Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mü�minin firâseti (1 Kullanıcı)

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
MÜ�MİNİN FİRÂSETİ

Hâce Mevdûd-i Çeştî�, kendi talebesiyle,
Bir gün, �Belh�ten çıktılar yolculuk gâyesiyle.

Buhârâ�ya gitmekti bu yolculukta niyet.
Bir nehir kıyısına ulaştılar nihâyet.

Baktılar ki nehirde, tek kayık çalışıyor.
İnsanları karşıya, ücret ile taşıyor.

Lâkin Hâce Mevdûd�un, hem de talebesinin,
Yanlarında, hiç para yok idi o gün için.

Söylediler ise de bunu o kayıkçıya,
Dedi: �Ücret almadan, geçiremem karşıya.�

O zaman Hâce Mevdûd, nehre doğru giderek,
Talebesine dahî �Tâkîb edin!� diyerek,

Çok kısa bir zamanda, o ve talebeleri,
Yürümek� sûretiyle, geçtiler hepsi nehri.

Az sonra kayıkçı da, karşıya geçtiğinde,
Onları orda görüp, kaldı hayret içinde.

Pek çok özür diledi Hakk�ın bu velîsinden.
Ellerini öperek, oldu talebesinden,

Oradan, yollarına ettiler yine devam.
Nihâyet Buhârâ�da, yolculuk oldu tamam.

Orada Hâce Mevdûd, bir bayram sabahında,
Hâce Abdülhâlık-ı Goncdüvânî� adında,

Bir �Allah adamı�yle sohbet ederlerdi ki,
O an, zâhid kılıklı biri girdi içeri.

Sırtında eski hırka, omuzunda seccâde.
Ve elinde tesbihle giriverdi bu halde.

Sahte bir tevâzûyla oturup aynı minvâl,
Hâce Abdülhâlık�a eyledi şöyle suâl:

�Firâset-i mü�minden sakının ey insanlar!
Zîrâ o, Rabbimizin nûruyla eder nazar�.

........
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Böyle buyurmaktadır o Resûl-i müctebâ.
Bu hadîs-i şerîfin sırrı nedir acabâ?

Buyurdu: �Sırrı o ki, zünnârını keserek,
Tam müslümân olasın, şehâdet söyliyerek.�

O kimse şaşırarak, dedi: �Allah korusun.
Bende zünnâr mı var ki, böyle şey söylüyorsun?�

Buyurdu ki: �Hırkanın altındadır o zünnâr.
Firâset nûru ile görülüyor âşikâr.�

Bu kerâmeti görüp, insâf etti münâfık.
Şehâdeti söyleyip, müslümân oldu artık.

Hâce Mevdud-i Çeştî, bir gün sohbet ederdi.
İnsan�dan bahis ile, va�zında şöyle derdi:

Mahlûkâtın içinde, çok âcizdir şu insan.
Buna rağmen Allah�a, o eder en çok isyân.

Öyle zelîl olur ki, o bu isyânlarıyle,
Ondan nefret ederler, hattâ şeytânlar bile.

Hayret ki, Rabbi ona ettikçe bol bol ihsân,
O, bunlara karşılık yapar hep günâh, isyân.

Halbuki olmasaydı, Rabbin ona ihsânı,
Kim kurtarabilirdi her şerden o insanı?

Kendisini yaratan, her an varlıkta tutan,
O�dur hem kendisini koruyan her korkudan.

Beşikten tâ mezara, rızkını verir de hep,
O, yine Sâhibine isyân eder rûz-ü şeb.

Lâkin tövbe edip de, ibâdet etse eğer,
Öyle azîz olur ki, gıbta eder melekler.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü Tuba ablam..
Güzel paylaşımınız için Allah razı olsun, emekleriniz tesirli olsun inşallah.. Rabbimiz'in bizlere ilim, nur ve furkan olarak indirdiği ve bizlerin en büyük mürşidi Kur'an-ı Kerim ile dostluğun güzel bir kazanımı olarak firaset ile kuşanmak; basiret nimetine mazhar olmak, yolumuzu devam ettirmek için vazgeçilmez bir kazanımdır. Rabbimiz bizlere hep o nazarla bakmayı ve gerçeklere vakıf olmayı nasip etsin.. Rabbimize emanet olunuz. Selam ve Dua ile.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt