mektubat
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 4 Eki 2006
- Mesajlar
- 2,308
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
- Konum
- İstanbul
- Web Sitesi
- www.caglarnetwork.com
Evliya olmak için
Evliya, velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerametlerin meydâna gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” mu’cize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, keramet görülmüştür. Keramet göstermeyen Velî pekazdır. Bir Velîden, çok keramet meydâna gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya daha yakîn olmalarına bağlıdır. Daha yakîn olan bir Velî, pekaz keramet sâhibi olabilir. Allahü teâlâdan daha uzak olan bir Velî, daha çok keramet, hârika gösterebilir.
Bu ümmetin sonradan gelen Evliyâsında, o kadar çok kerametleri olanlar görülmüşdür ki, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim” hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydâna gelmemiştir. Hâlbuki, Evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin “radıyallahü anh” derecesine yetişemez.
Görülüyor ki, Evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlıyabilmek için, kerametlerine, hârikalarına bakmak, cahillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve Velîlerin feyz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayallerine uyanlar, kavuşamaz. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” birşey sormadan inanıverdi. Ebû Cehlde bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mu’cizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak saadeti ile şereflenemedi.
Sûre-i En’amda, “Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zaman, terbiyesizlik yapar, mubârek kalbini incitirler ve bu Kur’ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler” meâl-i şerîfdeki âyet-i kerîme, böyle tâli’sizleri bildirmektedir.
Cüneyd-i Bağdâdînin on kerameti bile işitilmemişdir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mu’cize verdiğini bildirmektedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve Evliyâdan her sâatde, hârikalar meydâna gelmektedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmekdedir.
http://www.mehmetoruc.com/pdfs/Mektubat.pdf
Evliya, velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerametlerin meydâna gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” mu’cize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, keramet görülmüştür. Keramet göstermeyen Velî pekazdır. Bir Velîden, çok keramet meydâna gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya daha yakîn olmalarına bağlıdır. Daha yakîn olan bir Velî, pekaz keramet sâhibi olabilir. Allahü teâlâdan daha uzak olan bir Velî, daha çok keramet, hârika gösterebilir.
Bu ümmetin sonradan gelen Evliyâsında, o kadar çok kerametleri olanlar görülmüşdür ki, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim” hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydâna gelmemiştir. Hâlbuki, Evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin “radıyallahü anh” derecesine yetişemez.
Görülüyor ki, Evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlıyabilmek için, kerametlerine, hârikalarına bakmak, cahillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve Velîlerin feyz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayallerine uyanlar, kavuşamaz. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” birşey sormadan inanıverdi. Ebû Cehlde bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mu’cizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak saadeti ile şereflenemedi.
Sûre-i En’amda, “Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zaman, terbiyesizlik yapar, mubârek kalbini incitirler ve bu Kur’ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler” meâl-i şerîfdeki âyet-i kerîme, böyle tâli’sizleri bildirmektedir.
Cüneyd-i Bağdâdînin on kerameti bile işitilmemişdir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mu’cize verdiğini bildirmektedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve Evliyâdan her sâatde, hârikalar meydâna gelmektedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmekdedir.
http://www.mehmetoruc.com/pdfs/Mektubat.pdf