FATMA-ZEHRA
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 28 Ağu 2007
- Mesajlar
- 486
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
Provokasyonun envai çeşidinin geçit resmi yaptığı bir süreç…
Başrollerde her zaman olduğu gibi yine medya var!
Halktan nefret eden, İslâmî değerlere amansızca düşman, patronların çıkarı için memleketi yangın yerine çevirmekten imtina etmeyen, pervasız, fütursuz ve hiçbir etik değer kaygısı taşımayan baş belası bir matbuat…
Kalemlerinden mürekkep yerine kan ve kezzap damlıyor.
Allah, gavurun başına vermesin!
İslâmî değerler söz konusu olduğunda saldırganlıkta şahin kesilen, patronlarının çıkarları ve kendilerinin statülerine halel gelmesin diye eğip bükmedik hiçbir yerleri kalmayan ve vıcık vıcık bir yağcılığı onur kırıcı bulmayan, bununla birlikte kerameti kendinden menkul bir takım odakların; ‘koçum benim!’ iltifatlarına mazhar olabilmek için her türlü manipülasyonu gözlerini kırpmadan yapabilen ibret-i âlemlik bir baskı odağı…
Memleketi felakete sürükleyecek derin bir organizasyon deşifre ediliyor ama yeri geldiğinde bir bardak suda fırtına kopartmakta pek mahir bu halk düşmanlarından, tek kelimelik bir yorum bile çıkmıyor.
Birileri, meri kanunlar zaviyesinden bakıldığında, ‘bu suç değilse, suç nedir öyleyse?’ diye sordurtacak denli alenen darbe meddahlığı yapar ama gelin görün ki bu cenahta, ‘flaş!’ diye nitelendirilebilecek bu haberin, ‘tısss’dan başka bir karşılığı yoktur.
Danıştay saldırısı failinin herkesin bildiği odaklar ile ilgisi ortaya çıktığında dut yemiş bülbüle dönen bu işgüzarlar, saldırganın, kargaları bile güldüren ‘Şeriat!’ çağrısını, ‘fırsat bu fırsattır’ deyu manşete çekerek, pişkinliğin en nadide örneklerinden birini sergilemekten asla ar etmezler.
Milleti, ‘Hoşgeldin Kaos!’ diyerek aslında tehdit eden ve bundan sonrasında kaos çıkarmak için her türlü herzeyi yemekten kaçınmayacaklarını sürmanşetten ilan eden de bunlar…
28 Şubat sürecinde tertiplediklerine benzer tamamen kendi mizansenleri olan, ‘Mini etekliye kezzap atıldı!’ gibi absürt saldırıları ve ‘Akmerkez de Namaz’ gibi komik haberleri, ‘411 El Kaosa Kalktı’ manşetinin gereği olarak uydurup uydurup piyasaya salan da bunlar…
Olup biten her şey, başörtüsüne getirilmeye teşebbüs edilen kısmi serbestliğe duyulan öfkenin bir sonucu kuşkusuz…
Bu ülke halkına, onun değerlerine, inancına, hayat tarzına iflah olmaz bir hınçla duyulan ve nefretle, kinle, düşmanlıkla lebalep dolu bir öfke bu…
Tabir caiz ise gözlerini resmen kan bürümüş bunların.
Gayzları, köpüren ağızlarından taşıyor…
Bu nedenle de kalemlerine doldurdukları kezzabı, hiç düşünmeden sağa sola savuruyorlar.
Bu menfur eylemi yaparlarken de ‘cambaza bak cambaza’ fırsatçılığının üzerine tüy dikmeyi de ihmal etmiyorlar tabii olarak.
Çuvala sığmayan onca mızrağı, gözlerden kaçırmanın başka bir yolunu bulamadılar zahir. Sahip oldukları rantın göz göre göre avuçlarından kayıp gittiğini, halkı sömürmede ve aşağılamada kullandıkları statülerinin işlevsiz hale geldiğini gören ve bu sebeple de, son bir gayretle ‘el çabukluğu marifet’ine teşebbüs ederken, darbecilere, çetecilere, çağdaş hurafe yobazlarına, Lions kulüplerine, sözde STK’lara, TÜSİAD’a ve pek tabii ki patronlarına suçüstü yapacak halleri yok elbette.
Kendi çıkarları için memleketi karıştırmaktan, kaos üretmekten, yalan ve uydurma haberlerle fitne çıkarmaktan ve yangına körükle gitmekten zerre kadar çekinmeyen bu medyayı, mütareke basınıyla bile kıyas etmek mümkün değildir.
Böyle bir mukayese emin olunuz ki, mütareke basınına haksızlık olur.
Başrollerde her zaman olduğu gibi yine medya var!
Halktan nefret eden, İslâmî değerlere amansızca düşman, patronların çıkarı için memleketi yangın yerine çevirmekten imtina etmeyen, pervasız, fütursuz ve hiçbir etik değer kaygısı taşımayan baş belası bir matbuat…
Kalemlerinden mürekkep yerine kan ve kezzap damlıyor.
Allah, gavurun başına vermesin!
İslâmî değerler söz konusu olduğunda saldırganlıkta şahin kesilen, patronlarının çıkarları ve kendilerinin statülerine halel gelmesin diye eğip bükmedik hiçbir yerleri kalmayan ve vıcık vıcık bir yağcılığı onur kırıcı bulmayan, bununla birlikte kerameti kendinden menkul bir takım odakların; ‘koçum benim!’ iltifatlarına mazhar olabilmek için her türlü manipülasyonu gözlerini kırpmadan yapabilen ibret-i âlemlik bir baskı odağı…
Memleketi felakete sürükleyecek derin bir organizasyon deşifre ediliyor ama yeri geldiğinde bir bardak suda fırtına kopartmakta pek mahir bu halk düşmanlarından, tek kelimelik bir yorum bile çıkmıyor.
Birileri, meri kanunlar zaviyesinden bakıldığında, ‘bu suç değilse, suç nedir öyleyse?’ diye sordurtacak denli alenen darbe meddahlığı yapar ama gelin görün ki bu cenahta, ‘flaş!’ diye nitelendirilebilecek bu haberin, ‘tısss’dan başka bir karşılığı yoktur.
Danıştay saldırısı failinin herkesin bildiği odaklar ile ilgisi ortaya çıktığında dut yemiş bülbüle dönen bu işgüzarlar, saldırganın, kargaları bile güldüren ‘Şeriat!’ çağrısını, ‘fırsat bu fırsattır’ deyu manşete çekerek, pişkinliğin en nadide örneklerinden birini sergilemekten asla ar etmezler.
Milleti, ‘Hoşgeldin Kaos!’ diyerek aslında tehdit eden ve bundan sonrasında kaos çıkarmak için her türlü herzeyi yemekten kaçınmayacaklarını sürmanşetten ilan eden de bunlar…
28 Şubat sürecinde tertiplediklerine benzer tamamen kendi mizansenleri olan, ‘Mini etekliye kezzap atıldı!’ gibi absürt saldırıları ve ‘Akmerkez de Namaz’ gibi komik haberleri, ‘411 El Kaosa Kalktı’ manşetinin gereği olarak uydurup uydurup piyasaya salan da bunlar…
Olup biten her şey, başörtüsüne getirilmeye teşebbüs edilen kısmi serbestliğe duyulan öfkenin bir sonucu kuşkusuz…
Bu ülke halkına, onun değerlerine, inancına, hayat tarzına iflah olmaz bir hınçla duyulan ve nefretle, kinle, düşmanlıkla lebalep dolu bir öfke bu…
Tabir caiz ise gözlerini resmen kan bürümüş bunların.
Gayzları, köpüren ağızlarından taşıyor…
Bu nedenle de kalemlerine doldurdukları kezzabı, hiç düşünmeden sağa sola savuruyorlar.
Bu menfur eylemi yaparlarken de ‘cambaza bak cambaza’ fırsatçılığının üzerine tüy dikmeyi de ihmal etmiyorlar tabii olarak.
Çuvala sığmayan onca mızrağı, gözlerden kaçırmanın başka bir yolunu bulamadılar zahir. Sahip oldukları rantın göz göre göre avuçlarından kayıp gittiğini, halkı sömürmede ve aşağılamada kullandıkları statülerinin işlevsiz hale geldiğini gören ve bu sebeple de, son bir gayretle ‘el çabukluğu marifet’ine teşebbüs ederken, darbecilere, çetecilere, çağdaş hurafe yobazlarına, Lions kulüplerine, sözde STK’lara, TÜSİAD’a ve pek tabii ki patronlarına suçüstü yapacak halleri yok elbette.
Kendi çıkarları için memleketi karıştırmaktan, kaos üretmekten, yalan ve uydurma haberlerle fitne çıkarmaktan ve yangına körükle gitmekten zerre kadar çekinmeyen bu medyayı, mütareke basınıyla bile kıyas etmek mümkün değildir.
Böyle bir mukayese emin olunuz ki, mütareke basınına haksızlık olur.