Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mostar Dergisi'nin Dünü ve Bugünü (1 Kullanıcı)

zekaikc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2011
Mesajlar
903
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Mostar dergisi editörü İbrahim Baran'la Yedinci yaşını dolduran Mostar Dergisi'nin dünü ve bugünü hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik

Mostar dergisi artık yedi yaşında, neler hissediyorsunuz?

Mostar dergisi, bir kültür-aktüalite dergisi olarak, yaşayan bir dergi. Değişen, gelişen bir sürece tanık oluyorsunuz. Dolayısıyla yıl dönümleri de anlamlı oluyor. Mostar'ın gelişimi hakkındaysa genel olarak olumlu tepkiler alıyoruz. Destekleyen herkese teşekkür ediyoruz.

4a49636968dba2be78.jpg


Mostar'ın "doğuş" sürecini biraz anlatır mısınız? Neler yaşandı, derginin ismi nasıl ortaya çıktı?

Bildiğiniz gibi Semerkand dergisi 1999 yılında yayın hayatına başlamıştı. Semerkand, kısa zamanda, Türkiye'nin en fazla okunan Tasavvufi dergisi olmayı başardı. Dış dünyayla iç dünyamız arasında denge kurmak, bu kadar huzursuzluk arasında "huzurumuzu" koruyabilmek adına bir çabaydı Semerkand. Dışarıda da anlatılması/analiz edilmesi gereken birçok konu, medeniyet-kültür-aktüaliteye dair söylenmesi gereken birçok söz vardı. O zamanlar, Osman Nalbant Bey vardı. Ciddi bir entelektüel kadro arasında mekik dokunmuş, istişareler yapılmış, Türkiye'nin en iyi yazarlarından destek alınmış ve "Medeniyet-kültür-aktüalite" dergisi çıkarılması kararlaştırılmıştı. Zaten altı yıldır yayın hayatına devam eden ve geniş bir okur kitlesini arkasına almış Semerkand dergisinin ardından yeni bir dergi çıkarabilmek için yeteri kadar sebebimiz vardı. 2005 yılının Mart ayında ilk sayı böylece yayınlanmış oldu.

c71c6c0de43a7d10375.jpg


Derginin ismi de Semerkand'dan başlayan ve geniş coğrafyaları saran bir anlayışın, Osmanlı döneminde vardığı son zarif noktayı "Mostar Köprüsü"nü ifade etmek için "Mostar" olarak belirlenmişti. İsmin ifade ettiği mana bu perspektiften bakınca daha iyi anlaşılıyor. Semerkand'dan Mostar'a... İlk zamanlar Boşnak dergisi çıkardığımızı zannedenler olmuştu. Biz de "Boşnakça değil ama "bizim coğrafyamız" diyebileceğimiz her ülkenin, o ülkede yaşayan herkesin dergisidir Mostar" diyorduk. Yayın anlayışını da buna göre sürdürdük. Sadece kültürel faaliyetlere odaklı bir içeriği hiç olmadı derginin, biraz önce bahsettiğimiz o anlayışın dünyaya nasıl baktığını göstermek istedik. Ve Mostar'ın yayın politikasını, bizim gibi düşünmeyen insanlara bir köprü vazifesi görecek şekilde hazırladık.

Burada geniş bir hedef kitleden bahsedebiliriz öyleyse...

Tam olarak öyle... Çocuklar ve 15-16 yaşında gençler değil belki ama kültürle, edebiyatla sanatla, sinemayla, medeniyetle, tarihle ve güncel olaylarla ilgilenen herkese hitap ediyoruz. Aslında bunların birçoğu "ilgi" kapsamı dışında tutulması gereken şeyler. Yani, yaşadığımız dünyayla alakalı gelişmeler ki kültür-aktüalite dergisinin odak noktası da böyle tanımlanabilir. Dolayısıyla kayıtsız kalamayacağımız birçok konu Mostar dergisinde ele alınıyor.

fab18a42f25fed20750.jpg


Mostar'ın mutfak sürecinden biraz bahsedebilir misiniz?

Mostar'ın konularını yayın kurulumuzdan fikir alarak belirlemeye çalışıyoruz. Genellikle tarihi, kültürel ve aktüel olayları dosya konusu olarak incelemeye çalışıyoruz. Tabi mesela o ayın dosya konusu da konjonktüre göre değişebiliyor. Genel bir dosya konusu yapmayı düşündüğümüzde o zaman Türkiye ya da dünya gündeminde başka bir olay varsa onu dosya olarak işleyebiliyoruz. Mesela Osmanlı'da savaş sanatı konusunu işleyeceğimize karar vermişken, Irak'ın işgali gibi Arap Baharı gibi Tunus isyanı, Van depremi gibi, spesifik, gündeme ilişkin bir olay ortaya çıktığı için dosyayı birdenbire değiştirebiliyoruz. Yayın kurulumuzla konuyu istişare ediyoruz, karar alıyoruz. Sonra da bu konuyu kimler yazabilir, bu konu hakkında Türkiye'de kimler iyi, onlara ulaşıyoruz, onlardan yazı istiyoruz. Yani işi en iyi bilen kişiye müracaat etmeye çalışıyoruz. Yoksa bir konuyla ilgili herkesin bir fikri olabilir. Fakat özellikle konuyu daha önce çalışmış, akademik düzeyde çalışmış ve konuya vâkıf kişileri seçmeye çalışıyoruz. Hem yazı isteme hususunda hem de röportaj hususunda... Herkesin bildiği, herkesin söyleyeceği şeyleri söyleyen kişilere yazdıracak olursak, bunun için bir dergi çıkarmaya, bir emek harcamaya gerek kalmayabilir. Sabit yazarlarımız var, bir de dosya yazarlarımız var, dosya yazarlarımız genellikle değişiyor. Mostar'a bugüne kadar belki 300'den fazla kişi yazı yazmıştır. 83 tane ayrı röportaj yapıldı. Bu da çok önemli... Dolayısıyla bir kısım yazarlarımız sabit ama bunun haricinde sürekli değişen yazarlarımız var.

Yazılarla ilgili de kriterlerimiz var. Mostar'ın artık oturmuş bir dili, bir üslubu, Mostar'ın kendi belirlediği bir yayıncılık seyri var. Bu üç unsura öncelik veriyoruz. Mesela bir denemeyi veya bir şiiri dergimize koymuyoruz. Bir Kültür- Aktüalite dergisinde şiirin olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çok nostaljik, edebi yazıları da yayınlamıyoruz. Bunun haricinde bir konuyla ilgili temel düzeyde bilgi verebilecek, dili Mostar'ın diline uygun ve Mostar'ın ilgi alanına girebilecek; tarih, düşünce, edebiyat, kültür gibi konularda bir şeyler söyleyen yazıları talep ediyoruz.

36cf9cc41f264406265.jpg


Bir ara dergide okuyucu görüşleri yayınlanıyordu. Çok güzel bir uygulamaydı. Hatta o dönem Yazarlar Birliği "2009 yılının en iyi dergisi" ödülünü de Mostar'a vermişti. O döneme ilişkin neler söyleyebilirsiniz?

Okuyucu görüşleri bizim de çok istekle yaptığımız bir uygulamaydı. Hem okurların dergiyle olan ünsiyetine vâkıf olabiliyorduk hem de okurları eleştirmeleri için teşvik ediyorduk. Dikkat ettiyseniz, tebrikler yer almıyordu o bölümde. Hep eksiklikler üzerine eleştiriler yer alıyordu. Mükemmellik gibi bir iddiamız hiç olmadığı için okurların gözünden eksiklerimizi görebiliyorduk. Bu da dergide çeşitli değişiklikler yapmaya itiyordu bizi. Fakat tekrar eden ya da yazıların içeriğine, yazım imla hatalarına değinen yorumlar fazlalaşınca da o bölümün miadının dolduğunu gördük. Sonra yayından kaldırdık. Okur görüşlerini hala dikkate alıyoruz. En az eskisi kadar eleştiri alıyoruz. Sadece yayınlamıyoruz.

Yazarlar Birliği o dönemki değişiklikleri fark etmişti ve böyle bir ödülü takdir etmişti. 2009'dan önce de son derece iyi bir Mostar vardı. Biz sadece, "medeniyet" kavramının altı kolay doldurulamayan bir kavram olduğunu düşünüyorduk. Derginin konseptini "kültür-aktüalite" olarak yeniden belirledik. İçerik de ona göre şekillendi. Yeni yazarlar keşfettik. Gündeme ilişkin röportajlar yaptık. Yeniyi kabullendirmek oldukça zor olmasına rağmen ekip olarak çok gayret ettik. Allah da başarıyı nasip etti. Ama Yazarlar Birliği ödülü, özel bir ödül olsa da bizim için nihai bir durum değil. Başarı için geçerli bir gösterge de değil. Çünkü Mostar'ın ödülden önceki konumlanışına bakıyoruz, o dönem ve sonrasına bakıyoruz, hep kaliteli ve gelişen bir çizgi görüyoruz. Bir tek yıla has bir başarı değil idealimiz.

Mostar dergisinin özel sayıları olmuştu. Fakat devamı gelmedi. Özel sayı artık çıkarmayacak mısınız?

Bugüne kadar iki özel sayımız oldu. Bir tanesi Bosna Hersek özel sayısı, derginin ilk çıktığı zamanlarda yayınlanmıştı. Bir de Semerkand özel sayısı... O da 2006 yılının sonuydu. Bunun haricinde, çeşitli coğrafyaları da dosya olarak işledik. Aslında bunlar da özel sayı sayılabilir...

Yine özel sayılarla ilgili planlarımız var. Mesela Endülüs özel sayısı hazırlamayı düşünüyoruz. Onun haricinde bir Şam dosyası hazırlamayı düşünüyoruz. Suriye'deki süreç neticelenip orada sular durulduktan sonra... Belki oraya giderek, oradaki atmosferi teneffüs ederek, bir Şam dosyası hazırlamayı düşünüyoruz. Sonra bir Mısır-Kahire dosyası hazırlamayı düşünüyoruz. Buradaki tercihimizi, Semerkand, Endülüs, Şam ve Mısır gibi Osmanlı'nın sahip olduğu "medeniyetin" köşe taşlarından yana kullanıyoruz. Özellikle medeniyet kelimesini kullandım. Çünkü Semerkand Osmanlı coğrafyası değil, daha çok Moğolların ve onların devamında gelen Timurlular'ın egemenliği altında kalan bir coğrafya... Fakat medeniyetimizin ve tarihimizin merkezi. Alparslan'ın ordusu Malazgirt Savaş'ında Anadolu topraklarına girdi. Silahlı mücadele yapıldı ve başarı elde edildi ama onun üzerine bir de manevi inşa süreci başladı. İşte bunu Ahmet Yesevi'nin öğrencileri, Alperenler yaptılar. Biz de dosya konularımızı seçerken, medeniyetimizin beslendiği kaynakları gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Semerkand özel sayısı bunlardan bir tanesiydi.

3dbce05d1d3801f246.jpg


İleriye dönük olarak nasıl bir Mostar kurguluyorsunuz? Değişiklikler devam edecek mi?

Yani direkt olarak "şöyle bir şey" demek mümkün değil. Ama mesela, dergide bir tasarım değişikliğine gitmeyi planlıyoruz. Dergiyi, içerik, konsept ve tiraj bakımından daha ileri noktalara taşıyabilmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermek niyetindeyiz.


Peki, son olarak Mostar okurlarına ne söylemek istersiniz?

Türkiye'de hiç bir dergiyi başından sonuna kadar alıp kimse okumaz. Yani böyle en popüler diyebileceğimiz dergileri bile düşünecek olursak, hiç bir dergi veya gazete başından sonuna kadar okunmaz. Başından sonuna kadar okunan tek basılı yayın kitaptır. Mostar okurları hiç olmazsa dergiden kendilerine bölüm belirlesinler, kendi ilgilerini çekebilecek, her ay düzenli olarak takip edebilecekleri bölümler illa ki vardır. Okurlarımızdan özellikle bunu isteyebilirim.

Bir de derginin dilinin ağır olduğu iddia ediliyor. Eğer bir yayın organı, insanı okumaya, araştırmaya sevk etmiyorsa bunda bir problem vardır. Yani orada okuduğunuz bir kelime, orada anlatılan bir konu ilginizi çekip sizi araştırmaya sevk etmiyorsa, orada hakikaten ciddi bir sorun var demektir. Mostar, bir kitapta hatta bir kaç kitapta bulunabilecek bilgileri bir ayda okurlarının önüne koyuyor. Dolayısıyla dergide anlaşılmayan kelimeler olabilir, zor anlaşılan bir takım konular olabilir, bunlar okurları, araştırmaya, okumaya sevk etmeye yarayan şeylerdir. Okuru okur yapan şeylerdir. "Ben bunu anlamıyorum" diyerek kapağı kapatmak yerine, anlamadığımız konulara ilişkin, başka okumalar yaparak, kendimizi geliştirmemiz gerekir. Çünkü dünyada artık herkes söz sahibi olduğunu iddia ediyor. Hayata dair geçer sözü söyleyecek tek topluluk Müslümanlar olmalı. Mostar'ı çekmeye çalıştığımız çizgi de tam olarak bu. Hayatla ilişkili her konuyu bu yüzden bölüm haline getirdik. Dolayısıyla Mostar okurlarının sadece Mostar'la sınırlı kalmamaları gerektiğini, Mostar'ı okuduktan sonra konuyla ilgili başka eserleri de okumaları gerektiğini düşünüyorum ve tavsiye ediyorum.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim...

Röportaj ve fotoğraflar: M. Münir Çınar - Oktay Biçer
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt