Vermek Allah ahlakıdır. Nitekim Cenab-ı Hakk, soluduğumuz havadan yediğimiz gıdalara kadar kullarına pek çok nimetler vermiş ve karşılıksız olarak vermeye de devam etmektedir. Aynı zamanda Cenab-ı Hakk, "Size verdiğimiz rızıklardan infak edin" (Münafikun, 63/10) buyurarak verme ahlakının kullarında olmasını istemektedir. Evet vermek, Allah ahlakıdır. Allah ahlakıyla ahlaklanmak ise, her zaman ve her yerde, ayağın daima sağlam zemine basması demektir.
Malını Allah yolunda infak eden insan, içtimai hayatta itibar ve saygınlık kazanırken diğer yanda, hem canı hem de malı itibariyle bir korunmanın altına girmektedir. Allah Resülü'nün ifadeleri içinde, her gün yeryüzüne iki melek inmekte ve onlardan biri, infak edenler için hayır duada bulunup infakta bulunanların mallarını artırmasını talep ederken, diğerleri de, cimrilik yapıp kısanların mallarını telef etmesini istemektedirler. (Buhari, Zekat, 37)
Allah Resülü'nün Hafsa validemize söylediği şu sözleri de, bu meyanda dikkat çekicidir:
"İnfak et, cömert davran ve daima etrafına dağıt. Sakın ola ki, malı elinde tutup saklama ve elinde bulunan fazlalığı cimrilikle saklama, yoksa Allah da sana karşı kısar ve verme hususunda böyle davranır."
Malını infak eden kişinin kibir ve gurura girmeye hakkı yoktur. Bu Allah'ın hiç sevmediği bir davranıştır. Kur'an, genel hükümlerden bu manayı çıkarmama durumunda kalanlar için açıktan ikazla, böylesi bir davranıştan inananları menetmektedir:
"Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye infak eden kimse gibi sadakalarınızı başa kakma ve eziyetle iptal etmeyinizi. Onun durumu, üzerinde toprak olup, yağmur yağdığında cascavlak kalan taş gibidir. Onlar, kazandıklarından hiçbir şeyde istedikleri gibi tasarruf edemezler. Allah, kafir güruha hidayet edici değildir."
Bu açıdan bakıldığında infak, bir yandan zengini tevhid çizgisine çekerken fakiri de zengin karşısında ezilmekten kurtarmakta ve cemiyette olması muhtemel iki uç nokta arasında köprüler kurmaktadır. İhtiyaç sahibi olan her kurum ve kişiye yardımda bulunulabilir. Ancak geleceğimizin garantisi olan öğrencilerin ihtiyaç sahibi olanlarına verilecek olan her türlü yardım herhalde infakın en güzeli olacaktır. Zira onlar, ülkemizin maddi- manevi refaha ulaşmasının teminatı konumunda bulunmaktadırlar. Nitekim Allah Resulü de o dönemin bir eğitim yuvası olan ashab-ı suffenin her türlü bakım ve görümünü kendisi üstlenmiş ve ashabın zenginlerinden aldığı yardımları onlara analize etmiştir. Bu sebeble verme çıtası alabildiğine yüksek tutulmalı ve böylesi talebelere burslar verilip onların gayretleri arttırılmalıdır.
Malını Allah yolunda infak eden insan, içtimai hayatta itibar ve saygınlık kazanırken diğer yanda, hem canı hem de malı itibariyle bir korunmanın altına girmektedir. Allah Resülü'nün ifadeleri içinde, her gün yeryüzüne iki melek inmekte ve onlardan biri, infak edenler için hayır duada bulunup infakta bulunanların mallarını artırmasını talep ederken, diğerleri de, cimrilik yapıp kısanların mallarını telef etmesini istemektedirler. (Buhari, Zekat, 37)
Allah Resülü'nün Hafsa validemize söylediği şu sözleri de, bu meyanda dikkat çekicidir:
"İnfak et, cömert davran ve daima etrafına dağıt. Sakın ola ki, malı elinde tutup saklama ve elinde bulunan fazlalığı cimrilikle saklama, yoksa Allah da sana karşı kısar ve verme hususunda böyle davranır."
Malını infak eden kişinin kibir ve gurura girmeye hakkı yoktur. Bu Allah'ın hiç sevmediği bir davranıştır. Kur'an, genel hükümlerden bu manayı çıkarmama durumunda kalanlar için açıktan ikazla, böylesi bir davranıştan inananları menetmektedir:
"Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara gösteriş olsun diye infak eden kimse gibi sadakalarınızı başa kakma ve eziyetle iptal etmeyinizi. Onun durumu, üzerinde toprak olup, yağmur yağdığında cascavlak kalan taş gibidir. Onlar, kazandıklarından hiçbir şeyde istedikleri gibi tasarruf edemezler. Allah, kafir güruha hidayet edici değildir."
Bu açıdan bakıldığında infak, bir yandan zengini tevhid çizgisine çekerken fakiri de zengin karşısında ezilmekten kurtarmakta ve cemiyette olması muhtemel iki uç nokta arasında köprüler kurmaktadır. İhtiyaç sahibi olan her kurum ve kişiye yardımda bulunulabilir. Ancak geleceğimizin garantisi olan öğrencilerin ihtiyaç sahibi olanlarına verilecek olan her türlü yardım herhalde infakın en güzeli olacaktır. Zira onlar, ülkemizin maddi- manevi refaha ulaşmasının teminatı konumunda bulunmaktadırlar. Nitekim Allah Resulü de o dönemin bir eğitim yuvası olan ashab-ı suffenin her türlü bakım ve görümünü kendisi üstlenmiş ve ashabın zenginlerinden aldığı yardımları onlara analize etmiştir. Bu sebeble verme çıtası alabildiğine yüksek tutulmalı ve böylesi talebelere burslar verilip onların gayretleri arttırılmalıdır.