Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR) (1 Kullanıcı)

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
ES-SABRU MİFTEHÜL FEREÇ (SABIR FERAHLAMANIN ANAHTARIDIR.)


Allah Teâlâ'nın güzel isimlerinden birisi de 'Sabûr.' 'Çok sabreden,sabrı sonsuz' anlamına geliyor...



Neye sabreder Allah Teâlâ?



Bir söz vardır: 'Dolan her gün, Allah'ın insanlardan ümid kesmediğinin işaretidir.' denilmiştir.



Belki insanoğlunun isyandan vazgeçeceğini ümid eder, insanın zulmüne sabreder Allah... Bekler ki, insan dönsün, ahdini hatırlasın, fıtratına yönelsin... İnsanın isyanına denk bir ilâhî cezalandırma süreci işleseydi bu dünyada, kim kalırdı ayakta? Helâk olmaz mıydı insan nesli? Yaratılan şeylere de bir tecelli nispetinde aksetmiş 'Sabûr'isminden...



Çiçeksen, baharı bekleyeceksin sabırla... Erken açmayacaksın, kış soğukları vurur... baharın gelmesinden ümit kesip, toprağın karanlıklarına teslim olmayacaksın, çürür, yok olursun... Sabır, Rabbin halikıyyetine,ibdasına güvenip, bir iç direnci koruyarak baharı bekleme eylemidir.Tohumsan, toprağın bağrında saklanmaktır mukarrer bir vakte kadar sabır... karanlığa boyun eğmemektir, üstündeki yük altında ezilmemektir,misyonunu unutmamaktır... Zamanı geldiğinde cidarını çatlatabilmek, toprağın üstüne doğru, ışığa doğru tırmanabilmektir. 'Rabbimin dilediği bir gün var,ışığa çıkmak için, yaratılış misyonumu ifa etmem için Güneşsen, bekleyeceksin karanlığın koynunda doğum anını...Enerjin yaratılış sırrında saklıdır... Aydınlığı ve karanlığı yaratana teslim olacaksın.



Baharsan, kışın soğuklarında saklayacaksın bin bir rengini,çiçeğini... Kış geçecek ve geleceksin. Buzların içinden çıkacak kardelenler...Toprak bir ana rahmi gibi saklayacak seni ve kara topraktan al-mor menekşeler boy verecek... Sabrın, bin bir tomurcuk demek, yaprakların,yeşilin çağlayanlar gibi hayata koşması demek... Kışın buzulları içinde iraden çürümeyecek, çözülmeyecek, ebedi buzullaşmalara mahkûm etmeyeceksin dünyayı...



Bebeksen, karanlıkları aşacaksın dünyaya gelmek için, sabredeceksin 9 ay on gün, damarlarında Rabbin verdiği sabır akacak...Anneysen, sabrı bir doğum sancısı gibi yaşayacaksın... Çilelerde tükenmeyeceksin, teslim olmayacaksın zor zamanlarda... Bir ödül arıyorsan nur topu gibi, onun bedeline katlanacaksın...



Mü'minsen, sabrı bir gönül dokusu olarak bileceksin. İmanın olmazsa olmaz boyutu olarak görecek, mü'minin her an ayakta kalabilme sırrı, Allah'a itimadın yüreğe yansıması olarak telakki edeceksin.Nasıl 'sabûr' ismi şerifinde, Allah'ın insana yönelik ümidleri saklıysa, insanın sabrında da, Alllah'ın yardımına, lütfuna, keremine olan ümid saklı olacak.



Bileceksin ki, her işin özünde Allah'ın dilemesi var... Allah'ın istediği yerde duracaksın ve O'na tevekkül edeceksin, güven duyacaksın. Her ne olacaksa, O, izin verdiği için olacak ve O, kendisine gönül bağlayanları hüsrana uğratmayacak.



Sabır bir atalet değil; tükeniş, bitiş ve karanlıkta kayboluş değil.Şartlara teslim oluş değil sabır.



Sabır bir nimete kavuşmak için ileri atılmamak, ya da bir fedakârlık söz konusu olduğunda gerilememek... Ganimet dağıtılırken emanet edilen siperi terk etmemek, ya da Peygamber'e gelen oka göğsünü siper etmek...



Bir iç direnç, nefsin eğilimlerine karşı sabır.



Ve sabır bizler için gerçek bir gönül terbiyesi...

alıntı
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR)

SELAMUN ALEYKUM

RAHMAN RAZI OLSUN ...İNŞAALLAH TÜM KÖTÜLÜKLERE SABREDENLER OLURUZ SELAMETLE..

SABIR

3207 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı:

"Allah'tan kork ve sabret!" buyurdu: Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan):

"Benim başıma gelenden sana ne?'' dedi. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) uzaklaşınca, kadına:

"Bu Resulullah idi!'' dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru aleyhissalâtu vesselâmın kapısına koştu: Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve:

"Ey Allah'ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi. Aleyhissalâtu vesselam:

"Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu."

Buhari; Cenâiz 43; 7, 32, Ahkâm 11; Müslim, Cenâiz 14, (626); Ebu Dâvud, Cenâiz 27, (3124); Tirmizi, Cenâiz 13, (987); Nesâi; Cenâiz 22, (4, 22).

3208 - Ümmü Seleme (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı şunları söylerken işittim:

"Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah'ın emrettiği: "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci'ün, allahümme ecirni fi musibeti vahluf li hayran minhâ. "Biz Allah'ınız ve ancak O'na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver'' derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir."

Ümm-ü Seleme der ki: "Ebu Seleme (radıyallahu anh) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme'den daha hayırlı olan hangi müslüman var? Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a ilk hicret eden hâne, onun hânesiydi'' dedim. Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı verdi. Şöyle ki: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bana Hâtib İbnu Ebi Belte'a'yı göndererek kendisi için beni istetti. Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resulullah'ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)'' diye cevap verdim. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Kız çocuğuna gelince, Allah'a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah'a gidermesini dua ederim'' buyurdular.''

MüsIim, Cenâiz 3, (918); Muvatta; Cenâiz 42, (1, 236); Ebu Dâvud, Cenâiz 22, (3119); Tirmizi, Da'avât 88; (3506).

3209 - Ebu Sinân anlatıyor: "Oğlum Sinan'ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlani oturuyordu. Defin işinden çıkınca bana:

"Sana müjde vermeyeyim mi?'' dedi. Ben:

"Tabii, söyle!'' dedim.

"Ebu Musa el-Eş'ari (radıyallahu anh) bana anlattı'' diye söze başlayıp Resulullah'ın şu sözlerini nakletti:

"Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler:

"Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?"

"Evet" derler.

"Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?'' Melekler yine:

"Evet" derler. Allah tekrar sorar:

"Kulum (bu esnâda) ne dedi?''

"Sana hamdetti ve istircâda bulundu'' derler. Bunun üzerine Allah Teâla hazretleri şöyle emreder:

"Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu'l-hamd (hamd evi) diye isimlendirin.''

Tirmizi; Cenâiz, 36; (1021).

3210 - Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri şöyle demiştir: "Ben kimin iki sevdiğini almışsam ve o da sevabını umarak sabretmişse, ona cennet dışında bir mükafaat vermeye razı olmam.''

Tirmizi, Zühd 58, (2403).

Derim ki: "Bu hadisi Buhari de tahric etti. Ondaki ibare şöyle: "Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın şöyle söylediğini işittim: "Allah Teâla hazretleri buyurdu ki: "Ben kulumu iki sevdiğiyle imtihan edersem o da sabır gösterir (ve sevap umarsa) onlara bedel cenneti veririm.'' (Buradaki "iki sevdiği'' ile gözlerini kastediyor.'' Doğruyu Allah bilir.")

Buhari, Marzâ 7.

3211 - Abdullah İbnu Amr İbni'I-Âs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Mü'min kul, arz ahalisi içindeki has sevdiği (evladı) elinden alındığı zaman sabreder ve mükâfaat umarsa Allah o kulu için cennetten aşağı bir mükâfaata razı olmaz."

Nesai, Cenaiz 23, (4, 23).

3212 - Atâ İbnu Ebi Rabâh rahimehullah anlatıyor: "İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) bana:

"Sana cennet ehlinden bir kadın göstermeyeyim mi?'' dedi. Ben de: "Evet göster!'' dedim.

"İşte dedi, şu siyah kadın var ya, o, Resulullah'a gelip: "Ben saralıyım, (nöbet gelince) üstümü başımı açıyorum, Allah'a benim için dua ediver (hastalıktan kurtulayım)'' dedi. Aleyhissalâtu vesselâm; "Dilersen sabret, sana cennet verilsin, dilersen sana şifa vermesi için Allah'a dua edivereyim'' dedi. Kadın: "Öyleyse sabredeceğim, ancak üstümü başımı açmamam için dua ediver'' dedi. Resulullah da ona öyle dua etti.''

Buhari, Marzâ 6; Müslim, Birr 54; (2576).

3213 - Atâ İbnu Yesâr rahimehullah anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kul hastalandığı zaman Allah Teâlâ hazretleri ona iki melek gönderir ve onlara: "Gidin bakın, kulum yardımcılarına ne diyor bir dinleyin!" der. Eğer O kul, melekler geldiği zaman Allah'a hamdediyor ve senalarda bulunuyor ise, onlar bunu, her şeyi en iyi bilmekte olan Allah'a yükseltirler. Allah Teâla hazretleri, bunun üzerine şöyle buyurur: "Kulumun ruhunu kabzedersem; onu cennete koymam kulumun benim üzerimdeki hakkı olmuştur. Şâyet şifâ verirsem, onun etini daha hayırlı bir etle, kanını daha hayırlı bir kanla değiştirmem ve günahlarını da affetmem üzerimde hakkı otmuştur.''

uvatta, Ayn 5, (2, 940).

3214 - Habbab İbnu'l-Eret (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselâm) Kâ'be'nin gölgesinde‚ bir bürdeye yaslanmış otururken, gelip (müşriklerin yaptıklarından) şikâyette bulunduk:

"Bize yardım etmiyor musun, bize dua etmiyor musun?'' dedik. Şu cevabı verdi:

"Sizden. önce öyleleri vardı ki, kişi yakalanıyor, onun için hazırlanan çukura konuyor, sonra getirilen bir testere ile başının ortasından ikiye bölünüyordu. Bazısı vardı, demir taraklarla taranıyor, vücudunda sadece et ve kemik kalıyordu. Bu yapılanlar onları dininden çeviremiyordu. Allah'a kasem olsun Allah bu dini tamamlayacaktır. Öyle ki, bir yolcu devesine bindimi San'a'dan kalkıp Hadramevt'e kadar gidecek, Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak, koyunu için de sadece kurttan korkacak. Ancak siz acele ediyorsunuz."

Buhari, Menâkıbu'l- Ensâr 29, Menâkıb 25, İkrâh 1; Ebu Dâvud, Cihâd 107, (2649); Nesâi, Zinet 98, (8, 204).

3215 - Üsâme İbnu Zeyd (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın kızı (Zeyneb), babasına birisini göndererek "Oğlum ölmek üzere, son nefesini verirken yanında hazır ol'' diye rica etti. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm); adamı geri çevirirken:

"Selamımı söyle ve şunu hatırlat: Alan da Allah'tır, veren de Allah'tır. Her şeyin O'nun yanında muayyen bir eceli vardır. Sabretsin ve Allah'ın (sabredenlere vereceği) mükâfaatı düşünsün!''

Buhari, Cenâiz 33, Marzâ 9, Kader 4, Eymân 9, Tevhid 2, 25; Müslim, Cenâiz 11, (923); Ebu Dâvud, Cenâiz 28, (3125); Nesâi, Cenâiz 22, (4, 21, 22).

3216 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Talha'nın bir oğlu hastalandı. Sonunda Ebu Talha evde yokken vefat etti. Çocuğun öldüğünü bilmiyordu. Hanımı, çocuğun öldüğünü görünce, (çocuğun defni için gerekli) hazırlığı yaptı, onu evin bir kenarına koydu. Ebu Talha (akşam olup)eve gelince: "Çocuk nasıl oldu?" diye sordu. Hanımı, "Sükûnete erdi, istirahate kavuşmuş olmasını umarım" (diye yuvarlak bir) cevapta bulundu. Ebu Talha hanımının doğru söylediğini zannetti.

Sonra hanımı, akşam yemeğini getirdi. Yatağını hazırladı. (Sonra kocası için süslendi. Ebu Talha temasta bulundu.) Sabah olunca Ebu Talha gusletti. Evden çıkacağı zaman hanımı çocuğun ölümünü haber verdi. Ebu Talha, Resulullah aleyhissalatu vesselam'la sabah namazı kıldı. Sonra kadının yaptığını bir bir anlattı. Resulullah aleyhissalatu vesselam:

"Allah gecenizi hakkınızda mübarek kılmış olsun" buyurdular. Sonra onlara (Allah Teâla Hazretleri) dokuz evlat verdi, hepsi de Kur'an'ı okudular."

Buhari, Cenaiz 42, Akika 1.

3217 - Kâsım İbnu Muhammed anlatıyor: "Hanımım vefat etmişti. Bana, Muhammed İbnu Ka'b el-Kurazi, ta'ziye (baş sağlığı dilemek) maksadıyla uğradı. Ve şunu anlattı:

"Beni İsrail'de fakih, alim, abid, gayretli bir adam vardı. Onun çok sevdiği karısı vefat etmişti. Onun ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki, bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi, kimse yanına giremedi. Onun bu halini, Beni İsrail'den bir kadın işitti. Yanına gelip: "Benim onunla bir meselem var, kendisine bizat sormam lazım" dedi. Halk oradan çekildi. Kadın kapıda kalıp:

"Mutlaka görüşmem lazım" dedi. Birisi adama seslendi:

"Burada bir kadın var, senden birşeyler sormak istiyor, "mutlaka bizzat görüşmem lazım, bizzat sormam lazım" diyor. Herkes gitti kapıda sadece o kadın var ve ayrılmıyor." İçerdeki adam:

"O'na müsaade edin gelsin" dedi. Kadın yanına girdi. Ve:

"Sana bir şey sormak için geldim" dedi. Adam:

"Nedir o?" deyince, kadın anlattı:

"Ben komşumdan iâreten bir gerdanlık almıştım. Onu bir müddet takındım ve iâreten kullandım. Sonra onu benden geri istediler. Bunu onlara geri vereyim mi?" Adam:

"Evet, vallahi vermelisin!" dedi. Kadın:

"Ama o epey bir zaman benim yanımda kaldı. (Onu çok da sevdim)" dedi. Adam:

"Bu hal senin, kolyeyi onlara iâde etmeni daha çok haklı kılıyor, zira onu iare edeli çok zaman olmuş" demişti(ki, bu cevabı bekleyen kadın) atıldı:

"Allah iyiliğini versin! Sen Allah'ın sana önce iâre edip, sonra senden geri aldığı şeye mi üzülüyorsun? O, verdiği şeye senden daha çok hak sahibi değil mi?" dedi. Adam bu nasihat üzerine içinde bulunduğu duruma baktı (ve kendine geldi). Böylece Allah, kadının sözlerinden adamın istifade etmesini sağladı."

Muvatta, Cenaiz 43, (1, 237).

3218 - Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah'tan daha sabırlı kimse yoktur. Çünkü O'na şirk koşulur, evladlar nisbet edilir. O, yine de onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder."

Buhari, Edeb 71, Tevhid 3; Müslim, Sıfatu'l-Münafıkin 49, (2803).

3219 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Ben, peygamberlerden (aleyhimüsselam) birinin acıklı bir hikayesini anlatmış olan Resulullah aleyhissalatu vesselam'ı şu anda sanki tekrar seyrediyor gibiyim. Demişti ki: "Kavmi ona şiddetle vurup yaralamıştı. O hem akan kanlarını siliyor, hem de: "Allahım, kavmimi mağfiret et, çünkü onlar bilmiyorlar" demişti."

Buhari, İstitabe 4, Enbiya 50; Müslim, Cihad 105, (1792).

3220 - Abdurrahman İbnu'l-Kasım anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Benim (yokluğumdan hasıl olan) musibet, müslümanları musibetlerinde teselli etmelidir."

Muvatta, Cenaiz 41, (1, 236).

Bir başka rivayette şöyle denmiştir: "Kim bir musibete uğrarsa, benim yokluğum sebebiyle maruz kaldığı musibetini hatırlasın. Çünkü bu, en büyük musibettir."

3221 - Yahya İbnu Vessab, Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın Ashabından bir yaşlıdan naklediyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "İnsanlara karışıp onların ezalarına katlanan müslüman, onlara karışmayıp, ezalarına katlanmayandan hayırlıdır."

Tirmizi, Kıyamet 56, (2509); İbnu Mace, Fiten 23, (4032).
 

RECEB-I KAMER

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
3,771
Tepki puanı
77
Puanları
48
Yaş
38
Konum
vakt-i seher
RE: MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR)

S.ALEYKÜM RABBİM SİZLERDEN RAZI OLSUN..VE İNŞAALLAH HAKIYLA SABREDEBİLEN KULLARINDAN OLABİLİRİZ..
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR)

selamün aleyküm ablam.. tam benlik bir konu.. emeğinize sağlık, Rabbim razı olsun inşallah.. '' İN ALLAHE MEAS'SABİRİN...!!'' Allah sabredenlerle beraberdir..Rabbimiz bu hayat imtihanımızda karşılaşacağımız her zorlukta hatta mutlulukta bile sabırlar versin hepimize inşallah... Çok güzel bir paylaşım... elinize sağlık. selametle kalın inş.B)B)B)
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
iStAnBuLL
RE: MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR)

Selamün aleyküm ablacım Allah (c.c) razı olsun gerçekten çok güzel bir yazı olmuş sabırla ilgili Rabbim bizleri sabreden kullarından eylesin inş selametle ablacım a.e.o B)B)
 

zeynur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
518
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR)

allah razı olsun arkadaşım paylaşımın için B) selametle
 

derya_gulu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2007
Mesajlar
474
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: MÜ'MİNİN GÖNÜL DOKUSU (SABIR)

SELAMÜNALEYKÜM ALLAH RAZI OLSUN MUAZ KARDEŞİM SENDENDE ALLAH RAZI OLSUN ELLERİNİZE SAĞLIKB)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt