Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mescid-i Dirar (1 Kullanıcı)

savaş78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2008
Mesajlar
31
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Ve "Biz bu mu mescidi ancak iyilik için bina ettik" diye yemin edeceklerdir. Allahû Teâla (cc) şahadet ederki, onlar yeminlerinde yalancıdırlar."ı buyurulmaktadır. İbn-i Kesir bu âyet-i kerîmeyi tefsir ederken, cahiliyye döneminde ilmiyle şöhret bulan Ben-i Gunem kabilesinden Ebû Âmir'den söz eder. Bu kimse Hanif dininden ayrılmış, Tevrat ve İncil'in bütün hükümlerini ezberleyerek, halk arasında korkunç bir mevki elde etmiştir 2 Resûl-i Ekrem (sav)'in Medine'ye hicretinden sonra "ilmî itibarı zedelendiği" gerekçesiyle İslâm'a karşı savaş açmıştır. Ayet-i kerîmede geçen "Allahû Teâla (cc) ve Resûl-i Ekrem (sav)'e savaş açan kimseyi beklemek maksadıyla mescid yaptılar" hükmü; "Rahib Ebû Âmir' le" ilgilidir.3 Zira Mescid yapmak fikrini ortaya atan ve bununla mü'minleri birbirine düşürmeyi plânlayan kimse, bu büyük âlimdir. İşin ilginç yönü Ebû Âmir; Uhûd sava'şında şehid olan ve melekler tarafından yıkanan Hz. Hanzele (ra)'in babasıdır. İşte kavmiyetçilerin bir türlü kavrayamıyacağı mahiyet bu olayda da berrak bir biçimde ortaya çıkmaktadır 4
Hz. Hanzele (r.a), Resûl-i Ekrem (sav)'in methettiği ve meleklerin yıkadığı bir sahabedir. Babası Ebû Âmir ise; Allahû Teâla (cc) tarafından lânetlenen ve Resûl-i Ekrem (sav)'in "el Fâsık" adını taktığı, bir mel'un!.. Baba ile oğul arasındaki bir uçurumu, "neseb" ile açıklayabilmek mümkün değildir.

Bütün muteber tefsirlerde, dırar mescidini, Ebû Âmir'in emirinde olan on iki münafığın yaptırdığı kaydedilmektedir.5 Münafık, akaid noktasından "kâfir hükmünde" olduğuna göre, mesele değişik bir mahiyet kazanmaktadır. Nitekim kur'ân-ı Kerim'de Resûl-i Ekrem (sav)'e hitaben: "O mescid-i dırarda ebediyyen namaz kılma! "6 emri verilmiştir. Usûli tefsirde genel olan kaidelerden birisi de; "Sebebin hususi olması, hükmün umumî olmasına mani değildir" şeklinde ifade olunmuştur. Nitekim İmam-ı Suyûti: "Bir sebebe bağlı olarak nâzil olan âyetlerin, sebeplerinin gayrisine de şamil olmasında ittifak edildi" hükmünü zikreder. Bu durumda: "Kâfirler tarafından inşaa edilen, mü'minlere zarar vermek, tefrikayı artırmak ve ideolojilerini yayarak küfrü güçlendirmek niyetine mâtuf olan her mescid "Dırar" özelliğini taşır. Binaenaleyh "bir mescidin makbûl bir mabed-i İslâm olabilmesi için; helâl bir mal ile, sırf Allah rızası için inşâ edilmiş olması icabeder."s Ehl-i Sünnet'in bütün müctehid imamları, "kâfirlerin inşaa ettikleri mescidlerde namaz kılınmayacağı ve haram mal ile mabed yapılamayacağı, hususunda ittifak etmişlerdir.

Resûl-i Ekrem (sav)'in, Sahabe-i Kiram'dan Ma'an b. Adi, Malik b. ed-Dahşemi, Amr b. Yeşküri ve Vahşi'yi thepsinden Allah râzı olsun) çağırıp: "Halkı zâlim olan şu mescide gidin, onu yıkın ve enkazını da ateşe verin!" buyurduğu bilinmektedir.9 Günümüzde bile dırar mescidinin arsası, çöplük olarak kullanılmaktadır.

Bütün müfessirler; mescidlerin temellerinin takvaya dayanması hususunda müttefiktirler.(10) Dünyevî hırs ve tamah içinde kıvranan insanların, mescid gibi maddî olan bir binanın, takva gibi manevî bir temele nasıl dayanacağını kavramaları oldukça güçtür

"Dırar Mescidi" olayında ilgi çekici diğer bir yön gözden kaçırılmamalıdır. Bu mescidde namaz kıldıran, Hz. Mecmaa (ra) gibi genç bir sahabi vardır. Hz. Ömer (r.a)'in hilâfeti döneminde, mü'minler bir mescid inşaa ettirince, imam tayini için Hz. Mecmaa üzerinde dururlar. Hz. Ömer (r.a) "Hayır, o kimse evvelce mescid-i dırarın imamı değil miydi?" buyurur. Hz. Mecmaa (r.a) bu sözlere çok üzülür ve: "Ey Mü'minlerin Emiri!... Ben onların içlerinde gizledikleri nifakı ne bileyim!..." diyerek, özür beyan eder. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a), mü'minlerin isteğine uyarak Hz. Mecmaa'nın imametini tasdik etmiştir.

Allahû Teâla (cc)'ın indirdiği hükümleri inkâr ettikleri beyyine ve ikrarla sabit olan kâfirlerin yaptırdıkları bütün mescidler, dırar mescidi hükmündedir. Çünkü kâfırler; tarih boyunca mü'minleri bu yolla aldatmayı maharet saymışlardır. Mü'minler mescid hususunda titiz olmalıdırlar. Günümüzde yapılan mescidler, kadının iznine dayanmadığı için "mescid-i takvâ" özelliğine sahip değildirler. Ancak İslâm'a zarar vermek gibi bâtıl bir niyet ile inşaa edilmedikleri için "mescid-i dırar" olarak da nitelendirilemezler. "Mescid-i meçhûl" demek mümkündür. İslâm cemaati ihya edilir ve şartlara uygun mescidler yapılırsa, problem çözülmüş olur.

KAYNAKLAR
(1) Tevbe sûresi: 107 (Tıbyan Tef'siri, İst: 1956 c. II, sh. 491 ).
(2) İbn-i Kesir, Tefsiru'l Kur'ân,'il Azim, Beyrut 1969, D. Ma'rife Yay. c. II, sh. 387.
(3) Mehmet Vehbi Efendi, Hulâsat'ül Beyan fi Tef'siru'l Kur'ân, İst:1968 c. VI, sh. 223
(4) H. Tahsin Emiroğlu, Esbah-ı Nüzûl, Konya 1971, c. V, sh. 366.
(5) Mecmuat'u't-Tefasir, İst: Mtb. Amire 1317 baskısından Çağrı Yayını, 1979, c. III, sh. 193, İ98 (İbn-i Abbas, Nesefi, Kadı Beyzavi ve Haazin'in ittifakı)
(6) Tevbe sûresi:108.
(7) Suyûtî, el-İıkan, Kahire:1951, c. I, sh. 29.
(8) Ömer Nasûhi Bilmen, Kur'ân-ı Kerim'in Türkçe Meal-i Alisi ve Tefsir-i, İst:1964, c. III, sh. 1334.
(9) H. Tahsin Emiroğlu, a.g.e., c. V, sh. 367.
(10) İbn-i Kesir, Tefsiru'l-Kur'ân'il Azim, Beyrut 1969, D. Ma'rife Yay. c. II. sh. 391.
(11) H.Tahsin Emiroğlu, a.g.e., c. V, sh. 369.
 

fidanras

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
126
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
"Günümüzde yapılan mescidler, kadının iznine dayanmadığı için "mescid-i takvâ" özelliğine sahip değildirler."

Şu kısmı biraz daha aydınlatacak olan var mı?
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
"Günümüzde yapılan mescidler, kadının iznine dayanmadığı için "mescid-i takvâ" özelliğine sahip değildirler."

Şu kısmı biraz daha aydınlatacak olan var mı?

Selamünaleyküm kardeşim emeğine sağlık ALLAH razı olsun...
bende kardeşime katılıyorum. Açıklık getirecek birileri vardır muhakkak...

ALLAHa emanet olunuz...selam ve dua ile...
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze


Allahû Teâla (cc)'ın indirdiği hükümleri inkâr ettikleri beyyine ve ikrarla sabit olan kâfirlerin yaptırdıkları bütün mescidler, dırar mescidi hükmündedir. Çünkü kâfırler; tarih boyunca mü'minleri bu yolla aldatmayı maharet saymışlardır. Mü'minler mescid hususunda titiz olmalıdırlar. Günümüzde yapılan mescidler, kadının iznine dayanmadığı için "mescid-i takvâ" özelliğine sahip değildirler. Ancak İslâm'a zarar vermek gibi bâtıl bir niyet ile inşaa edilmedikleri için "mescid-i dırar" olarak da nitelendirilemezler. "Mescid-i meçhûl" demek mümkündür. İslâm cemaati ihya edilir ve şartlara uygun mescidler yapılırsa, problem çözülmüş olur.


selamün aleyküm...yazının sonuç kısmını teşkil eden bu son pragraf hususan altını çizdiğim bölüm kime aittir..kimin yorumudur..ve bu mescidler mescidi meçhul ise buralarda namaz kılınırmı kılınmaz mı..?..ayrıaa mescidi meçhul tabirine geçmiş ulemadan kaynak varmı..?


Günümüzde yapılan mescidler, kadının iznine dayanmadığı için "mescid-i takvâ" özelliğine sahip değildirler.

ayrıca bu satırı merak eden kardeşlerim..;

sanırım burada kast edilen "kadının"...; hanım manasında "kadın'ın" değil.. yani kadı--hakim manasında "kadı'nın" dır...
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
selamun aleykum. paylaşım için Allah razı olsun
 

savaş78

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2008
Mesajlar
31
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
selamün aleyküm...yazının sonuç kısmını teşkil eden bu son pragraf hususan altını çizdiğim bölüm kime aittir..kimin yorumudur..ve bu mescidler mescidi meçhul ise buralarda namaz kılınırmı kılınmaz mı..?..ayrıaa mescidi meçhul tabirine geçmiş ulemadan kaynak varmı..?


Günümüzde yapılan mescidler, kadının iznine dayanmadığı için "mescid-i takvâ" özelliğine sahip değildirler.

ayrıca bu satırı merak eden kardeşlerim..;

sanırım burada kast edilen "kadının"...; hanım manasında "kadın'ın" değil.. yani kadı--hakim manasında "kadı'nın" dır...

Esselamu Aleyküm.

Bu yazı tevhidhaber.com adlı siteden bir alıntıdır. Senin sorduğun soruları ben de onlara sordum ve bu paragrafın yorum olduğunu ve yazıdan çıkartıldığını söylediler. Ve de çıkartmışlar. Ama yorum kimindir, Bilmiyorum.

Kadı'nın izni meselesi ise, ishakyakup kardeşin dediği gibi vali-kadı yani o beldeyi yöneten, idare eden kişi olması lazım. Günümüzde bu izin Diyanet Başkanlığından alınıyor galiba. Gerçi nerden alındığıda pek farketmiyor. Başımızda bir halife ve onun görevlendirdiği bir kimse olmadığı için.

Günümüzdeki camilerde namaz kılınır mı? Kılınır. Ama namaz kıldırma memurlarının arkasında namaz kılınır mı? Orası şüpheli. Ben kılmıyorum. Neden? derseniz. Hepsini kastetmiyorum ama ekseriyetinde ne sakal var ne bıyık. Sünnetle alakaları yok. Arkalarında namaz kıldım mı soluk soluğa kalıyorum. Yetişemiyorum. Bir an önce şu namazı bitirelim de kaçalım hissi uyandırıyorlar bende. Namazları da Allah (c.c.) rızası için değil, sadece işi olduğu için kıldırdıklarına inanıyorum. (Son zamanlarda ki imamların izin meselesi ve sabah ve yatsı namazları için ek mesai ücreti istemeleri de buna örnek.) Selam ve dua ile.
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Esselamu Aleyküm. ve aleyküm selam kardeşim

Bu yazı tevhidhaber.com adlı siteden bir alıntıdır. Senin sorduğun soruları ben de onlara sordum ve bu paragrafın yorum olduğunu ve yazıdan çıkartıldığını söylediler. Ve de çıkartmışlar. Ama yorum kimindir, Bilmiyorum. bu yorum kime ait olursa olsun önyargılı olduğu kesindir..ve emin olunuz bu yorum yanlış bir yorumdur..ayrıca tevhidhaber sitesi fikir olarak zaten bu yöne meyillidir..

Kadı'nın izni meselesi ise, ishakyakup kardeşin dediği gibi vali-kadı yani o beldeyi yöneten, idare eden kişi olması lazım. Günümüzde bu izin Diyanet Başkanlığından alınıyor galiba. Gerçi nerden alındığıda pek farketmiyor. Başımızda bir halife ve onun görevlendirdiği bir kimse olmadığı için.

Günümüzdeki camilerde namaz kılınır mı? Kılınır. Ama namaz kıldırma memurlarının arkasında namaz kılınır mı? efendi kardeşim bir imamın devlet memuru olması namazın sıhhatine engel değildir..bilinen bir şekilde küfrü gerektiren fiilleri varsa ancak o zaman arkasında namaz kılınmaz..kılınırsa namaz kabul olmaz..imametin şartlarından biriside imamın müslüman olmasıdır..memur olması veya olmaması değildir.. Orası şüpheli. Ben kılmıyorum. Neden? derseniz. Hepsini kastetmiyorum ama ekseriyetinde ne sakal var ne bıyık. Sünnetle alakaları yok. Arkalarında namaz kıldım mı soluk soluğa kalıyorum. Yetişemiyorum. Bir an önce şu namazı bitirelim de kaçalım hissi uyandırıyorlar bende. Namazları da Allah (c.c.) rızası için değil, sadece işi olduğu için kıldırdıklarına inanıyorum. (Son zamanlarda ki imamların izin meselesi ve sabah ve yatsı namazları için ek mesai ücreti istemeleri de buna örnek.) Selam ve dua ile.


efendi kardeşim..bu saydığın sebepler üzerine hassas olman gerçekten çok güzel..takdir ederim seni..imam'ın takva olmasını istemen kıldırdığı namazın bir maişet kaynağı değil bir ibadet olduğunun şuurunda imam istemen gerçekten çok güzel..

lakin imamet konusunda ehli sünnetin fikri şudur..imam fasıkta olsa arkasında namaz kılınır..imam'ın fasık veya günahkar olması namazın sıhhatine engel değildir...sahabe-i kiram efendilerimiz..zalim haccac gibi birinin arkasında bile namaz kılmışlardır..

imamların kaliteli olmadığı hepimizce malum..lakin bu sebeple cemaat'i terk etmek uygun görülmemiş bir fiildir..

ayrıca demişsin ki;Ben kılmıyorum. Neden? derseniz. Hepsini kastetmiyorum ama ekseriyetinde ne sakal var ne bıyık. Sünnetle alakaları yok. Arkalarında namaz kıldım mı soluk soluğa kalıyorum. Yetişemiyorum. Bir an önce şu namazı bitirelim de kaçalım hissi uyandırıyorlar bende. Namazları da Allah (c.c.) rızası için değil, sadece işi olduğu için kıldırdıklarına inanıyorum

bu cümlende gösteriyor ki..mesele imam'ın kendisiyle alakalıdır..yoksa devlet memuru olup olmamasıyla değil..
biliyorsun ki; devlet memuru olduğu halde sakalı bıyığı olan son derece takva olan sünneti seniyyeye önem veren imamlarda var...yani en başından beri demek istediğim şu ki; sorun imamların kendileri ile alakalı..memuriyetleri ile değil...

selamün aleyküm
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt