-Esmani-
Kayıtlı Kullanıcı
Cennete giren en son kişi kim olacak?
ALİ DEMİREL ZAMAN - AİLEM
Artık ne ölüm ne de hesap korkusu kalır. Kişi umduğu rahmetin misliyle yüz yüze gelir. İşte o zaman kul, Ve kâlûl-hamdülillahi ezhebe annel hazen, yani Bizden hüznü ve sıkıntıyı gideren Rabbimize hamdolsun. (Fâtır, 34-35) der.
Peygamber Efendimiz anlatıyor: Hz. Musa (aleyhisselam), Cenab-ı Hakla aracısız olarak konuşabilen bir peygamberdi. Aklına takılan soruları Yüce Rabb’ine sorar, aldığı cevapları ümmetiyle paylaşırdı. Bir gün aklına şöyle bir soru gelmişti:
- Cennetlik insanlar içinde derecesi en düşük olan kimsenin gireceği Cennet nasıl olacak?
Hz. Musa, cevabını çok merak ettiği bu soruyu Rabb’ine yöneltti. Cenab-ı Hak, sevgili peygamberinin bu sorusunu şöyle cevaplandırdı:
- Cenneti hak eden kullarım teker teker Cennetteki yerlerine yerleşecek. Geriye en son bir kulum kalacak. Ona da,Cennete gir denecek. O kulum Cennete girmek için adımını atacak; ancak ona cennetin dolu olduğu görüntüsü verilecek. Ondan sonra kulum ile kendi aramda şöyle bir konuşma geçecek:
- Allahım! Herkes Cennet’teki yerini almış. Ancak maalesef bana yer kalmamış.
- Ey kulum! Sen, dünyadaki hükümdarlar gibi lüks ve rahat bir hayat yaşamak ister misin?
- Buna layık bir kulluk yapmadım ama Senin lütfun ve keremin boldur. İsterim Ey Rabbim!
- Sana o kadar mülkle beraber onun dört katını daha veriyorum.
- Şükürler olsun ey Rabb’im! Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Ayrıca sana bu mülkün de on katını veriyorum.
Hz. Musa sorduğu sorunun cevabını almıştı. Bu soru onu çok memnun etmişti. Ardından şöyle bir soru daha sordu:
- Ey Rabbim! Cennetin en alt tabakasındaki kişinin durumu bu ise peki Cennetin en üst tabakasındakinin durumu nasıl olacak?
- Onlara vereceğim şeyleri ne göz görmüş ne kulak işitmiş ne de kimsenin aklına gelmiştir.
Hz. Musa, Rabbinin vereceği bu lütufları duyunca şükürle iki büklüm oldu ve binlerce hamd ü senada bulundu. (Müslim, İman 312).
ALİ DEMİREL ZAMAN - AİLEM
Artık ne ölüm ne de hesap korkusu kalır. Kişi umduğu rahmetin misliyle yüz yüze gelir. İşte o zaman kul, Ve kâlûl-hamdülillahi ezhebe annel hazen, yani Bizden hüznü ve sıkıntıyı gideren Rabbimize hamdolsun. (Fâtır, 34-35) der.
Peygamber Efendimiz anlatıyor: Hz. Musa (aleyhisselam), Cenab-ı Hakla aracısız olarak konuşabilen bir peygamberdi. Aklına takılan soruları Yüce Rabb’ine sorar, aldığı cevapları ümmetiyle paylaşırdı. Bir gün aklına şöyle bir soru gelmişti:
- Cennetlik insanlar içinde derecesi en düşük olan kimsenin gireceği Cennet nasıl olacak?
Hz. Musa, cevabını çok merak ettiği bu soruyu Rabb’ine yöneltti. Cenab-ı Hak, sevgili peygamberinin bu sorusunu şöyle cevaplandırdı:
- Cenneti hak eden kullarım teker teker Cennetteki yerlerine yerleşecek. Geriye en son bir kulum kalacak. Ona da,Cennete gir denecek. O kulum Cennete girmek için adımını atacak; ancak ona cennetin dolu olduğu görüntüsü verilecek. Ondan sonra kulum ile kendi aramda şöyle bir konuşma geçecek:
- Allahım! Herkes Cennet’teki yerini almış. Ancak maalesef bana yer kalmamış.
- Ey kulum! Sen, dünyadaki hükümdarlar gibi lüks ve rahat bir hayat yaşamak ister misin?
- Buna layık bir kulluk yapmadım ama Senin lütfun ve keremin boldur. İsterim Ey Rabbim!
- Sana o kadar mülkle beraber onun dört katını daha veriyorum.
- Şükürler olsun ey Rabb’im! Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Ayrıca sana bu mülkün de on katını veriyorum.
Hz. Musa sorduğu sorunun cevabını almıştı. Bu soru onu çok memnun etmişti. Ardından şöyle bir soru daha sordu:
- Ey Rabbim! Cennetin en alt tabakasındaki kişinin durumu bu ise peki Cennetin en üst tabakasındakinin durumu nasıl olacak?
- Onlara vereceğim şeyleri ne göz görmüş ne kulak işitmiş ne de kimsenin aklına gelmiştir.
Hz. Musa, Rabbinin vereceği bu lütufları duyunca şükürle iki büklüm oldu ve binlerce hamd ü senada bulundu. (Müslim, İman 312).