Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mezhepsizlik fitnesi (1 Kullanıcı)

Selçuk_lu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Dört hak mezhebe ve fıkha aleyhtar olan mezhepsizler, bir kısım Selefîler, Sünnet inkarcıları, Kur'ân'dan başka dinî delil kabul etmeyenler, mezheplere put diyenler...

Bunlara bakılırsa dört mezhep olması bir bölünme ve parçalanma işi...

Bu iddia tamamen hezeyandır.

Çünkü dört hak mezhep esasta, usûlde, temelde birdir.

Dört hak mezhep şubelerdir. Aslında tek hak mezhep vardır, o da Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebidir.

Zaruriyat-ı diniyede hepsi aynı çizgidedir.

İhtilaf (çeşitlilik) olan konular, teferruatla (esasa taalluk etmeyen ayrıntılar) ilgilidir.

Müslümanlar birlik olmak istiyorsa dört mezhepten birinin hükümlerini bütün olarak kabul etmelidir.

Mezhepler kabul edilmez, her Müslüman İslâm'ı kendi kafasına, re'yine, hevesine göre yorumlar ve uygularsa dört değil, binlerce, on binlerce, hatta Müslümanlar sayısınca bâtıl mezhep çıkar.

Dört mezhep Selef-i Sâlihîn İslâmlığıdır.

Dört mezhep Kur'ân'a, Sünnet'e, icmâ-i ümmete uygundur.

Mezhepsizlik en büyük ve en tehlikeli bid'attir.

Selefîlik bir mezhep ve fıkıh değildir, bid'attir.

Kur'ân'da, Sünnet'te birleşmenin ilk şartı, Kitabullah'ı câhillerin kendi kafalarına göre yorumlamamaları ve ondan hüküm çıkartmamalarıdır.

Yorum hizmet ve yetkisi Ümmetin bilenlerine aittir.

Bu bilenlere ulema ve fukaha denir.

Onlar, ucu Resullerin (Sallalahu aleyhi ve sellem) Seyyidine ulaşan icazetlere sahiptir.

Kur'ân elbette bütün insanlığa gönderilmiştir ama onun tefsirini (yorumunu), ondan şer'î hüküm çıkartmayı herkes yapamaz.

Kur'ân'da "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyuruluyor.

"Ebu Hanife de benim gibi bir insandır. Ben de onun gibi ictihad yaparım" demek cahillik ve saygısızlıktır.

1400 yıllık İslâm tarihinde Ebu Hanife gibi çok az alim, fakih, imam (din önderi) çıkmıştır.

Ebu Hanife mutlak müctehittir.

Din konusunda engin ilmi vardı. Yüksek akıl ve firâset sahibi idi. Takvalı bir Müslümandı. Büyük ahlaka, mürüvvete, sezgiye sahipti. Biyolojik bakımdan insan olmak başka şeydir, Ebu Hanife ayarında bir âlim, örnek ve olgun Müslüman olmak başka şeydir.

Mezhepsizlik çok büyük bir fitnedir.

Bu devirde Sultan Abdülhamid yaşasa ve hâkim olsaydı mezhepsizliğe izin vermezdi.

Bütün Müslümanlar insan olarak eşittir ama alimlerle cahiller eşit değildir.

Müslümanların birlik olmasını istiyorsak, mutlaka bir fıkıh mezhebine bağlı olmamız gerekir.

Böyle bir birlik olmazsa Müslümanlar güçlü olamaz.

Ümmete en büyük zararı, din konusunda câhilane tartışanlar veriyor.

Mezhepleri kötüleyen ilahiyatçılara inanmayınız, kanmayınız.

Dinimizi icazetli ulemanın, fukahanın, müfessirlerin, muhaddislerin muteber ve güvenilir kitaplarından öğrenelim.

Mezhepsizlerin kitaplarını okumayalım.

Osmanlı devlet-i İslâmiyesi ve Hilâfeti altı yüz küsur sene şu prensiplerle ayakta kalmıştır.

1. Bid'atlerden ve sapıklıklardan uzak sahih ve temiz itikad.

2. Dört hak mezhep.

3. İslâm'ın zâhirine ve Şeriata mutabık olmak şartıyla tasavvuf ve tarikat.

Mezhepsizlik İslâm dünyasını böldükçe böler... Müslümanları birbirine düşürür, zararlı tartışmalara ve çekişmelere yol açar.

Birleşme ulema ve fukahaya bağlanmakla olur.

Onlar esasta, temelde, usûlde, zaruriyat-ı diniyede ihtilaf etmemişlerdir.Teferruatta, ayrıntılarda farklı görüşleri olmuştur, bu çeşitlilik de bir rahmet ve zenginliktir.

Şeytanın tuzaklarına düşmeyelim.


Alıntı
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt