sivetok
Kayıtlı Kullanıcı
Melekler, semada Beytü'l-Ma'mur'u tavaf ediyorlardı. Aynı şekilde, Ka'be (Beytullah) da meleklerin tavaf ettiği Beytü'l-Mamur'un hizasına düşmekle gökte melekler orayı tavaf ettiği gibi yeryüzünde de müminler Ka'be'yi tavaf ediyorlar.
Âdem Aleyhisselam, Cennet'ten dünyaya geldiği zaman Cenab-ı Hak ona "Yâ Âdem, yeryüzünde Benim Beytim vardır ki, semâda olan Beytimin hizasındadır. Melekler Arş'ta nasıl tavaf ediyorlarsa, sen ve senin evlat ve torunların da yeryüzünde Beytimi (Ka'be'yi) o şekilde tavaf etsinler." buyuruyor.
Mescid-i Aksa'nın yeri hakkında da Tevrat tefsirlerinde olsun, Ahmediye ve Muhammediye gibi kitaplarda olsun bu hususta şöyle menkıbeler anlatılıyor: Biri evli, biri bekâr iki kardeş hasat sonrası ürünlerini bölüşüp harman yerinde bırakırlar. Gece olunca evli olanı "Kardeşim bekar; evlenecek. Onun ihtiyacı var" der ve kendi tarafından bir kısmını öbür tarafa aktarır... Biraz sonra bekar olan gider ve "Ağabeyim evli... Çoluk çocuk sahibi... İhtiyacı çok" der ve kendi tarafından büyük bir miktarı öbür tarafa aktarır. İşte bu iyi niyetli mübarek kardeşlerin arazileri daha sonra Mescid-i Aksa'nın inşâ edildiği mekân olur.
Medine'ye hicrete geldiğinde Efendimiz'i (sas) misafir eden Ebû Eyyub Ensârî'nin evine gelince... Bu ev, yüzyıllar öncesinde Tubba' meliki Es'adü'l-Hımyerî'nin, âhir zaman Peygamberi buraya hicret ettiği gün içinde kalsın diye yaptırdığı evdi.
Es'adü'l-Hımyerî, bir gün taç ve saltanatını Yemen'de bırakarak, gelecek Son Peygamberin hicret edeceği belde olarak bildiği Yesrib'e (Medine'ye) gelmişti. Hemen bir ev inşa etti. Bu evde, gelecek Peygamberi misafir etmek istiyordu. Fakat ömrü yetmedi. Oğulları Lemis ve Vahabî, babalarının yaptırdığı bu evi sattılar. El değiştire, değiştire en son Ebu Eyyub'a intikal etti. İşte Efendimiz'in (sas) Medine'ye gelince, herkes onu kendi evinde misafir etmek istiyordu. Efendimiz (sas) "Devenin yularını serbest bırakın; çünkü memurdur." demişti. Kasvâ ismindeki bu mübarek deve, Medine sokaklarında döndü ve dolaştı Neccar Oğulları'nın mahallesine gelince bir evin önünde durdu. Etrafına bakındı, sonra biraz hareket edip tekrar ilk durduğu yere geldi ve oraya çöküverdi. Efendimiz'in (sas) kalacağı ev belli olmuştu. "En yakın ev kimin?" diye sorunca Ebu Eyyûb Halid İbn-i Zeyd "Benim evim en yakın. İşte evim, işte kapısı!.." dedi. Böylece Tubba Melik'inin hâlis niyetle yaptırmış olduğu evde kalmak Efendimize (sas) nasip oldu.
Siz eğer bazı eğitim kurumlarının binalarının bulundukları arazilerin nerelerden ve nasıl intikal ettiklerini araştıracak olursanız, işte bu hayra adanmış mekânların da böyle güzelliklerin neticesi olduklarını anlayacaksınız. Çünkü "İyiler ve hayırlar, iyilere ve hayırlara yakışır ve yaraşır." prensibinin temeli olan "Temiz ve hayırlı kadınlar, temiz ve hayırlı erkeklere; temiz ve hayırlı erkekler de temiz ve hayırlı kadınlara yakışır ve yaraşır." (Nur Sûresi, 24/26) âyeti bu meseleye de izah getirir...
Bu hususta yurtiçinde ve yurtdışında açılan Türk okul ve kolejlerinin nerelere ve nasıl kurulduklarına dair gerçek bilgilere birazcık kulak vermek yeterlidir. İsterseniz, İzmir-Bozyaka'daki ilim ve irfan yuvasından başlayabilirsiniz... Göreceksiniz ki, karşınıza Denizli Ağırceza Reisi Hâkim Ali Rıza Efendi, Nef'i Akyazılı, eşi ve kayınpederi çıkacaktır...
Eğitime adanmış ruhlar, eğer bazen çok uğraştıkları halde okul veya yurt yapmak için elde etmeye muvaffak olmadıkları yerler varsa, onların muhtemelen bu hayırlı işlere lâyık bir özelliklerinin olmadığına hükmetsinler ve gerçekten üzülmesinler. Çünkü gayret ve emekleri asla Cenab-ı Hak katında zâyi edilmeyecektir.
ABDULLAH AYMAZ