Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

mü'min ve mü'min olmayan gözünden (1 Kullanıcı)

eren emin

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
831
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
kars
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Yalnız Ondan yardım dileriz.
Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Efendimiz Muhammed'e(a.s.m.), bütün âl ve ashabına salat ve selâm olsun.
--------------------------------------------------------------------------------

" O takva sahipleri ki, gayba( görmedikleri halde Allah'a ve onun bildirdiklerine) iman ederler."(Bakara S.,21.)


--------------------------------------------------------------------------------

İmanda ne kadar büyük bir saadet ve nimet; ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen şu temsilî küçük hikayeye bak, dinle.


--------------------------------------------------------------------------------

Bir vakit, iki kişi, hem eğlenme, hem de ticâret için yolculuğa çıkarlar.

Bencil ve bahtsız olan bir tarafa;
Allah'a kul olan ve iyi talihli diğer tarafa yönelir, giderler.
************
Bencil adam, hem rahatına düşkün, hem kendisi için endişe eden, hem de karamsar olduğundan, karamsarlığının cezası oalrak kendi bakışına göre pek fena, kötü bir memlekete düşer. Görür ki, her yerde güçsüz, çaresiz kimseler, zorba ve dehşetli adamların ellerinde ve zararlarından feryat ediyorlar. Bütün gezdiği yerde böyle hüzün ve lem verici durumu görür. Bütün memleket genel bir matem yeri şeklini almış. Kendisi bu elem verici ve karanlıklı hali hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü; herkes kendisine düşman ve yabancı görünüyor. Ortalıkta da dehşet verici cenâzeler ve ümitsizce ağlayan yetimleri görür. Vicdanı azap içinde kalır.

Allah'ı tanıyan diğeri; Allah'a kul olan ve hak taraftarı, güzel ahlâklı idi ki, kendi açısından pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette genel bir şenlik görüyor. Her tarafta bir sevinç, bir sevinç gösterisi, bir cezbe ve neşe içinde zikirhâneler. Herkes ona dost ve akraba görünür. Bütün memlekette " Yaşasın" lar ve " teşekkür" ler sesleri arasında genel bir terhis şenliği görüyor. Hem " Allahu ekber" ve " Lâilâhe illallah" ile sevinçli bir şekilde askere alama için bir davul, bir mûsiki sesi işitiyor. Önceki kısmetsiz adamın hem kendine, hem de bütün halkın acısı ile elemlenmesine karşılık; bu bahtiyar, hem kendi, hem de bütün halkın sevinci ile neşelenir ve ferahlanır, hem de güzelce bir ticâret yapar. Allah'a şükreder.
Sonra döner, diğer bahtsız adama rastlar, durumunu anlar ve ona şöyle der:
" Yahu sen aklını kaçırmışsın. İçindeki çirkinlikler, dışına aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhis olmayı soymak ve talan etmek olarak hayal etmişsin. Aklını başına al, kalbini temizle. Tâ ki, şu musibetli perde senin gözünün önünden gitsin. Gerçeği görebilesin. Çünkü; son derece adâletli, merhametli, halkını seven, güçlü, düzeni seven, şefkatli bir idarecinin bir memleketi, hem de bu derece göz önünde yükselme ve mükemmelleşme eserleri gösteren bir memleket, senin kuruntunun gösterdiği şekilde olamaz.
Sonra o çok kötü talihli kimsenin aklı başına gelir, pişmanlık duyar:
" Evet, ben, içkili alemlerde aklımı kaybetmiştim. Allah senden razı olsun ki, cehenneme benzer bir durumdan beni kurtardın." der.


--------------------------------------------------------------------------------

Ey nefsim! Bil ki, (yukarıdaki hikayedeki) bencil adam bir KÂFİR(yani Allah'a ve onun Din'ine inanmayan) biridir veya GAFİL günahkârdır.

Şu dünya onun nazarında umumî bir matem yeridir.
Bütün canlılar firak ve ayrılık tokadıyla ağlayan yetimlerdir. (Yani gafil ve inakrcı bir insanın gözünde ölüm, isanı sevdiklerinden ebedî olarak ayıran bir darağacı hükmünde olduğundan, böylelerinin çevresindeki ölümler, o insanın ruh halinde çok büyük tahribat yapar. çünkü ahireti inkar eden ölünce hiç olacağına inanır.)

Hayvan ve insan da, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır.
dağlar ve deniz gibi büyük varlıklar ruhsuz, dehşet verici cenazeler hükmündedir.
Daha bunun gibi çok acıverici, ezici, dehşetli kuruntu, küfür ve dalâletinden kaynaklanıp, onu mânen azaplandırır.
--------------------------------------------------------------------------------

Diğer adam ise mü'mindir. İnkarcının aksine büyük YARATICIYI tanır, iman eder, tasdik eder. Onun nazarında şu DÜNYA,

[Şefkat ve merhametinin eserleriyle bütün kainatı dolduran, Cennet bir cilvesi, ebedî saadet bir pırıltısı, dünyadaki bütün rızık ve nimetler birer damlası olan, mü'min-kâfir ayırt etmeksizin bu dünyada herkese nimetler veren Allah anlamındaki] Rahmanın bir zikir meclisidir. [Şöyle ki,
*********************

" Hiçbir şey yoktur ki, Onu öüp tesbih ediyor olmasın"(İsrâ S.,44.) âyetinde de ifade edildiği gibi, bizler onların tesbihini anlamasak da, kainattaki her varlık, kendi lisanıyla Allah'ı tesbih eder. Dolayısıyla bütün kainat, Allah'ın zikreildiği bir yer hükmündedir.]

Hayvanlar ve insanlar için bir eğitim yeridir.
İnsanlar ve cinler için bir imtihan meydanıdır. [ Şöyle ki,
" Ben cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım"(Zâriyat S.,56.)
Aslında bütün valıkları bunun için yaratmıştır ve insan ve cinlerin dışındaki bütün varlıklar Ona kusursuz olarak kullukta bulunurlar. Ancak bütün varlıklar içerisinde sadece cinler ve insanlar imtihana tabi tutulmuşlardır. Bu da onların yaratılış özelliklerinden kaynaklanır. Çünkü canlı olsun, cansız olsun, diğer varlıklardan hiçbirisine akıl nimeti verilmemiştir. Dolayısıyla akıl taşımayan, iyi eya kötüden birini tercih kaabiliyeti taşımayan varlıkların imtihan edilmesi düşünülemez.

Melekler de nefis taşımadıkları için imtihandan muaf tutulmuşlardır.
Ama insan ve cinler hem akıl, hem de nefis taşımaları sebebiyle imtihana tabidirler. Yeryüzünde bir müddet hayat geçirdikten sonra kıyamet kopacak, diriliş gerçekleşecek, bu iki varlık, imtihanın gereği olarak yaptıklarının hesabını verecek, sonunda iyilikleri kötülüklerine sayı ve değer itibariyle fazla gelenler ebedî olarak Cennete, eksik gelenler ise Cehennem gideceklerdir. Günahkar mü'minler cezaları süresince Cehennemde kaldıktan sonra Cennete gidecekler; KÂFİRler ise ebedi olarak Cehennemde kalacaklardır.]

*********************
Bütün hayvanlaın ve insanların ölümleri ise vazifeden terhislerdir.(tıpkı askerliğini bitirip terhis olanlar gibi..asıl evlerine gitmek için)

hayat vazifesini bitirenler, bu ölümle dünyadan mânen sevinçli bir şekilde, gürültüsüz diğer aleme giderler. Tâ ki, yeni vazifelendirilenlere yer açılsın, gelip çalışsınlar.

Bütün hayvanların ve insanların doğumları ise askerlik ocağına, silah altına alınma, vazife başına gelmektir. Bütün canlılar vazifelendirilmiş sevinçli asker, birer istikametli memnun memurlardır.

Bütün seslenmeler ise, ya vazifenin başlamasındaki ZİKİR ve tesbih; paydostan gelen şükür ve ferahlama veya iş yapma neşesinden gelen şarkılardır.
Bütün varlıkalar, o mü'minin nazarında,

[ Sonsuz keremi, yarattığı bütün sanatlı mahlukât üzerindeki tezyinat ve bunların terbiyelerindeki dikkat ve titizlik açıkça görünen. Bütün hayat sahiplerini binler işteha, duygu, âlet ve organlarla donatıp süsleyen; sonsuz rahmet hazinelerinin süslü ve tatlı nimetlerini karşılık beklemeden önlerine seren. yani] KERÎM olan Efendinin ve

[Rahmeti herşeyi kuşatan, kainattaki bütün nimetler, ihsanlar, af ve merhamet, şefkat ve merhamet kendi eseri olan ve ahirette mü'minlere sonsuz nimetler ihsan edecek olan yani] RAHÎM sahibinin yani Allah'ın birer sevimli hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitabıdır.
Daha bunun gibi pek çok ince, yüce ve lezzetli, tatlı gerçekler imanından parıldar, ortaya çıkar.
--------------------------------------------------------------------------------


Demek ki, iman mânevî bir Cennet ağacı çekirdeğini taşıyor.
KÜFÜR İSE MÂNEVÎ BİR CEHENNEM ZAKKUMU TOHUMUNU SAKLIYOR.
Demek ki, selâmet ve güven, sadece İslâmiyette ve imândadır. Öyle ise biz her zaman " İslâm dinini ve mükemmel imanı ihsan ettiği için Allah'a hamd olsun" demeliyiz.


(alıntıdır)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt