Fıkıh öğrenmeyip, hadis, tefsir öğrenmek iflas alametidir.
Fıkıh bilgilerini, İslam âlimleri, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bu bilgiler ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak nafile ibadet olur. Farz-ı ayn olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak caiz değildir. Zaten müctehid olmayanların, tefsirden fıkıh bilgisi öğrenmesi imkansızdır. Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlış mana çıkardıkları için sapıtmışlardır. Âlimler sapıtınca, âlim olmayanların tefsir, okuması felaket olur. (Hadika)
Kur'an-ı kerimin manasını yalnız Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Kur'an-ı kerimi tefsir eden O’dur. Doğru tefsir kitabı da, Onun hadis-i şerifleridir. Din âlimlerimiz, bu hadis-i şerifleri toplayıp, tefsir yazmışlardır. Âyet-i kerimeler kısa ve tam tercüme edilemediği için, İslam âlimleri, tercüme değil, uzun tefsir ve tevillerini bildirmişlerdir. Resulullahın bildirdiği manalara Tefsir denir. Tefsir, ancak Fahr-i âlemin mübarek lisanından, Sahabe-i kirama ve onlardan Tâbiine ve Tebe-i tâbiine ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesi ile, fıkıh ve kelam âlimlerine gelen haberlerdir. Bundan başka olan bilgilere tefsir denmez.
Allahü teâlânın gönderdiği Peygamberlere, eshab-ı kirama, âlimlere, evliyaya, bunların sözlerine, fıkıh kitaplarına, tazim yani hürmet edecekken, tahkir yani hakaret edilirse, küfür olur yani iman gider. Ebu Bekr-i Şibli hazretleri; “Eshab-ı kirama tazim etmeyen, kıymet vermeyen bir kimse, Resulullah efendimize iman etmemiş olur” buyurmuştur.
İmanı gideren bir söz söylemek, yazmak, tazim etmemiz emrolunan bir şeyi tahkir ve tahkir etmemiz emrolunan bir şeyi tazim etmek, imanı giderir.
İslamiyet’te, çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri, kıyamete kadar yapılacak olan her işin, her yeniliğin, her buluşun, insanların saadetleri için kullanılabilmeleri yollarını, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlar, kitaplarına yazmışlardır. Kendilerini müctehid sanan din cahillerine, iman hırsızlarına ve dinde reform isteyenlere, yapacak bir iş bırakmamışlardır.
Müslümanların, dinde reform yapmaları, yeni yeni şeyler uydurmaları değil, ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını anlamaya, öğrenmeye çalışmaları, işlerini bunlara uygun yapmaları lazımdır. Kendi akıllarına güvenerek, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden mana, hüküm çıkarmaya kalkışanlar, yanılır, aldanır ve ehl-i sünnetten ayrılırlar.
Netice olarak, Hakkı bâtıldan ayırmak, dünyada en zor olan şeydir. Bu dünyada bazıları, Hakka bâtıl diye hücum etmiş, bazıları da, bâtıla Hak diye sarılmışlardır. Ama yarın ahirette, dünyada iken Hak diye sarıldıklarının bâtıl olduğunu görünce, yandık diye feryat edeceklerdir! Bu yüzden İslam âlimleri, her Müslümana öğretmek için, sık sık şu duayı okurlar ve okuturlardı:
“Ya Rabbi! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan sakınmamızı nasip et! İnsanların en üstünü hürmetine bu duamızı kabul buyur!”
MÜCTEH[FONT=TimesNewRomanPS-BoldMT+1]İD:[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İctihâd makâm[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na yâni Kur'ân-[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı [/FONT]kerîmden, hadîs-i [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]erîf ve di[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğ[/FONT]er dînî delillerden hüküm[/FONT]
ç[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ıkarma derecesine yükselmi[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş [/FONT]büyük din âlimi. Bütün [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İ[/FONT]slâm ilimleri ve zamân[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]n fen[/FONT]
bilgilerinde söz sâhibi âlim. (Bkz. [FONT=TimesNewRomanPS-ItalicMT+1]İctihâd)[/FONT]
Yan[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ılan müctehide bir sevâb, do[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]ğ[/FONT]ruyu bulana iki veya on sevâb vard[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]r. [FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]İ[/FONT]ki sevâbdan[/FONT]
birincisi, ictihâd etmek (Kur'ân-[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı kerîm ve hadîs-i [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]erîflerden hüküm ç[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]karma) sevâb[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]d[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]r.[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]İkincisi, do[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]ğ[/FONT]ruyu bulmak sevâb[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]d[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]r. (Hadîs-i [FONT=TimesNewRomanPS-ItalicMT+1]ş[/FONT]erîf-Hadîka)[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İctihâd makâm[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na varan âlimlerin kendi ictihâdlar[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na (Kur'ân-[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı [/FONT]kerîm ve hadîs-i[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]şerîflerden ç[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]kard[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]klar[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı [/FONT]hükümlere) göre hareket etmeleri lâz[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]md[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]r.Ba[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]ka müctehide uymalar[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT][/FONT]
câiz (uygun) de[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğildir. [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İ[/FONT]ctihâd, ibâdet yâni Allahü teâlân[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]n emri oldu[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğ[/FONT]undan, hiçbir müctehid,[/FONT]
di[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğer müctehidin ictihâd[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na yanl[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT][FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş [/FONT]dememi[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]tir. ([FONT=TimesNewRomanPS-ItalicMT+1]İ[/FONT]bn-i Nüceym)[/FONT]
Fıkıh bilgilerini, İslam âlimleri, âyet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlardır. Bu bilgiler ancak fıkıh kitaplarından öğrenilir. Fıkıh kitapları varken, din bilgilerini tefsirlerden öğrenmeye kalkışmak nafile ibadet olur. Farz-ı ayn olan fıkıh kitaplarını okumayı bırakıp, nafile olan tefsir okumak caiz değildir. Zaten müctehid olmayanların, tefsirden fıkıh bilgisi öğrenmesi imkansızdır. Cehenneme gidecekleri bildirilen yetmişiki fırkanın âlimleri, tefsirlerden yanlış mana çıkardıkları için sapıtmışlardır. Âlimler sapıtınca, âlim olmayanların tefsir, okuması felaket olur. (Hadika)
Kur'an-ı kerimin manasını yalnız Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Kur'an-ı kerimi tefsir eden O’dur. Doğru tefsir kitabı da, Onun hadis-i şerifleridir. Din âlimlerimiz, bu hadis-i şerifleri toplayıp, tefsir yazmışlardır. Âyet-i kerimeler kısa ve tam tercüme edilemediği için, İslam âlimleri, tercüme değil, uzun tefsir ve tevillerini bildirmişlerdir. Resulullahın bildirdiği manalara Tefsir denir. Tefsir, ancak Fahr-i âlemin mübarek lisanından, Sahabe-i kirama ve onlardan Tâbiine ve Tebe-i tâbiine ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesi ile, fıkıh ve kelam âlimlerine gelen haberlerdir. Bundan başka olan bilgilere tefsir denmez.
Allahü teâlânın gönderdiği Peygamberlere, eshab-ı kirama, âlimlere, evliyaya, bunların sözlerine, fıkıh kitaplarına, tazim yani hürmet edecekken, tahkir yani hakaret edilirse, küfür olur yani iman gider. Ebu Bekr-i Şibli hazretleri; “Eshab-ı kirama tazim etmeyen, kıymet vermeyen bir kimse, Resulullah efendimize iman etmemiş olur” buyurmuştur.
İmanı gideren bir söz söylemek, yazmak, tazim etmemiz emrolunan bir şeyi tahkir ve tahkir etmemiz emrolunan bir şeyi tazim etmek, imanı giderir.
İslamiyet’te, çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri, kıyamete kadar yapılacak olan her işin, her yeniliğin, her buluşun, insanların saadetleri için kullanılabilmeleri yollarını, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden çıkarmışlar, kitaplarına yazmışlardır. Kendilerini müctehid sanan din cahillerine, iman hırsızlarına ve dinde reform isteyenlere, yapacak bir iş bırakmamışlardır.
Müslümanların, dinde reform yapmaları, yeni yeni şeyler uydurmaları değil, ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını anlamaya, öğrenmeye çalışmaları, işlerini bunlara uygun yapmaları lazımdır. Kendi akıllarına güvenerek, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden mana, hüküm çıkarmaya kalkışanlar, yanılır, aldanır ve ehl-i sünnetten ayrılırlar.
Netice olarak, Hakkı bâtıldan ayırmak, dünyada en zor olan şeydir. Bu dünyada bazıları, Hakka bâtıl diye hücum etmiş, bazıları da, bâtıla Hak diye sarılmışlardır. Ama yarın ahirette, dünyada iken Hak diye sarıldıklarının bâtıl olduğunu görünce, yandık diye feryat edeceklerdir! Bu yüzden İslam âlimleri, her Müslümana öğretmek için, sık sık şu duayı okurlar ve okuturlardı:
“Ya Rabbi! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan sakınmamızı nasip et! İnsanların en üstünü hürmetine bu duamızı kabul buyur!”
MÜCTEH[FONT=TimesNewRomanPS-BoldMT+1]İD:[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İctihâd makâm[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na yâni Kur'ân-[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı [/FONT]kerîmden, hadîs-i [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]erîf ve di[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğ[/FONT]er dînî delillerden hüküm[/FONT]
ç[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ıkarma derecesine yükselmi[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş [/FONT]büyük din âlimi. Bütün [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İ[/FONT]slâm ilimleri ve zamân[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]n fen[/FONT]
bilgilerinde söz sâhibi âlim. (Bkz. [FONT=TimesNewRomanPS-ItalicMT+1]İctihâd)[/FONT]
Yan[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ılan müctehide bir sevâb, do[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]ğ[/FONT]ruyu bulana iki veya on sevâb vard[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]r. [FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]İ[/FONT]ki sevâbdan[/FONT]
birincisi, ictihâd etmek (Kur'ân-[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı kerîm ve hadîs-i [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]erîflerden hüküm ç[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]karma) sevâb[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]d[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]r.[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]İkincisi, do[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+1]ğ[/FONT]ruyu bulmak sevâb[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]d[FONT=TimesNewRomanPS-BoldItalicMT+2]ı[/FONT]r. (Hadîs-i [FONT=TimesNewRomanPS-ItalicMT+1]ş[/FONT]erîf-Hadîka)[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İctihâd makâm[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na varan âlimlerin kendi ictihâdlar[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na (Kur'ân-[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı [/FONT]kerîm ve hadîs-i[/FONT]
[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]şerîflerden ç[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]kard[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]klar[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı [/FONT]hükümlere) göre hareket etmeleri lâz[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]md[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]r.Ba[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]ka müctehide uymalar[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT][/FONT]
câiz (uygun) de[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğildir. [FONT=TimesNewRomanPSMT+1]İ[/FONT]ctihâd, ibâdet yâni Allahü teâlân[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]n emri oldu[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğ[/FONT]undan, hiçbir müctehid,[/FONT]
di[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ğer müctehidin ictihâd[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT]na yanl[FONT=TimesNewRomanPSMT+2]ı[/FONT][FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş [/FONT]dememi[FONT=TimesNewRomanPSMT+1]ş[/FONT]tir. ([FONT=TimesNewRomanPS-ItalicMT+1]İ[/FONT]bn-i Nüceym)[/FONT]