MEVZU HADİSLER (MENŞEİ, TANIMA YOLLARI VE TENKİDİ)
1- HADİS UYDURMANIN SEBEPLERİ(23 ile 64.sayfa arası)
Yazarımız bu kısımda menfaat temini, siyasi fırkalar mezhepler ve diğer grupların durumlarını takviye edip fikirlerini hadislere istinat ettirme ihtiyaçlarının, çeşitli milletlere mensup kişilerin kendi milletlerini yüceltme arzularının, uydurdukları sözlerle dine hizmet ettiklerini düşünen insanların ve din düşmanlarının Müslümanları yıpratmak istemeleri gibi sebepler insanları hadis uydurmaya sevk etmesinden söz etmiştir.
2-HADİS UYDURANLAR (65 ile 91. sayfa arası)
Araştırmacı bu kısımda ise hadis uyduran meşhur yalancıları bütün grupları ile tespit etmiştir. Yine bu kısımda kıssacıları onların hususiyetlerini ne zaman ortaya çıktıklarını, kıssacılığın tesirlerini ve âlimlerin kıssacılar ve kıssaları karşısındaki durumunu incelemiştir. İsrailiyattan da bahsedilmiştir.
3-TENKİT VE MÜNEKKİTLER(93 ile 118.sayfa arası)
Bu bölümün birinci kısmı senet tenkiti hakkındadır. Araştırmacı burada senet hakkında bir inceleme yapmış senedin ehemmiyetini ve onu kullanmaya ne zaman ihtiyaç duyulduğunu belirtmiş ve ilk münekkitleri saymıştır. Ravileri makbul olanlar makbul olmayanlar ve hakkında ihtilaf edilenler olmak üzere ayırmıştır. İkinci kısım metin tenkidi hakkındadır. Bu kısım metin tenkidinde bilinmesi icap eden muhtelif bilgilerin zikredilmesi ile başlar. Metin tenkidi sahabe döneminde başlamış ve İslam kültürünün genişlemesiyle daha da genişlemiştir. Ve son devirlerde yer yer bazı araştırma ve tenkitlere mevzu teşkil etmiştir. Daha sonra İslam âlimlerinin bütün mesailerini senet tenkidine hasredip metin tenkidi yapmadıklarını söyleyenlere cevap vermiştir. Dördüncü kısmın sonunda ise mevzu hadisin alametlerini saymıştır. Bu alametler hadis uyduranların itirafı, hadisin lafzında ve manasında bozukluk bulunması, sahih hadis kaynaklarında bulunmaması, birçok insanın görmesi gereken bir hadiseyi bir kişini gördüğünü iddia etmesi, hadisin Kur’an ve sahih sünnete aykırı olması akla ve tarihi olaylara aykırı bulunmasıdır.
Yazar mevzu hadisler hakkında yazılan matbu ve gayri matbu 18 kitap ve risale hakkında bir fasıl ayırarak bu eserleri tahlil etmiş, müelliflerini ve onların hayatlarının bulunduğu kaynakları göstermiştir. Tenkit metodunu göstermek içinde her kitaptan iki misal getirmiştir.
Bu güzel araştırma kitabının son bölümünde mevzu hadislerin İslam ve Müslümanlara verdiği zararlar anlatılmıştır.
Yazar mevzu hadisler hakkında yazılan matbu ve gayri matbu 18 kitap ve risale hakkında bir fasıl ayırarak bu eserleri tahlil etmiş, müelliflerini ve onların hayatlarının bulunduğu kaynakları göstermiştir. Tenkit metodunu göstermek içinde her kitaptan iki misal getirmiştir.
Bu güzel araştırma kitabının son bölümünde mevzu hadislerin İslam ve Müslümanlara verdiği zararlar anlatılmıştır.
HADİS UYDURMANIN SEBEPLERİ
1-FIRKA MEZHEP VE KABİLESİNİ MÜDAFAA GAYRETİ
Hz Osman (ölüm.35/655) şehit edilmesiyle birlikte su yüzüne çıkan muhtelif batıl fırkalar fikirlerini yayabilmek için hakk davalarının doğruluğuna inandırmak ve böylece taraftarlarının sayısını arttırmak durumunda idiler. Bu itibarla ilk olarak kur’an ı kerim’e sonrada hadislere başvurarak prensiplerini destekleyecek nasslar aradıklarından şüphe edilemez. Bu fırkalar kendi görüşlerine uygun şeyleri bu kaynaklarda bulamadıklarında ayetleri tevile hadisleri e aşırı zorlamayla tefsire çalıştılar. Fakat kur’an ı kerimin yazılı oluşu onu okuyanların çok oluşu kendilerine engel oluyordu. Fakat hadislerin tamamının o zamanlarda henüz muayyen kitaplarda tedvin edilmeyişi onlarda yapılacak tahrife nispeten imkân veriyordu. Bu durumdan faydalanan batıl fırkalar hadisler üzerindeki tahriflerini iki şekilde yapmıştır.
1- İhtiyaçlarını karşılamayan ve işlerine gelmeyen hadislerin Hz. peygambere nispetini inkâr ederek uydurulmuş olduğunu iddia etmişlerdir.
2- Görüşlerini takviye etmek için devamlı olarak ilahi nasslara muhtaç olduklarından hasımlarının karşısında delil ve hüccet olsun diye hadisler uydurarak bunları Hz peygambere isnat etmişlerdir. İşte bu muhtelif fırkalar bu iki yolu kullanarak tahrifi seçtiler. Bunda da hayli ileri gittiler.
1- İhtiyaçlarını karşılamayan ve işlerine gelmeyen hadislerin Hz. peygambere nispetini inkâr ederek uydurulmuş olduğunu iddia etmişlerdir.
2- Görüşlerini takviye etmek için devamlı olarak ilahi nasslara muhtaç olduklarından hasımlarının karşısında delil ve hüccet olsun diye hadisler uydurarak bunları Hz peygambere isnat etmişlerdir. İşte bu muhtelif fırkalar bu iki yolu kullanarak tahrifi seçtiler. Bunda da hayli ileri gittiler.
A. SİYASİ FIRKALARIN HADİS UYDURMADAKİ YERİ
Siyasi partilerin her şeyden önce etrafına toplandıkları başkanların üstün taraflarını anlatarak propagandaya başladıkları bir gerçektir. İbni sebe başkanlığındaki münafık bir grubun Hz peygamber taraftarı gözükerek başlattıkları hadis uydurma hareketi Şiiler tarafından devam ettirilmiştir. Şia Hz Ali hakkında peygamberimiz tarafından söylenmeyen birçok acayip sözü ona isnat etmişlerdir. Bunlardan bazısı Hz peygamberden sonra Hz Ali’nin nebi olacağı, onu sevenlerin alacağı mükâfatları sevmeyenlerin göreceği azapları Hz Ebu Bekir ve Hz Ömer’i küçümseyen hakarete varan sözler hadis adı altında şia tarafından uydurulmuştur. Daha sonra şiaya karşı Hz Ebu Bekir ve Hz Ömer’i sevenler cevap olur düşüncesiyle onların üstünlüklerini onları sevmenin daha sevap olduğunu anlatan hadisler ortaya çıkmaya başladı. Hariciler ise şiaya muhalefet olsun diye bu işe girişmemişlerdir. Emevi ve Abbasilerde kendi büyüklerlini peygamberi kullanarak istismar etmişlerdir.
B-KELAM VE FIKIH MEZHEPLERİ VE HADİS UYDURMADAKİ YERLERİ
İslam hudutlarının genişleyip muhtelif din mezhep takipçilerinin çeşitli fikir ve Felsefeleriyle karşılaşıldığında ortaya bir takım yeni meseleler çıktı. Herkesin bu meseleler hakkında bir görüşü oldu. Ve çeşitli yeni mezhepler ortaya çıktı. Bunlara kelam mezhepleri denir. Bunların bazısı hükümeti de arkasına almışlardır. Mutezile gibi
Kendi reislerinin ve görüşlerini destekleyen sözleri hadis diye uydurmuşlardır. Karşı tarafta olanlarda diğer mezhebin taraftarları fazlalaşıyor diye onlarda aynı yolu takip edip hadis uydurdular. Taraftar toplamak ve taraftarlarını memnun etmek için bu yolu tuttular.
Kelam mezheplerinin yanında fıkıh mezhepleri de bu yolu kolay bilip taraftar toplamak ve taraftarlarını memnun etmek için imamlar ve imamların görüşleri hakkında hadis uydurma yoluna gitmişlerdir.
Kendi reislerinin ve görüşlerini destekleyen sözleri hadis diye uydurmuşlardır. Karşı tarafta olanlarda diğer mezhebin taraftarları fazlalaşıyor diye onlarda aynı yolu takip edip hadis uydurdular. Taraftar toplamak ve taraftarlarını memnun etmek için bu yolu tuttular.
Kelam mezheplerinin yanında fıkıh mezhepleri de bu yolu kolay bilip taraftar toplamak ve taraftarlarını memnun etmek için imamlar ve imamların görüşleri hakkında hadis uydurma yoluna gitmişlerdir.
C-MİLLİYETÇİLİK DUYGUSU
Emeviler döneminde milliyetçilik yapılmaya başlanmış ve bu ilerledikçe ve baskı unsuru arttıkça memnun olmayanlar olmuş onların memnun olmaları için yaptıkları işin doğru olduğunu anlatan hadisler uydurmuşlardır. Diğerleri de onların haksızlıkları hakkında hadis uydurmuşlardır. Ayrıca şehirleri yücelterek milliyetçiliği kızıştırmak için de hadis uydurulmuştur. Ve bu böyle uzayıp gitmiştir.
D- İslam düşmanlarının kasıtlı olarak uydurdukları hadisler
İslam’ı küçük düşürmek için insanları yanıltmak için bazı insanların şeytanla bir olup tertemiz bir suya tertemiz bir akideye pislik bulaştırmalarından başka bir şey değildir. Bu zındıklar bu saf akideyi sarsmak için birçok yol araştırıp en son bunda karar kılmışlardır.
D- İslam düşmanlarının kasıtlı olarak uydurdukları hadisler
İslam’ı küçük düşürmek için insanları yanıltmak için bazı insanların şeytanla bir olup tertemiz bir suya tertemiz bir akideye pislik bulaştırmalarından başka bir şey değildir. Bu zındıklar bu saf akideyi sarsmak için birçok yol araştırıp en son bunda karar kılmışlardır.
E-İSLAM DİNİNE HİZMET ETME DÜŞÜNCESİ
Müslümanları hayra iyi ameller yapmaya teşvik etmek ve dinin çirkin gördüğü hareketlerden sakındırmak için hadis diye uydurulmuş sözler mevzu Hadisler arasında hayli yekûn yer tutmaktadır. Allah katında makbul olan bir iş yaptıklarını zannederek hiçbir kayda tabi olmadan hadis uyduran kimselerin zahitler mutasavvıflar ve daha çok u kığla bürünen kimseler olduğunu görmekteyiz. Bu tip uydurmalardaki özellik ifadelerdeki ölçüsüzlük ve mübalağadır.
Netice olarak diyebiliriz ki dine hizmet etmek isteyenlerin asıl vazifesi din bünyesine sokulmak istenen bir takım harici tesirleri imha ederek onu saf şekliyle muhafazaya çalışmak iken iyi niyetle hadis uyduran Müslümanlar dini ifsat edenler derecesinde zararlı olmuşlardır.
Netice olarak diyebiliriz ki dine hizmet etmek isteyenlerin asıl vazifesi din bünyesine sokulmak istenen bir takım harici tesirleri imha ederek onu saf şekliyle muhafazaya çalışmak iken iyi niyetle hadis uyduran Müslümanlar dini ifsat edenler derecesinde zararlı olmuşlardır.
F- ŞAHSİ MENFEAT DÜŞÜNCESİ
Dünyalık temini için çalışan bazı menfaatperestler nüfus ve idare sahibi bir takım zevatın arzu ve yaşayışlarına uygun sözler söylemiş bunların hadis olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu yolla bahşiş ve makam almayı düşünmüşlerdir. Prestijlerini düşünen büyük zevatlarda onlara hüsnü kabul göstermişlerdir. Bu kişiler aranan birer muhaddis olmak düşüncesiyle hadislerin metin ve senet kısmında tahrifat yapmışlardır.