T
tevbekarım
Günümüz annelerinin çocuklarıyla ilişkisine baktığım zaman, anneliğin en büyük imtihanının "öfke" den yaşandığını görüyorum...
Eskiden çocuğu için sarmalar saran, çikolatalı kekler pişiren ve bu halden inanılmaz mutluluk duyan anneler vardı. Bu yüzdendir ki, bugün izlediğimiz kurabiye reklamlarında "anne eli değmiş gibi" sloganı kullanılıyor. Çünkü "bir zamanlar" keklere, kurabiyelere, böreklere gerçekten anne eli değerdi.
Bugünün anneleri olan bizler ise, daha bebekken başlıyoruz çocuğumuza "mış gibi-miş gibi" mamüller aracılığıyla annelik yapmaya... Çocuklarımızın yaşam çizgisi, "anne sütüne en yakın" formüle edilmiş mamalarla başlayıp, "anne eli değmiş gibi" kurabiyelerle devam ediyor! İşte bu yüzdendir ki; anneler en çetin imtahanlarını öfkeleriyle yaşıyor!
Artık çocuğu için kek pişirdiğinde mutlu olan anneler yok denecek kadar az... Ev hanımlığı, kadın programları izleyip, boş boş evde oturmakla bir tutuluyor. Bu yüzden kadınlar -kendilerini ispat için- iş-güç peşinde...
Haz kaynakları değilşti... Mutluluğun anlamı değişti...
Anneler yoğun... Anneler yorgun...
Bu yüzden annelik artık ekstra bir yük gibi biniyor kadınların omuzlarına...
Günümüz anneleri o kadar meşgul ve telaşlı ki, en ufak bir hataya bile tahammülleri yok! Çünkü her şey vaktinde ve olması gerektiği şekilde olmazsa işler sarpa sarıyor. İşte tam da bu sebeple; çocuğu meyve suyunu halıya döken bir anne öfke krizleri geçirebiliyor. Ya da bilgisayar başında işini yetiştirmeye çalışırken çocuğu "anne" diye seslendiğinde, " ne var yine! sus biraz! " cevabını verebiliyor!
***
Efendimiz (sav) sahabilerle otururken bir bedevi yaklaşır ve:
" Ey Allah'ın Rasulü! Bana dünyamı ve ahiretimi kurtaracak bir tavsiyede bulun. Ama ben çok unutkanım, bu yüzden tavsiyen kısa olsun ki aklımda tutabiliyim. " der.
Bedevinin bu isteği karşısında Efendimiz (sav), bugünün annelerine ibret olacak şu kelimeyi söyler:
"ÖFKELENME!"
Bu nasihat aslında günümüz ve ahiretimizi kurtarmakla beraber, anneliğimiz için de can simidi niteliğinde. Bu yüzden değil midir ki, bütün uzmanlar iyi anneliği çocuklarımızı hissedebilmekle eş tutuyor. Bu yüzden değil midir ki, her ne şartta olursak olalım, biz annelere ( ve babalara ) sabır ve tahammül düşüyor.
Eğer siz de onca koşuşturma arasında çocuğunuzla çocuklaşmaya zaman bulamıyorsanız ya da çocuğunuzun çocukluklarına tahammül edecek sabrı hissedemiyorsanız, 1500 yıl öncesinden gelen tavsiyeye kulak vermenizde yarar var...
Ne yapın edin, ÖFKELENMEYİN!
Kendinizi bırakın çocuğunuza... Ona rağmen değil, onunla birlikte akın hayatın bağrına...
Hatice Tongar
Eskiden çocuğu için sarmalar saran, çikolatalı kekler pişiren ve bu halden inanılmaz mutluluk duyan anneler vardı. Bu yüzdendir ki, bugün izlediğimiz kurabiye reklamlarında "anne eli değmiş gibi" sloganı kullanılıyor. Çünkü "bir zamanlar" keklere, kurabiyelere, böreklere gerçekten anne eli değerdi.
Bugünün anneleri olan bizler ise, daha bebekken başlıyoruz çocuğumuza "mış gibi-miş gibi" mamüller aracılığıyla annelik yapmaya... Çocuklarımızın yaşam çizgisi, "anne sütüne en yakın" formüle edilmiş mamalarla başlayıp, "anne eli değmiş gibi" kurabiyelerle devam ediyor! İşte bu yüzdendir ki; anneler en çetin imtahanlarını öfkeleriyle yaşıyor!
Artık çocuğu için kek pişirdiğinde mutlu olan anneler yok denecek kadar az... Ev hanımlığı, kadın programları izleyip, boş boş evde oturmakla bir tutuluyor. Bu yüzden kadınlar -kendilerini ispat için- iş-güç peşinde...
Haz kaynakları değilşti... Mutluluğun anlamı değişti...
Anneler yoğun... Anneler yorgun...
Bu yüzden annelik artık ekstra bir yük gibi biniyor kadınların omuzlarına...
Günümüz anneleri o kadar meşgul ve telaşlı ki, en ufak bir hataya bile tahammülleri yok! Çünkü her şey vaktinde ve olması gerektiği şekilde olmazsa işler sarpa sarıyor. İşte tam da bu sebeple; çocuğu meyve suyunu halıya döken bir anne öfke krizleri geçirebiliyor. Ya da bilgisayar başında işini yetiştirmeye çalışırken çocuğu "anne" diye seslendiğinde, " ne var yine! sus biraz! " cevabını verebiliyor!
***
Efendimiz (sav) sahabilerle otururken bir bedevi yaklaşır ve:
" Ey Allah'ın Rasulü! Bana dünyamı ve ahiretimi kurtaracak bir tavsiyede bulun. Ama ben çok unutkanım, bu yüzden tavsiyen kısa olsun ki aklımda tutabiliyim. " der.
Bedevinin bu isteği karşısında Efendimiz (sav), bugünün annelerine ibret olacak şu kelimeyi söyler:
"ÖFKELENME!"
Bu nasihat aslında günümüz ve ahiretimizi kurtarmakla beraber, anneliğimiz için de can simidi niteliğinde. Bu yüzden değil midir ki, bütün uzmanlar iyi anneliği çocuklarımızı hissedebilmekle eş tutuyor. Bu yüzden değil midir ki, her ne şartta olursak olalım, biz annelere ( ve babalara ) sabır ve tahammül düşüyor.
Eğer siz de onca koşuşturma arasında çocuğunuzla çocuklaşmaya zaman bulamıyorsanız ya da çocuğunuzun çocukluklarına tahammül edecek sabrı hissedemiyorsanız, 1500 yıl öncesinden gelen tavsiyeye kulak vermenizde yarar var...
Ne yapın edin, ÖFKELENMEYİN!
Kendinizi bırakın çocuğunuza... Ona rağmen değil, onunla birlikte akın hayatın bağrına...
Hatice Tongar