MUCİZE OLMAYAN NE VAR Kİ!
MUCİZE HER YERDE!
"Olağan" da "olağanüstü" de insanın süregelen acziyetiyle sınırlıdır.Oysa tesadüf hurafesini aşıp mutlak bir güç ve Yaratıcıya inanmış kişi için dünyada her şey yerine göre olağan, yerine göre ise olağanüstüdür.
Bir kan pıhtısından akıl ve ruh sahibi bilinçli bir insan oluşabiliyor ve bu ne kadar (olağanüstülük içerisinde) olağansa, Hz. İsa'nın babasız dünyaya gelmesi, Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması, Hz. Musa'nın suda boğulmaması da o kadar olağandır.
Yine eğer sivri sinekler, arılar, kuşlar ve kelebekler nasıl gök boşluğunda rahat ve emniyetli bir şekilde uçabiliyorsa, insanın teknolojik ürünü uçakların gökyüzü derinliklerinde yol alması da o denli olağan ve doğaldır.
Şayet kendi teknolojik buluşlarımızı harikulade buluyor ve olağanüstü görüyorsak, arının bal yapmasından, örümceğin yuva yapmasına kadar her bir şey olağanüstüdür...
Önce balın peteğinde arandı Allah'ın varlığı, sonra kelebeğin kanadında ve örümceğin yuvasında...
Bütün bu gayret; "Allah'ım sen ne kadar büyüksün!" demek ve başkalarına da bunu dedirtmek içindi. İyi niyetli samimi bir gayretti kuşkusuz bu.Şüphesi olanı bu tarz ilginçliklerle dehşete düşürüp telsim olmaya çağıran bir gizli çağrıydı aynı zamanda.
Fakat iş o kadar ileri ****ürüldü ki, her iz ve her işareti Allah'ın imzası ve mührü diye yorumlayan çağdaş Hurufilerden geçilmez oldu!
Aslında bu gözünden başka duyargası kalmamış olanların gözlerini doyurmaya yönelik beyhude bir çabadan başka bir şey değildir.
Ne kadar samimi niyetle yapılsa da içerisinde kendi paradigmalarına güvenmeyen kendi enstrümanlarını nasıl kullanacağını bilmediği için karşıt enstrümanları kullanarak hareket eden bir acziyeti barındırdığında şüphe yoktur.
Gerçi Kuran-Kerim'de; "Deve'nin nasıl yaratıldığına bakmıyor musunuz?" denilerek insanlar tabiata nazar etmeye çağrılır.Ama arada çok belirgin bir fark var, şöyle ki;Kur'an olağan olandaki olağanüstülüğe dikkat çeker.Birtakım şifresel ya da anlık şaşırtmalara dayalı örnekler sunmaz.Balın peteğinde ya da örümceğin yuvasında Allah'a dair kudreti görmek için illa altında yazılı bir ifadenin veya imzanın olması elbette şart değildir.
GÖREBİLEN GÖZLER İÇİN ZERREDEN KUREYE KADAR HER ŞEYDE ALLAH'IN İMZASI VAR!
MUCİZE HER YERDE!
"Olağan" da "olağanüstü" de insanın süregelen acziyetiyle sınırlıdır.Oysa tesadüf hurafesini aşıp mutlak bir güç ve Yaratıcıya inanmış kişi için dünyada her şey yerine göre olağan, yerine göre ise olağanüstüdür.
Bir kan pıhtısından akıl ve ruh sahibi bilinçli bir insan oluşabiliyor ve bu ne kadar (olağanüstülük içerisinde) olağansa, Hz. İsa'nın babasız dünyaya gelmesi, Hz. İbrahim'in ateşte yanmaması, Hz. Musa'nın suda boğulmaması da o kadar olağandır.
Yine eğer sivri sinekler, arılar, kuşlar ve kelebekler nasıl gök boşluğunda rahat ve emniyetli bir şekilde uçabiliyorsa, insanın teknolojik ürünü uçakların gökyüzü derinliklerinde yol alması da o denli olağan ve doğaldır.
Şayet kendi teknolojik buluşlarımızı harikulade buluyor ve olağanüstü görüyorsak, arının bal yapmasından, örümceğin yuva yapmasına kadar her bir şey olağanüstüdür...
Önce balın peteğinde arandı Allah'ın varlığı, sonra kelebeğin kanadında ve örümceğin yuvasında...
Bütün bu gayret; "Allah'ım sen ne kadar büyüksün!" demek ve başkalarına da bunu dedirtmek içindi. İyi niyetli samimi bir gayretti kuşkusuz bu.Şüphesi olanı bu tarz ilginçliklerle dehşete düşürüp telsim olmaya çağıran bir gizli çağrıydı aynı zamanda.
Fakat iş o kadar ileri ****ürüldü ki, her iz ve her işareti Allah'ın imzası ve mührü diye yorumlayan çağdaş Hurufilerden geçilmez oldu!
Aslında bu gözünden başka duyargası kalmamış olanların gözlerini doyurmaya yönelik beyhude bir çabadan başka bir şey değildir.
Ne kadar samimi niyetle yapılsa da içerisinde kendi paradigmalarına güvenmeyen kendi enstrümanlarını nasıl kullanacağını bilmediği için karşıt enstrümanları kullanarak hareket eden bir acziyeti barındırdığında şüphe yoktur.
Gerçi Kuran-Kerim'de; "Deve'nin nasıl yaratıldığına bakmıyor musunuz?" denilerek insanlar tabiata nazar etmeye çağrılır.Ama arada çok belirgin bir fark var, şöyle ki;Kur'an olağan olandaki olağanüstülüğe dikkat çeker.Birtakım şifresel ya da anlık şaşırtmalara dayalı örnekler sunmaz.Balın peteğinde ya da örümceğin yuvasında Allah'a dair kudreti görmek için illa altında yazılı bir ifadenin veya imzanın olması elbette şart değildir.
GÖREBİLEN GÖZLER İÇİN ZERREDEN KUREYE KADAR HER ŞEYDE ALLAH'IN İMZASI VAR!