Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Mektubattan seçmeler (1 Kullanıcı)

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Evliya olmak için

Evliya, velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerametlerin meydâna gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” mu’cize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, keramet görülmüştür. Keramet göstermeyen Velî pekazdır. Bir Velîden, çok keramet meydâna gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya daha yakîn olmalarına bağlıdır. Daha yakîn olan bir Velî, pekaz keramet sâhibi olabilir. Allahü teâlâdan daha uzak olan bir Velî, daha çok keramet, hârika gösterebilir.
Bu ümmetin sonradan gelen Evliyâsında, o kadar çok kerametleri olanlar görülmüşdür ki, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim” hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydâna gelmemiştir. Hâlbuki, Evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin “radıyallahü anh” derecesine yetişemez.
Görülüyor ki, Evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlıyabilmek için, kerametlerine, hârikalarına bakmak, cahillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve Velîlerin feyz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayallerine uyanlar, kavuşamaz. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” birşey sormadan inanıverdi. Ebû Cehlde bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mu’cizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak saadeti ile şereflenemedi.
Sûre-i En’amda, “Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zaman, terbiyesizlik yapar, mubârek kalbini incitirler ve bu Kur’ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler” meâl-i şerîfdeki âyet-i kerîme, böyle tâli’sizleri bildirmektedir.
Cüneyd-i Bağdâdînin on kerameti bile işitilmemişdir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mu’cize verdiğini bildirmektedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve Evliyâdan her sâatde, hârikalar meydâna gelmektedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmekdedir.

http://www.mehmetoruc.com/pdfs/Mektubat.pdf
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Dünya hayatı çok kısa

Dünya hayatı çok kısa

Dünya hayatı çok kısadır. Âhıretin azâbları pek acı ve sonsuzdur. İleriyi gören akıl sâhiblerinin, hazırlıklı olması lâzımdır. Dünyanın güzelliğine ve tadına aldanmamalıdır. İnsanın şerefi ve kıymeti dünyalıkla ölçülse idi, dünyalığı çok olan kâfirlerin herkesden daha kıymetli ve daha üstün olmaları lâzım gelirdi.
Dünyanın görünüşüne aldanmak aklsızlıktır, ahmaklıktır. Birkaç günlük zamanı büyük nimet bilerek, Allahü teâlanın beğendiği şeyleri yapmağa çalışmalıdır. Allahü teâlanın kullarına ihsan, iyilik etmelidir. Kıyâmetde azâblardan kurtulmak için, iki büyük temel vardır: Birisi, Allahü teâlanın emirlerine kıymet vermek, saygı göstermekdir. İkinci, Allahü teâlanın kullarına, yarattıklarına şefkat, iyilik etmektir.
Hep doğru söyleyici Peygamberimiz, “aleyhissalâtü vesselâm” her ne söyledi ise, hepsi doğrudur. Şaka, eğlence, sayıklama sözler değildir. Tavşan gibi gözü açık uyku ne kadar sürecek. Bu uykunun sonu rezîl, rüsvâ olmak ve eli boş, mahrûm kalmaktır. Müminûn sûresinin yüzonbeşinci âyetinde meâlen, “Sizi abes olarak, oyuncak olarak mı yarattım sanıyorsunuz. Bize dönmiyecek misiniz zan ediyorsunuz?” buyuruldu. Tövbe edilecek, Allahü teâlâya yalvaracak zamandır.
Bu dünyada Allahü teâlânın ihsanları herkese gönderiliyor ise de âhırette, yalnız dostlara merhamet olunacak, düşmanlara hiç acınmıyacak, kafirler muhakkak mel’ûn olacaktır. Nitekim, A’râf sûresinde, “O gün, merhametim, yalnız benden korkarak kâfir olmakdan ve günâh işlemekten kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur’an-ı kerîme ve Peygamberime “aleyhisselâm” inananlara mahsûstur” meâlindeki âyet-i kerîme, böyle olduğunu göstermektedir.
O hâlde, o gün, Allahü teâlanın rahmeti, (Ebrâr)a, yani Müslümanlardan iyi huylu ve yarar işli olanlara mahsûsdur. Evet, Müslümanların, zerre kadar îmanı olanların hepsi sonunda hattâ, çok zaman Cehennemde kaldıkdan sonra bile, merhamete kavuşacakdır. Fakat rahmete kavuşabilmek için, ölürken müslüman olmak, îman ile gitmek şarttır. Hıristiyanlar, Yahudiler ne kadar iyilik yaparsa yapsınlar Muhammed aleyhisselema inanmadıkları için bu merhamete kavuşamayacaklardır.
Günâhları işlemekle kalb kararınca ve Allahü teâlanın emirlerine ve haramlarına önem verilmeyince, son nefesde îman nûru, sönmeden nasıl geçebilir? Din büyükleri buyuruyor ki, “Küçük günâha devam, büyük günâha sebeb olur. Büyük günâha devam da insanı kâfir olmağa sürükler”.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
Günâhları işlemekle kalb kararınca ve Allahü teâlanın emirlerine ve haramlarına önem verilmeyince, son nefesde îman nûru, sönmeden nasıl geçebilir? Din büyükleri buyuruyor ki, “Küçük günâha devam, büyük günâha sebeb olur. Büyük günâha devam da insanı kâfir olmağa sürükler”.
Allah razı olsun kardeşim. Allahım kötü akibetten cümlemizi korusun.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Allah razı olsun kardeşim. Allahım kötü akibetten cümlemizi korusun.

Amin kardeşim.Allahü teala cümlemizden razı olsun.Yine İmam-ı Rabbani(Kuddise Sirruh)hazretleri bir mektuplarında buyuruyorlar ki;
Fırsatı ganîmet bilmelidir. Vaktleri çok kıymetli nimet bilmelidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar.Dünyâ ile âhıret birbirinin zıddıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz. İkisi bir araya getirilemez. Arabî mısra� tercemesi:

Din ve dünyâ bir araya gelirse, güzel olmaz!

Bu iki zıddan dilediğini seç ve seçdiğine karşılık kendini sat, fedâ et! Âhıret azâbı sonsuzdur. Dünyâda olanlar çok azdır. Allahü teâlâ, dünyâyı sevmez, âhıreti sever. Arabî beyt tercemesi:

İstediğin gibi yaşa, birgün öleceksin!
İstediğini topla, birgün ayrılacaksın!

Fârisî beyt tercemesi:

Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka,
Hepsi câna zehrdir, şeker gibi de olsa.

Allahü teâlâ, bizi ve sizi, râzı olmadığı, beğenmediği şeylerden kurtarsın! Mi'râc gecesi, (Gözleri Allahü teâlâdan ayrılmadı) diyerek övülen insanların efendisi hurmetine 'aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ' bu düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,042
Puanları
113
Yaş
42
Evliya olmak için

Evliya, velî olmak için, bir insandan hârikaların, kerametlerin meydâna gelmesi şart değildir. Hâlbuki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” mu’cize göstermesi lâzımdır. Bununla berâber, Evliyânın hemen hepsinde, keramet görülmüştür. Keramet göstermeyen Velî pekazdır. Bir Velîden, çok keramet meydâna gelmesi, onun üstünlüğünü göstermez. Evliyânın birbirinden üstünlüğü, Allahü teâlâya daha yakîn olmalarına bağlıdır. Daha yakîn olan bir Velî, pekaz keramet sâhibi olabilir. Allahü teâlâdan daha uzak olan bir Velî, daha çok keramet, hârika gösterebilir.
Bu ümmetin sonradan gelen Evliyâsında, o kadar çok kerametleri olanlar görülmüşdür ki, Eshâb-ı kirâmın “rıdvânullahi aleyhim” hiç birinde, bunun yüzde biri bile, meydâna gelmemiştir. Hâlbuki, Evliyânın en yükseği, en aşağı derecede olan bir Sahâbînin “radıyallahü anh” derecesine yetişemez.
Görülüyor ki, Evliyâyı ve onların üstünlüğünü anlıyabilmek için, kerametlerine, hârikalarına bakmak, cahillik, kısa görüşlülük olur. O kimsede, o büyüklerin yollarına katılabilmek kâbiliyyetinin az olduğunu gösterir. Peygamberlerin ve Velîlerin feyz ve bereketlerine, ancak onlara uymak kâbiliyyetinde olanlar kavuşabilir. Kendi düşüncelerine, hayallerine uyanlar, kavuşamaz. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, uymak kâbiliyyeti sebebi ile, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” birşey sormadan inanıverdi. Ebû Cehlde bu kuvvet bulunmadığından, o kadar alâmet ve mu’cizeler gördüğü hâlde, Peygamberliğe inanmak saadeti ile şereflenemedi.
Sûre-i En’amda, “Senin Peygamber olduğunu belirten, açık alâmetlerin hepsini görseler, yine inanmazlar. Yanına geldikleri zaman, terbiyesizlik yapar, mubârek kalbini incitirler ve bu Kur’ân, eskiden kalma hikâyeler, masallardır, derler” meâl-i şerîfdeki âyet-i kerîme, böyle tâli’sizleri bildirmektedir.
Cüneyd-i Bağdâdînin on kerameti bile işitilmemişdir. Hak teâlâ, kelîmi olan, Mûsâ aleyhisselâma dokuz mu’cize verdiğini bildirmektedir. Bunlar, düşmanlara karşı olan hârikalardır. Yoksa, Peygamberlerden ve Evliyâdan her sâatde, hârikalar meydâna gelmektedir. Düşmanları bilse de, bilmese de, hârikaları güneş gibi görülmekdedir.

http://www.mehmetoruc.com/pdfs/Mektubat.pdf

Selamun Aleykum
Allah'u teala razı olsun kardeşim
selametle kalın
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
Amin kardeşim.Allahü teala cümlemizden razı olsun.Yine İmam-ı Rabbani(Kuddise Sirruh)hazretleri bir mektuplarında buyuruyorlar ki;
Fırsatı ganîmet bilmelidir. Vaktleri çok kıymetli nimet bilmelidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar.Dünyâ ile âhıret birbirinin zıddıdır, tersidir. İkisinin sevgisi bir kalbde toplanamaz. İkisi bir araya getirilemez. Arabî mısra� tercemesi:

Din ve dünyâ bir araya gelirse, güzel olmaz!

Bu iki zıddan dilediğini seç ve seçdiğine karşılık kendini sat, fedâ et! Âhıret azâbı sonsuzdur. Dünyâda olanlar çok azdır. Allahü teâlâ, dünyâyı sevmez, âhıreti sever. Arabî beyt tercemesi:

İstediğin gibi yaşa, birgün öleceksin!
İstediğini topla, birgün ayrılacaksın!

Fârisî beyt tercemesi:

Her ne ki güzeldir, Allah sevgisinden başka,
Hepsi câna zehrdir, şeker gibi de olsa.

Allahü teâlâ, bizi ve sizi, râzı olmadığı, beğenmediği şeylerden kurtarsın! Mi'râc gecesi, (Gözleri Allahü teâlâdan ayrılmadı) diyerek övülen insanların efendisi hurmetine 'aleyhi ve alâ âlihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ' bu düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.
amin amin amin kardeşim Allah razı olsun. vaktimizi iyi değerlendirmemiz lazım. zamanımızı nasıl geçirdiğimizin hesabını vericez. paylaşımların için tekrar Allah razı olsun. kardeşim bir de sormak istediğim bişey var bikaç kardeşim var sitede çok değerli kardeşlerimsiniz sitede riyazat hakkında düşünceleriniz nelerdir? istersniz ayrı bi başlıkta açabilirsiniz.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
amin amin amin kardeşim Allah razı olsun. vaktimizi iyi değerlendirmemiz lazım. zamanımızı nasıl geçirdiğimizin hesabını vericez. paylaşımların için tekrar Allah razı olsun. kardeşim bir de sormak istediğim bişey var bikaç kardeşim var sitede çok değerli kardeşlerimsiniz sitede riyazat hakkında düşünceleriniz nelerdir? istersniz ayrı bi başlıkta açabilirsiniz.

Allahü teala cümlemizden razı olsun İnşallahü teala.Aynen öyle kum saati ters çevirilmiş alta düşen son kum tanesiyle zaman dolacak.Bundan önce gaflet pamuğunu kulağımızdan çıkarıp silkelenmemiz lazım.Estağfirullah din konusunda bizim gibilerin görüşünün ne kıymeti olur.Riyazet demek istediyseniz İslam alimleri buyuruyor ki;
Nefs, kötü isteklerden [dinin yasakladığı şeylerden] kurtarılınca, kalb temizlenir.
Kalbi temizlemek için riyazet ve mücahede gerekir. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsimiz, haramları, mekruhları arzu eder. Bunlardan kaçmak gerekir. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Nefsimiz, iyilik ve ibadet yapmak istemez. İyilik ve ibadet ederek kalbi temizlemelidir!

Nefsin istediği her şey, sonsuz ahiret nimetleri yanında kıymetsizdir. Ahiret nimetleri altın ise, dünya menfaatleri teneke bile değildir. Bu geçici basit menfaatler, sonsuz nimetlerle mukayese bile kabul etmez.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlânın emirlerini yapmamak kalbin bozuk olmasındandır. Kalbin bozuk olması, dine tam inanmamaktır. İmanın alameti, dinin emirlerini seve seve yapmaktır. [Namaz kılmayıp günah işleyenin, (Benim kalbim temiz, sen kalbe bak) demesinin çok yanlış olduğu buradan da anlaşılır.]

Kalb, sevgi yeridir. Sevgi bulunmayan kalb ölmüş demektir. Kalbde, ya dünya sevgisi veya Allah sevgisi bulunur. Allah'ı anarak, ibadet yaparak, kalbden dünya sevgisi çıkarılınca, kalb temiz olur. Bu temiz kalbe, Allah sevgisi, kendiliğinden dolar. Günah işleyince, kalb kararır, hastalanır, dünya sevgisi yerleşir ve Allah sevgisi gider. Kalbin bu hali, bir şişeye benzer. Su doldurunca, havası çıkar. Suyu boşaltınca, hava kendiliğinden dolar.
daha fazla bilgi almak için linke bakabilirsiniz.Dualarınızı istirham ederiz.

Kalb temizliği nasıl olur .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
evet kardeşim son kum tanesi ne zaman bitecek hiç belli değil. en son size mesajı yazdım oğlum uykusundan uyandı nefes alamıyordu nerdeyse acile yetiştirdik az önce geldik. nefes borusunda ödem olmuş. işte hayat böyle yarın kalkıcaz dememiz bile şimdi tuhafıma gidiyor bir anlık bişey ölüm. riyazat demek istemiştim evet nefsin isteklerini yapmamak. azla yetinmek gibi az bilgim var.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
evet kardeşim son kum tanesi ne zaman bitecek hiç belli değil. en son size mesajı yazdım oğlum uykusundan uyandı nefes alamıyordu nerdeyse acile yetiştirdik az önce geldik. nefes borusunda ödem olmuş. işte hayat böyle yarın kalkıcaz dememiz bile şimdi tuhafıma gidiyor bir anlık bişey ölüm. riyazat demek istemiştim evet nefsin isteklerini yapmamak. azla yetinmek gibi az bilgim var.

Allahü teala yardımcınız olsun.Acil şifalar dileriz.Dünya imtihan yeridir buyuruluyor.İnşallahü teala en iyi şekilde imtihanımızı verip son nefeste imanla şehid olmayı Cenab-ı Mevla cümlemize nasib eylesin.Riyazetle alakalı ayrıca şu linki de okumanızı önemle tavsiye ederim.Dualarınızı eksik etmeyin.Selametle..
Dinimiz İslam .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
45
Allah razı olsun kardeşim amin. yazı için de çok teşekkür ederim.
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
[FONT=&quot]İnsanı Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşturacak işler, farzlar ve nâfileler olmak üzere ikiye ayrılır. Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak [vakti geçmiş ise, hemen kaza etmek], bin sene nâfile ibâdet yapmaktan daha çok faydalıdır. Hangi nâfile olursa olsun, ne kadar hâlis niyet edilirse edilsin, ister namaz, oruç, zikir, fikir olsun, ister başka nâfileler olsun, hep böyledir.[/FONT]
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
[FONT=&quot]Kardeşim! Hadis-i şerifte, (Allahü teâlânın, bir kulunu sevmemesi, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır) buyuruldu. Bir farzı yapmayıp, bir nâfile ibâdeti yapmak da, boşuna uğraşmaktır. Bunun için, ne ile vakit geçirdiğimizi incelemeliyiz. Ne ile uğraştığımızı anlamalıyız. Nâfile ibâdet mi, yoksa farz olan ibâdeti mi yapıyoruz? [/FONT]
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
[FONT=&quot]İnsanı Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşturacak işler, farzlar ve nâfileler olmak üzere ikiye ayrılır. Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak [vakti geçmiş ise, hemen kaza etmek], bin sene nâfile ibâdet yapmaktan daha çok faydalıdır. Hangi nâfile olursa olsun, ne kadar hâlis niyet edilirse edilsin, ister namaz, oruç, zikir, fikir olsun, ister başka nâfileler olsun, hep böyledir.[/FONT]

[FONT=&quot]Kardeşim! Hadis-i şerifte, (Allahü teâlânın, bir kulunu sevmemesi, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır) buyuruldu. Bir farzı yapmayıp, bir nâfile ibâdeti yapmak da, boşuna uğraşmaktır. Bunun için, ne ile vakit geçirdiğimizi incelemeliyiz. Ne ile uğraştığımızı anlamalıyız. Nâfile ibâdet mi, yoksa farz olan ibâdeti mi yapıyoruz? [/FONT]

Allahü teala razı olsun ablacım.Selametle kalın..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt