Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müjdeli Haber (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
Müjdeli Haber



Kudret kalemine emredip Levhi Mahfuz’a; “Rahmetim gazabımı geçmiştir” yazdıran Rabbimiz (Buhari 3194) Hıcr sûresinde şöyle buyuruyor:

“(ALLAH’ın azabından korkup rahmetine sığınan) takva sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.

(Onlara;) “oraya selametle ve emniyetle girin!” (denilir.) Onların göğüslerindeki kini söküp atmışızdır; hepsi de kardeşler olarak köşkler içinde karşı karşıya otururlar. Onlara orada hiçbir yorgunluk gelmeyecek ve oradan çıkarılmayacaklardır.

“(Rasûlüm!) Kullarıma benim çok bağışlayıcı ve esirgeyici olduğumu haber ver. Azabımın da, elem verici bir azap olduğunu bildir.” (Bkz. 15/45-50)

Cennetlerde, pınar başlarında huzur içinde oturan mü’minler düşünün ki; kendilerine “Oraya selametle girin!” denilmiş. Dünya hayatında iken birbirlerine karşı olan ufak tefek kırgınlıkları, varsa kinleri kalplerinden sökülüp atılmış. Kardeşler olarak karşılıklı tahtlar üzerine oturup sohbet ediyorlar. Kendilerine orada bulunmaktan dolayı hiçbir yorgunluk isabet etmiyor. Ve orada ebedî kalacakları müjdeleniyor.

Dünya hayatında rüya misali benzerine rastlanan mutluluğun aslı bu olmalı...

Ne mutlu o müttakî mü’minlere ki, azabından sakınıp rahmetini umarak ALLAH’tan korkmaları sebebiyle kendilerine müjdeler veriliyor. İstikbalde nail olacakları nimetler, hayırlı amellerde sebat edip, daha fazla iyiliğe yönelmeleri için kendilerine bildiriliyor… Orada insanı mes’ûd edecek her şeyin mevcut olduğu ve cennet ehline ihsan edilen nimetlerin hiç bitmeyeceği haber veriliyor. O saadet yurdu sakinlerine hiç yorgunluk gelmeyecek ve hiçbir zaman oradan çıkarılmayacaklar deniyor.

Konumuzu teşkil eden âyetlerde, insana böyle bir tabloyu tasavvur etmesi teklif ediliyor. Ve tefekkür iklimine girdikten sonra; O’nun çok bağışlayıcı ve esirgeyici olduğu fakat azabının da, elem verici olduğu haberinin iyi düşünülüp değerlendirilmesi emrediliyor…

***

Hadis-i kudsîde: “Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım.” (Buhari 7537) buyurduğu bildirilen Rabbimiz her vesileyle kullarını rahmet deryasında arınmaya çağırıyor. Ziyadesiyle bağışlayıcı olduğunu muhtelif âyetlerinde duyuruyor.

Öyle geniş, öyle geniş ki O’nun mağfireti, kullarını bağışlamak için âdeta sebepler icad ediyor. Azîmetle amel etmek gibi yüksek hedeflerle ve herkesin yapabileceği sıradan amellerle mağfirete nail olmanın yollarını işaret ediyor.

Düşünüyorum; her işinde takva yolunu tercih etmek mağfiret sebebi... Huşû ile kılınan namaz, sevabına inanarak tutulan oruç bağışlanma sebebi. Güler yüzlü tatlı dilli olmak
iccon04.gif
’ın hoşnut olduğu ameller cümlesinden...

Bazen öyle olur ki, yaratılmışlardan herhangi bir çaresizin imdadına yetişmeniz, ilâhî rahmetin tuğyânına sebep oluyor; ihlasla işlediğiniz bir amel affınıza vesile olabiliyor.

Bu düşüncelerle yukarıdaki âyetleri okusanız, içinizde bir şeylerin kıpır kıpır olduğunu hissedebilirsiniz. Ümidiniz tazelenir...

Çünkü orada Cenâb-ı Hak’tan husûsî bir mesaj var. O merhamet sahibi; azabının elem verici olduğunu ihtar etmekle beraber, çok bağışlayıcı ve esirgeyici olduğunu öncelikle ve özellikle mü’min kullarına haber veriyor.

***

Haberdâr olmak insanoğlunun her zaman ilgisini çekmiştir. Haber bilgidir çünkü. Verilen haberin geçmişle veya gelecekle alakalı olması söz konusu ilgiyi azaltmıyor ve haber her zaman merakı mûcib oluyor. Bu anlamda Kur’ân-ı Kerim'in; fikriyatı üç boyutuyla besleyen muhteşem bir irfan kaynağı olduğunu söyleyebiliriz. Onu dikkatle okuyan görür ki, tebşir ve inzar âyetleri içinde, ümidin rengi daha belirgindir.

Nitekim Yüce Kitab'ın seksen küsûr âyetinde; manaları “bağışlayan ve merhamet eden” demek olan “gafûr ve rahîm” sıfatları hatırlatılıyor. Yine pek çok âyet-i kerimede O’nun tövbeleri kabul edici olduğu duyuruluyor; hata etmek tab’ında olan insan rahmet deryâsına çağrılıyor.

Yukarıda sözünü ettiğimiz şu kadar ayet-i kerimede “ALLAH’ ın bağışlayıcı ve esirgeyici” olduğu (Bkz. Bakara 2/182, 199, Âl-i İmrân 3/155, Nisâ 4/25, Mâide 5/98 vb.) umûma ilan edildiği halde, konumuzu teşkil eden âyetler bunlar içinde kişiye özel mesajıyla dikkat çekiyor. Çünkü burada O’nun çok bağışlayıcı ve esirgeyici olduğu “kullarım” hitabını hak eden mü'minlere duyruluyor. Tefsirde belirtildiğine göre muhlislerle muttakîlere “ALLAH’ın çok bağışlayıcı ve esirgeyici olduğu” husûsen haber veriliyor.

Resûlullah (s.a.v.)’in hadis-i kudsîde bildirdiğine göre Hak Teâlâ, her gece dünya semasına nüzûl eder ve gecenin üçte birlik vaktine kadar şöyle buyurur;

“Yok mu Bana dua eden, duasına icabet edeyim. Yok mu bağışlanma isteyen, onu (da) mağfiret edeyim. Yok mu şunu isteyen, yok mu bunu isteyen, istediğini vereyim.” (Müslim 758)

Şimdi, âyet-i kerimedeki cennet tablosunun tasviriyle beraber içimizi ümitle doldurup sarsıcı azab ikazıyla intibaha çağıran husûsî haberin manasını düşünüyorum. Öyle inanıyorum ki, Kur’ân-ı Kerim’i kalben ve zihnen hazır olduğum vakitlerde okumalıyım. Ancak o zaman gül kokulu satırlarda verilen müjdeli haberlerin farkına varabilirim. Ancak o vakit nihayetsiz mağfirete davet eden âyetlerin değerini bilebilirim.

İstediğim değişmeyen hakikati öğrenmekse, doğruyu müjdeleyen haberler Kur’ân-ı Kerim’de.

Oku / Düşün

Sana Çok Yakın

“Kullarım sana benden sorarlarsa (söyle): Ben onlara çok yakınım. Dua eden bana yalvardığı zaman, duasına karşılık veririm. O halde onlar da bana karşılık versin (benim davetime tabi olsunlar,) bana inansınlar ki, doğru yolu bulsunlar.” (Bakara 2/186)

Dua ederken şunu bilmeli; ne uzakta olana el açıyorsun, ne de sesini sağıra işittireceksin. O insana şah damarından da yakın... Yüce Kitab’ında dualara icabet edeceğini bildiriyor.

Yeter ki sen, O’nun davetine uy, hakiki iman sahibi ol...

İnanıyorsan O sana çok yakın ve dualarını kabul edecek. Ancak icabetin ne zaman ve nasıl olacağını kullar bilemez.

Elin Vermeye Alışsın

“…Ve sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. “İhtiyaç fazlasını” de. ALLAH size âyetleri böyle açıklar ki, düşünesiniz.” (Bakara 2/219)

Nefis elindekini tutmaya yatkındır. Ve kendisine ağır gelen her teklifte olduğu gibi infak etme hususunda da sorumluluğu başkalarına yüklemeye meyillidir.

Ayet-i kerime; “elinizi vermeye alıştırmalısınız” diyor mü’minlere. Herkes gücü nisbetinde infak etmeli...

Verdikçe kökü cennetlere uzanan cömertlik ağacına tutunmaktasın
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
70
Konum
BURSA
Selamünaleyküm Hayirli Günler:H
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt