H
selamun aleykum ve rahmetullahi ve berkatuhu
askerdeyken ilk gün korkulukların dışın bakmıştım başka bir asker geldi ilk gün olur zamanla alışırsın demişti. samimiyeti hakikatan alkışa değerdi. aynı derdi çekmiş ya da çeken insanlar için selamdan önce hayat vardır.yaşanmış şeyler öncel olrak dertten anlamayı gerekir. belki de HZ.CEBRAİL(AS) IN selamsız insanı sıkması gibidir.
bu açıdan aynı derdin sahipleri birbirine yakınlık gösterirken esasen toplam bir derdin çekilmiş görüntüsünü bedenlerinde yaşatırlar. efendimiz(SAS) İN benden hakkı olan gelsin alsın dediği rivayet olunur.bir sahabi benim var deyince efendimiz(SAS) kısas için omzunu açar o sahabi de ordaki mühürü öper. amacım buydu der.
bizim anlam bakımından öğrendiğimiz her değer dinin ruhbanlığı adına seyr ve süluk iken zatı itibar ile ALLAH(cc) ün kudretine şahit olanlar bakımından kainatın üstündeki mührün tebcilidir. dinde ruhban sınıfı yoktur ve dinimiz bu husus efendimiz(SAS) İN HAYATI ile yasaklamasa bile tercih yolu olarak da göstermemiştir. esasen her açılım bir bakıma seyrüseferi dünya rotası olan hayatın içinden geçen insanın kendisiyle her karşılaşmasında acaba biriktirdiğim değereler sırat da böyle mi görünür diye şaşırması da olur.
amaç şaşırmış kalbin şaşırmasını verince her kelam söyleten ALLAH(cc) olunca sözler tersinden olur anlamlar karışır. gönlün yükselmesi mi ALLAH(cc) çetin azabı mı yoksa rahmet delili mi? her bir sayfası ve konu başlığı karışmış hayat sahibi bir rasule(SAS) Güvenir ki o karışık kitaptan bir amel çıkarsın. ALLAH(cc) kulunun o girdaptan çıkacağına inanıyordu.
bizler en nihayetinde karşılaştığımız olaylar çerçevesinde kendi gönül evimizin imarını yapıyorduk. burdaki suskunluk başka evlerdeki seslerdi ve zamanla o seslerin kaynağının ne ile örtüldüğünü anladık. efendimiz(SAS) İN mührü denen hal bir mevzudaki edepti.kul edebe mugayyir yaşamaz. ancak bir kısas meselesi olacaktır ki anlamlı olsun, eliyle düzeltmek bu ahvaldir.
o yüzden günaha ve özelde kul hakkına vesile olacak her şey o mührün koruması ve tasdiki dışındaydı. biz onun(SAS) olduğu dünyayı şöyle ayırdık; bir mevzu ki altında o mühür yoktur o meselede ne ALLAH(cc) ün ne Rasulünün(SAS) rızası yoktur.
yapılan amelin arz edilişi bakımından o mühür el değiştirmez. o mühür imani her çıkış veya geri kalışı ile insanın elindedir ve kısasa değil ancak hakkın ifasına yardımcıdır.
biz bildik ve inandık ki eğer yapılan işler ALLAH(cc) rızası için olursa ALLAH(cc) ün gazabı veya meleklerinin kovma eylemi taşıyan hareketleri o mühürle tasdiksiz işler bakımındadır ve ateşin bir kısmı olsun size dokunur diyen ALLAH(cc) o mühür ile yapılmış ameldeki katkı payınmızın hesabını sormaktadır.
nerde olursanız olun zulme şerik olmayın. sesiyle soluğuyla ALLAH(cc) ün bunda rızası yoktur deyin. yapılan amelin altındaki imzayı atan ruh bununla bir emire giderken efendimiz(SAS) İN MÜHRÜNÜ DE KULLANMAK İSTERSE İŞTE MÜRTEDLİK ÇIKTI DENİR. yapılan amelin caniliği değil bunun maledişliği irtidattır. cahillik aftır ancak mürtedlik ancak bir itham ile olur.
ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
askerdeyken ilk gün korkulukların dışın bakmıştım başka bir asker geldi ilk gün olur zamanla alışırsın demişti. samimiyeti hakikatan alkışa değerdi. aynı derdi çekmiş ya da çeken insanlar için selamdan önce hayat vardır.yaşanmış şeyler öncel olrak dertten anlamayı gerekir. belki de HZ.CEBRAİL(AS) IN selamsız insanı sıkması gibidir.
bu açıdan aynı derdin sahipleri birbirine yakınlık gösterirken esasen toplam bir derdin çekilmiş görüntüsünü bedenlerinde yaşatırlar. efendimiz(SAS) İN benden hakkı olan gelsin alsın dediği rivayet olunur.bir sahabi benim var deyince efendimiz(SAS) kısas için omzunu açar o sahabi de ordaki mühürü öper. amacım buydu der.
bizim anlam bakımından öğrendiğimiz her değer dinin ruhbanlığı adına seyr ve süluk iken zatı itibar ile ALLAH(cc) ün kudretine şahit olanlar bakımından kainatın üstündeki mührün tebcilidir. dinde ruhban sınıfı yoktur ve dinimiz bu husus efendimiz(SAS) İN HAYATI ile yasaklamasa bile tercih yolu olarak da göstermemiştir. esasen her açılım bir bakıma seyrüseferi dünya rotası olan hayatın içinden geçen insanın kendisiyle her karşılaşmasında acaba biriktirdiğim değereler sırat da böyle mi görünür diye şaşırması da olur.
amaç şaşırmış kalbin şaşırmasını verince her kelam söyleten ALLAH(cc) olunca sözler tersinden olur anlamlar karışır. gönlün yükselmesi mi ALLAH(cc) çetin azabı mı yoksa rahmet delili mi? her bir sayfası ve konu başlığı karışmış hayat sahibi bir rasule(SAS) Güvenir ki o karışık kitaptan bir amel çıkarsın. ALLAH(cc) kulunun o girdaptan çıkacağına inanıyordu.
bizler en nihayetinde karşılaştığımız olaylar çerçevesinde kendi gönül evimizin imarını yapıyorduk. burdaki suskunluk başka evlerdeki seslerdi ve zamanla o seslerin kaynağının ne ile örtüldüğünü anladık. efendimiz(SAS) İN mührü denen hal bir mevzudaki edepti.kul edebe mugayyir yaşamaz. ancak bir kısas meselesi olacaktır ki anlamlı olsun, eliyle düzeltmek bu ahvaldir.
o yüzden günaha ve özelde kul hakkına vesile olacak her şey o mührün koruması ve tasdiki dışındaydı. biz onun(SAS) olduğu dünyayı şöyle ayırdık; bir mevzu ki altında o mühür yoktur o meselede ne ALLAH(cc) ün ne Rasulünün(SAS) rızası yoktur.
yapılan amelin arz edilişi bakımından o mühür el değiştirmez. o mühür imani her çıkış veya geri kalışı ile insanın elindedir ve kısasa değil ancak hakkın ifasına yardımcıdır.
biz bildik ve inandık ki eğer yapılan işler ALLAH(cc) rızası için olursa ALLAH(cc) ün gazabı veya meleklerinin kovma eylemi taşıyan hareketleri o mühürle tasdiksiz işler bakımındadır ve ateşin bir kısmı olsun size dokunur diyen ALLAH(cc) o mühür ile yapılmış ameldeki katkı payınmızın hesabını sormaktadır.
nerde olursanız olun zulme şerik olmayın. sesiyle soluğuyla ALLAH(cc) ün bunda rızası yoktur deyin. yapılan amelin altındaki imzayı atan ruh bununla bir emire giderken efendimiz(SAS) İN MÜHRÜNÜ DE KULLANMAK İSTERSE İŞTE MÜRTEDLİK ÇIKTI DENİR. yapılan amelin caniliği değil bunun maledişliği irtidattır. cahillik aftır ancak mürtedlik ancak bir itham ile olur.
ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.