Mevlid Kandili yaklaşıyor. Peki mevlid ne demektir? Çok tartışılan Mevlid Kandili'nin tarihi seyri nasıl olmuştur?
Niçin Mevlid?
Müslümanlar arasında devam eden güzel âdetlerden biri de, hiç kuşkusuz mevliddir. "Doğum, doğum zamanı ve doğum yeri" manasına gelen mevlid, Hz. Peygamber'in (s.a.v) doğum gecesi için kullanılan bir tabirdir. Daha sonra Hz. Peygamber'in (s.a.v) doğum ânını, peygamber oluşunu, mi'rac olayını, üstün meziyetlerini, güzel ahlâklarını ve vefatını anlatan, dua ve münâcât bölümlerinden oluşan eserlere mevlid ismi verilmiştir.
Esasen Hz. Resûlullah'ın (s.a.v) doğum yıldönümünü kutlama maksadıyla başlayan mevlid töreni; giderek Kadir, Mi'rac, Regâib ve Berat gecelerinde veya sünnet, evlenme, ölüm, deprem gibi önemli olaylar vesilesiyle yapılmaya başlanmış ve toplumsal geleneğimizde yer alan önemli bir dinî-kültürel kural haline gelmiştir.
Hz. Peygamber'in (s.a.v) doğum günü olan bu kutlu günü anlatan ve onu medhü senâ eden birçok eser kaleme alınmıştır. İslâm ülkelerinde çeşitli dillerde okunan mevlidler vardır. Arapça Bânet Sûad, Bürde ve Hemziyye kasideleri birer mevliddir. Türkçe'de de birçok mevlid manzumeleri yazılmıştır. Fakat bunların içinde en çok tutulan ve okunan, Süleyman Çelebi'nin yazdığı Vesîletü'n-Necât isimli mevlid kitabıdır. Aynı şekilde Kürtçe yazılan birçok mevlid vadır. Bunların içinde en meşhuru ve en çok okunanı, Hasan Ertuşî'nin yazmış olduğu mevliddir. Arapça olarak okunan en güzel mevlid ise, İbn Hacer el-Heytemî'ye ait en-Ni'metü'l-Kübrâ ale'l-Âlem fî Mevlid-i Seyyid-i Veled-i Âdem'dir.
Mevlidin Tarihi
Hz. Peygamber'in (s.a.v) doğduğu Rebîülevvel ayının 12. gecesini vesile ederek doğum gecesi (mevlid) merasimleri tertip etmek hicretin IV. asrından itibaren başlamıştır. Daha sonra bu âdet yaygınlaşarak bütün İslâm ülkelerinde devam etmiştir.
Mevlidin, dinin ruhuna uygunluğu bakımından Asr-ı saadet'te emsali vardır. Allah'ı medhü senâ etmek, O'nu takdis, tesbih ve tahmid etmek, her zaman teşvik edilen ve öteden beri güzel sayılan ve yapılması istenen şeylerdendir. Bunun dışında Asr-ı saadet'te Hz. Peygamber'i (s.a.v) methetmeye ve Allah'ın onun üzerindeki nimetlerini dile getirmeye müsaade edilmişti ve bu yapılıyordu. Örneğin "Bânet Sûad" şairi Hz. Peygamber'in huzurunda mısralarıyla Resûlullah'ı (s.a.v) överken, Allah Resûlü (s.a.v) onu dinlemiş ve güzel görmüşlerdir. Resûl-i Ekrem (s.a.v) onun okuduğu kasidede "Allah Resûlü katında tercih edilen aftır" ifadesini duyduğunda çok büyük haz almış, o güne kadar müslümanlar ve müslümanlığın karşısında olan bu zatı Allah Resûlü (s.a.v) af ve kabul buyurmuş, onun "makbulü" sözüne o da "makbulü" sözleriyle ses katmış ve sırtındaki cübbesini çıkarıp "Bânet Sûad" şairine hediye etmişti.
Evet, o devirde de bunun gibi birçok şiir okunuyor ve dinleniyordu. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) hicret edip Medine'ye teşrifleri sırasında Medine halkı, çoluk çocuğuyla tam bir bayram havasına bürünmüşlerdi. Şiirler okuyorlar, ilâhiler söylüyorlardı. Bugün de hâlâ dillerden düşmeyen ve koro halinde söylenen "Talaa'l-bedrü aleynâ" ile başlayıp devam eden ilâhi, Medineli müslümanların hep birlikte söylediği bir manzumeydi.
Yine Neccâroğulları'nın kız çocukları da defler çalarak Hz. Peygamber'e (s.a.v) "Hoş geldin" diyor ve hep birlikte şunları söylüyorlardı:
"Nahnü cevârin min beni'n-Neccâr,
Yâ habbezâ Muhammedün min câr."
Manası:
Biz Neccâroğulları kızlarıyız,
Muhammed'in komşuluğu ne hoştur!
Mevlid, bu derece sevilip beğenildiği halde bazı ilim adamları tarafından mevlidin dinî boyutu tartışılmış, kimine göre sünnete uygun, hoş ve güzel olan bu uygulama, kimine göre bid'at ve çirkin olarak değerlendirilmiştir. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre, içinde münker bir iş olmadıkça okunması gereken güzel bir şeydir. Nitekim Süyûtî, "Hz. Peygamber'in (s.a.v) doğumundan dolayı Allah Teâlâ'ya karşı şükür vazifesini izhar etmek müstehaptır" demiştir.
Sehâvî, ilk üç asırda bunu kimsenin yapmadığını, mevlidin daha sonra ortaya çıktığını, değişik ülkelerdeki müslüman halkın o günde sadaka vermeye, Resûl-i Ekrem'i medhü senâya büyük bir rağbet gösterdiklerini belirtmiştir. Ayrıca mevlid sebebiyle pek çok fazilet ve bereketin hâsıl olacağı haber verilmiştir. Nitekim İbnü'l-Cevzî, "Mevlidin özelliklerinden biri de o yıl için bir emniyet ve âcil bir müjde olmasıdır" demiştir.
İbn Hacer el-Heytemî, mevlidin bid'at-ı hasene olduğunu, bid'at-ı hasenenin yapılmasının mendup olduğunda ulemanın ittifakının bulunduğunu nakletmiş, İbn Hacer el-Askalânî ve Süyûtî de mevlidin sünnetten delilini ortaya koyarak, Mâlikîler'den Fakihânî'nin mevlidin kötü bir bid'at olduğu iddiasını reddetmişlerdir.
Büyük hadis ve fıkıh âlimi olan İbn Hacer, mevlid merasiminin meşruiyeti hakkında şu hadisi zikreder.
Hz. Peygamber (s.a.v) Medine'ye geldiğinde aşure günü yahudilerin oruç tuttuklarını gördü ve onlara niçin oruç tuttuklarını sordu. Onlar da aşure günü Allah'ın, Firavun'u boğup Musa'yı kurtardığını, bundan dolayı da şükür için oruç tuttuklarını söylediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.v),
"Biz Musa'ya sizden daha yakınız" buyurdu. Ondan sonra hem kendisi oruç tuttu hem de tutulmasını emretti.
Bu hadis üzerinde bir değerlendirme yapan İbn Hacer, devamla şöyle demiştir:
"Bu hadisten anlaşılır ki, belli bir günde bir nimete kavuşma veya bir beladan kurtulmadan dolayı Allah'a şükredilebilir ve bu âdet her sene tekrarlanabilir. Allah'a şükür vazifesi de ibadetlerle, oruçlarla sadaka ve Kur'an âyetlerini okumakla olur. Hangi nimet rahmet peygamberi Hz. Muhammed'in dünyayı teşrif ettiği günden daha büyük olabilir? Buna göre aşure gününde Musa (a.s) nasıl hatırlanıyorsa, mevlid gününün de hangi güne rastladığı araştırılmalıdır."
Süyûtî, Hüsnü'l-Maksed fî Ameli'l-Mevlid isimli eserinde İbn Hacer'in görüşlerine yer vermiş, onun şartlara riayet edildiği takdirde mevlidin bid'at-ı hasene kanaatinde olduğunu belirtmiştir.
Bu sebeple mevlid okutmaya, okumaya bid'at demek uygun olmaz. Bid'at olarak kabul edilse bile ona bid'at-ı hasene denilmelidir ve onun reddedilmemesi gerekir.
Birçok büyük alim, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber'in (s.a.v) dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğumunu kutlamanın ve doğum günü münasebetiyle fakir ve muhtaçlara yardımda bulunmanın, ikram etmenin, ibadet etmenin, Kur'an ve Hz. Peygamber'e olan sevgiyle ilgili şiirler okumanın, temiz ve güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bulunmanın güzel bir amel olduğunu kabul etmişlerdir.
Bediüzzaman Said Nursi hazzretleri, mevlidi ve okunmasını hoş karşılamakta, mevlidin okunması hakkında da şöyle demektedir:
"Mevlid-i Nebevî ile mi'raciyenin okunması gayet nâfi (faydalı) ve güzel âdettir ve müstahsen (iyi görülen) bir âdet-i İslâmiye'dir. Belki hayat-ı içtimaiye-i İslâmiye'nin (İslâm'ın sosyal hayatının) gayet latif ve parlak ve tatlı bir medar-ı sohbetidir (sohbete sebeptir). Belki hakaik-i imaniyetin ihtarı (hatırlatılması) için, en hoş ve şirin bir derstir. Belki imanın envarını (nurlarını) ve muhabbetullah ve aşk-ı nebeviyi göstermeye ve tahrike en müheyyiç (heyecan uyandıran) ve müessir bir vasıtadır."
Hatta bu ifadelerinden sonra da mevlid âdetinin devamı için dua etmektedir.
Bu gecede yapılması gerekenler nelerdir?
Birçok büyük alim, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber?in (s.a.v) dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğumunu kutlamanın ve doğum günü münasebetiyle fakir ve muhtaçlara yardımda bulunmanın, ikram etmenin, ibadet etmenin, Kur?an ve Hz. Peygamber?e olan sevgiyle ilgili şiirler okumanın, temiz ve güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bulunmanın güzel bir amel olduğunu kabul etmişlerdir.
Kaynak: Şadırvan Yayınları'ndan çıkan Ali Sözer'in kaleme aldığı Mevlid Kandili, adlı kitaptan alınmıştır.
Semerkand TV'de "Mevlid Kandili Özel Programı"nı Kaçırmayın...
Semerkand TV'de, Cuma günü idrak edeceğimiz Mevlid Kandili'nde "Kandil Özel" yayını ekrana geliyor
Peygamber Efendimiz'in(s.a.v) dünyayı şereflendirdikleri Mevlid Kandili'nin, rahmet ve bereketinden faydalanmak ümidi ile Mevlid Kandili Özel programı Semerkand TV'de ekranlarınıza geliyor.
Mikail Şimşek'in sunacağı Mevlid Özel sohbetiyle başlayacak olan yayın ardından Türkçe, Kürtçe ve Arapça mevlid-i Şerif ile devam ediyor.
Mevlid Kandili Özel yayını 3 Şubat cuma günü saat 19.30'dan itibaren Semerkand Tv'de.