Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

MEZAR SOHBETİ ( ilginç ) (2 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
YAŞLI ADAM, eşinin kabrini ziyaret etmek için gittiği kabristanda, bir inilti duyarak yavaşladı. Sağa sola bakınarak kulak kesildi. Ortalıkta kimseler yoktu ama, o sesi işittiğinden emindi. Önce hızlı adımlarla kaçmak istedi. Fakat sanki büyülenmiş gibiydi. Korkudan olsa gerek ki, gücü zaten çok azalan ayakları tutulmuş, vücudu uyuşmuştu. Diz boyu otla çevrili mezarlar arasında, güçlükle ilerleyip o tarafa yöneldi. İnlemeyi bir kez daha duyunca, daha fazla yanaşmayıp yere oturdu. Tüylerini diken diken eden ses, birkaç metre ilerden geliyordu.


Yaşlı adam, bazı velî zatların, kabirdeki insanlarla konuştuğunu duymuş, bunları da herkese anlatmıştı. Belki laf olsun diye:
— Neden böyle inleyip duruyorsun? dedi. Bir derdin mi var?
Derinlerden gelen bir erkek sesi:
— Büyük bir azap çekiyorum!. dedi. Her kemiğim tek tek kırılmış sanki.
Yaşlı adam, tâ iliklerine kadar ürperdi. Acaba kendisi de, evliya mıydı? Her ne olursa olsun, bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Güç bela toparlanıp:
— Ne zamandır bu haldesiniz? diye sordu. Yani ne zaman öldünüz?
— Vallahi bilmiyorum!. dedi mezarda yatan. Sanki dün yaşıyordum, hatta eğleniyordum. Arkadaşlarla birlikte biraz içki içmiştik, daha sonra ayrıldık. Bu arada, sanki yüksek bir yerden düştüm. Her halde ölmüşüm ki, şimdi bu mezardayım. Üstelik de büyük bir azap çekiyorum.
— İçkinin haram olduğunu ve kabir azabına yol açtığını bilmiyor muydun? diye sordu dışardaki. Allah bilir, başka büyük günahlar da işledin.
— Keşke ellerim kırılsaydı!. dedi, adam. Keşke kırılsaydı da, o büyük günahları işlemeseydim. Keşke dudaklarım yapışsaydı da, içki denilen zehri içmeseydim. Ne yazık ki her türlü işi yaptım, kumardan tut tâ hırsızlığa kadar. Şimdi öyle pişmanım ki hiç bilemezsin. Burada bu şekilde, bir saniyecik bile kalmaktansa, ömür boyu aç kalmaya razıydım. Ağzıma içki değil, gerekirse bir yudum su bile koymazdım. Başımı da babam gibi secdeden kaldırmazdım.
— Demek baban dindar biriydi, dedi dışardaki. Neden onun yolundan gitmedin ki?
— Namaz kılmak biraz güç geldi, dedi adam. Oruç tutmak da öyle. Günde beş kez seccadeye yatmayı, uzun yaz günlerinde, aç ve susuz kalmayı istemedim. Açıkçası, havam bozulur diye korktum. Oysa şimdi bu karanlık çukurda yatıyorum. Tertemiz bir havaya, yemeğe ve suya hasret şekilde. Üstelik de dayanılmaz acılar içindeyim.
Yaşlı adam, biraz düşünceliydi. Acaba bu ölü için bir fatiha okusa, ya da dualar etse, faydası olur muydu? Bu konuda açıkçası çok ümitsizdi. Bir insan, kullarına verdiği sayısız nimetlerle merhametini ispatlayan ve kendisini en çok "Rahim" ve "Rahman" isimleriyle tanıtan Allah'ın azabına uğramışsa, âciz bir kul, o kişiye nasıl yardım ederdi?
Sessizce yerinden kalkıp ilerleyince, henüz yeni açılmış bir mezar gördü. Sahibini bekleyen bu çukurun yanında, birkaç tane içki şişesi vardı. Bir tek de ayakkabı.
Hemen o yana koştu. Boş mezarın içinde, üstü başı içki kokan bir adam yatıyordu. Ceketi de yüzüne dolanmıştı.
Yaşlı adam, önce mezara inmeyi düşündü. Fakat ağrıyan beliyle bu işi yapamazdı. Uzunca bir dal koparıp tekrar yanaştı ve bunu cekete taktırıp, sırt üstü yatan sarhoşun yüzünü açtı. Mezardaki adam, ondan fazla korkmuştu.
Yaşlı olan, bir anda rahatlayıp:
— Demek konuşan sendin? diye tebessüm etti. Seni ölü sanmıştım.
Mezardaki, derin derin nefes aldıktan sonra:
— Ben de öyle zannetmiştim!. diye sevindi. Geçen akşam buralarda içmiştik. Kafayı bulduğumda, bu çukura düşüp kaldım her halde.
Sarhoşun vücudu perişan bir haldeydi. Sırt üstü düştüğünde, üç beş tane kaburgası kırılmış, bir kez bile çalışmayan beyni sarsılmış, bütün gece o mezarda yatıp kalmıştı.
Yaşlı adam, hemen bir ambulans çağırdı. Sarhoş, mezardan kurtulup sedyeye alınırken, başını ona doğru güçlükle çevirerek: — Sağ olasın amca!. diye teşekkür etti. İyileşir iyileşmez sana haber veririm. Bol mezeli bir çilingir sofrası düzenleyip, yeniden doğduğum günü kutlarız!

Cüneyt Suavi
..

Bazen yaşadıklarımızın ağırlığını, acısını, pişmanlığını ne kadar hissedersek hissedelim yine de ders alamayabiliyoruz..
Rabbim ders alanlardan eylesin..:a17:
Amin..
 

Dualarafukara

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Eki 2008
Mesajlar
125
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Bazen yaşadıklarımızın ağırlığını, acısını, pişmanlığını ne kadar hissedersek hissedelim yine de ders alamayabiliyoruz..
Rabbim ders alanlardan eylesin..
Amin..

Amin amin amin.Bende sonunu başka bekliyordum ama malesef uyuyan nefis gene uykuya devam etmiş.:(
 

osslemgkc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Ağu 2008
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
evet bende sonunu daha farklı bekliyordum ama nefis yine ağır basmış.Rabbim nefsimizin esiri etmesin bizi.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Bazen yaşadıklarımızın ağırlığını, acısını, pişmanlığını ne kadar hissedersek hissedelim yine de ders alamayabiliyoruz..
Rabbim ders alanlardan eylesin..
Amin..

Amin amin amin.Bende sonunu başka bekliyordum ama malesef uyuyan nefis gene uykuya devam etmiş.:(
insanlar neyle ıslah olucaklar acaba?Rabbim hatalarını anlayan kullarından eylesin inş.



insanlar neyle ıslah olucaklar acaba?Rabbim hatalarını anlayan kullarından eylesin inş.:a43:

 

ashab_kiram

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
650
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
çok etkilndim vallahi ben namaz kılmıyorum ama kılmak çok istiyorum başlıycam inşallah
 

ashab_kiram

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
650
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ben çalışan biriyim işe girmeden önce namazlarımı kılıyodum ama işe girmeye başladığımdn beri kılamıyorum daha doğrusu kılmıyorum.çalıştığım yere bir kız arkadaşım girdi ayını yaştayız okuyo üniversite öğrencici bana hayatını anlatınca çok sevindim.babası koministmiş çok üzülüyo babası için.beş seneden beri namaz kılıyomuş ve hiç bırakmamış.peki baban biliyo mu namaz kıldığını diye sorduğumda hayır bilmiyo dedi.bilse beni evlatlıktan red eder dedi.beş sene önce tanıştığı biri sayesinde namaza başlıyo.sürekli sohbetlere gidiyo rasale_i nuru öğrenmeye çalışıyo bayada ilerlemiş.ayrıca hafızlık öğreniyo ve yarısına gelmiş.onun için o kadar sevindimki benimde yüreğimi hoplattı anlattıkça.RABBİM hepimize hidayet nasiyet nasip etsin
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
ben çalışan biriyim işe girmeden önce namazlarımı kılıyodum ama işe girmeye başladığımdn beri kılamıyorum daha doğrusu kılmıyorum.çalıştığım yere bir kız arkadaşım girdi ayını yaştayız okuyo üniversite öğrencici bana hayatını anlatınca çok sevindim.babası koministmiş çok üzülüyo babası için.beş seneden beri namaz kılıyomuş ve hiç bırakmamış.peki baban biliyo mu namaz kıldığını diye sorduğumda hayır bilmiyo dedi.bilse beni evlatlıktan red eder dedi.beş sene önce tanıştığı biri sayesinde namaza başlıyo.sürekli sohbetlere gidiyo rasale_i nuru öğrenmeye çalışıyo bayada ilerlemiş.ayrıca hafızlık öğreniyo ve yarısına gelmiş.onun için o kadar sevindimki benimde yüreğimi hoplattı anlattıkça.RABBİM hepimize hidayet nasiyet nasip etsin

kıl yavrum namazdan geri kalanı yalan peygamberimiz s.a.s efendimiz son dakikalarında bile üç kere namaz demiş işte kılamıyorsan eve gelince farzlarını kıl kabirde ilk sualimiz namazdan olacak kılmayı bıraktınmı şeytan öyle bir güzel yerleşiyorki içimize bize güzel olan herşeyi zor gösteriyor rabbim kılıpta kabul olanlardan eylesin inş :a18:
 

zuhruf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
MEZAR SOHBETİ (ilginç)

MEZAR SOHBETİ (ilginç)

MEZAR SOHBETİ

YAŞLI ADAM, eşinin kabrini ziyaret etmek için gittiği kabristanda, bir inilti duyarak yavaşladı. Sağa sola bakınarak kulak kesildi. Ortalıkta kimseler yoktu ama, o sesi işittiğinden emindi. Önce hızlı adımlarla kaçmak istedi. Fakat sanki büyülenmiş gibiydi. Korkudan olsa gerek ki, gücü zaten çok azalan ayakları tutulmuş, vücudu uyuşmuştu. Diz boyu otla çevrili mezarlar arasında, güçlükle ilerleyip o tarafa yöneldi. İnlemeyi bir kez daha duyunca, daha fazla yanaşmayıp yere oturdu. Tüylerini diken diken eden ses, birkaç metre ilerden geliyordu.


Yaşlı adam, bazı velî zatların, kabirdeki insanlarla konuştuğunu duymuş, bunları da herkese anlatmıştı. Belki laf olsun diye:
— Neden böyle inleyip duruyorsun? dedi. Bir derdin mi var?
Derinlerden gelen bir erkek sesi:
— Büyük bir azap çekiyorum!. dedi. Her kemiğim tek tek kırılmış sanki.
Yaşlı adam, tâ iliklerine kadar ürperdi. Acaba kendisi de, evliya mıydı? Her ne olursa olsun, bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Güç bela toparlanıp:
— Ne zamandır bu haldesiniz? diye sordu. Yani ne zaman öldünüz?
— Vallahi bilmiyorum!. dedi mezarda yatan. Sanki dün yaşıyordum, hatta eğleniyordum. Arkadaşlarla birlikte biraz içki içmiştik, daha sonra ayrıldık. Bu arada, sanki yüksek bir yerden düştüm. Her halde ölmüşüm ki, şimdi bu mezardayım. Üstelik de büyük bir azap çekiyorum.
— İçkinin haram olduğunu ve kabir azabına yol açtığını bilmiyor muydun? diye sordu dışardaki. Allah bilir, başka büyük günahlar da işledin.
— Keşke ellerim kırılsaydı!. dedi, adam. Keşke kırılsaydı da, o büyük günahları işlemeseydim. Keşke dudaklarım yapışsaydı da, içki denilen zehri içmeseydim. Ne yazık ki her türlü işi yaptım, kumardan tut tâ hırsızlığa kadar. Şimdi öyle pişmanım ki hiç bilemezsin. Burada bu şekilde, bir saniyecik bile kalmaktansa, ömür boyu aç kalmaya razıydım. Ağzıma içki değil, gerekirse bir yudum su bile koymazdım. Başımı da babam gibi secdeden kaldırmazdım.
— Demek baban dindar biriydi, dedi dışardaki. Neden onun yolundan gitmedin ki?
— Namaz kılmak biraz güç geldi, dedi adam. Oruç tutmak da öyle. Günde beş kez seccadeye yatmayı, uzun yaz günlerinde, aç ve susuz kalmayı istemedim. Açıkçası, havam bozulur diye korktum. Oysa şimdi bu karanlık çukurda yatıyorum. Tertemiz bir havaya, yemeğe ve suya hasret şekilde. Üstelik de dayanılmaz acılar içindeyim.
Yaşlı adam, biraz düşünceliydi. Acaba bu ölü için bir fatiha okusa, ya da dualar etse, faydası olur muydu? Bu konuda açıkçası çok ümitsizdi. Bir insan, kullarına verdiği sayısız nimetlerle merhametini ispatlayan ve kendisini en çok "Rahim" ve "Rahman" isimleriyle tanıtan Allah'ın azabına uğramışsa, âciz bir kul, o kişiye nasıl yardım ederdi?
Sessizce yerinden kalkıp ilerleyince, henüz yeni açılmış bir mezar gördü. Sahibini bekleyen bu çukurun yanında, birkaç tane içki şişesi vardı. Bir tek de ayakkabı.
Hemen o yana koştu. Boş mezarın içinde, üstü başı içki kokan bir adam yatıyordu. Ceketi de yüzüne dolanmıştı.
Yaşlı adam, önce mezara inmeyi düşündü. Fakat ağrıyan beliyle bu işi yapamazdı. Uzunca bir dal koparıp tekrar yanaştı ve bunu cekete taktırıp, sırt üstü yatan sarhoşun yüzünü açtı. Mezardaki adam, ondan fazla korkmuştu.
Yaşlı olan, bir anda rahatlayıp:
— Demek konuşan sendin? diye tebessüm etti. Seni ölü sanmıştım.
Mezardaki, derin derin nefes aldıktan sonra:
— Ben de öyle zannetmiştim!. diye sevindi. Geçen akşam buralarda içmiştik. Kafayı bulduğumda, bu çukura düşüp kaldım her halde.
Sarhoşun vücudu perişan bir haldeydi. Sırt üstü düştüğünde, üç beş tane kaburgası kırılmış, bir kez bile çalışmayan beyni sarsılmış, bütün gece o mezarda yatıp kalmıştı.
Yaşlı adam, hemen bir ambulans çağırdı. Sarhoş, mezardan kurtulup sedyeye alınırken, başını ona doğru güçlükle çevirerek: — Sağ olasın amca!. diye teşekkür etti. İyileşir iyileşmez sana haber veririm. Bol mezeli bir çilingir sofrası düzenleyip, yeniden doğduğum günü kutlarız!


Bazen yaşadıklarımızın ağırlığını, acısını, pişmanlığını ne kadar hissedersek hissedelim yine de ders alamayabiliyoruz..
Rabbim ders alanlardan eylesin..
Amin..
 

{suMEYYE}

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ara 2008
Mesajlar
90
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Bazen yaşadıklarımızın ağırlığını, acısını, pişmanlığını ne kadar hissedersek hissedelim yine de ders alamayabiliyoruz..
Rabbim ders alanlardan eylesin..


Amin Kardesim Saolasin Hikaye icin Allah Razi Olsun...Rabbim bizi bu duruma dusurmez insallah..Amin..
 

*ayşe*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2008
Mesajlar
1,076
Tepki puanı
41
Puanları
48
guzel bır paylasımdı.
aynııı taaaass aynı hamammm.
emegınıze saglık,Allah a emanet olun.
 

zuhruf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
ilginiz için Rabbimde sizlerden razı olsun
selam ve dua ile kalınız
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Amin.

Allahü teala razı olsun, inşallahü teala cümlemizi rızasına kavuşturacak hallerle hallendirsin...Ölüm var...

Afiyet ve selametle kalınız.
 

abı_hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
5,186
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
41
Mezardan Gelen Ses

Mezardan Gelen Ses

YAŞLI ADAM, eşinin kabrini ziyaret etmek için gittiği kabristanda, bir inilti duyarak yavaşladı. Sağa sola bakınarak kulak kesildi. Ortalıkta kimseler yoktu ama, o sesi işittiğinden emindi. Önce hızlı adımlarla kaçmak istedi. Fakat sanki büyülenmiş gibiydi. Korkudan olsa gerek ki, gücü zaten çok azalan ayakları tutulmuş, vücudu uyuşmuştu. Diz boyu otla çevrili mezarlar arasında, güçlükle ilerleyip o tarafa yöneldi. İnlemeyi bir kez daha duyunca, daha fazla yanaşmayıp yere oturdu. Tüylerini diken diken eden ses, birkaç metre ilerden geliyordu.

Yaşlı adam, bazı velî zatların, kabirdeki insanlarla konuştuğunu duymuş, bunları da herkese anlatmıştı. Belki laf olsun diye:

— Neden böyle inleyip duruyorsun? dedi. Bir derdin mi var?

Derinlerden gelen bir erkek sesi:

— Büyük bir azap çekiyorum!. dedi. Her kemiğim tek tek kırılmış sanki.

Yaşlı adam, tâ iliklerine kadar ürperdi. Acaba kendisi de, evliya mıydı? Her ne olursa olsun, bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Güç bela toparlanıp:

— Ne zamandır bu haldesiniz? diye sordu. Yani ne zaman öldünüz?

— Vallahi bilmiyorum!. dedi mezarda yatan. Sanki dün yaşıyordum, hatta eğleniyordum. Arkadaşlarla birlikte biraz içki içmiştik, daha sonra ayrıldık. Bu arada, sanki yüksek bir yerden düştüm. Her halde ölmüşüm ki, şimdi bu mezardayım. Üstelik de büyük bir azap çekiyorum.

— İçkinin haram olduğunu ve kabir azabına yol açtığını bilmiyor muydun? diye sordu dışardaki. Allah bilir, başka büyük günahlar da işledin.

— Keşke ellerim kırılsaydı!. dedi, adam. Keşke kırılsaydı da, o büyük günahları işlemeseydim. Keşke dudaklarım yapışsaydı da, içki denilen zehri içmeseydim. Ne yazık ki her türlü işi yaptım, kumardan tut tâ hırsızlığa kadar. Şimdi öyle pişmanım ki hiç bilemezsin. Burada bu şekilde, bir saniyecik bile kalmaktansa, ömür boyu aç kalmaya razıydım. Ağzıma içki değil, gerekirse bir yudum su bile koymazdım. Başımı da babam gibi secdeden kaldırmazdım.

— Demek baban dindar biriydi, dedi dışardaki. Neden onun yolundan gitmedin ki?

— Namaz kılmak biraz güç geldi, dedi adam. Oruç tutmak da öyle. Günde beş kez seccadeye yatmayı, uzun yaz günlerinde, aç ve susuz kalmayı istemedim. Açıkçası, havam bozulur diye korktum. Oysa şimdi bu karanlık çukurda yatıyorum. Tertemiz bir havaya, yemeğe ve suya hasret şekilde. Üstelik de dayanılmaz acılar içindeyim.

Yaşlı adam, biraz düşünceliydi. Acaba bu ölü için bir fatiha okusa, ya da dualar etse, faydası olur muydu? Bu konuda açıkçası çok ümitsizdi. Bir insan, kullarına verdiği sayısız nimetlerle merhametini ispatlayan ve kendisini en çok "Rahim" ve "Rahman" isimleriyle tanıtan Allah'ın azabına uğramışsa, âciz bir kul, o kişiye nasıl yardım ederdi?

Sessizce yerinden kalkıp ilerleyince, henüz yeni açılmış bir mezar gördü. Sahibini bekleyen bu çukurun yanında, birkaç tane içki şişesi vardı. Bir tek de ayakkabı.

Hemen o yana koştu. Boş mezarın içinde, üstü başı içki kokan bir adam yatıyordu. Ceketi de yüzüne dolanmıştı.

Yaşlı adam, önce mezara inmeyi düşündü. Fakat ağrıyan beliyle bu işi yapamazdı. Uzunca bir dal koparıp tekrar yanaştı ve bunu cekete taktırıp, sırt üstü yatan sarhoşun yüzünü açtı. Mezardaki adam, ondan fazla korkmuştu.

Yaşlı olan, bir anda rahatlayıp:

— Demek konuşan sendin? diye tebessüm etti. Seni ölü sanmıştım.

Mezardaki, derin derin nefes aldıktan sonra:

— Ben de öyle zannetmiştim!. diye sevindi. Geçen akşam buralarda içmiştik. Kafayı bulduğumda, bu çukura düşüp kaldım her halde.

Sarhoşun vücudu perişan bir haldeydi. Sırt üstü düştüğünde, üç beş tane kaburgası kırılmış, bir kez bile çalışmayan beyni sarsılmış, bütün gece o mezarda yatıp kalmıştı.

Yaşlı adam, hemen bir ambulans çağırdı. Sarhoş, mezardan kurtulup sedyeye alınırken, başını ona doğru güçlükle çevirerek:

— Sağ olasın amca!. diye teşekkür etti. İyileşir iyileşmez sana haber veririm. Bol mezeli bir çilingir sofrası düzenleyip, yeniden doğduğum günü kutlarız.
Cüneyd Suavi
 

abı_hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
5,186
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
41


Gelin gönüller yapalım, gönül kırmayalım.
Gelin gül devrini beraber kuralım.
Sevgiyle, ümitle insanlarımızı kucaklayalım.
Gönül kıran insanlardan olmayalım.

 

abı_hayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
5,186
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
41
89od71lq5.gif
 

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
Mezardaki Sohbet

Mezardaki Sohbet


Yaşlı adam, eşinin kabrini ziyaret etmek için gittiği kabristanda, bir inilti duyarak yavaşladı. Sağa sola bakınarak kulak kesildi.

Ortalıkta kimseler yoktu ama, o sesi işittiğinden emindi. Önce hızlı adımlarla kaçmak istedi. Fakat sanki büyülenmiş gibiydi. Korkudan olsa gerek ki, gücü zaten çok azalan ayakları tutulmuş, vücudu uyuşmuştu. Diz boyu otla çevrili mezarlar arasında, güçlükle ilerleyip o tarafa yöneldi. İnlemeyi bir kez daha duyunca, daha fazla yanaşmayıp yere oturdu. Tüylerini diken diken eden ses, birkaç metre ilerden geliyordu.

Yaşlı adam, bazı velî zatların, kabirdeki insanlarla konuştuğunu duymuş, bunları da herkese anlatmıştı. Belki laf olsun diye:

*Neden böyle inleyip duruyorsun? dedi. Bir derdin mi var?

-Derinlerden gelen bir erkek sesi:

* Büyük bir azap çekiyorum!. dedi. Her kemiğim tek tek kırılmış sanki.

Yaşlı adam, tâ iliklerine kadar ürperdi. Acaba kendisi de, evliya mıydı? Her ne olursa olsun, bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Güç bela toparlanıp:

- Ne zamandır bu haldesiniz? diye sordu. Yani ne zaman öldünüz?

* VALLAHi bilmiyorum!. dedi mezarda yatan. Sanki dün yaşıyordum, hatta eğleniyordum. Arkadaşlarla birlikte biraz içki içmiştik, daha sonra ayrıldık. Bu arada, sanki yüksek bir yerden düştüm. Her halde ölmüşüm ki, şimdi bu mezardayım. Üstelik de büyük bir azap çekiyorum.

- İçkinin haram olduğunu ve kabir azabına yol açtığını bilmiyor muydun? diye sordu dışardaki. ALLAH bilir, başka büyük günahlar da işledin.

* Keşke ellerim kırılsaydı!. dedi, adam. Keşke kırılsaydı da, o büyük günahları işlemeseydim. Keşke dudaklarım yapışsaydı da, içki denilen zehri içmeseydim. Ne yazık ki her türlü işi yaptım, kumardan tut tâ hırsızlığa kadar. Şimdi öyle pişmanım ki hiç bilemezsin. Burada bu şekilde, bir saniyecik bile kalmaktansa, ömür boyu aç kalmaya razıydım. Ağzıma içki değil, gerekirse bir yudum su bile koymazdım. Başımı da babam gibi secdeden kaldırmazdım.

- Demek baban dindar biriydi,
dedi dışardaki. Neden onun yolundan gitmedin ki?

* Namaz kılmak biraz güç geldi, dedi adam. Oruç tutmak da öyle. Günde beş kez seccadeye yatmayı, uzun yaz günlerinde, aç ve susuz kalmayı istemedim. Açıkçası, havam bozulur diye korktum. Oysa şimdi bu karanlık çukurda yatıyorum. Tertemiz bir havaya, yemeğe ve suya hasret şekilde. Üstelik de dayanılmaz acılar içindeyim.

Yaşlı adam, biraz düşünceliydi. Acaba bu ölü için bir fatiha okusa, ya da dualar etse, faydası olur muydu? Bu konuda açıkçası çok ümitsizdi. Bir insan, kullarına verdiği sayısız nimetlerle merhametini ispatlayan ve kendisini en çok "Rahim" ve "Rahman" isimleriyle tanıtan ALLAH'ın azabına uğramışsa, âciz bir kul, o kişiye nasıl yardım ederdi?

Sessizce yerinden kalkıp ilerleyince, henüz yeni açılmış bir mezar gördü. Sahibini bekleyen bu çukurun yanında, birkaç tane içki şişesi vardı. Bir tek de ayakkabı.

Hemen o yana koştu. Boş mezarın içinde, üstü başı içki kokan bir adam yatıyordu. Ceketi de yüzüne dolanmıştı.

Yaşlı adam, önce mezara inmeyi düşündü. Fakat ağrıyan beliyle bu işi yapamazdı. Uzunca bir dal koparıp tekrar yanaştı ve bunu cekete taktırıp, sırt üstü yatan sarhoşun yüzünü açtı. Mezardaki adam, ondan fazla korkmuştu.

Yaşlı olan, bir anda rahatlayıp:

* Demek konuşan sendin? diye tebessüm etti. Seni ölü sanmıştım.

Mezardaki, derin derin nefes aldıktan sonra:

- Ben de öyle zannetmiştim!. diye sevindi. Geçen akşam buralarda içmiştik. Kafayı bulduğumda, bu çukura düşüp kaldım her halde.

Sarhoşun vücudu perişan bir haldeydi. Sırt üstü düştüğünde, üç beş tane kaburgası kırılmış, bir kez bile çalışmayan beyni sarsılmış, bütün gece o mezarda yatıp kalmıştı.

Yaşlı adam, hemen bir ambulans çağırdı. Sarhoş, mezardan kurtulup sedyeye alınırken, başını ona doğru güçlükle çevirerek:

* Sağ olasın amca!. diye teşekkür etti. İyileşir iyileşmez sana haber veririm. Bol mezeli bir çilingir sofrası düzenleyip, yeniden doğduğum günü kutlarız.
karmask.gif
karmask.gif




Cüneyt Suavi - Zafer dergisi
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt