yeni abdest almisti, abdest suyunun damlalari yüzünden akiyordu, nalinlari da elindeydi, alninda secde izi vardi.

Sahabiler «Sana sözünü ettigimiz adam iste, ya Rasûlallah» dediler. Peygamber\'imiz «Ben onun yüzünde seytan lekesi görüyorum.» buyurdu.

Adam geldi, selâm vererek sahâbilerin yanina oturdu. Peygamber\'imiz ona dedi ki, «Allah için senden istiyorum, dogru söyle. Buraya gelirken içinden (Bunlarin arasinda benden iyisi yok) diye geçirdin mi?» Adam «evet» diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber\'imiz (S.A.S.) duâ ederken söyle buyurdu:

«—Allâh\'tm, bildigim ve bilmediklerim için senin afvini dilerim.»

Sahabiler O\'na «Korkuyor musun, yâ Rasûlallah» diye sordular. Peygamber\'imiz onlara su cevabi verdi. «Emin olmam için ne sebep var ki. kalbler Allah\'in iki parmagi arasidadir, onlari diledigi tarafa çevirir.»


Nitekim ulu Allah:





«Daha önce hesaba katmadiklari bir durum, Allah tarafindan önlerine çikarilir.» buyurmaktadir (Zümer - 47).

Bu âyeti açiklarken, belirtildigine göre, onlar iyilik sanarak bir tekim ameller islerler, fakat Mizan\'in kefesine sira gelince isledikleri kötülük sayilir.



Seriyüs-Sakatî der ki: «Insan bilinen bütün kus çesitlerini dallarinda barindiran her çesitten birer agacin bulundugu bir bahçeye girse ve her kus ayri dil kullanarak ona (Selâmünaleyküm, ya Allah\'in dostu) diye ona seslense de onun da buna gönlü yatsa kuslarin ellerine düsmüs bir esir olur.»

Yukardaki hadis ve büyük sözleri nifakin ve gizli sirkin incelikleri yüzünden tasidigi önemi ve bundan emin olunamayacagini sana ögretmis olmalidir. O kadar ki, Hz. Ömer Huzeyfe\'ye kendisinin münâfik olup olmadigini sorabiliyor.

Ebu Süleyman-üd Darani buyurur ki; «Hükümdarlarin birinden bir söz duydum, ona itiraz etmek istedim, fakat öldürülmem için emir vermesinden korktum. Korktugum ölüm degildi, fakat ruhum çikarken, baskalarina karsi içimden üstünlük duymaktan çekinerek itiraz etmekten vazgeçtim.»

Bu çesit nifaklar îmânin hakikati ile gerçekligi, sadakati, olgunlugu ve safligi ile çelisir, asli ile çelismez.

Nifak iki çesittir. Birincisi sahibini dinden çikarak kâfirler arasma katar ve ebedi cehennemliklere ekler, ikincisi sahibinin bir süre cehenneme düsmesine veya ulularin derecesinden eksiklige ugramasina ve siddik\'arin mertebesinden asagida kalmasina yalaçar.
 

medahms

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2006
Mesajlar
1,989
Tepki puanı
3
Puanları
0
Su dört sifat kimde varsa, o kimse her ne kadar namaz kiîip oruç tutarak kendini mü\'min sansa da katiksiz münâftktir:

1) Yalan konusuyorsa.

2) Verdigi sözü tutmuyorsa.

3) Emânete hiyanet ediyorsa.

4) Anlasamadigi kimselere karsi hileyle davranirsa»

(Baska bir rivayete göre dördüncü madde Antlasmalari bozarsa) diye geçmektedir.



Peygamber\'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:


\"Kalbler dört çesittir:
1) Pürüzsüz ve içinde parlak kandil yanan kalb, bu mü\'minin kalbidir.

2) Içinde hem imâni ve hem de nifaki bir arada barindiran, karmakarisik kalb.

Oradaki îmân tatli su ile beslenen yesil bakla gibi, nifak ise kan ve irinle beslenen bir çiban gibidir. Bu iki maddeden (su ile kan-irin) hangisi baskin çikarsa, kalb onun hükmünü giyer. (Baska bir rivayete göre bu iki maddenin hangisi baskin çikarsa kalbi denetimi altina alir.\"


(Hadisin basinda kalblerin dört çesit oldugu belirtildigi halde sadece iki çesidi aciklanmistir. Diger iki çesit hakkindaki açiklamayi ya Ravî tarafindan unutuldugu için veya elimizdeki kitaba eksik nakledildigi için ögrenenuyoruz.)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt